İHD'li Yılmaz: Çözümsüzlük infaz memurlarına cesaret veriyor 2022-02-20 09:11:51   DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyesi Ercan Yılmaz, cezaevlerindeki sorunların çözümsüzlüğünün infaz memurlarına cesaret verdiğini belirterek, muhalefet partilerinin hak ihlallerini gündemine almasını istedi.      Cezaevlerinde tutuklulara dönük tecrit, şiddet, tehdit, disiplin cezası, iletişim yasağı ve infaz yakma gibi hak ihlallerinin ardı arkası kesilmiyor. Söz konusu ihlallerden en çok etkilenenlerin başında, hasta ve 30 yıla yakın bir süredir cezaevinde olmalarına rağmen infazları yakılan tutuklular geliyor. Hasta tutuklular Adli Tıp Kurumları'nın (ATK) verdiği "cezaevinde kalabilir" raporları nedeniyle, infazlarını tamamlayan tutuklular ise İdari Gözlem Kurulları'nın (İGK) "iyi halli değil" yönünde sunduğu görüşler nedeniyle tahliye edilmiyor. Tahliyeler önündeki engeller, her geçen gün sağlık durumları kötüye giden hasta tutukluların bir bir yaşamlarını yitirmesine neden oluyor.     Cezaevlerinde yaşanan ihlaller sadece tahliyeler önündeki engellerle sınırlı değil. Aynı zamanda her gün farklı bir cezaevinde şiddet olayları yaşanıyor. En son Diyarbakır 3 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutukluların işkenceye maruz kaldığını açıklandı. Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, şiddet uygulayan sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu.     Suç duyurusunda bulunanlar arasında yer alan İHD Diyarbakır Şubesi'nin Hapishaneler Komisyonu Sözcüsü Ercan Yılmaz cezaevlerinde yaşananları konuştuk.    SORUNLAR KRONİKLEŞTİ    Periyodik olarak cezaevlerini ziyaret ettiklerini paylaşan Yılmaz, sık sık ihlalleri gündeme getirmelerine rağmen sorunların çözülmediği, aksine kronik bir hal aldığını söyledi. Yılmaz, koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde hak ihlallerinin arttığına işaret ederek, "Tutukluların yaşam alanları, dışarıyla olan bağıntısı ve mektuplarına sınırlama getirilmiş. Özellikle bu kısıtlamalara hasta mahpuslar tabi tutuluyor. Yine infazlarını tamamlayanlar İGK’nin 3 ayda bir yaptığı değerlendirme sonucunda 'iyi halli olmadığı' gerekçesiyle tahliye edilmiyor” dedi.   En son Diyarbakır Cezaevi'nde tutuklulara yönelik işkence uygulamalarına dikkat çeken Yılmaz, "Bu yaşanan hak ihlallerine karşı hazırladığımız raporlar ve çözüm önerilerini Adalet Bakanlığı'na sunduk. Ancak hala çözümsüzlüklerle karşı karşıyayız. Bu da infaz memurlarına cesaret vermekte ve beraberinde hak ihlallerin artmasına neden oluyor” diye kaydetti.    MUHALEFETİN SORUMLULUĞU   Hasta ve infazlarını tamamlayanlar başta olmak üzere tutukluların yaşadıkları hak ihlallerinin son bulması için etkili çözümlerin geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, "Bu talepler sadece hükümet ve Adalet Bakanlığı’na bırakılmamalı. Son dönemde muhalefet partisinin bir helalleşmeden bahsetmesi, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve özgürlükler konusundaki problemlere çözüm üretme çabası önemlidir. Bu antidemokratik uygulamaların sona ermesi için hiçbir kaygı gütmeden cezaevindeki ihlalleri ve hukuksuzlukları da gündemine almadır. Çünkü son iki ayda 10’dan fazla tutuklu yaşamını yitirdi. Bunlar arasında ağır hasta listesinde olan tutuklular da vardı. Diğer ağır hasta tutukluların da aynı sonucu yaşamaması için etkin bir şekilde muhalefetin iktidarı zorlanması gerekir” şeklinde konuştu.    İMRALI'DAKİ TECRİT    İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinden 23 yıldır devam eden ağır tecride değinen Yılmaz, "Sayın Öcalan üzerindeki tecridin diğer mahpuslarınkinden çok farklı boyutları var" dedi. Öcalan'ın tutuklandığından bugüne kadar keyfi uygulamalarla karşı karşıya olduğunu ve aile, telefon ve avukat görüş gibi haklarından yararlanamadığını ifade eden Yılmaz, "Bu durum devletin tecrit yaklaşımını göstermektedir. Tabi ki bununla tutukluyu tamamen izole etmek, benliğinden vazgeçirmek, aynı zamanda fiziksel ve psikolojik bir baskıyla cezalandırmak ve yaşattırmak istenmekte" dedi.     ÇÖZÜM NEDİR?    Yaşanan sorunların kaynağını tecrit politikalarından aldığını kaydeden Yılmaz, tecridin sonlandırılmaması, hasta tutukluların durumunun iyileştirilmemesi, infaz eşitliğinin sağlanmaması ve Kürt sorununun çözülmemesi durumunda diğer tüm sorunlara köklü çözüm getirilemeyeceğinin altını çizdi. Yılmaz, "Öncelikli çözülmesi gereken sorun Kürt sorunudur. Çünkü bugün ülkede yaşanan siyasi, ekonomik tıkanmışlığın temelinde Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollardan çok, güvenlikçi ve çatışmalı politikaların yürütülmesinden kaynaklı" diye kaydetti.    Yılmaz, Öcalan ile devlet heyeti arasında 2013-2015 yılları arasında yapılan görüşmeler dönemini hatırlatarak, "O dönemde barış müzekkeresi yürütüldü ve gerçekten çatışmalı süreç yoktu. Ölümler minimuma inmişti. Halk arasında barış umutları artmıştı. Ancak adaya gidişler engellendi. Avukatlar, aile ve heyet gönderilmemesinden sonra yeniden çatışmalı süreç başladı ve binlerce insan yaşamını yitirdi. Oysaki barış müzakerelerin başladığı dönem itibariyle Türkiye rahat bir nefes almıştı" ifadelerini kullandı.    'ATK'NİN YAPISI DEĞİŞMELİ'   Yılmaz, tepkilere neden olan raporlara imza atan ATK'nin yapısının da değiştirilmesini istedi. Yılmaz, "ATK tarafsızlığını yitirmiş. ATK tek karar verme mecrasından çıkarılmalıdır. Burada bağımsız hekim heyetleri yer almalıdır” önerisinde bulundu. Yılmaz, son olarak Cumhurbaşkanlığı af yetkisine değinerek, şöyle devam etti: "Bu af yetkisi çok nadir kullanılıyor. Kullanıldığı zaman da Kürt siyasi hareketi ve sol örgütlerden kişilerden uzak olanlar için kullanılıyor. Bu aynı zamanda ATK’nin tutuklulara verilen raporlara da yansıdığını görmek mümkün. Alınan bu kararlar Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) eşitlik ilkesine aykırı."   MA / Mehmet Güleş