Tuğluk’un üniversite arkadaşı: Şimdi mücadele sırası bizde 2022-01-31 09:01:01 İSTANBUL - Aysel Tuğluk’un üniversitenden arkadaşı ve en son 29 Aralık’ta kendisini ziyaret eden avukat Refika Çakıllık, organize kötülüğe karşı kadınlara “Aysel’in kadın mücadelesine büyük katkıları oldu. Bu yüzden Aysel’i oradan çıkarmak için bütün herkes elini taşın altına koymalı” diyerek seslendi.  Kocaeli Kandıra 1 No'lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde Aralık 2016 tarihinden bu yana tutuklu bulunan Demokratik Toplum Kongresi (DTP) eski Eş Genel Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk, ağırlaşan sağlık sorunları nedeniyle günlük işlerini dahi tek başına yapamaz hale geldi. 22 Mart 2021 tarihinde Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 5 ayrı uzman hekimin muayene ettiği Tuğluk'a kalıcı hafıza kaybı anlamına gelen demans teşhisi kondu. Tuğluk’u hafıza kaybına götüren sürecin arkasında ise annesinin cenazesine yapılan saldırı olduğu belirtiliyor.    Tutuklandıktan bir buçuk yıl sonra 78 yaşındaki annesi Hatun Tuğluk, 13 Eylül 2017'de Ankara'da hayatını kaybetti. Özel izinle cezaevinden çıkan Tuğluk, annesinin Ankara İncek Mezarlığı'na defnedilen cenazesinin ırkçı saldırının ardından mezardan tekrar çıkartılmasına tanıklık etti. Cenaze daha sonra Dersim’e götürüldü, ancak sadece 48 saat izni olan Tuğluk, Dersim'deki törene katılamadı. Gözleri önünde cereyan eden olayların yarattığı travma, cezaevi koşullarında daha da ağırlaştı.     ‘CEZAEVİNDE KALAMAZ’ RAPORU    Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin Temmuz 2021’deki raporunda, kronik seyirli bu hastalığın takibinin üçüncü basamak sağlık kuruluşlarında yapılması gerektiğini vurgulandı. Raporda imzası bulunan doktorlar, “cezaevinde yaşamını tek başına sürdürmesinin mümkün olmadığını” belirterek, cezasının infazının ertelenmesi yönünde kanaat bildirdi.    YENİDEN ATK’YE SEVK EDİLECEK    Bundan sonraki süreçte avukatları, hastane raporuyla İstanbul Adli Tıp 3'üncü İhtisas Kurumu'na başvurdu. Ancak ATK’nin 3 Eylül 2021 tarihli raporunda, Tuğluk'un hayatını yalnız idame edebileceği, tedavisinin düzenli poliklinik kontrolleri ile sağlanabileceği bu yüzden “cezaevi şartlarında infazına devam edebileceği” belirtilerek, infazın ertelenmesi talebi reddedildi. Avukatı Reyhan Yalçındağ'ın üçüncü bir rapor için başvuruda bulunması üzerine Tuğluk, 21 Aralık’ta yeniden hastaneye sevk edildi. Avukatların itirazı ve Kobanê Davası’nın görüldüğü Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebi üzerine Tuğluk’un önümüzdeki hafta yeniden ATK’ye sevk edilmesi kararı verildi. Bu süreçte başlatılan "Aysel Tuğluk'a Özgürlük için 1000 Kadın" kampanyasına 53 ülkeden kadınlar destek verdi, binlerce imza toplandı, dayanışma grupları kuruldu. Ortak açıklama yayımlayan 20 baro, Tuğluk’un acil tahliyesini istedi.   Tuğluk’un İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden arkadaşı avukat Refika Çakıllık, arkadaşının mücadelesine dair konuştu.   