Sarıca: Öcalan'ın milyonlarca avukatı var 2022-04-07 09:15:54   İSTANBUL - Kürt halkının Öcalan’ı varlık gerekçesi olarak gördüğünü belirten avukat Rezan Sarıca,"İmralı’da tecrit ne kadar derinleştirilirse derinleştirilsin, Kürt halkı Sayın Öcalan’a sahip çıkıyor. Öcalan’ın milyonlarca avukatı var” dedi.    İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 23 yıldır ağır tecrit koşullarında tutuluyor. Asrın Hukuk Bürosu avukatları, en son 7 Ağustos 2019’da görüşebildikleri müvekkilleri Öcalan ile Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’la derhal görüşme talebiyle 22 Kasım 2021’de Bursa İnfaz Hakimliği’ne başvuru yaptı. Avukat görüş başvurusunu reddeden hakimlik, Öcalan ile Konar, Yıldırım ve Aktaş hakkında mahkeme kararı olduğu gerekçesiyle 6 aylık görüş yasağı olduğunu aktardı. Hakimlik, aile görüşüne dair verdiği ret kararında ise İmralı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nün Disiplin Kurulu Başkanlığı'nın 3 ay süreyle “Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılma” kararını gerekçe olarak sundu.      10’UNCU DİSİPLİN CEZASI    Görüş yasağının 18 Kasım 2021’de sona ermesine rağmen ailelerin Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve İmralı Cezaevi İdaresi'ne yaptığı görüş başvurularına herhangi bir yanıtın verilmemesi üzerine avukatlar, 28 Mart’ta bir kez daha hakimliğe başvuruda bulunarak aile ziyaretleri önündeki hukuka aykırı tüm engellerin kaldırılması ve görüşün yapılmasını talep etti. Avukatların başvurusuna 29 Mart’ta yanıt veren hakimlik, başvuruyu bir kez daha reddetti. Hakimlik, ret gerekçesinde ise Öcalan ile Konar, Yıldırım ve Aktaş hakkında yeni bir disiplin cezası olduğunu öne sürdü. Avukatlar, görüş başvurularının reddedilmesine yönelik itirazda bulundukları gibi, ayrıca gerekçe olarak öne sürülen disiplin cezasının kaldırılması, disiplin cezalarına ilişkin karar ve dayanaklarının kendilerine verilmesini talep etti. Hakimlik, 4 Nisan’da disiplin cezasına yönelik talebi de reddetti. Başvurunun reddedilmesi, 2018 yılından bu yana aile görüşlerine engel olarak sunulan 10’uncu disiplin cezası oldu.   Asrın Hukuk Bürosu ve Öcalan’ın avukatlarından Rezan Sarıca, Öcalan üzerindeki tecrit, aile ve avukat görüş engeli, haber alınamama haline dair değerlendirmelerde bulundu.    CEZA VAR, GEREKÇE YOK   Öcalan üzerindeki tecridin 23 yıldır devam ettiğine dikkat çeken Sarıca, bu süre zarfında ağır ihlallerin yaşandığını belirtti. Son bir yıldır bu ağır ihlallerin daha da ağırlaştığını ifade eden Sarıca, “Son bir yıldır Öcalan ve diğer müvekkillerimizden herhangi bir haber alamıyoruz. Yaptığımız başvurulara ya yanıt verilmiyor ya da olumsuz dönüş oluyor. Süreklileşen bir engelleme hali söz konusu” dedi. Görüşme talebiyle hakimliğe yaptıkları son başvuru sonucunda verilen ret kararının içeriğinde disiplin cezasına dair ayrıntının olmadığını aktaran Sıraca, “Normal şartlarda, başvurumuza verilen yanıtta disiplin cezasına dair içeriğin olması gerekiyordu. Disiplin cezasının neden verildiği, nasıl işletildiği ve hangi dayanaklar ile delillerin olduğu ayrıntılı bir şekilde izah edilmesi ve ortaya konulması gerekiyordu. Bütün mahkeme kararları gerekçeli olmak zorundadır. Yanıtın hukuka uygun bir gerekçeye sahip olması gerekiyor. Ancak bir gerekçeden yoksun şekilde yanıt ve karar verildi” diye konuştu.   ‘SUÇ HALİ’ GİZLENİYOR    Söz konusu disiplin cezalarının ve hakimliğin verdiği ret kararında disiplin cezasının içeriğine dair bir bilginin olmamasının hukuki olmadığını vurgulayan Sarıca, hakimliğin cezanın içeriğine ilişkin bilgi vermesinin de içeriğinin öğrenilmesinin önüne geçmek anlamına geldiğini kaydetti. Hakimliğin verdiği karar sonrasında disiplin cezasının kaldırılması için başvuruda bulunduklarının bilgisini paylaşan Sarıca, “Ayrıca disiplin cezası dosyasının bir örneğinin tarafımıza verilmesi için başvuruda bulunduk. İtirazları neye göre yapacağımızı öğrenme hakkımız var. Ancak disiplin cezalarının nedenleri, dosya örneği tarafımıza tebliğ edilmiyor. Bu şekilde hukuka aykırılığın gizleneceği amaçlanıyor. Bir suç halini gizleme durumu da söz konusu. Kaldı ki eğer var ise disiplin cezasına yol açan disiplin soruşturmasının henüz başında hukuksuzluk bulunmaktadır. Avukat ve aile ziyaret yasaklarından dolayı disiplin soruşturmalarından zamanında haberdar olunamamakta, böylece zamanında etkili ve elverişli itiraz etme imkanı ortadan kaldırılmaktadır” diye kaydetti.   SİSTEMATİK TECRİT    Verilen herhangi bir cezanın nedeninin delillerle ortaya konulması gerektiğinin altını çizen Sarıca, “Bunlar gizlenince, nedeni açığa çıkarılması engellenince ve etkili bir itiraz etme imkanı tanınmayınca, hem idarenin hem mahkemenin ve yetkili kurumların keyfi davranmanın önünü açıyor. Bu durum da tecridin daha da yoğun yaşanmasına neden oluyor. Tecrit uygulamasının herhangi bir sorgulamaya maruz kalmamasını doğuruyor. Dolayısıyla sistematik bir tecrit rejimi ortaya çıkıyor. Bunun neticesinde herhangi bir yetkili veya merci herhangi bir hakkı kısıtlayabilir. Herhangi bir hakkı uygulamayabilir. Bunu kanuna dayandırmak zorunda değil. Keyfi bir şekilde kısıtlama hali söz konusu oluyor. Bu şekilde müvekkillerimiz hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesinden, hukuki korumadan yoksun kılmış oluyor. Mevcut anti demokratik kanunlarla bile tecridin sürdürülmesinin olanakları bu kadar kolay olmazken, her türlü hakkın yasaklandığı İmralı’da kanun ve hukuk dışı benzersiz bir sistem sürdürülmektedir” şeklinde konuştu.    MEVZUATA AYKIRI   Öcalan ve diğer müvekkilleriyle bir görüşme olmamasına rağmen disiplin cezalarının verildiğini ifade eden Sarıca, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yasada bir disiplin cezasının nasıl başlanacağı, işletileceği ve sonuca gideceği açık ve ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmuş. Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezasının da hangi nedene dayanarak verileceği kanunda sınırlı bir şekilde yazılı olarak duruyor. O nedenlerin dışında bir gerekçe ile disiplin cezası verilemez, görüş engellenemez. Ve tabi gerçekten kanunda yazılı nedenlerin olması gerekmektedir. Sadece bu da yetmemekte, aile ziyaret hakkının yasaklanmasının demokratik bir toplumda gerekli ve orantılı olması gerekmektedir. Ama buna rağmen aile ziyaretleri sistematik bir şekilde engelleniyor. Disiplin cezalarına yol açacak nedenler ile hangi disiplin cezalarının olduğu bellidir. Ayrıca bunların bir sıralaması var. Kınamadan tutalım, belli bir sosyal aktiviteden yoksun bırakma, ücret karşılığı çalışma hakkından yoksun bırakma, iletişim ve haberleşme yasağı ondan sonra ziyaret yasağı ve hücre hapsi verilebilir. Bu da dayandırılan nedenin niteliğine ve ağırlığına göre bir disiplin sürecinin işletilmesi lazım. Fakat başından sonuna kadar disiplin soruşturması ve cezası mevzuattaki bu usullere ve kurallara aykırı bir şekilde veriliyor.”   