Öcalan: Kadının özgürleşmesi Sakine’nin mücadelesidir 2022-01-08 09:01:58 HABER MERKEZİ - Paris katliamını darbe olarak tanımlayan PKK Lideri Abdullah Öcalan, “Kadının özgürleşmesi Sakine’nin mücadelesidir. Sakine’nin hesabını soracağım, katilleri açığa çıkartacağım” dedi.  Uluslararası komployla 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkarılan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999’da getirildiği Türkiye’de İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tecrit altına alındı. Geçen 23 yılda Kürt sorununun demokratik çözümü için attığı her adıma, ya savaş politikalarıyla ya da kendi deyimiyle “karşı darbe” ile yanıt verildi.    27 Temmuz 2011’den sonra aile ve avukatlarıyla görüşlerinin engellenmesiyle Öcalan’dan uzun süre haber alınamaması üzerine, PKK ve PAJK’lı tutuklular 12 Eylül 2012’de açlık grevi eylemi başlattı. Kardeşi Mehmet Öcalan, İmralı Adası’nda yaptığı görüşmenin ardından Öcalan’ın çağrısıyla açlık grevi eylemleri 68’inci gününde sonlandırıldı. Dönemin Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Ahmet Türk ile Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, İmralı Adası’nda Öcalan’la “çözüm” adı altında başlatılan ve 5 Nisan 2015’e kadar devam eden sürecin ilk görüşmesini 3 Ocak 2013'te gerçekleştirdi. Yapılan bu görüşmeden sonra 9 Ocak 2015’te PKK’nin kurucu isimlerinden Sakine Cansız (Sara), Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbin) ve Kürt Gençlik Hareketi Üyesi Leyla Şaylemez (Ronahî), Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda uğradıkları suikast sonucu yaşamını yitirdi.    Paris’te 3 Kürt kadın siyasetçi katledilmesiyle "bitirilmesi" hedeflenen İmralı görüşmeleri devam etti ve Öcalan katliama dair önemli tespitlerde bulundu. Sakine Cansız’a yönelik suikastın aynı zamanda kendisine yönelik olduğunu belirten Öcalan, Cansız’ın kadın mücadelesindeki önemine ve bu noktadaki katkılarına sık sık vurgu yaparak, “Kadının özgürleşmesi Sakine’nin mücadelesidir” diyerek, failleri açığa çıkartarak, hesap soracağının altını çizdi.    YENİ GLADİO ANLAŞILMIYOR   PKK Lideri, Paris katliamından sonra kendisiyle 23 Şubat 2013’te yapılan ilk görüşmede, “Türkiye’de üç koldan paralel devlet çalışması var. Bu ilişkiler sabote edilmeye başlandı. Sıradan lobiler değil. ABD’de stratejik ve taktik müdahalede bulunuyor. Her üçü de Anadolu çıkışlıdır. Sözde bir hükümet var, sözde bir parlamento var. CHP ve MHP paralel devletlerin izdüşümleridir, basit aletleridir. AKP’ye de medya ve işadamlarına da sızmışlar. Sadece MİT kalmış. Hedeflenen bizim geliştirdiğimiz diyalogdur. MİT Müsteşarı düşürülmek isteniyor. Emre Uslu ve Mehmet Baransu MİT’i hedef aldılar. Arkalarında devasa bir güç var. Florida kontrgerilla merkezidir. Abdullah Çatlı oraya iki kez gitti. Papa suikastı, Palme cinayeti oldu. Sakine cinayeti de bu tür grupların işidir. Yeni Gladio tam anlaşılamıyor. Çözüm adına yapılan her şeyi sabote ettiler. Sakine olayı bende büyük bir tereddüt uyandırdı. Net değil. Sakine Avrupa’da barışı temsil ediyordu. Katliam hâlâ aydınlatılamadı” dedi.    ‘HA BİZİ HA SAKİNE’Yİ VURMUŞLAR’   Aynı görüşmede, “Ha bizi ha Sakine’yi vurmuşlar” diyen Öcalan, “Çok karanlık bir olay. Sakine’ye saldırı ile size yapılan saldırı (Sinop’ta Barış ve Demokrasi Partisi heyetine yönelik 18 Şubat 2013 tarihli saldırı) aynıdır” ifadelerini kullandı.    ‘SAKİNE’NİN HAYATI ÖRNEKTİR’   Cansız’ın kadın özgürlük mücadelesindeki yerine değinen Öcalan, “Kadın özgürlük hareketini yaşıyoruz. Sakine’nin hayatı örnektir. Kadının özgürleşmesi Sakine’nin mücadelesidir. Sakine’nin hesabını soracağım, katilleri açığa çıkartacağım” diye konuştu.    TÜRKLÜK ADINA TAHRİBAT   Öcalan, 24 Haziran 2013 tarihli görüşmede, Kürtlerle Türkler arasında iki yüz yıldır şiddete ve soykırıma dayalı bir toplumsal ilişki kıskacı inşa edildiğini ifade ederek, “Eskiden Ermeni harabelerine bakar üzülürdüm. Bakın işte, bizim dört bin köyümüz de bu hale geldi şimdi. 1990 sonrası JİTEM ve benzerleri büyük tahribatı Türklük adına yaptılar. Meğerse iki yüz yıldır Türklük ve Kürtlük adına vekaleten şiddet inşa edilmiş. İngilizlerin bunda rolü büyüktür” diye belirtti.    KÜRTSÜZ BİR KÜRDİSTAN   Gazeteci Mehmet Baransu ve Emre Uslu’nun “Yirmi iki PKK kadrosu öldürülürse” şeklindeki yazılarına dikkat çeken Öcalan, “Sakine ile başladılar. Bu listeyi Başbakan’a (Tayyip Erdoğan) götürüp başlamışlar. AKP’nin içi, Başbakan’ın etrafı bunlarla doludur. Hepsi gidip Washington’daki şeye dayanıyor. Heyetin gücü sınırlıdır, gerçi biraz güçlendiler şimdi. 90’lardaki yıkım bunlara benzer bir furyaydı. Kürtsüz bir Kürdistan yaratmak istediler. Bunlar Türklerin de barış yapmasına izin vermiyorlar. Sahte barış yapmak, bizi çatışmaya götürecek barışı yapmak istiyorlar” dedi.    TASFİYE OPERASYONLARI   Roboski katliamından Paris katliamına tasfiye operasyonlarının birer parçası olduğunun altını çizen Öcalan, 17 Ağustos 2013’te yapılan görüşmede şunları söyledi: “Oslo’daki gibi bu süreci de baltalamak istediler, ama sabırlı oldum. İktidarı ele geçirme yarışıdır. Başbakan’ın önüne şunu getiriyorlar: Tasfiye mümkünken neden görüşüyorsun? Geleneksel vekalet savaşı sürdürmek istiyorlar. Türk’ü Kürt’e tasfiye ettir, Kürt’ü de Türk’e saldırt, isyan ettir dayatması! Şeyh Sait, NATO, Menderes, 6-7 Eylül olayları, sağ-sol çatışması hep bunun örnekleridir. Bu proje halen yürürlüktedir. Onun için sabrettim. Benim buraya getirilmem de aynıdır, siyasi çözümde rol oynamamam, Apo-PKK bitti demek içindir.”   9 OCAK DARBESİ   Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in Glaido’nun son kurbanları olduğunu vurgulayan PKK Lideri, 11 Ocak 2014 tarihli görüşmede, “Mesaj bizedir, mesajı şudur: PKK böyle halledilir! 9 Ocak darbesi süreci bitirme darbesidir. Madımak, Başbağlar ve benzeri katliamlar CIA’nin verdiği perspektifin sonucudur, iti ite kırdırtma politikasıdır” değerlendirmesinde bulundu.    HAKİKATLERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU   Abdullah Öcalan, Hakikatleri Araştırma Komisyonu’nun önemine değindiği 8 Şubat 2014 tarihli görüşmede, şu ifadelerde bulundu: “Cenazelerimizin akıbeti bile belli değil. Yeraltındaki binlerce insanımızı kimler öldürdü? Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu şarttır. Bu devlet için de önemlidir. Devlet adına işlenmiş binlerce suç vardır. Sakine’leri öldüren, Roboski’yi yapan, Yüksekova katliamı, bunlar açığa çıkmalıdır. Türkiye’nin en değerli bilim insanlarından, hukukçularından oluşabilir. Bunlara soracaksınız. Barış ve çözüm süreci için kararın var mı, yok mu?    