‘Zamanaşımının failleri savcılardır, yargılanmaları gerekiyor’ 2022-04-08 09:04:47 ANKARA - İnsanlığa karşı işlenen suçlara dair açılan dosyalarda suç vasfının farklı gösterilerek zamanaşımının uygulandığını belirten avukat Kazım Bayraktar, “Savcılar, zamanaşımının failleridir. Onların yargılanması gerekiyor” dedi. Özelikle 1980 darbesi ve sonrasında Kürt illerinde yaşanan toplu katliam ve zorla kaybettirme gibi insanlığa karşı işlenen suçların failleri, bir bir zamanaşımı veya beraat kararlarıyla cezasız bırakılıyor. Hafıza Merkezi’nin çalışmaları sonucunda, 344 kişinin dosyasına ulaşıldı. 2020’deki son bilgilere göre; bunlardan 218 kişinin kaybedilmesine ilişkin soruşturmaların sürüncemede bırakıldı, 24 soruşturma zaman aşımı gerekçesiyle sonlandırıldı, 18 soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi, 84 kişinin zorla kaybedilmesi nedeniyle toplam 15 dava açıldı.     ZAMANAŞIMINA 5 AY KALDI   Son olarak Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde, 24 Kasım 1991 yılında 7 sivilin öldürüldüğü ve yaralananların olduğu olayla ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 33 askeri yetkili hakkında yürüttüğü soruşturma, "zaman aşımı" gerekçesiyle 1 Nisan’da kapatıldı. JİTEM Ana Davası ve 1993 yılında “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Ayten Öztürk davasıyla birleştirilen Kürt yazar Musa Anter’in dosyası da Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde ve zamanaşımına uğratılmasına sadece 5 ay kaldı. 12 Eylül 1980 darbesinden bu yana avukatlık yapan Kazım Bayraktar, tüm iktidarların bu tür davalara yaklaşımı ve yargının tutumunu değerlendirdi.    ZAMANAŞIMININ TANIMI   Zamanaşımıyla cezasızlığın birbiriyle ilişkili olduğunu vurgulayan Av. Bayraktar, yargıdaki ikili tutumu hatırlattı. Bayraktar, “Aradan 20-30 yıl geçmiş, ülkenin konjoktürü değişmiş, fail ile mağdur zamanla psikolojik değişime uğramış, böyle bir zaman geçtikten sonra cezalandırmak ya da yargılamak çok da hakkaniyetli olmaz düşüncesine dayanan bir kavram. Sosyal barış ortamı oluşmuş, ‘eski suç ortamları yok’ varsayımları üzerinden hukukta zamanaşımı kavramı var” dedi.   İDEOLOJİK YARGILAMALAR    Zamanaşımının tanımı dışında, ideolojik ve siyasal amaçlı yargılamalarda iktidarlar tarafından kötüye kullanıldığını dile getiren Bayraktar, “Özellikle siyasal muhaliflere yönelik işlenen suçlarda zamanaşımı kötüye kullanılıyor. Failleri genelde iktidarların organize ettiği militarist sivil çeteler olduğu gibi doğrudan devletin resmi organları aracılığıyla işlenmiş suçlar söz konusu. Türkiye örneğinde bunu tarih boyunca çok gördük. Ama yakın zamandan bahsedecek olursak özellikle 1990’lı yıllardaki ‘yargısız infaz’ dediğimiz binlerce insanın katledildiği süreçte bu olayların zamanaşımına uğramasının önü açıldı. Zaten yakalanmayarak, soruşturulmayarak, deliller toplanmayarak ya da deliller karartılarak dosyalar açılmadan ya da açılmışsa rafa kaldırılarak 10-20 yıl bekletildi ve sonuçta bunların birçoğunun zamanaşımı gerekçesiyle raflardan indirilip arşive gönderilmesi düşünülüyor. Böylece hukuksal açıdan tarihi temize çıkaracaklarını düşünüyorlar” diye konuştu.   ‘FAİLLERİ KAMU GÖREVLİLERİ’   Söz konusu dosyalarda zamanaşımı uygulayarak tarihi temize çıkarma çabalarının siyaseten olsa da hukuken mümkün olmadığına hatırlatan Bayraktar, hukukun da siyasal amaçlı çiğnendiğini söyledi. Hukuku çiğneyenlerin cezasız kalabildiğini sözlerine ekleyen Bayraktar, “Tüm bu olaylar zamanaşımına uğrarken, bu süreçlerin dosyalarına baktığımız zaman zamanaşımına uğratan emniyet ve savcılık. Bu dosyalarda görev almış, delil toplamakla yükümlü kamu görevlileri, savcılar bu zamanaşımının failleri aynı zamanda. O dosyaları açtığımızda, kasıtlı olarak zamanaşımına bırakacak şekilde görev ihlalleri ve suiistimalleri söz konusu. Onların yargılanması gerekir. Onları yargılayacak makamlar olmadığı için rahatlıkla bu dosyaları zamanaşımına bırakacak şekilde uzattılar ve bu günlere getirdiler. Şimdi de kendilerini temize çıkaracaklarını düşünüyorlar” diye belirtti.    İNSANLIĞA KARŞI SUÇLAR    Faili meçhul, işkence ve yargısız infaz suçlarından sadece “öldürme” ve “yaralama” üzerinden dosyalar açıldığı için zamanaşımına tabi tutulduklarını ifade eden Bayraktar, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 77’nci maddesinde yer alan insanlığa karşı işlenen suçları anımsattı. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımının uygulanmadığını belirten Bayraktar, şöyle devam etti: “Soruşturma dosyaları açılırken 77’nci maddeden değil de diğer zamanaşımı olan suçlardan yürütülmüş olması bu davaların hukuken zamanaşımına uğraması için yeterli değil. 1990’lı yıllarda işlenen suçların hedefleri dikkate alındığında o zaman suçun vasfı değişir. Çünkü bu suçlar, belli bir etnik gruba, halk ve inanç kesimine yönelik plan dahilinde işlenmiş. 77’nci madde, insanlığa karşı suçlarda şunu diyor; ‘siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi.’ 90’lı yıllardaki yargısız infazlar, işkenceler, kayıplar vb. durumlar bu maddeye aynen uyuyor. Belli bir plan var, sistematik bir şekilde binlerce insana devletin aynı birimleri tarafından işlenmiş ve suçların hedefi belli bir inanç ya da siyasi düşünce kesimi ya da çok açık Kürt halkına yönelik. Yüzde 90’ı Kürt siyasetçilere ve Kürt halkının aktivistlerine yönelik olarak işlenmiş. Bunu, tüm dosyalarda ortaya koyduğumuzda 77’nci maddenin unsurları gerçekleşiyor demektir. Bu suçlar insanlığa karşı işlenmiş suçlar. Bu suçlar hukuki açıdan da zamanaşımına tabi değil.”    ‘DOSYA KAPATILMAZ’   Bayraktar, söz konusu dosyalarda suç vasfının farklı gösterilerek zamanaşımının uygulandığını ifade etti. İnsanlığa karşı suçlarda fail ya da azmettiriciler bulunmadıkça dosyanın kapatılamayacağını dile getiren Bayraktar, “Fail ölü olarak tespit edilirse bile azmettiren kesimler araştırılır. Örgütlü suçlar olduğu için sadece tetiği çeken değil, fail olanlardan en sonu bir gün ölü olarak tespit edilirse dosya o zaman düşer. Bunun dışında insanlığa karşı suçlarda zamanaşımı uygulanmaz, dosya kapatılamaz” dedi.   Faillerin kamu görevlileri olduğu davalarda yargılayanlar ve soruşturanlar da kamu makamları olduğunda yargılamanın yine kamu tarafından engellendiği için zamanaşımına uğramaması gerektiğini söyleyen Bayraktar, “Çünkü yargılayacak olanlar da aynı kaynaktan geliyor. O zaman zamanaşımına uğratan bir güç var. Yargılayacak güç de aynı olduğu için zamanaşımının uygulanmaması gerekiyor” şeklinde konuştu.    AYM VE AİHM YOLU   Zamanaşımına uğratılan dosyalar için Anayasa Mahkemesi (AYM) ve ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yolunun açık olduğunu da anımsatan Bayraktar, şunları söyledi: “AYM’nin dosyalara şekli olarak bakacağını düşünüyorum. Ama AİHM’e taşındığında 90’lı yıllarda özellikle belli bir halka, kesime yönelik sistemli ve planlı olduğunu gösteren bir delil dosyasının hazırlanması gerekiyor. Örneğin 10 bin faili meçhul, yargısız infazın hepsinin dosyasının derlenip toparlanıp bu suçun insanlığa karşı suç olduğunun anlatılması ve zamanaşımının işlenmeyeceğini gerekçelendirmek lazım.”    MA / Zemo Ağgöz