SES davasında gizli ve itirafçı tanıklar dinlenecek 2022-04-06 18:05:57   ANKARA- SES eski Eş Genel Başkanı Gönül Erden'in tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, iddianamenin dayanağını oluşturan gizli ve açık tanıkların bir sonraki celse dinlenmesine karar verdi. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı ve MYK üyelerinin aralarında bulunduğu 8 sendikacı hakkında açılan davanın ilk duruşması Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Açılan dava kapsamında SES eski Eş Genel Başkanları Gönül Erden ve Bedriye Yorgun, SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey, eski MYK üyeleri Belkıs Yurtsever ve Fikret Çağalan, sendikanın Ankara Şube eski yöneticileri Rona Temelli, Erdal Turan ve Ramazan Taş, “örgüt yöneticiliği”, “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamalarıyla yargılanıyor.  Dava kapsamında Erden tutuklu yargılanırken, diğer sendikacılar ise “adli kontrol tedbiriyle” tutuksuz yargılanıyor. Duruşmayı Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, Habip Eksik, Kamu Hizmetleri Federasyonu (PSI),  Avrupa Kamu Hizmeti Sendikaları Federasyonu (EPSU) ve İngiliz Kamu Sendikaları Birliği’nden (UNISON) temsilcilerin yanı sıra birçok sendika ve sivil toplum kuruluşu yöneticileri katıldı.  ‘TANIK İFADELERİNİN NE ŞEKİLDE ALINDIĞI BELLİ DEĞİL’ Duruşmada söz alan Avukat Kenan Maçoğlu, tanık sıfatıyla ifadesi alınan itirafçı Kerem Gökalp’in 2015 yılında etkin pişmanlıktan yararlandığını hatırlattı. Maçoğlu, “Şırnak’ta 16 sayfa ifade veriyor. Ama ne buradaki isimler ne de Kobanê Davası’ndaki isimlerle ilgili tek bir ifade yok. Sonra etkin pişmanlıktan yararlanıyor ve sonra iki dosya hakkında ifadesi alınıyor. Hem Gökalp hem de gizli tanık Ulaş’ın ifadelerinin tamamının getirilmesini istiyoruz. Her iki dosyada gizlilik kararı var ve açık tutuluyor. Bilgi belge istenildiğinde Kobanê Davası’nda ‘gizlilik kararı var’ denilerek bilgi ve belge verilmiyor. Gizlilik kararı sadece dosya tarafları açısından geçerli mahkeme için geçerli değil. Gerekirse bize kapalı tutarak inceleyin. Bu nedenle iki ifadenin getirilmesini istiyoruz. Ne kerem Gökalp ne de Ulaş’ın ne şekilde dosyaya dahil edildiklerine dair ne iddianamede ne de dosyaya giren herhangi bir bilgi belge de yer almıyor. Normalde iddianamede açıkça ifade edilmesi gerekiyor. Bunlar olmamasına rağmen iddianameyi kabul ederek büyük hata yapmışsınız. CMK gereğince delillerin suçla ilişkilendirilmesi gerekiyor. Özellikle tanıkların bilgi ve görgüsünün ne şekilde olduğunun somutlaştırılması gerekiyor. Ama ifadelerde bu bilgilere ne şekilde vakıf olduklarına dair tek bir tespit yok. Fakat siz CMK’da açık bu tanık ifadelerini baz alarak Gönül Erden’i tutuklu yargılıyorsunuz. Kumpas olduğuna dair ileriki süreçte belgeleriyle sunacağız. Ama bu aşamada tahliye talebinde bulunuyoruz” ifadelerinde bulundu.  ‘KÜRDÜM, ALEVİYİM VE SOSYALİSTİM’ Savunma yapan SES eski MYK üyesi Fikret Çağalan, aynı iddialarla yargılandığı başka davanın daha olduğunu söyledi. Çağalan, “Ben bir Kürdüm, Aleviyim aynı zamanda bir sosyalistim. Bu kimliklerimden kaynaklı olarak da bir ilişki, konuşma ve eylem biçimim var. Sendikada kararların nasıl alındığını sordunuz ama savcılık zahmet edip sendikanın işleyişini araştırıp iddianameye ekleme gereği duymamış. Keşke bizi gözaltına aldıklarında savcı sorsaydı o zaman da söylerdik” dedi.  Sağlık işinin politik olduğunu dile getiren Çağlayan,  sendikal faaliyetlerinin de demokratik bir işleyişe tabi olduğunun altını çizdi. Yaşamlarının her alanında demokrasi mücadelesi yürüttüklerini dile getiren Çağalan “Bunların hepsi de benim kişiliğimi şekillendiriyor ve mücadelem de buna dayanıyor. Biz bir şey yapmışsak onu savunuruz” diye belirtti.  