Marmara Bölgesi Hapishaneleri İzleme Heyeti: Yaşam hakkı tehdit altında 2022-01-12 13:42:12 İSTANBUL - Hukuk ve sağlık örgütlerinin bir araya gelerek oluşturdukları Marmara Bölgesi Hapishaneleri İzleme Heyeti ile cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini takip edeceklerini duyurdu.   İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplum Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), Türkiye İnsan Hakları Vakfı, (TİHV), Türk Tabipler Birliği (TTB), Sağılık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) yanı sıra birçok hak, hukuk ve sağlık örgütü Marmara Hapishaneler İzleme Heyeti kurdu.    Cezaevinde yaşanan ihlalleri, hasta tutuklu ölümleri yanı sıra yaşadıkları sorunlar ve hukuki süreçleri takip etmek üzere kurulan İzleme Heyeti, İHD İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. Salona “Hapishanelerde ölüm istemiyoruz, yaşamı savunuyoruz” pankartı asıldı. Toplantıya İHD, ÖHD, TTB, SES, TİHV, ÇHD ve birçok hukuk ve sağlık örgütünün temsilcisi katıldı.     ORTAK MÜCADELE EDİLECEK   İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, cezaevlerinde yaşanan ihlallerini son bulması için çaba sarf ettiklerini söyledi. İhlallerin çoğaldığını ve buna karşı ortak mücadele için girişimlerinde bulunduklarını belirten Yoleri, bu girişimin İzleme Heyetinin oluşturması ile sonuçlandığını kaydetti. Marmara cezaevlerinde yaşanan ihlalleri takip edeceklerini belirten Yoleri, diğer cezaevlerinde yaşanan ihlallerin de görünmesi için çalışmalarını yürüteceklerini belirtti.   YAŞAM HAKKI TEHDİT ALTINDA   Ortak basın metnini okuyan ÇHD İstanbul Şubesi Başkanı Çiğdem Akbulut, cezaevlerinde yaşanan ihlallerin sistematik bir hal aldığını ve boyutunun çok ağırlaştığına işaret etti. Sağlık, iletişim, işkence, kötü muamele ve benzeri birçok sorunun çözümsüz bırakıldığını ifade eden Akbulut, “Yaşam hakkı tehdit altında” dedi.   TEDAVİ EDİLMEDİĞİ İÇİN ÖLDÜ   Birçok cezaevinden ölümlerin yaşandığını dile getiren Akbulut, Adalet Bakanlığı yanı sıra ilgili yetkili kurumlar tarafından konuya ilişkin bir açıklama dahi yapılmadığına dikkati çekti. Akbulut, ayrıca soruşturmaların etkin yürütülmediğini söyledi. İskenderun T Tipi Cezaevi’nde yaşamını yitiren hasta tutuklu Bangin Muhammed’in tedavisinin yapılmadığını ve bu nedenle yaşamını yitirdiğini söyleyen Akbulut, ayrıca Kandıra Cezaevinde yaşamını yitiren Garibe Gezer’in yaşadıklarına dikkati çekti.   ÖLÜM SIRADANLAŞTI   Gezer’e işkence edildiği ve daha sonra tek başına tutulduğu hücrede yaşamını yitirilmiş halde bulunduğunu anımsatan Akbulut, Gezer’in ölümüne ilişkin açılan soruşturmaya gizlilik kararı getirilmesine dikkati çekti. Bir ay içinde onlarca tutuklunun yaşamını yitirdiğini belirten Akbulut, “Her an hapishaneden bir insanın ölü bedeninin çıkması, ülkede sıradan bir olay olarak görülmeye başlanmıştır.   ÖLÜMLERİN NEDENİ: ATK   Cezaevlerinde bin 605 hasta tutuklunun bulunduğunu, bunlardan 605’nin durumunun kritik olduğuna dikkati çeken Akbulut, 2021 yılında 59 tutuklunun yaşamını yitirdiğini aktardı. Akbulut, “Mahpusların sağlık ve tedavi haklarının ihlal edilmesi hastalıkların hızla ilerlemesine ve mahpusların yaşamlarını yitirmelerine neden olmaktadır.  Hapishane koşullarında tedavileri yapılamayan mahpusların tedavi maksadı ile serbest bırakılmaları önündeki en bariz engellerden biri Adli Tıp Kurumu’nun bilimsellikten uzak raporlarla mahpuslara ‘hapishanede kalabilir raporu’ vermesidir. Bir diğer engel ise yine ölmek üzere olan birçok mahpus hakkında kolluğun düzenlediği ‘toplum için tehlike arz ettiği’ yönündeki raporlar oluşturmaktadır” dedi.   EVRENSEL HUKUK İHLAL EDİLİYOR   Tutukluların sağlık ve tedavi haklarının evrensel normlarda güvence altına alındığına işaret eden Akbulut, “AİHM’in yerleşik içtihatlarına göre de; ‘Devlet bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorundadır ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntem, kişiyi, tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmamalıdır” ifadelerini kullandı.   DEVLET SORUMLU   Devletin tutukluların yaşamından sorumlu olduğunu belirten Akbulut, “Mahpusların tedavi ve sağlık hakları önündeki engelleri kaldırarak mahpusların tedavi ve sağlık haklarına erişimini sağlamakla yükümlüdür. Tüm bu düzenlemelere rağmen devlet hasta mahpuslara dair sorumluluklarını yerine getirmemekte ve tüm toplumun gözlerinin önünde insanlar hapishanelerde yaşamını yitirmektedir” diye konuştu.   ‘UMUT’ HAKLARI ELLERİNDEN ALINDI   “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile tutukluların umut haklarının ellerinden alındığını belirten Akbulut, “Mahpusların özgürlük beklentileri tamamen subjektif değerlendirmeler yapan Cezaevi İzleme Kurullarının tasarrufuna bırakılmaktadır. İzleme Kurulları ‘yanlı koğuşta kalma’ gibi gerekçeler ile mahpusların tahliyelerini engellemekte 25 yıl, 30 yıl hapishanede kalan mahpusların infazları yakılarak tahliyeleri engellenmektedir” diye kaydetti.   DAYANIŞMA    Yaşanan bu sorunlarla ortak mücadele etmek üzere hak, hukuk ve sağlık örgütleri olarak bir araya geldiklerini vurgulayan Akbulut, Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MATUHAYDER), Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi ve Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Dayanışma Derneği ile birlikte bu ihlallerin son bulması için çalışmalar yürüteceklerini dile getirdi.