ÜNİVERSİTEDE İLK TANIŞMA    Tuğluk’un öğrencilik yıllarından itibaren mücadele içerisinde yer aldığını belirten Çakıllık, tanışmalarını şöyle anlattı:“İstanbul’a geldiğimde 17 yaşındaydım. Henüz 18’imizi doldurmadığımız için üniversite kredilerimizi bankadan alamıyorduk. Yurtta kalıyor, ağız tadıyla ne yurtta ne de okulda yemek yiyebiliyorduk. Dışarıda yemek için de paramız olmuyordu. O yüzden arkadaşlarımızın yakınlarından kim varsa (abi, büyükanne, anne) başka konularda utangaç olsak da bu konuda hiç utangaçlık yapmadan evlerine yemeğe gidiyorduk. Bazen yemeği biz yapıyorduk. En çok tarhana çorbası, yanına turşu veya soğan… Yurtta da bir kabın içine koyduğumuz pamuğu kolonya ile yakıp üzerinde tereyağlı yumurta yapıyorduk. Yanına salata ile ziyafet çekiyorduk. İşte Aysel ile böyle gelişti dostluğumuz.”     Ev yemeğinin peşinde giderken tanıştıklarını vurgulayan Çakıllık, “Aysel bizim sınıfta değildi, bir arkadaşımızın kız kardeşinin sınıf arkadaşıydı. Arkadaşımız eve davet edilince, biz de kendimizi davet ettirdik. Aysel’in annesi Hatun teyzeyle de o gün tanıştık. Sobanın başında oturduk, yemeklerini yedik. Hatun teyzenin sigarasını sobanın maşasıyla yakması bir de gözlerindeki derin acı aklımdan hiç çıkmadı. Biz de Anadolu’dan gelen bir anlayış herhalde, ekmeğini, yemeğini yediğin kişi özeldir. Aysel de artık bizim için özeldi. Arkadaşımız, dostumuzdu. 1986 yılında üniversiteyi bitirdim. O zamana kadar devam etti okuldaki arkadaşlığımız” diye belirtti.    BAŞARILI BİR KADIN   Kayıp ve katliamların en yoğun yaşandığı 1990’lı yılları hatırlatan Çakıllık, “Özellikle Kürdistan bölgesinde yapılan katliamlar çok kötüydü. Bu durum bizi çok çabuk politikleştirdi ve hızlıca örgütlenme sürecine girdik. Aysel daha sonra Demokratik Toplum Partisi’nde (DTP) siyaset yapmaya başladı. Ardından HDP Diyarbakır ve Van milletvekili oldu. Sonrasında HDP‘de siyaset yaptı. Bu nedenlerden dolayı o Ankara’ya yerleşti biz İstanbul’da kaldık ve diyaloğumuz koptu. Bir hukukçu ve kadın olarak da basından kendisini takip ettim. Özellikle de ‘çözüm süreci’nde yaptıkları çok önemliydi. Çok direngen başarılı bir kadın. Bunlar çok değerli” ifadelerini kullandı.    ORGANİZE KÖTÜLÜK    “İktidarın barış sürecinde masayı devirmesinden sonra HDP'lilere, Kürt mücadelesi içerisinde yer alanlara yönelik saldırı sonucu diğer milletvekilleriyle birlikte Aysel Tuğluk da tutuklandı” diyen Çakıllık, Tuğluk’un annesine çok bağlı olduğunu söyledi. Çakıllık, annesinin vefatından sonra ilk kez Tuğluk’u cezaevinde ziyaret ettiğini ifade ederek, “Annesine yapılanlar kabul edilemez. O kadar karanlık süreçlerden geçtik ama hayatımda bu kadar organize olmuş bir kötülük görmedim. Organize bir şekilde toplanıp oraya gelmek ve cenazeyi gömdürmemek ne demektir. Bunu dünyada kaç insan yaşamıştır ki annesinin gözlerinde gördüğüm acıyı o gün Aysel’in gözlerinde de gördüm. Annesinin kaybı bir acı, cenazesine yapılan saldırı ayrı bir acı, bunlar korkunç şeyler” dedi.   