Aldar Xelil: Türkiye, Suriye topraklarından çıkarılmalı 2022-03-18 11:57:54 HABER MERKEZİ - Suriye'deki krizin çözülmesi için Türkiye'nin bu topraklardan çıkartılması gerektiğini belirten PYD Eşbaşkanlık Konseyi üyesi Aldar Xelil, "Türkiye, işgal ettiği alanları, çetelerin eğitilip dünyanın dört bir yanına sevk edileceği merkez karargahlara dönüştürülüyor"dedi.  Efrin’in Türkiye ve paramileter güçlerin kontrolüne girmesinin 4’üncü yıldönümü ve bölgede yaşanan gelişmelere ilişkin Fırat Haber Ajansı’na (ANF) değerlendirmelerde bulunan PYD Eşbaşkanlık Konseyi üyesi Aldar Xelil, yaşanan gelişmeler açısından tarihi görevlerle karşı karşıya olduklarını belirtti. Türkiye’nin Suriye’nin bir karış toprağında olduğu sürece Suriye krizinin çözümünden ve devrimin zaferinden bahsedilmesi mümkün olmadığını anlatan Aldar Xelîl, “Türkiye, Suriye topraklarının tümünden çıkmalıdır. İşgal altındaki bölgeleri özgürleştirmeliyiz” diye konuştu.    “Üzülerek söylüyorum ki; Efrîn işgalinin 4’üncü yılı bitti ve şimdiye kadar da özgürleştirilmedi. Efrîn her zaman gündemimizde olan bir yaramızdır. Bu süreci Efrîn’in özgürleştirilmesi sonucuna getirmek için düşünüyor, çalışıyor ve kendimizi örgütlüyoruz” diyen Aldar Xelîl, Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî, İdlib, Cerablus, Ezaz ve Bab gibi Suriye’nin birçok bölgesinin de işgal edildiğini söyledi.    ‘EFRİN’DE DEMOGRAFİ YAPI DEĞİŞTİRİLDİ’    Aldar Xelîl, “Efrin’de işgal edilen bu bölgelerde Kürt halkının ve demokratik kültürün imhasının hedef alındığı gerçeği ortaya çıkıyor. İşgal alanları, çetelerin eğitilip dünyanın dört bir yanına sevk edileceği merkez karargahlara dönüştürülüyor. Bu bölgelerde insanlık dışı vahşet uygulanıyor. Halkımızın kültürünü yok etme, kimliğini değiştirme, demografik değişimi hedefleyen imha politikası yürütülüyor” diye belirtti.    EFRİN HALKININ DİRENİŞİ    Efrin halkının direndiğini, yerinden edilenlerin kentlerinin uzağına gitmediğini anlatan Aldar Xelîl, “Efrin halkı her zaman özgürlük mücadelesine destek sunmak için yakın kaldı. Şehba’daki Efrîn halkını selamlıyorum. Gerçekten onların direnişlerine karşı söylenecek söz kalmıyor. Dört yıldır Halep ve Şehba’da en zor ve ağır koşullarda yaşıyor. Kamplardaki halkımız da Serêkaniyê ve Girê Spî halkımız da, diğer işgal altındaki bölgelerdeki halkımız da en ağır koşullarda yaşıyor. Kurtuluşun geleceği günü bekliyorlar. Kendilerini de kurtuluşun bir gücü yapıyorlar. Bu ruhla yaşıyorlar. Bu ruh, büyük direniş ve yurtseverlik ruhudur. Onu takdir edip büyütmek gerekiyor. Herkes de bu ruhla yaklaşmalıdır. Tarihi görevlerle karşı karşıyayız. Bu bölgeler özgürleştirilmeden devrim kazanımlarından bahsedemeyiz” dedi.    ‘TÜRKİYE OLDUĞU SÜRECE ÇÖZÜM OLAMAZ’   Türk devleti, Suriye’nin bir karış toprağında olduğu sürece krizin çözümünden ve devrimin zaferinden bahsedilmesi mümkün olmadığını anlatan Aldar Xelîl devamında şunları söyledi: “Her şeyden önce Türk devleti Suriye topraklarının tümünden çıkmalıdır. İşgal altında bölgeler özgürleştirilmelidir, özgürleştirmeliyiz. Bunun için halkımız, toplumumuz, tüm bileşenleriyle özgürleştirmede ve onurlu yaşamda ısrarcıysa pratikle yük altına girip mücadelemizi büyütmeliyiz. Suriye sorunu, aslında sadece Suriye’yi ilgilendiren bir sorun değildir. Sadece rejim ve Suriye halklarının sorunu değildir. Uluslararası bir sorun olmuştur. Şimdi dünya genelinde yaşanan kriz, Suriye’yi de etkileyecektir. Afganistan’da yaşananlar etkiledi, şimdi Ukrayna’da yaşananlar da etkiliyor. Özellikle Suriye içerisinde yıllarca rejimin yanında duran ve onu savunan Rusya’ydı. Ruslar da şimdi savaş içerisindedir.   