BİR YILDIR HABER YOK!   Son bir yıldır müvekkilleri Öcalan’dan herhangi bir haber alamadıklarını belirten Sarıca, ailelerle birlikte kaygı içerisinde olduklarını kaydetti. Öcalan ile görüşmek üzere yaptıkları başvuruların yargı ve idari sorumlular tarafından sonuçsuz bırakıldığını söyleyen Sarıca,“Müvekkillerimizin yaşam koşullarına ve tutulma koşullarına dair hiçbir bilgiye sahip değiliz. Bir belirsizlik ve bilgeye ulaşabileceğimiz tüm yolların kapatıldığı bir hal var. Bu durum bizi kaygılandırıyor. Bu duruma ilişkin Sayın Öcalan’ın yıllar önce ortaya koyduğu bir tespiti var. Konuyu tespiti üzerinden ele aldığımızda, durumun ne kadar ciddi olduğunu bize net bir şekilde ortaya koyuyor. Sayın Öcalan daha önce görüşmelerinde, ‘24 saat boyunca bir akrabanızdan haber alamadığınız taktirde, ne yapıyorsunuz veya ne yaparsınız?’ minvalinde soru soruyor. Bu durumun ne kadar hayati olduğunu anlatmaya çalıştığını görüyoruz. Bırakalım 24 saati veya birkaç günü, bizler bir yıldır müvekkillerimizden herhangi bir bilgi alamıyoruz” ifadelerini kullandı.   HALK ‘ADRES İMRALI’ DİYOR   İmralı’da sistematik bir engelleme halinin olduğuna işaret eden Sarıca, şöyle devam etti: “Sayın Öcalan sıradan bir kişi değildir. Bir halkın siyasi temsilcisi olarak gördüğü, kendi sorunlarının çözüm adresi olarak gösterdiği ve sahip çıktığı bir kişilikten bahsediyoruz. Tarihsel olarak öneminin anlaşılması ve bu anlayışın devreye girmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu haber alamama halinin telafisi güç sonuçlar çıkarmadan, son bulması hukukun da en temel görevi durumundadır. Gerek yetkilileri gerek kamuoyunu duyarlılığına davet ediyoruz. Aile ve avukat görüşlerinin bir an önce gerçekleşmesi gerektiğini vurguluyoruz.”   DOĞUM GÜNÜNDE REDDEDİLDİ   Verilen disiplin cezası dosyasının verilmesi ve iptali için yaptıkları itirazın Öcalan’ın 73’üncü yaş günü olan 4 Nisan’da reddedilmesine dikkat çeken Sarıca, “Herhangi bir kanun veya kısıtlama maddesine dayanmadan, keyfi bir şekilde dosyaların verilmemesine karar verildi. Verilen bu karara da itiraz edeceğiz. Disiplin cezalarının gizli yürütülmesi, gizli başlatılıp gizli sürdürülmesi karşısında müvekkillerin dış dünyadan tüm bağları koparılmışken, avukatlarından yardım almadan, hiçbir imkana sahip olmadan itiraz etme zorunda bırakılmaları hukuka uygun değil. Ayrıca adil yargılanma hakkının da ihlalidir. Çünkü müvekkillerimize hukuk dışı bir disiplin soruşturmasına karşı yeterli bir zaman ve imkanın sağlanması gerekiyor. Bu zaman içerisinde avukatlardan da yararlanma haklarının sağlanması gerekiyor. Tabi itirazı inceleyecek merciinin tarafsız ve bağımsız olması gerektiği, somut delillere göre hareket etmesi gerektiğini belirtmeye gerek dahi yok. Yapmaları gereken itirazları böylesi imkan ve koşullarda yapmaları lazım. Ancak hem avukat ziyaretleri engelleniyor hem de aile ziyaretleri engelleniyor. Yeterli, doyurucu ve etkili bir itirazda bulunmalarının önüne geçiliyor. Müvekkillerimiz, böyle bir hukuk işleyişi içinde olmayacaklarını ilan edercesine itiraz etme haklarını kullanmayarak protesto ediyorlar. Bizim yaptığımız talebin reddedilmesi, gerekse de herhangi bir bilgiye sahip olmamamız, disiplin cezasına dair bilgi almamızı da engelliyor” dedi.    NE DEĞİŞTİ?   