Çağalan, “Bizi yakından takip eden Dernekler Masası’na bu dosyayı gönderseniz size gülerler. Her seçim sürecinde ve farklı zamanlarda sürekli iletişim halindeyiz. Dernekler Masası’ndaki insanlar hatta bize, ‘siz bu kadar etkinlik yapıyorsunuz, ailemizle vakit geçirmemize fırsat kalmıyor’ dediler” dedi.  ‘İYİ Kİ ŞEHİR HASTANELERİNE KARŞI ÇIKTIK’  Tape kayıtlarında suç unsurunun oluşturulmaya çalışıldığını söyleyen Çağalan, “Ben orada ‘siperlik dağıtmayın siperliği dağıtmak devletin görevidir, aksi halde yasanın bize verdiği işten kaçınma hakkınızı kullanın’ dedim. Sağlıkta Dönüşüm programına başından beri itiraz ettik. Sağlıkta yıkım yasası olarak ifade ettik.  İyi ki buna karşı tutum almışız. Çünkü Kovid sürecinde şunu gördük, eğer şehir hastaneleri erken kurulmuş ve diğer hastaneler kapatılmış olsaydı salgın yönetimi daha da zor olacaktı. Bizim itirazlarımızla kapatılamayan, AVM’ye dönüştürülemeyen sağlık kuruluşları sayesinde sağlık erişimi sağlanıyor” şeklinde konuştu.  HDK Ankara Eş Sözcüsü olarak yürüttüğü faaliyetlerin de iddianameye eklendiğini dile getiren Çağalan, “HDP Eş Sözcüsü olarak HDK’nin de içinde olduğu kardeş aile kampanyasını yürütmekten daha doğal ne olabilir” diye sordu.  Gizli tanık ile başlayan bir soruşturmanın söz konusu olduğunu dile getiren Çağalan, “Savcılık, sendikamızın eylem ve etkinliklerinin dosyaya koyarak kabartmaya çalışmıştır” diye aktardı. Beraat talebinde bulunan Çağalan, aksi durumda babasına bakmakla yükümlü olduğunu dile getirerek vareste tutulma talebinde bulundu.  ‘HDK YASAKLI DEĞİL’ Ardından söz alan Avukat İddamin Karahancı, “İddianame o kadar kopyala yapıştır hazırlanmış ki. Tanığın ifadeleri somut delillerle desteklenmesi mümkün değil. Söz konusu aylarda nerelerde olduğunu kanıtlayacak delilleri var. Öte yandan HDK yasaklı değil ve dolayısıyla onun bir kampanyasına katılmak kadar doğal bir şey olamaz. Sosyal medya paylaşımlarında da IŞİD çetelerine dair bir eleştirisi var ve ‘insanlar ölmesin’ diye talebi var. Bunların neresi suç” diye aktardı.  Avukat Öztürk Türkdoğan da “Aynı şeylerle tekrar tekrar karşılaşıyoruz. Sendikal faaliyetlerinin yürütülmesinin silahlı örgüte üyelik olarak değerlendirilmesinden biran önce vazgeçilmelidir. Ankara’daki birçok şube herhalde neredeyse Fikret’in 24 saatini biliyor. Bu durumda bu iddialar nasıl oluyor anlamak mümkün değil” dedi. Türkdoğan, adli kontrol tedbirinin kaldırılması ve vareste talebinin kabul edilmesini talep etti.  TANIK İFADELERİNİ REDDETTİ Avukatların ardından hakkında dava açılan eski MYK üyesi Belkıs Yurtsever savunma verdi. Yurtsever, gizli tanığın hakkındaki ifadelerinin hepsini reddetti. 2002 yılından bu yana Ankara’da yaşadığını ve bu yıllarda uzun süre sendika yöneticiliği yaptığını söyleyen Yurtsever, evinde ele geçirilen kitapların da yasaklı olmadığını belirtti. Yurtsever, beraat talebinde bulundu.  ‘YURT DIŞINA 10 ÇIKIŞ 8 GİRİŞ YAZILMIŞ’ Söz alan avukat Levent Kanat, savcılığın görevini yapmadığını söyledi. Kanat, “İddianameler ciddiyetle yazılması lazım. Polis fezlekeleriyle iddianame hazırlanmaz. 305 sayfayı tekrarlarla, kitapların fotoğraflarını büyüterek doldurmuş. Hukuki bir iddianame değildir. Bu hukukçuluk değildir. Hakkında toplatma kararı olmayan kitaplar iddianameye koymuş. Kitapları örgüt yöneticiliğine delil olarak konulamaz. Sizin bu iddianameyi reddetmeniz gerekiyor. Kolluk kuvveti bu kitapların suç olduğuna nasıl karar veriyor. Ciddi bir hukuksuzluktur. Müvekillerin yurt dışına çıkışları da aleyhlerine gösterilmiş. 10 çıkış yapmış 8 giriş yapmış. Sanki 2 çıkışı belli değilmiş gibi ama öyle değil bakıyoruz 2 çıkış mükerrer. Diğer yandan Şırnak Habur Sınır Kapısı’ndan çıkış koyu yazılmış. Şırnak olunca neden koyu yazılıyor” diye sordu.  