3’ÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI    Suriye topraklarında 3. Dünya Savaşı’nın yaşandığı betimlemesini daha önce de yapmıştık. Şimdi bu savaş Ukrayna’da yaşanıyor. Suriye’de de devam ediyor. Şimdi Suriye krizinin çözümü için ufukta bir şey görünmüyor. Yapılan görüşmelerin hepsi de durdu. Bu Suriye krizinin sadece Suriye’yle sınırlı olmadığını gösteriyor, ispatlıyor. Diğer bölgelerdeki yaşanan gelişmelere bağlıdır. Öyle görünüyor ki; Ukrayna durumu ve bölgenin tamamının biraz netleşmesine kadar kalacak. O zaman Suriye’nin durumu belki yeniden ele alınır. Şu anda tıkanıp durmuştur.”   KRİZLER VE SAVAŞLAR   Rusya ve Ukrayna savaşı sadece Suriye’yi ya da Kuzey ve Doğu Suriye’yi etkilemediğini tüm dünyaya etki yaptığını dile getiren Aldar Xelîl, “Biz de şüphesiz etkileneceğiz. Dünya iktidar güçleri arasında çelişkiler ve sorunlar var. Bu çelişkilerden kaynaklı aralarında çatışmalar, krizler ve savaşlar çıkıyor. Böyle giderse şüphesiz diplomasi, siyasi, ekonomik, yaşamsal ve her açıdan etkisi olur. Bu etkinin daha büyüyüp uzayacağı da görünüyor” diye konuştu.    ŞAM İLE GÖRÜŞMELER   Rojava ve Suriye sorununun tamamen çözülmesi, Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile Şam arasında görüşmeler ve diyalog ile olması gerektiğini belirten Aldar Xelîl, “Şimdiye kadar dönem dönem bazı çabalar olmasına rağmen ciddi bir adım atılmadı. Rusya ve Ukrayna arasında savaş olmasına rağmen heyetleri görüşüyor. Bizimle Şam arasında böyle Rusya-Ukrayna düzeyinde bir savaşta olmamasına rağmen görüşmeler yok. Şam cesaret etmiyor veya üzerinde tehdit var. Tek bir nedene bağlayamayız, birçok neden var. Herkesin demokratik ve huzurlu bir Suriye için diyalog geliştirmenin kanaatine varması gerekiyor. Şam’la diyalog başlatmak istiyoruz. Çoğu zaman bir süreç başlatmak ve Suriye’yi bu krizden kurtarmak için Şam’a mesaj ve mektup da gönderiyoruz. Hep beraber mevcut sorunları da çözeriz, demokratik bir Suriye de kurarız. Şimdiye kadar ileriye dönük somut adım atılmadı. Bir sonuca varana kadar çabalarımızı sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.    BÖLGEDEKİ GÜÇLER ARASINDAKİ ÇELİŞKİLER   Aldar Xelîl, ABD ve Rusya gibi uluslararası güçlerin bölgedeki siyasi ve askeri yaklaşımları konusunda şunları belirtti: “Bu güçler arasında şimdi hem bu bölgede hem de diğer bölgelerde çelişkiler ve sorunlar var. Sistem, dünyada kriz yaşıyor. Ekonomik, siyasi, askeri iktidar çatışmaları var. Çelişkileri de var, ancak anlaştıkları şeyler de. Sistem krizi derinleştiği kadar toplumlara ve ezilen halklara etki yapıyor.   ÖRGÜTLENMEK GEREKİYOR   Biz Kürtler ve tüm bölge halkları, yaşananlardan, kriz ve savaştan etkileniyoruz. Onlar ne kadar çözümü geliştirseler de bu güçlerden biri çözüm için adım atmamıştır. Hepsi kendi aralarında iktidar savaşı yürütüyor. Kendi savaşlarını yapıyor. Aralarındaki savaş bazen askeri, bazen diplomatik olarak devam ediyor. Toplumumuz bunlardan etkilenmemek için kendisini demokratik toplum fikriyle örgütlemelidir.”