Hasta tutuklular için çağrı: Harekete geçmeliyiz 2022-02-27 09:14:14   ANKARA - ATK’nin verdiği siyasi kararlardan vazgeçmesi gerektiğini belirten avukat Sevinç Hocaoğulları, Aysel Tuğluk ve hasta tutuklular için herkesin harekete geçmesi gerektiğini söyledi.   Kocaeli Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan ve demans tanısı konulan siyasetçi Aysel Tuğluk, Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından verilen “cezaevinde kalabilir” raporu nedeniyle tahliye edilmiyor. Kadın örgütleri, hukukçular, aydınlar ve daha birçok kurum ve insan hakları savunucuları karara tepki gösterdi. Toplumsal Hukuk Grubu’ndan avukat Sevinç Hocaoğluları ve Ankara Tabip Odası (ATO) İnsan Hakları Komisyonu üyesi Dr. Ayşe Uğurlu, ATK’nin tutumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    Hastalıkları son aşamaya gelen ve ölümle sonuçlanan tutukluların infazlarının ertelenmesinin tıbbı, hukuki ve vicdani karşılığı olmadığını kaydeden ATO İnsan Hakları Komisyonu üyesi Dr. Ayşe Uğurlu, ATK’nin 3’üncü İhtisas Kurulu’nun 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 6’ncı maddesi çerçevesinde verdiği raporlar nedeniyle birçok tutuklunun cezaevinde ya da tahliyesinden çok kısa zaman sonra hayatını kaybettiğine dikkat çekti.   TEDAVİ HAKKI ENGELLENİYOR    İnfaz ertelemeyle ilgili en büyük sorumluluğun ATK’ye bırakıldığını ifade eden Uğurlu, “Birçok hasta tutuklu tam teşekküllü bir hastaneden ‘cezaevinde yaşamını sürdüremez’ raporu almasına rağmen ATK tarafından onaylanmaması nedeniyle tahliye olamıyor ve tedavi hakları engellenmiş oluyor. Yasalara göre ‘Cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler arasında kendi başına hayatını idame ettiremeyecek derecede hasta olanlar toplum güvenliği bakımından somut bir tehlike oluşturmuyorlarsa, cezalarının infazı ertelenmekte, tutukluysalar tahliye olmalılar’ demektedir. Bu durum toplum güvenliğinin hasta sağlığının önüne geçtiğini göstermektedir” diye belirtti.   CEZALANDIRMA ARACI    Uğurlu, Aysel Tuğluk ve diğer hasta tutukluların tedavi edilmemelerini insani olmanın yanı sıra cezalandırma aracı olarak kullanıldığını söyledi. Sağlığa erişim konusunda cezaevleri kapalı bir kutu ve gizli alan olmaktan çıkarılması gerektiğini ifade eden Uğurlu, bağımsız izleme kurulları, sivil toplum örgütleri, bağımsız araştırmacılar, meslek örgütleri üzerinden kamuoyunun denetimine açılması gerektiğini söyledi.   Uğurlu, devamında şunları ekledi: “Ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceğine ve dolayısıyla cezasının infazının ertelenmesine karar verilen her tutuklunun ATK’nin onayı olmaksızın Adalet Bakanlığı tarafından infazının ertelemesine karar verilmelidir. ATK’nin bu konudaki karar verici konumundan vazgeçilmelidir.”   ‘ATK YAŞAM HAKKINI SAVUNMUYOR’   Tuğluk’un sağlık koşullarının cezaevinde olmasına el vermemesine rağmen hukuka aykırı bir şekilde cezaevinde tutulduğunu dile getiren avukat Sevinç Hocaoğulları, Kocaeli Üniversitesi’nin “cezaevinde kalamaz” raporu olmasına rağmen ATK’nin karşı görüşte olmasının hukuka aykırı bir tavır olduğunu söyledi. ATK raporlarının son yıllarda tartışma konusu olduğunu belirten Hocaoğulları, “Aysel Tuğluk açısından da değil diğer tüm hasta tutuklular açısından tartışılması gereken bir konu bu durum. ATK’nin hazırladıkları raporlar yaşam hakkını savunmaya yönelik değil” şeklinde konuştu.   TÜRKİYE’NİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ    Uluslararası belgelerde sağlık hakkının nasıl güvence altına alınması gerektiğine dair Türkiye’nin yükümlülükleri olduğunu vurgulayan Hocaoğulları, “ATK bu kapsamda hareket etmiyor. Siyasi karar veriyor. Aysel Tuğluk ve tüm hasta mahpuslar açısından, yaşam hakkının korumak hepimizin sorumluluğunda. Başta da hukukçuların, insan hakları savunucularının sorumluluğu. Gündemde tutulması gerekiyor. Herkesin harekete geçmesi gerekiyor. Özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin yaşam haklarıyla ilgili bir şey olduğu için herkese sorumluluk düşüyor” çağrısında bulundu.