ÖLÜM SUBAYLARI   PKK Lideri, 26 Haziran 2014 tarihinde gerçekleştirilen görüşmede “Engin Alan ölüm subaylarının planlayıcısıdır” dedi ve şöyle devam etti: “Bunlar günlük planlamalar yapar, bu planlamaları da CIA’e rapor verirler. ABD Türkiye’yi altmış yıldır bunlara vermiş. Fethullah Hoca da Türkeş de öyledir; Ruzi Nazar, Enver Altaylı ve benzerleri öyledir. Bunlar Türklük dünyası üzerine nasıl operasyon yapacaklarını planlıyorlar. Ben sadece öldürme tarzları üzerinden bile bunları çözdüm. Kürt’ü öldürme şekilleri Türk işi değildir. İşte Sakine’lerin ölümünde de bunu görebilirsiniz. Sakine’nin ölümünü nasıl izah edeceksiniz? Bu kadar vahşi bir öldürme yöntemi bunların işidir. Ömer Güney aslında küçük bir Engin Alan’dır, NATO Gladiosunun adamıdır. O cinayetleri işlerken buradan her şeyi bitirmeyi hedeflediler.”    İKİNCİ ÖZAL SENDROMU   Öcalan, Paris katliamının 2’nci yıldönümü olan 9 Ocak 2015’te yapılan görüşmede, şu değerlendirmelerde bulundu: “İşte bugün Sakine’lerin şahadet yıldönümü, bu konuyu açacağım. Bütün bunlar belli güçlerce planlandı. Başbakan ve MİT’in gündemine de taşındı. Bizim için çok zorlayıcıydı. Şu anda da ikinci Özal sendromu gündemdedir. Ben ikinci Özal sendromu gerçekleşmesin diye mücadele ediyorum. Çünkü gerçekleşirse benim için de devlet için de kamu düzeni için de bir iflastır.   HAYATİ POLİTİKA TARZI   Özal’dan beri Cemaat’in niyetini tespit ettim. Üzerinde yoğunlaştım. Darbe uluslararası küresel güçlerin işidir. Siz de üzerinde yoğunlaşacaksınız. Davutoğlu bunun farkında değil. Ben paralelden bahsederken, paralel tanımı bir gazetede iki kelimeyle yazılmıştı. Şimdi ise Cumhurbaşkanı her gün ‘Sonuna kadar üzerine gideceğiz’ diyor. Yani zamanında anlayabilirlerdi. 7 Şubat, 17-25 Aralık sadece bir darbe değildir. Küresel bir operasyondur. Özal, Erbakan ve Ecevit de darbe ile gittiler. Bu çaba Erdoğan’la ilgili olarak da devam ediyor. Sakine’lerin ölümü de öyle. Siz de bu konulara yoğunlaşmazsanız politika yapamazsınız. Ben bütün meselelerin tarihsel boyutunu 1920’lere kadar götürdüm. Lobilerle bağlantılarını konuştum. Benim burada politika tarzım hayatidir.    SAKİNE SUİKASTI SAVAŞ GEREKÇESİYDİ   PKK 76’dan beri hep komplolarla karşı karşıyadır. Ben o yüzden uyarıyorum. Beni hâlâ burada enstrümantal, araçsal ele alıyorlar. Bu tehlikelidir diyorum. Benim için söylediklerinin hiçbir önemi yok. Otuz yıldır benimle ilgili bir algı operasyonu yönetiyorlar. Bunu da hiç önemsemiyorum. Çünkü tarih beni doğruluyor. Paris’te yeni bir algı operasyonu yapılıyor. Sakine suikastı öyle sıradan değil. Çok planlı yapıldı. Benim için bir savaş gerekçesiydi.    AVUSTURYA VELİAHTINA SUİKASTI HATIRLATTI    Sakine suikastı Birinci Dünya Savaşı'nda Avusturya Veliahdına (Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahtı Arşidük Franz Ferdinand) yapılan suikasttan dahi daha ağırdır bizim için. Benim dışımda hiç kimse o koşullarda o savaştan sıyrılamazdı. Ben bütün bunları gördüğüm için, ağır olmasına rağmen burada yürüttüğüm çalışmayı devam ettirdim. Arkadaşlarımın ağır bakışları arasında, MİT ağır töhmet altındayken, ben bu görüşmeleri yaptım. Bundan sonra da bu tarz yönelimler olabilir. Önemli olan çalışma yöntemini doğru koyup ciddi yaklaşmayı başarmaktır. Şimdi Zaman gazetesinin manşetinde o kadar bilgi var. ‘MİT neden suikastı açıklamıyor?’ diyor. Ancak biz niyetlerini biliyoruz.   Evet, ama Cemaat’e kalsaydı PKK şimdi duman olacaktı. Baransu o dönem Taraf ’ta yazmıştı. ‘Yirmi iki etkili PKK lider kadrosu imha edilirse mesele çözülür’ demişti. İşte Sakine bunlardan biridir. Diğerlerini ise hâlâ yapmaya çalışıyorlar. Etkili bir liste çıkarmışlardı, tıpkı 90’lı yıllardaki iş adamları listesi gibi, Çiller’in listesi gibi. Geçmişte MİT’in de böyle planları vardı. Teoman Koman dönemini söyleyebiliriz. Sonra Emre beylerle bu değişti. Teoman Koman’ın maaşını CIA’den aldığını ve MİT’in onun denetiminde olduğunu sizler de biliyorsunuz.   KIRILMA NOKTASI   Sakine benim burada masaya oturduğumu duyunca ayağa fırlayıp olumlamış, çok güzel demiş ve destek vermiş bir arkadaştı. Onun için hedef seçildi. Sakine’lerin olayı öyle bir kırılma noktası ki, Türkiye’de 19 Mayıs kadar önemli. Abdulhamit’in tahttan indirilmesi kadar, İkinci Mahmut’un Yeniçeri Ocağını lağvetmesi kadar önemlidir. 27 Mayıs, 12 Mart darbeleri kadar da önemlidir. Bundan sonra 9 Ocak tarihi de bizim açımızdan önemli bir tarih olacaktır. Ben burada katliamın, darbenin siyasi içeriğini açıklıyorum. Hakan Bey’le elli toplantı yaptıysak, hepsinde bir olay önümüze geldi. Çıplak aramalardan, tecavüzlerden, KCK operasyonlarından Roboski’ye kadar böyle değerlendirmek lazım.   CIA VE GLADİO KOMPLOSU    Velev ki Erdoğan’ın bu cinayetten haberi, hatta onayı olsun. MİT onayından geçmiş de olabilir. Ama benim görüştüğüm yetkililerin imzaları ve onayı da olsa, belgeleri de olsa, bu onların kararı değildir. Bu tarihi bir tespittir. Benim siyaset yapma tarzım böyledir. CIA ve Gladio üzerinden Washington merkezli bir komplodur. Benim tarih bilincim var, derin devlet gerçeğini iyi biliyorum. Lobiler Anadolu’yu ele geçirme planı çerçevesinde 60 yıldır her şeyi yapıyorlar. Kendi Cumhurbaşkanı’nı, Başbakanı’nı bile götüren bir yapı var içeride. Mevcut darbe mekanizması bugün de iş başındadır. Elli tane Hakan Fidan da olsa, Başbakan da olsa bunu önlemeye yeterli değil.”   KARŞI DARBE    PKK Lideri, İmralı Adası’nda atılan her adımda karşı darbe yapıldığını belirterek, 4 Şubat 2015 tarihli görüşmede, şunları söyledi: “Sakine’leri hatırlayın. Burada yaptığımız ilk toplantıdan sonra Paris’te karşılık verdiler. Her önemli görüşmeden sonra mutlaka karşı bir darbe gelişti. Roboski, Hakkari’de 13 köylünün katledilmesi, KCK operasyonları ve buna benzer yüzlercesi hep böyleydi. Bunu yapanlar şimdi teşhir oldu. Emin tecrübelerime dayanarak söylüyorum. Ben Sakine’lerin olayını ilk duyduğumda çok düşündüm. Ne yapmak gerekir diye yoğunlaştım. On beş gün burada görüşmedim. Sonra görüşmeye çıktım. Ben o dönem şöyle düşündüm: Velev ki bu cinayet Hakan Fidan’ın planıyla oluyor, Başbakan’ın onayıyla oluyor. Sonuçta bu ekip de en az benim kadar tehdit altında dedim. O nedenle sabır göster, çalış ve bunu ortaya çıkar diye düşündüm. Ve şimdi ortaya çıktı. Paralel yapı yaptı. MİT’ten bir ekip de bunun içinde olabilir. Tedbir önemlidir.”   MA / Özgür Paksoy