Kobanê Davası 28 Şubat’a ertelendi 2022-02-12 08:48:45 ANKARA - Kürt siyasetçilerin yargılandığı Kobanê Davası’nın duruşması, 28 Şubat’a ertelendi.  Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülen Kobanê Davası’nın 9’uncu duruşması verilen ara kararla ertelendi.   Duruşma, ara karardan önce siyasetçilerin tahliye talepleri ve avukat beyanlarıyla devam etti. SEGBİS ile duruşmaya bağlanan Avukat Gülizar Tuncer, usul açısından bile yargılama faaliyetinden söz etmenin mümkün olmadığını belirterek, “Dava dosyasından 3500 sayfalık bir iddianame var. Bunların fiziken nasıl yer kapladığını bile tahmin edemiyorum ama bir evrak yığını var. Bu çuvallar dolusu klasörlerle kağıt parçalarıyla ne amaçlanıyor? Bunlara ihtiyaç yok, içi boş suçlamaların altını mı doldurmaya çalışıyorsunuz? Yüzlercesi daha gelse gerçekleri ters yüz edemezsiniz. Size düşen Erdoğan ve Soylu’nun yargılayıp mahkûm ettiği müvekkillerimizi şeklen yargılamak. Ancak bunu bile beceremiyorsunuz. Devlet diyor ki muhalefeti ezeceksiniz, HDP’yi tasfiye edeceksiniz ve bu davadaki sanıkları mümkün olduğunca cezaevinde tutacaksınız” dedi.   ‘YARGILAMA SAÇMALIKTAN İBARET’   Devletin Türkiye’nin dört bir yerinden müşteki bulmak için uğraştığına dikkat çeken Tuncer, şunları söyledi: “Usul sizin açınızdan büyük bir sorun. Mahkeme heyeti müştekileri dinlemekle yetinmedi, şikayetçi olmaya zorladı. Devlet yapıyor zaten bu işi. Sizin yapmanıza gerek yok. Burada absürt bir yargılama yapılıyor. HDP yöneticileri HDP üyelerini öldürmekle suçlanıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bütün memleket Yasin Börü’yü tanıdı ama ölen HDP’lileri kimse tanımıyor çünkü Kürtler. Kolluk güçleri, sivil faşistler bu insanları her türlü saldırıyla öldürdüler ama failler bulunamadığı gibi HDP’lileri azmettirmekten yargılıyorsunuz. İlliyet bağı, neden sonuç ilişkisi gibi konuları bile tartışamıyoruz. Ortada delil yok, sadece kağıt parçaları var. Tweet atarak adam öldürme başta olmak üzere onlarca suç dizilmiş, binlerce yılla yargılama yapılıyor. Saçmalıktan ibaret bir yargılama pratiği görüyoruz. Bu nasıl bir intikam alma hırsı ki bu noktalara gelinebiliyor. PYD konusu çürüyünce şimdi de gizli tanık ifadeleriyle KCK irtibatlı azmettirmeye dayandırmaya çalışıyorsunuz.”    HUKUK DIŞI UYGULAMA   Duruşmada söz alan Günay Kubilay, 10 Şubat günü beyanı aktarılan gizli tanığın dinlenilmesi usulünün hukuk dışı olduğunu belirterek, “O kadar hukuk dışı şeyler var ki sizin meslek etiğinize dahi uygun olmayacak bir uygulama var. Bu tanık beyanı yok hükmündedir ve dosyadan çıkarılmalıdır. Mahkemenin elindeki malzeme artık tutuklulukları uzatmaya yetmiyor bu yüzden yan yollara başvuruyor. Bu bağlamda son günlerde sarayda yapılan gizli zirve toplantıları heyetin göstere göstere hukuk dışı kararlarını ortaya koymasının nedenini gösteriyor” dedi.    ‘REJİMİ KRİZ İÇİNDE VE TIKANMIŞTIR’   AKP’nin bazı revizyonlarla iktidarının süresini uzatmak istediğine vurgu yapan Kubilay, “AKP’yi Erdoğan’la özdeşleştiren, AKP’nin geleceğine yatırım yapan ve ‘siz yıkın hukuk arkadan gelsin’ diyen Soylu’nun destekçilerinden biri olan Bozdağ’ın bakanlığa gelmesiyle Gül gibi çatlak seslerin ortadan kaldırıldığı ve kaldırılmaya devam edeceği bir sürece girdiğimizi görüyoruz. Bakanların politik karar süreçlerinin dışına itildiği ve Erdoğan’ın direktiflerini yerine getirmekten başka bir şey yapmadıkları ortadadır. Yeni adalet bakanıyla beraber hiçbir farklı sese tahammülün kalmadığı bir döneme girildiğinin altını çizmek istiyorum. Erdoğan rejimi kriz içinde ve tıkanmıştır. Olası bir seçimde iktidarı devam ettirme çabaları adına bu tür çabalar var. Saray rejimi yaşamın hiçbir alanında denetleme mekanizmaları istemiyor. Tam aksine bu mekanizmalar iktidarın manipülasyon araçlarına dönüştürülmek isteniyor. Kamu adına hesap sorabilecek hiçbir kurum ve kuruluş kalamamıştır, buna yargı da dahil. Ortada hukuksal sayiklerle devam eden bir dava yok. Yargıya balans ayarı yapma, emrivakiler yapma nefret ve kinin sonucudur” diye konuştu.    Kobanê olaylarında kendisine ait bir tweet ve dosyada şahsına ait bir delil olmadığını belirten Günay, tek suçunun HDP’ye üye olması olduğunu kaydederek, tahliye talebinde bulundu.    ‘GİZLİ TANIK MAHKEMEYE YUKARIDAN GELEN BİR YARDIM’   Ardından beyanlarda bulunan Avukat Kazım Bayraktar, gizli tanığın iktidar tarafından mahkemeye gönderilen bir “yardım” olduğunu vurguladı. Bayraktar, “Anlattığı ifadelere ilişkin ‘duydum’ diyor ama kimden duyduğunu bile sormamışsınız, aklınıza bile gelmemiş çünkü bir kaygınız yok ve niyetiniz yok. O tanığı sorgulayamazsınız, çünkü yukarıdan geldi. Gizli tanık yukarıdan size gönderilen bir yardımdır. PYD delili çürütüldüğü için yeni bir şeye ihtiyacınız oldu. Mercek gibi bu da ortadan kaybolursa soru sorma hakkımız ne olacak? Gizli tanığın ifadesi alındığında savcı bile yok. Savcılığa başvurmasına rağmen savcı ifade de yer almamış. Bu karanlıklar kaygılarımızı pekiştiren şeyler” ifadelerinde bulundu ve müvekkilinin tahliyesini istedi.   ‘DALGA GEÇMEYİN’   Bayraktar’dan sonra söz alan Meryem Adıbelli’nin avukatı Mustafa Kemal Baran da, tüm yargılanalar için tahliye talebinde bulundu. Baran, müştekilerin şikayetçi olmadığını ve Adıbelli’ye atılı somut bir delilin olmadığını da hatırlattı. Baran, “6-8 Ekim olaylarının üzerinden 8 yıl geçti ve bu gizli tanık 8 yıl sonra birdenbire Ankara’ya gelip bir çarşamba günü tanıklık yapmak istiyor. Aklımızla dalga geçmeyin” dedi.     ‘TAHLİYEMİ TALEP EDİYORUM’   Tutuklu siyasetçilerden HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür, duruşma periyotlarının değişmesi talebini yinelerken tahliye talepleri için ayrılan sürenin 3 güne çıkarılmasını da talep etti. Gür, “Mahkemenizin hızına yetişemiyoruz. Yeni gizli tanığın ifadelerini toparlamak için süreye ihtiyacımız var. Bize iki hafta değil aylar lazım” dedi. Mahkeme heyetine “hukuku çiğneyerek ısmarlama tanık dinlediniz. Siz sözde bağımsız bir mahkemesiniz ancak yönlendiriliyorsunuz” diyen Gür, mahkemenin suç vasfının değişmesi üzerine 8-9 siyasetçinin tahliye edildiğini hatırlattı. Sağlığının kötü durumda olduğunu belirten Gür, “Kalbim ve gözlerimle ilgili büyük sorunlar yaşıyorum. Tedavim engelleniyor, dışarıda çok daha iyi tedavi imkanları bulabilirim. Tahliyemi talep ediyorum” şeklinde konuştu.   