Tuğluk şahsında yapılan uygulamaların bir mesaj olduğunu vurgulayan Çakıllık, şöyle devam etti: “Çünkü Aysel Tuğluk, bir simgesiydi. Açılım sürecinde üstlendiği rol ve misyon gereği simge haline geldi. Bu yüzden iktidarın hedefinde oldu. Tuğluk'u bunun için cezaevinde tutanlar ve suçlayanlar kendine bakmalıdır. Aysel hiçbir şeyi iktidarın bilgisi dışında yapmadı. Aysel’e özel öfkeleri buradan geliyor. Kendi yaptıkları şeyleri aklamak için Aysel’e atıf ederek yapıyorlar. İkinci neden ise, açılım sürecini kendi geçmişlerinden tamamen silmek istiyorlar. Bunu da Kürt milletvekilleri, siyasetçilerine mal ederek yapmaya çalışıyorlar. Bu yüzden Kürt hareketiyle birlikte milletvekillerini hedefe koydular ve bu HDP’yi kapatmaya kadar gitti. Aysel’in buradaki durumu ise bence özel bir öfkeleri var. Bu özel öfke, Aysel’in annesine saldırmaya kadar varan bir öfkeydi.”   ‘ATK’DEN YANA UMUT KALMADI’   Kocaeli Üniversitesi Hastanesi’nin “cezaevinde kalmaz” raporuna rağmen ATK’nin yarım saatlik bir görüşmenin ardından “cezaevinde kalabilir” raporu verildiğine dikkat çeken Çakıllık, “ATK  sadece yarım saatlik bir görüşmenin ardından böyle bir şeye nasıl karar verebilir anlamış değilim. Dolayısıyla bu rapora ilişkin de itirazlar yapıldı. Yeniden ATK’ye sevk edilecek. Üç ay müşahede altında kaldıktan sonra bir rapor düzenlenecek ve hastanede kalıp kalmayacağına dair karar verilecek. Cezaevinde kalamayacağına dair karar verildiği an tahliye edilerek, tedavisinin dışarıda yapılması gerekiyor. Ama sorarsanız ATK bu şekilde rapor verir mi geçmişte yaşanan benzer olaylara baktığımızda doğrusu şüpheliyim. Yine de umudumuz o dur ki ATK bizi şaşırtır ve tahliye kararı verir” diye belirtti.    ‘HERKESE SORUMLULUK DÜŞÜYOR’   En son 29 Aralık 2021’de Aysel Tuğluk’u cezaevinde ziyaret ettiğini aktaran Çakıllık, durumunun kötü olduğunu ve biran önce tahliye edilmesi gerektiğini yineledi. Tuğluk’un tahliye edilmesi için başta kadınlar olmak üzere kendisine sol, sosyalist ve devrimci diyen herkesin elini taşın altına koyması gerektiğinin altını çizen Çakıllık, “ATK ne karar verirse versin Aysel’i oradan çıkarmak için elimizden geleni yapmalıyız. İkincisi Aysel Tuğluk bir simgedir. ATK bir hasta tutuklunun bu koşullarda cezaevinde kalamayacağına karar verdiği zaman bu diğer bütün hasta tutuklular için bir emsal karar teşkil edecektir” ifadelerini kullandı.    Bütün hasta tutukluların cezaevinden çıkması ve nitelikli tedaviye ulaşması gerektiğini belirten Çakıllık, şöyle devam etti: “Çünkü yasalarımız buna elverişli ve kanunun yerine getirilmesi gerekiyor. Aysel Tuğluk, kadın mücadelesine büyük katkıları oldu. Bu yüzden bütün kadınlara sesleniyorum; parti veya düşünce farklılığı gözetmeksizin Aysel’i oradan çıkarmak için herkes elini taşın altına koymalı. Çünkü Tuğluk’un tutuklanması ve  cezaevinde tutulması  hukuki değil, siyasi bir karardır. Bütün diğer HDP milletvekilleri ve çalışanları gibi. ATK kararlarını incelediğimizde, bazı çete üyeleri doğru dürüst sağlık sorunları olmamasına rağmen ATK kararlarıyla serbest kalmışlar. Ama diğer siyasi tutuklular için bu kararı verecek kimse yok. Kaldı ki ATK bu kararı vermese bile konu direk iktidarla bağlantılı olduğu için orası ne diyorsa onu yapacak.”