Beraat kararına rağmen 3 yıldır göreve iade edilmedi 2022-02-05 09:39:02 ANKARA - Beraat kararına rağmen 3 yıldır göreve iadesi yapılmayan eski hakim Tuncay Elarslan, “Ortak güç oluşturabilirsek bu karanlıktan çıkabilmek mümkün” dedi. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevlerinden ihraç edilenlerin başvurularını incelemek amacıyla 2017’de kurulan Olağanüstü Hal (OHAL) İnceleme Komisyonu'nun görev süresi 23 Ocak’ta bir yıl daha uzatıldı. Komisyonun 30 Aralık 2021'de yaptığı açıklamaya göre, aradan geçen süre zarfında 126 bin 783 başvuru yapıldı, bunlardan 16 bin 60’ına “kabul”, 104 bin 643’üne “ret” kararları verildi. Komisyonun halen sonucunu açıklamadığı toplam 6 bin 80 başvuru bulunuyor. OHAL Komisyonu’nu kuran kararname kapsamında, ihraç edilen hakim ve savcılar, göreve iade için Danıştay'a da dava açabiliyor. Ancak Danıştay'ın işlemleri de OHAL Komisyonu'ndan farklı değil. Buraya başvuran hakim ve savcıların mağduriyetleri de halen sürüyor.    BERAAT KARARI   22 yıl hakim ve savcılık yapan Tuncay Elarslan da bunlardan birisi. Gezi eylemlerine katıldığı için hakkında disiplin soruşturması açılan Elarslan, 15 Temmuz 2016'da yaşanan askeri kalkışma sonrası Urfa'da görevli olduğu sırada meslekten ihraç edildi. Elarslan, 2018’de Gaziantep 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın ikinci duruşmasında “cemaatle herhangi bir ilişkisi olmadığı sabit olduğu” tespiti üzerine beraat etti ve “haksız gözaltı” gerekçesiyle tazminat kazandı. Ancak aradan geçen zamana rağmen göreve iadesi yapılmadı. Elarslan, "ihraç kararının iptali" talebiyle Danıştay’a da dava açtı. Elarslan, kararın iptali durumunda göreve iade edilebilecek.   YARGI BAĞIMSIZLIĞI    5 yılı aşkın bir süredir göreve iade edilmek için mücadele veren Elarslan, yargının yavaş işlemesini eleştirdi. Elarslan, "Herhangi bir irtibat, iltisak olmadığı sabit olduğundan beraat aldım. Bu karara göre hukuken Danıştay’ın ‘FETÖ ile irtibat, iltisak, üyelik yok’ diyerek, ihracı iptal etmesi lazım. Beklentimiz de o yönde” dedi. Elarslan, Danıştay’daki davada halen MİT ve emniyete yazı yazıldığına işaret ederek, "6 yıl sonra hala yazışmalar yapılıyor. Bunlar zaten beraat ettiğim dosyada var” diye kaydetti.    Türkiye’de hiçbir dönemde olmadığı kadar yargının bağımsızlığını yitirdiğine dikkati çeken Elarslan, hakimlerin hukukun üstünlüğü ve insan haklarının her şeyin üstünde tutması gerektiğini vurguladı. Elarslan, "Baskılara bu şekilde karşı gelebiliriz. İnsan vicdanı da bunu gerektirir. Ben de görev yaptığım zaman nöbette ya da mahkemelerde her türlü ağır davaya baktım. Ama baskılara değil, hukukun üstünlüğüne ağırlık verdim. 'Önemli olan hukukun uygulanması' dedim ve bu nedenle vicdanım rahat. Yargı üyelerinin de bu noktada olmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.    ORTAK MÜCADELE    Ülkenin hukuk devleti olmaktan çıktığını ifade eden Elarslan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının bağlayıcı olmasına rağmen uygulanmamasını buna örnek gösterdi. Kendisinin de bu hukuksuzluktan payını aldığını ifade eden Elarslan, "Ama bunun böyle devam etmeyeceğini biliyoruz. Tarihsel süreçlerde bu tür dönemler yaşanmış. Uzun süredir vurguluyoruz; demokrasiyi, hukuku savunan kesimlerin birlikte mücadele etmesi lazım. Çağımızın faşizmine karşı birleşerek mücadele etmek gerekir. Nasıl onlar bizim haklarımızı alıyorlarsa biz de haklarımızı savunmak için birleşerek mücadele etmek zorundayız. Bu bilinçle örgütlenebilirsek, siyasal alanda da başarabilirsek amacımıza ulaşabiliriz. İnsan hakları, demokrasi ve hukuk için güçlerimizi birleştirmemiz gerekiyor. Bunu yapmak mümkün, çabalar da var. Ortak güç oluşturabilirsek bu karanlıktan çıkabilmek mümkün” şeklinde konuştu.    'KHK'LİLERİN DURUMU GÖRÜLMELİ'   Danıştay’da bu yıl içinde kararın çıkmasını beklediğini aktaran Elarslan, makul sürenin ihlal edildiğini ifade etti. Danıştay’ın ret kararı vermesi durumunda AYM’ye başvuruda bulunacağını kaydeden Elarslan, şunları söyledi: "Süreç yıpratılmaya yönelik işliyor. AİHM, başvuruları iç hukukun tüketilmesi durumunda alıyor. Ama iç hukuk yollarını tüketemiyoruz. 6 yıl böyle geçti, 3 yıl AYM’de geçse 9 yıl olacak. Bu kadar uzun bir sürede artık AİHM’de makul sürelerin geçtiği yönünde kararların çıkarılması lazım. Örneğin OHAL Komisyonu’na giden biri sonra idare mahkemesine, Danıştay’a, AYM’ye gidecek. Bu şekilde 15-20 yıl geçecek. AİHM’in artık Türkiye’de iç hukuk yollarının işlemediği yönünde karar çıkarması ve doğrudan başvuruları kabul etmesi lazım."   KHK'lilerin mağduriyetinin uluslararası alanda da görülmesi gerektiğini ifade eden Elarslan, şöyle devam etti: "Bu kadar uzun sürede intihar edenler var. Aileleri dağılanlar, yaşamları alt üst olanlar var. Ben yaklaşık beş yıldır işsizdim, son bir yıldır avukatlık yapıyorum. Ama yine de ekonomik sıkıntılar içindeyiz. Başta AİHM olmak üzere tüm insan hakları kuruluşlarının Türkiye’de iç hukuk yollarının işlemediği konusunda baskı uygulamaları gerekiyor."   MA / Zemo Ağgöz