Mahkeme başkanı gülerek, “Belki memleketidir” yanıtını verdi.  ‘DAYANIŞMA NEDEN SUÇ OLSUN?’ Kanat, devamında şöyle konuştu: “Nitelikle değil sayfa sayısıyla sizin gözünüzü boyamaya kalkışmış. Bırakın üyeliği yöneticilikle suçluyorsunuz. Bu kadar kolay mı? Diğer suçlama gerekçesi de Ulaş kod adlı gizli tanık ifadesi. Beyanları kendi içinde çelişkili ve tutarlı değil. Şahıs müvekkili kamplarda gördüğünü ve Belkıs ismiyle tanıdığını söylüyor. Ama bu tür örgütlerin üyeleri kod adı alır. Tanık örgütten haberdar değil. 30 ile 45 günlük eğitim aldığını söylüyor. Ama yurt dışı çıkışları dahi iki üç günlük ve bunlara yakın bir tarih bile yok. Diğer suçlama, kardeş aile kampanyası. Ya kardeş aile kampanyası neden suç olsun. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı halka iban verdi, devlet iban numarası istedi.  Sırf HDP kampanyayı düzenledi diye neden suç olsun. Zor zamanlarda dayanışmak neden suç olsun. ANF açıklamaları konulmuş. Ya bize ne. ANF Cumhurbaşkanı’nın da açıklamalarını haber yapıyor. Siz bunları iddianameye nasıl koyarsınız?” Kanat, müvekkili Yurtsever’in adli kontrol kararının kaldırılmasını ve evinden alınan dijital malzemelerin iade edilmesini istedi.  İDDİA MAKAMI TUTUKLULUĞUN DEVAMINI İSTEDİ Ardından iddia makamı taleplere dair mütalaasını sundu. İddia makamı, “Mahkememizce araştırılması yönünde karar bulunan HTS kayıtlarının incelenmesinin tamamlanması için gerekli işlemlerin yapılması hususunda bilir kişi incelemesi yaptırılmasına, dosya içinde bilgileri yer alan tanıkların ifadelerin alınabilmesi adına gerekli kararların verilmesine, sanıkların çalıştığı kamu kurumlarından haklarında idari işlem olunup olunmadığına dair sorulmasına, diğer tüm hususların mahkemece giderilmesi için gerekli işlemlerin yapılmasına, dosyada şuan itibariyle delilsel yoğunluğuna yönelik değişiklik bulunmadığından güvenlik tedbirlerinin devamına, Gönül Erden’in tutukluluk halinin devamına karar verilmesini” istedi.  TAHLİYE TALEBİ YİNELENDİ İddia makamının tutukluluk devamı yönünde verdiği mütalaaya karşı söz alan Erden, yasa dışı yollarla yurt dışına çıkışının olmadığını dile getirerek, tahliye talebinde bulundu. Söz alan Avukat Öztürk Türkdoğan, “Tanıkların bir bilgi ve görgüye dayanan beyanları yok. Suç vasfı bakımından da örgüt yöneticiliğiyle ilgili koşulların kesinlikle oluşmadığını gözeterek, katalog suçlarla suçlanma halinin tek başına tutukluluk devam gerekçesi yapılmaması gerekiyor” diye aktardı. Türkdoğan, Erden için tahliye talebini yineledi.  ERDEN TAHLİYE EDİLMEDİ Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti Erden’in tutukluluk halinin devamına, gizli tanık "Ulaş"on  bir sonraki celse özel ortamda hazır edilerek SEGBİS'le beyanlarının alınmasına, itirafçı tanık Kerem Gökalp ve tanık Hicran Berna Ayverdi'nin bir sonraki celse SEGBİS'le hazır edilmesi için yazı yazılmasına, kamu görevlisi olan sanıklar yönünden çalıştıkları kurumlara yazı yazılarak haklarında idari soruşturma bulunup bulunmadığının sorulamasına, HTS kayıtlarının istenmesine, Fikret Çağalan'ın  vareste talebinin reddine, tanık Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan tanık Gökalp'in beyan ve teşhislerinin istenmesine karar verdi.  Bir sonraki duruşma 4 Temmuz'a ertelendi. ALKIŞLARLA PROTESTO EDİLDİ Erden'in tahliye edilmemesini, davayı izleyenler alkışlarla protesto etti. Duruşma sonrası davayı izleyen kitle adliye önünde bir araya geldi. Polis, adliye önünde toplu bekledikleri gerekçesiyle müdahale etmek istedi. Duruma tepki gösteren kitle alkışlarla durumu protesto etti. Ardından kitle, yurt dışından gelen yabancı heyet ve şehir dışından gelen sendika üye ve temsilcileriyle birlikte SES Genel Merkezi'ne geçti.