Konsolosluk önünde protesto: Geri kabul anlaşmaları iptal edilsin 2022-02-04 13:09:57   İSTANBUL - Edirne’de donarak yaşamını yitiren mülteciler için tüm dünya devletlerine çağrıda bulunan STÖ’ler, devletlerin mültecilik hukukuna uygun politikalar geliştirmelerini isteyerek, “Tüm geri kabul anlaşmaları iptal edilsin” dedi.   Sivil toplum örgütleri (STÖ), Edirne’de donarak yaşamını yitiren mülteciler için Beyoğlu’nda bulunan Yunanistan Konsolosluğu önünde açıklama gerçekleştirdi. Açıklamaya, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul milletvekilleri Musa Piroğlu, Zeynel Özen, Züleyha Gülüm, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin de katıldı. Açıklamada "Sınırlardaki mülteci ölümlerini durdurun sınırları açın, Geri Kabul Anlaşmasını iptal edin" pankartı açılırken, "Türkiye ileri itme, Yunanistan geri itme, mülteciler ölüyor", "Mülteci hakları insan haklarıdır", "Yunanistan mülteci hukukuna uy mültecileri geri itme" dövizleri taşındı.   STÖ’ler adına basın açıklamasını okuyan Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) Eş Başkanı Kamile Kandal, devletlerin evrensel hak ve özgürlükleri yok sayarak yürüttükleri mülteci düşmanı politikaları sonucu, mültecilerin göç yollarında ve sınırlarda yaşamlarını kaybettiğini söyledi. En son 2 Şubat’ta Edirne'nin İpsala ilçesinde Yunanistan unsurları tarafından geri itilen mültecilerden 19 kişinin donarak yaşamını yitirdiğini ifade eden Kandal, Türkiye ve dünyanın pek çok yerinde mültecilerin sınırlarda şiddete maruz bırakılarak ölüme terk edildiğini ifade etti. Küresel çapta yapılan ve Haziran 2021'de yayınlanan BM raporuna göre, 82 milyonu aşkın insanın yerinden edildiğini ve bu rakamın her geçen gün arttığını dile getiren Kandal, “Savaş, çatışma, siyasi baskı, işkence ve kötü muamele, yoksulluk gibi nedenlerle çoğu zaman yaşamlarını riske atarak göç etmek zorunda kalan insanlar göç ettikleri ülkelerde de nefretle, sömürüyle, hukuksuzluklarla ve yoksullukla baş etmeye çalışıyorlar ve yeniden göç yollarına düşmek zorunda bırakılıyorlar” dedi.   GERİ KABUL ANLAŞMASI İPTAL EDİLSİN   Son dönemde Hırvatistan-Bosna, Polonya-Belarus, Türkiye'nin İran ve Yunanistan sınırlarında gün be gün ölüm haberleri geldiğinin altını çizen Kandal, “Türkiye ve AB arasında 2016'da imzalanan Geri Kabul Anlaşması ise mültecilerin hayatlarını devletlerarasında pazarlık aracı haline getirdiği gibi AKP'nin başta Suriye olmak üzere Ortadoğu'daki işgalci ve yayılmacı politikalarının gerekçesi haline de getiriyor. Güvensiz ve sağlıksız koşullarda uzun yollar giden mülteciler boğularak, açlıktan, salgın hastalıklardan ötürü veya iklim şartlarından/donarak hayatlarını kaybediyorlar. Bütün bunlar olurken uluslararası kamuoyuyla alay eder gibi Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye teşekkür ettiğini duyuyoruz ve Türkiye fütursuzca paranın tam olarak ödenmediğini söylüyor! Biz, bir çeşit devletlerarası insan ticaretine mahal veren Geri Kabul Anlaşması'nın iptalini talep ediyor, bu utanca son verilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.   SUÇA ORTAK OLMAYACAĞIZ   Dünyanın her yerinde mültecilerin insanca yaşama haklarının olduğunu belirten Kandal, hak savunucularının sivil toplum örgütlerinin işlenen suça ortak olmayacağını ifade etti. Tüm devletlere mülteci hakları ve yaşam hakkı konusunda sorumluluklarını hatırlatan Kandal, taleplerini şu şekilde sıraladı:   “*  Tüm devletlerin mültecilik hukukuna uygun politikalar geliştirmelerini,   *  Sınırlarda yaşanan mülteci ölümlerinin ve insan kaçakçılığının önlenebilmesi için sınırların mültecilere açılmasını ve uluslararası korumadan yararlandırılmalarını,   *  Tüm geri kabul anlaşmalarının iptal edilmesini,   *  Geri gönderme yasağı ihlalleri, geri ya da ileri itme de dâhil uluslararası hukuka aykırı tüm süreçlerin izlenerek raporlanması, sorumlulara yaptırım uygulanması ve sivil denetime açılmasını,   Türkiye'nin ülkede bulunan tüm mültecilere insani yaşam koşullarını sağlamasını,   *  Uluslararası koruma başvurularının sağlıklı ve hukuka uygun olarak alınması ve sonuçlandırılmasının sağlanması için BMMYK'nin yeniden aktif sorumluluk almasını,   *  Geri gönderme yasağına aykırılıkların önlenmesini,   *  Edirne sınırında 24 Ağustos 2021 tarihinde yaşanan ve mültecilerin kaybı ile sonuçlanan olaya dair yeniden soruşturma açılarak sorumluların cezalandırılmasını,   * 19 mültecinin sınırda donarak yaşamlarını kaybetmelerine dair olayın aydınlatılmasını ve sorumluları hakkında uluslararası hukukun gereği işlemlerin yapılmasını istiyoruz.”   SINIRSIZ BİR YAŞAM    HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek de, günümüz devletli dünyasının sermayeden, iktidarlardan yana politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıkan göçmenlik ve mültecilik meselesine doğru yaklaşılması gerektiğini ifade ederek, “Belirtelim ki halkların sınır sorunu yoktur devletlerin vardır. Bir devlet ve sermaye çıkarı olarak savaş politikaları engellenmeden mültecilik sorununu çözemeyiz. Bir aldatmacanın içindeyiz adeta. Daha dün Kuzey Doğu Suriye ve Federal Kürdistan sınırlarının Türk savaş uçaklarıyla ihlal edilip Kürt katliamına seyirci kaldı ‘çağdaş’ dünya. Aynı akıl tam da bu savaşın yarattığı linç, güvensizlik, açlık gibi tehlikelerden kaçmak isteyen insanları, Yunanistan-Türkiye sınırında ölüme terk etti. Sınırlarını kapatarak kendilerini güvende tutacaklarını zanneden devletçi zihniyet bilmeli ki dünya halkları sizin ‘adaletinizi’ tanımayacak ve sınırsız, sömürüsüz bir yaşamı hep birlikte inşa edecek” diye konuştu.   AÇIKLAMA YAPAN STÖ’LER   Açıklamada imzası bulunan kurumlar ise şunlar: Mülteci Dayanışma Platformu, HDK Göç ve Mülteciler Meclisi, Göç İzleme Derneği, ÖHD İstanbul Şubesi, İHD İstanbul Şubesi, Göçmen Dayanışma Ağı/Ankara, Kadın Zamanı Derneği, Halkların Köprüsü Derneği, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi, KESK Şubeler Platformu, Yaşam Hakları Derneği, Fatih Dayanışması, Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, Yeni Yaşam Derneği, Tarlabaşı Dayanışması, Yeşil Sol Parti, HDP Göçmen ve Mülteciler Komisyonu.