Öcalan’a ve diğer müvekkillerine daha önce verilen disiplin cezalarını anımsatan Sarıca, Eylül 2018’den itibaren bu disiplin cezaların sistematik bir hal almaya başladığını sözlerine ekledi. Eylül 2018’de verilen ilk disiplin cezasını Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptıkları aile ziyaret talebinin hemen ardından öğrendiklerini paylaşan Sarıca, “Bizim görüşme başvurumuz, disiplin cezası gerekçe gösterilerek reddedildi. Biz bunu öğrenir öğrenmez mahkemeden disiplin cezası dosyasının örneğinin tarafımıza verilmesini talep etmiştik. Aynı şekilde talebimiz kabul edilmiş ve disiplin cezası dosyası tarafımıza verilmişti. Aynı şekilde bu cezaya ilişkin deliller de tarafımıza verilmişti. Bunlara rağmen o disiplin cezası da hukuka aykırıydı. Çünkü hukukun aradığı somut bir gerçekliğe dayanmamaktaydı. Kısaca bir disiplin nedeni bulunmadan ceza verilmişti. Bu nedenle yaptığımız itiraz ve başvuru Anayasa Mahkemesi’nde devam ediyor. Henüz bir karar verilmiş değil. Ne değişti de bugün herhangi bir talep kabul edilmiyor? Bütün talepler neden reddediliyor?” diye sordu.   NE AMAÇLANIYOR?   Sarıca, şunları dile getirdi: “İmralı’daki tecrit durumunun, hukuksuzluğun gözler önüne serilmesini istemiyorlar. Bu durum aynı zamanda yargının da ne kadar siyasi kararlar aldığının da ortaya koyuyor. Bu disiplin cezasının neyden dolayı verildiğini bilmiyoruz. Ancak daha önceki disiplin cezalarında volta atmadan, yürüyüş yapmaktan aile görüş yasağının verildiğini öğrenmiştik. Bu durumlar kanunun aradığı şartlardan değil. Sırf bu gerekçeyle aile ziyaretinin yasaklanması da doğru değil. Çünkü aile ziyaretiyle ilgili bir durum da bulunmamaktadır. Hem ortada hukuka aykırı bir davranış yok hem de bu evrensel olan spor aktivitesi sebebiyle alakası olmayan aile ziyaretini de engelleme hali söz konusudur. İlgisiz ve nedensiz bir gerekçe ile engelleme hali söz konusudur.”    Sarıca, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ve evrensel ilke ve kurallara dikkat çekti. Evrensel ilke ve kurallarda bir davranış nedeniyle yaptırımı arasında bir bağlantının olması gerektiği yönünde tespitlerin yer aldığını kaydeden Sarıca, “Havalandırma hakkının yürüyüş ile gerçekleştirilmesinin kanuna, hukuka aykırı bir yanı yok. Bunun aile yasağıyla da bir ilişkisi yok. O nedenle bu durumların keyfiliği ve hukuk dışılığı bu örnekler üzerinden yeniden ortaya koymakta fayda var" dedi.    HUKUKİ İZAH YOK    Nedeni beli olmayan, kararla tebliğ edilmeyen ve içeriği konusunda bir bilgi verilmeyen bu disiplin cezalarının İmralı’da yaşanan tecridin yoğunluğunu gösterdiğini belirten Sarıca, “Bu kadar kanunun deyimiyle disiplin cezası, yasaklama hali varsa; burada hukuktan ziyade başka şeyler ortaya çıkar. Bu en başta bir kasta işaret eder. Bu derece tüm kurumların sistematik hareket etmesi İmralı’daki hiçbir şeyin herhangi bir ihmal ile meydana gelmediğini göstermeye yetmektedir. Kasti olarak müvekkillerimizin baskı altına alınması amacını taşıyor. Bahsettiğimiz bu nedenlerden ya da nedensiz bir şekilde bu kadar disiplin cezasının verilmesinin hukukla hiçbir izahı yoktur. Müvekkillerimizin tutulma koşullarını daha da zorlaştırma amaçlanıyor. Zaten ağırlaştırılmış bir infaz rejiminde başka bir ifadeyle tecrit rejiminde olmaları yeterli görülmüyor demek ki. Ya da yıllardır sürdürülen tecridin Müvekkiller nezdinde sonuç almadığı ortaya çıkıyor. İktidar, idare veya sorumlular için bu kadar ağır koşullarda tutulmaları yeterli olarak görülmüyor ki yargı eliyle veya hapishane kurullarıyla daha fazla baskı altına alma amacını taşıyor” tespitinde bulundu.   