TİHV Genel Sekreteri: Tecrit sözün bittiği yerde 2021-12-24 09:07:13 VAN - PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin “sözün bittiği yer” noktasına geldiğini dile getiren TİHV Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, “Uluslararası hukuk da izolasyonu bir işkence olarak tanımlıyor” dedi. PKK Lideri Abdullah Öcalan, 23 yıldır İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde ağır tecrit altında tutuluyor. Yapılan tüm çağrılara ve girişimlere rağmen Öcalan, avukatları ve ailesiyle görüştürülmüyor. Gün geçtikçe derinleşen tecritten dolayı 9 aydır hiçbir şekilde kendisinden haber alınamıyor. Cezaevlerinde de tecrit koşullarının ağırlaştığı, hasta tutukluların tahliye edilmediği bir dönemde, birçok hasta tutuklu cezaevlerinde yaşamını yitirdi. Tecrit ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, Öcalan’a yönelik ağır bir tecridin uygulandığını söyledi.    SÖZÜN BİTTİĞİ YER   Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) Türkiye’ye yaptığı ziyaretlerde tespit ettiği izolasyonun bütün cezaevlerinde uygulandığını belirten Üsterci, bunun en ağır biçiminin Öcalan’ın tutulduğu İmralı Cezaevi’nde uygulandığını ifade etti. Öcalan’ın aile ve avukatlarıyla görüştürülmemesinin tam bir izolasyon olduğunu söyleyen Üsterci, “Öcalan ve orada kalan tüm tutuklular tam bir izolasyondadır. İçerde nasıl bir yaşantının sürdürüldüğüne dair de kimse bir bilgiye sahip değil. CPT raporlarını açıklamıyor. Açıklanan raporlarda ortaya konulan tavsiyelere de uyulmadığını çok net görüyoruz. Bunların hepsi sözün bittiği yerdir çünkü uluslararası hukuk izolasyonu bir işkence olarak tanımlanıyor” dedi.   ATK’NİN HAK İHLALLERİ   Hasta tutukluların durumuna değinen Üsterci, “İHD’nin verilerine göre, ilk 11 ayında cezaevlerinde hastalık ve değişik nedenlerle en az 22 tutuklu yaşamını yitirdi, 6 kişi ise yaralandı. TİHV’in verilere göre ise 9 tutuklu Kovid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi. Bu tablo sorunların ne kadar ağır ve can yakıcı olduğunu kendilerine gösteriyor. Hasta tutukluların özellikle ATK’den alınan raporlarla cezaevinde tutuluyor olmaları ve cezalarının ertelemiyor olması çok ağır bir hak ihlalidir. Kovid-19’un başladığı andan itibaren infaz yasasında bir değişiklik yapıldı. Kovid-19 nedeniyle birçok tutuklu cezaevinden izinli olarak dışarıya bırakıldı. Bu uygulamanın bütününe yönelik eleştirilerimiz bir yana ama mesela ağrı hasat tutuklu olanlar bu kapsama alınmadı. Ağır hasta tutuklular hem hastalıklarıyla hem de Kovid-19 tehdidi ile baş başa bırakılmış oldular. Cezaevinde özellikle ağır hasta tutuklulara ilişkin iktidarın bu yaklaşımı insan hakları meselesine nasıl baktığını ve insan hakları fikriyatında nasıl uzaklaştıklarını, insan haklarının bir denetim mekanizması olmaktan nasıl çıktığını göstermesi bakımından çok çarpıcıdır” diye konuştu.    CİDDİ BİR KRİZ   Alınan o bütün sağlık raporlarının gerekliliğinin Adalet Bakanlığı tarafından yerine getirilmesi gerektiğini ifade eden Üsterci, bu raporların uygulanamamasının kabul edilemez olduğunu belirtti. Cezaevlerinde tutuklulara ilişkin yaklaşımın o ülkenin insan hakları karnesinin oluşturduğunu ve tüm yönlerinin oradan görüldüğünü söyleyen Üsterci, “Verilen bütün bu raporlara rağmen hasta tutukluların serbest bırakılmaması, hastaların sağlığa erişim noktasında ciddi sıkıntılarla karşılaşıyor olmamaları durumun vahametini gösteriyor. İnsan hakları savunucuları olarak yetkilileri uyarıyoruz; AKP iktidarı insan hakları fikriyatı ile bağını bütünü ile koparmış durumdadır. Bu ciddi bir krizdir. Bu insan hakları kavramının korucu değerinin yok sayma ve onu bir kenara atma halidir ve bu popülist iktidarlarının birçoğunun yaptığı bir uygulamadır. İnsan haklarının uygulanması istisna, insan hakları ihlalleri ise kural halini almıştır. İnsan hakları fikriyatından uzaklaşma hali, bütün insanlığın geleceği açısından düşünülmesi gereken bir durum” şeklinde konuştu.