Gür’ün konuşmasının ardından duruşmaya 15 dakika ara verildi.   DURUŞMA PERİYODU   Verilen aranın ardından söz alan HDP MYK üyesi İsmail Şengül, mahkeme heyetinin duruşma periyodu ısrarını eleştirerek, tahliye talebinde bulundu.   ‘E-POSTA PYD’NİN DEĞİL KNK’NİN’   Ardından söz alan Şengül’ün avukatı Cenk Yiğiter, daha önce verdiği beyanlarına yönelik karar verildiğini hatırlatarak, “Kararda PYD tarafından gönderildiği iddia olunan söz konusu e posta var. Takdir ediyorum sizi ancak tutukluluk kararında ‘gönderildiği anlaşılan e posta’ diye geçiyor. İkisi arasında çok fark var. Bu metin PYD’nin değil, KNK’nin. Öncelikle bunun bilinmesi gerek. Mahkeme bunun PYD’ye ait olduğunu nasıl anladı? Bu e-posta adresi Google’a ait. Ben de dün Google’dan ‘ankara22agirceza@gmail’ diye bir e-posta aldım kendime. Şimdi ben bu e-posta adresiyle e-posta atsam bu Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi bundan sorumlu mu olacak? Eğer siz 5 dakikalık araştırma bile yapamıyorsanız bu yargılamayı bırakın” şeklinde konuştu.   Şengül’ün sol-sosyalist bir gelenekten geldiğini belirten Yiğiter, “Kendisi emek ve demokrasi güçlerinden gelen biri ve kurumu olan Sosyalist Demokrasi Partisi’nden (SDP) HDP’ye MYK üyesi olarak önerilen bir isim. Ancak bu davada Şengül, ideolojik olarak kendi siyasetinden farklı bir örgüt olan PKK’den yargılanıyor. Bu da dikkat çeken bir husus” dedi. Müvekkilinin kaçma şüphesi olmadığını belirten Yiğiter, “Kendisi nitelikli bir mühendis. Bu ülkeye verebileceği çok şey var. Bu ülkeden giden nitelikli insanlara üzülüyor herkes. İsmail Şengül’ü de kaybetti şimdilik bu ülke. Bir maden mühendisini kaybetti. Kendisinin tahliyesini talep ediyorum” diye konuştu.   ‘DEMİRTAŞ VE YÜKSEKDAĞ YARGI TACİZİ ALTINDA’   Gizlik tanığın dinleme kararında taraflar olmadan dinlenilmemesini kendilerine açıklamak zorunda olduğunu belirten Avukat Ezgi Güngördü, Ocak 2022 AİHM’in Faysal Pamuk kararını hatırlattı. Güngördü, “AİHM diyor ki; tarafları buraya getirmeden adil yargılamanın ihlalidir diyor. Siz çarşamba günü adil yargılanma hakkını açık açık ihlal ettiniz. Zamanı gelmeden usule aykırı bir şekilde gizli tanığı neden dinlediniz? Figen Yüksekdağ’ın Kandile gittiğini geldiğini söylüyor. Sanki Kızılay’a gidiyor. Orasının büyük bir güvenlik önlemleri alınan bir bölge olduğunu ve kiminle görüştüğünü    sormuyorsunuz. Bizlerle dalga geçiyorsunuz gibi davranıyorsunuz. Usule aykırı delil oluşturdunuz. Bu bizim için yeni bir yargılama değil, 2016 yılından beri gelinen bir süreç. Bugün Demirtaş ve Yüksekdağ’ı yargı tacizine maruz bırakıyorsunuz. Usule aykırı olarak aldığınız bu gizli tanık beyanı hukuka aykırı olduğu için dosyadan çıkarılmasını talep ediyoruz” diye belirtti.    ‘BOŞA ÇIKTI’   Avukat Kenan Maçoğlu, yeni gizli tanığın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından getirildiğini belirterek, ilgili yazışmaların kendilerine verilmesi talebinde bulundu. Maçoğlu, “Bu tanığın soruşturma esnasında buldular ve yargılamanın bu aşamasında bir şey olmayınca gelip sizin kucağınıza attılar. Bu tanığı gönderenler tanığı iyi bir şekilde çalıştırmamışlar. Dosya sizin açınızdan içinden çıkılamayacak bir hale geldi. Kandilden HDP’ye çağrı içeriğinde bulunan bir hafıza kartı gönderdiğini ve bunu Diyarbakır’a gönderdiğini söylemiş. Tanık kendisini nasıl şartlandırdıysa ifadesini bu şekilde vermiş. İddianamede PYD’nin e-postasını gösteriyordunuz. Ama bu da boşa çıktı” şeklinde ifade etti. Maçoğlu tüm tutuklu siyasetçilerin tahliyesini talep ettİ.   ‘EVRAKLAR ULAŞTIRILMIYOR’   Daha sonra konuşan Avukat Çiğdem Kozan ise, müvekkiline tebliğ edilen kararda, kendisine gelen evrakların hiçbir şekilde ulaştırılmayacağının yazıldığını belirtti. Kozan, “Bu açık bir biçimde savunma hakkını kısıtlıyor. Müvekkilimizle evrak alışverişimizin engellemesi konusunda cezaevine müzekkere yazılmasını talep ediyorum” diye aktardı. Kozan, tanık ifadelerine ilişkin, “Ses ve görüntü değişimi yaparak tanığı burada dinleyebilirdiniz fakat bunu hukuksuz bir şekilde tercih etmediniz. Mahkemeniz en başından beri ‘usule uymayacağım’ dedi. Buradaki delillerin hiçbir geçerliliği kalmadı bu yüzden yeni deliller üretme peşindesiniz fakat en azından usule uygun yapın. Bu dosyayı sadece gizli tanıklar üzerinden yürütüyorsunuz çünkü başka hiçbir şey yok. Müvekkilimin aktivistlik yaptığı bir takım kadın örgütleri illegalize edilmeye çalışıyor. Örneğin Rosa Kadın Derneği hala faaliyetlerini legal olarak yürüten bir dernek. Bu illegalize etme çabalarını kabul etmiyoruz. Düşünce ve siyaset yapma kapsamındadır” diye belirtti. “Benim müvekkilim bir avukat ve siyasetçi” diyen Kozan, müvekkilinin eş başkanlarının tutuklandığını öğrendiğinde kendisinin de tutuklanacağını bilebilecek bir insan. O yüzden kaçma şüphesine dair ısrarlarınızın hiçbir dayanağı ve gerçekliliği yok. Daha önce yargılandığın dosyalardan da bilindiği üzere kaçma şüphesi yoktur. Müvekkilimin ve tüm yargılananların tahliyesini talep ediyorum” dedi.    TUTUKLULUK DEVAM KARARI   Mahkeme heyeti avukat beyanlarının ardından ara kararını açıkladı. Kararda şu ifadelere yer verildi: “Adli taleplerinin kaldırılması taleplerinin reddine, Gülten Kışanak’ın BDP grup başkanlığında yapmış olduğu konuşmasının dosyaya eklenmesi talebinin reddine, Nazmi Gür müdafi Öztürk Türkdoğan’ın Adalet Bakanlığı’ndan istediği yazılara ilişkin taleplerinin kabulüne, Gülten Kışanak’ın GSM hattının fiili kullanıcısının kim olduğunu araştırılmasına, Alp Altınörs ve bir kısım sanıklar Ali Ürküt, İsmail Şengül’ün bilgisayar odalarında beraber çalışma talebinin karar verilmesine yer olmadığı için yazı gönderilmemesine, müştekilerin yeniden dinlenilmesi ve soru sorulmasına ilişkin taleplerin reddine, Kenan Maçoğlu’nun gizli tanık beyanlarının gönderilmesiyle ilgili taleplerinin reddine, duruşma periyodlarının değişmesine yönelik taleplerin reddine, sanık Ahmet Türk’ün savunmasını hazırlaması ve bir sonraki duruşmada SEGBİS ile bağlanmasına, katılma taleplerinin müşteki ifadeleri sonrası değerlendirilmesine, tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, bu karara karşı 7 gün içinde itiraz edilebileceğine karar verildi.”   Bir sonraki duruşma 28 Şubat’a ertelendi.