AVUKATLARA ENGEL ÇABASI    “Bu kadar üst üste sürekli disiplin cezalarının verilmesinin makul, kabul edilebilir, inandırıcı ve gerçekçi hiçbir nedeni söz konusu değil” diyen Sarıca, devamında şunları söyledi: “Bu disiplin cezaları ve nedenlerinin aldatıcı olduğu, hatta siyasi nedenlere dayandırıldığı İmralı’yı ziyaret eden Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) raporlarında tespit edilmiş durumda. Hatta AİHM’in Sayın Öcalan ile ilgili 2014’te verdiği kararla da tespit edilmiş. Ama ısrarla buna devam edilmesi müvekkiller üstündeki baskının da devam ettirilmek istendiğini gösteriyor. Bu disiplin süreçlerinin gizli yürütülmesi, ortadan kaldırılmasına dönük taleplere olumsuz ya da ret kararları verilmesi bir yönüyle Sayın Öcalan’ın avukatlığını üstlenmemizi, bu hukuk mücadelesini sürdürmemizi de engelleme amacı taşıyor. İmralı’da keyfi ve belirsiz bir baskı rejimi kurulacak ve buna karşı hukuk düzeni içerisinde hiçbir hak tanınmayacak. Ayrıca bunun kamuoyu tarafından öğrenilmesi de engellenecek. Bu Türkiye’de baskının en derin halinin İmralı’da olduğunu ortaya çıkarıyor.”   DÜŞÜNCELERİNDEN ÇEKİNME HALİ    Verilen bu disiplin cezalarını özellikle Öcalan’ın fikirlerinin ailelerine, avukatları ve kamuoyuna yansımasının önüne geçmek üzere verildiğine işaret eden Sarıca, şunları ifade etti: “Bunun siyasi nedenlerden ötürü yapıldığı açıktır. Sayın Öcalan’ın düşüncelerinden bir çekinme hali var. Toplumun O’nun fikirlerinden bihaber olmasını istiyorlar. Bu yasakların en temel amacı bu. Sayın Öcalan’ın Kürt sorunu başta olmak üzere Kürtlerin halk olmaktan kaynaklı kolektif hakları, bireysel haklarının kazanılması ve anayasal güvenceye kavuşturulması önüne geçiliyor. Ayrıca esas politik özne ve çözüm gücü olarak düşüncelerini, fikirlerini ortaya koymasının önüne geçiyorlar.”   HALKIN SAHİPLENMESİ    Söz konusu durumların istenilen sonucu vermeyeceğini vurgulayan Sarıca, “Newroz ile birlikte Kürt halkının ve dostlarının taleplerini gördük. Milyonlarca insan tüm engellemelere rağmen Newroz alanlarına akmış ve burada sadece Türkiye’ye değil, dünyaya büyük bir mesaj vermişlerdir. İmralı’da tecrit ne kadar derinleştirilirse derinleştirilsin, Sayın Öcalan’dan ne kadar haber almanın önüne geçilirse geçilsin, Kürt halkı Sayın Öcalan’a sahip çıkıyor. Bu durum, bizim avukatlığını yapmamızın önüne geçmeye çalışmalarının sonuç vermediğini ortaya çıkarıyor. Bizler verili hukuk sistemi içinde müdafilik sorumluluğumuzu yerine getirmeye, daha geniş bir toplumsal bakış açısıyla hukukun demokratik düzeye gelmesi, demokratik bir hukuk oluşması için mücadele ediyoruz. Ancak bunun önüne kanun dışı bir şekilde geçiliyor. Bu sonuç doğurmaz; çünkü görüldüğü üzere Sayın Öcalan’ın milyonlarca avukatı var. Kürt halkının kendisi Sayın Öcalan’a sahip çıkıyor. Halk onun etrafında kenetlenmiş durumda. Bütün baskı, inkar siyasetinin hat safhaya çıkmasına rağmen yılmayan ve amacından dönmeyen bir halk gerçekliği var. Halk Sayın Öcalan’ı kendi varlık gerekçesi olarak görüyor, hukuki güvencesi olarak görüyor. Bu derece Sayın Öcalan ile özdeşleşen, kenetlenen bir halk gerçekliği mutlaka kazanacaktır. Bu nedenle bu tecrit sisteminin hiçbir sonuç almadığını, devletin ve iktidarın rasyonel aklı devreye koyması gerektiği yönünde uyarıyor. Hukukun da bu hakikati görmesi ve buna göre demokratikleşmesi kaçınılmazdır” dedi.   MA / Mehmet Aslan