Ekmez: Tutukluların ölümünden Adalet Bakanlığı sorumlu 2021-12-26 09:41:54   İSTANBUL- İstanbul Tabip Odası üyesi Murat Ekmez, tutukluların yaşamını yitirmesinden Adalet Bakanlığı’nın sorumluğu olduğunu belirtirken, İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri ise cezaevlerinde öldürme politikasının izlendiğini ifade etti.   Cezaevlerinde hak ihlalleri ölümlere yol açıyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri ve İstanbul Tabip Odası üyesi Murat Ekmez, cezaevlerinde yaşanan sağlık ve diğer hak ihlallerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, cezaevlerinde çok ciddi hak ihlallerinin yaşandığına dikkati çekerek, bu durumun yeni olmadığını söyledi. Öteden beri süre glen ihlallere vurgu yapan Yoleri, işkence ve kötü muamelenin hiçbir zaman ortadan kalkmadığını belirtti. Tutukluların yaşam hakkı ve sağlık hakkı olmak üzere hiçbir hakkının temin edilmemesiyle insanlık dışı muamelelere maruz kaldığını ifade eden Yoleri, “İmha politikalarının bir ucunda da mahpuslar var diyebiliriz. Kürt meselesinde yaşadığımız imha politikasının bir diğer ucu da mahpuslar konusudur” dedi.    ‘UYGULAMLAR TUTUKLULARI ÖLDÜRÜYOR’   Yoleri,  Türkiye’deki ceza infaz uygulamalarıyla birlikte tutukluları cezaevlerinde öldürme ve topluma karışmama üzerinden planların yapıldığını söyledi. Bundan en fazla etkilenenlerin politik tutuklular olduğunu sözlerine ekleyen Yoleri, şöyle devam etti: “Çünkü onlar toplumun özgürlüğünü hedefliyor. Bunun için iktidar onları dönüştürmek istiyor. Uygulamaların tümü düşman hukukudur. Sistem insanı bir varlık olarak görmüyor. Dolayısıyla bu tüm insanlar için ciddi bir tehdit oluşturuyor.”    HERKES SORUMLULUK HİSSETSİN   Cezaevlerinde yaşanan ölümlerin önüne geçmediği için iktidarı eleştiren Yoleri, cezaevlerindeki baskı ile toplumsal muhalefetin de bastırılmak istendiğini belirtti. Bu konuda insan hakları örgütleri ve toplumun sorumluluk hissetmesi gerektiğini hatırlatan Yoleri, “Bizler mahpusların hastalığı ilerlediği zaman gündemimize alıyoruz. Böyle olmaması gerek. Hasta olmadan veya hastalığa doğru giderken engel olmamız ve önüne geçebilmemiz gerek” diye konuştu.    BÜYÜK BİR DİRENÇLE AYAKTA DURUYORLAR   Cezaevlerinde kimi tutukluların 28-30 yıl kaldığını anımsatan Yoleri, tutuklularla her iletişime geçtiğinde yaşama bağlılıklarının umut verdiğini söyledi. Tutukluların hiçbir politikaya boyun eğmediğini de vurgulayan Yoleri, şunları söyledi: “Cezaevlerinde mücadelelerine devam ediyor. Okuyorlar, kendilerini eğitmeye devam ediyorlar ve sanatla ilgileniyorlar. Ne kadar tecrit edilmeye çalışırlarsa çalışsınlar çok büyük bir dirençle, topluma bağlılıkla ayakta duruyorlar. Bu muhteşem bir şey. Onca yıl 4 duvar arasında olup, gözlerinizin içine gülerek bakması muazzam bir şey. Onların da bu kadar yaşam dolu olmasının sebebi dışarıda bir umut görmeleriyle bağlantılıdır. Dışarıdaki içeriden güç alır, içeride ki de dışarıdan güç alır. Böylece umut örgütleniyor.”    ADALET BAKANLIĞI SORUMLU   İstanbul Tabip Odası üyesi Murat Ekmez, cezaevlerinde en can alıcı konulardan birinin sağlık alanı olduğunu hatırlattı. Tutukluların sağlık hakkının ihlal edildiğini dile getiren Ekmez, devamında şunları söyledi: “Son zamanlarda bu sorunların giderek arttığını görüyoruz. Özellikle pandemi döneminde başvurular daha da artmış durumda. O yüzden kronik hastalığı olan tutuklular yaşamlarını yitirdiler. Bu mesele hala çözüm bekleyen bir mesele. Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın çalışmasıyla çözüme kavuşturulması gereken bir meseledir. Ama bunu çözmüyorlar. Her bir tutuklunun sağlığından Adalet Bakanlığı sorumludur. Dolayısıyla bir tutuklu yaşamını yitiriyorsa bu Adalet Bakanlığı’nın sorumluluğundadır.”    CEZAEVLERİ TUTUKLULARI YAŞATMIYOR   Cezaevlerinin mimari yapısının tutukluları yaşatacak bir biçimde inşa edilmediğine işaret eden Ekmez, ayrıca yeni yapılan cezaevlerinin güneş görmeyecek şekilde yapıldığını kaydetti. En temel insani ihtiyaç olan gıda konusunda bile tutukluların sorunlar yaşadığını sözlerine ekleyen Ekmez, şunları ifade etti: “Pandemi döneminde mahpusların 1 saat havalandırmaya çıkma hakkı vardı ama bu bile engellendi. Mahpusların 1 saat güneş görmelerine izin verilmedi, sosyalleşmelerine müsaade etmediler. Sağlık meselesi sadece hastalanmayla ilgili bir şey değildir. Bu hastalığa varıncaya kadar birçok sorun var. Mahpusların havlandırmaya çıkamamalarından tutalım da, sosyalleşmelerinin önünün kesilmesine kadar sorunlar yaşanıyor.”    DÜŞMAN HUKUKU UYGULANIYOR   Tutuklulara “düşman” gözüyle bakıldığını vurgulayan Ekmez, tutukluların ölüm döşeğine yatmadan bırakılmadığını belirtti. Ekmez, şunları ifade etti: “Tutuklular hastaneye götürüldüğü zamanda Adli Tıp Kurumu (ATK) ‘cezaevinde kalabilir’ raporu veriyor. Bir tutuklu revire gitmesi haftalar alıyor, hastaneye gitmesi ise aylar alıyor. ATK insani bir tutum sergilemiyor. Bu durum ‘düşman hukuku’ anlamını taşıyor. Ama bu tutum izlense bile sağlık hakkına erişim kısıtlamasında bulunmamak gerekiyor. Savaşlarda bile insanların sağlık merkezlerine ulaşmasında hiçbir sorun çıkarılmıyor. Ama karşılaştığımız bu durum ‘düşman hukukunu’ bile aşıyor.”    ÇALIŞMALAR YETERLİ DEĞİL!   Cezaevleri konusunun sadece ölümler olunca akla gelmemesi, tüm herkesin en temel gündemi olması gerektiğini dile geterin Ekmez, konu üzerinde insan hakları örgütleri ve hukuk örgütlerinin çalışmalarının yeterli olmadığını söyledi.