Çevirmen: Görevliler cezasızlık politikasıyla korunuyor 2022-04-16 09:21:58 ANKARA - Cezasızlık politikasının cezaevlerinde hak ihlallerini artırdığını belirten İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Çevirmen, “Görevliler cezasızlık politikasıyla korunduklarının bilincinde” dedi.    Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri tutukluların ölümüyle sonuçlanıyor. Son olarak Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 60 gardiyanın baskı ve işkencesinin ardından 2 tutuklu yaşamını yitirirken, Patnos L Tipi Cezaevi’nde ise tutulular ailelerini arayarak baskı ve işkencenin yaşandığını aktardı. Henüz yetkililerden bir açıklama gelmezken, olması olayı örtme cabası ve cezasızlık politikası hak ihlallerinin artmasına neden oluyor.   İnsan Hakları Derneği  (İHD) Merkez Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Çevirmen, en çok insanın cezaevinde tutulduğu ülkeler arasında Türkiye’nin ikinci sırada olduğunu belirterek, Türkiye cezaevlerinde 300 bin tutuklunun olduğuna vurgu yaptı.    'BİR YILDA 19 TUTUKLU YAŞAMINI YİTİRDİ'   Cezaevlerindeki yoğunluğun hak ihlallerini de beraberinde getirdiğini işaret eden Çevirmen, tecrit koşullarına dikkati çekti. Çevirmen, “Devlet güvenlikçi bir politika izliyor. İnsan hakları, yaşamı, düşünce ve ifade özgürlüklerinin öncelendiği bir sistemde değiliz. Hapishanelerdeki tutuklular da bundan payını alıyor. İşkence ve kötü muamele vakalarıyla ilgili çok sayıda başvuru geliyor. Patnos’ta tutukluların yaşadığı sıkıntılardan kaynaklı ailelerine iletmiş oldukları bilgiler üzerine avukat görüşleri gerçekleşti. Silivri Cezaevi'nde yaşananlar can aldı, çok acı. Tekirdağ’da, Iğdır’da yaşamını yitiren tutuklular oldu. 2022’nin başından beri tespit edebildiğimiz, 19 tutuklu yaşamını yitirdi. Şüpheli ölümler vardı içinde” diye konuştu.   İnsanların sosyalleşme, sağlıklı koşullarda yaşamını devam ettirme gibi hakları olduğunu ve Türkiye’nin hem kendi Anayasası’nda hem de imzalamış olduğu uluslararası sözleşmeler gereği yükümlüklerini yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan Çevirmen, “İnsanın sağlıklı koşullarda yaşamını devam ettirmesiyle ilgili bağlayıcı yükümlülükler vardır. Hapishanelerde bunlar uygulanmıyor. Pek çok ihlal karşısında yaptığımız başvurulara olumlu dönüş alamıyoruz. Adalet Bakanlığı internet sitesinde yaşanan tüm sorunlarla ilgili olarak, ‘bu bilgi yanlıştır, dezenformasyondur’ minvalinde açıklamalar yapıyor. Ortada gittikçe artan bir sorun var” ifadelerini kullandı.   'GÖREVLİLER KORUNUYOR'   Tutuklularla birlikte ailelerin de zorlandığını ifade eden Çevirmen, tutukluların sorunlar karşısında tüm çözüm yollarını denediğini belirtti. Çevirmen, “Tutukluların kendilerini ifade edebilecekleri, çözüm talep edebilecekleri dilekçe verme hakları bile ellerinden alınmış durumda. Dilekçeler dışarı çıkarılmıyor, işleme tabi tutulmuyor. Yaşanan ihlallerle ilgili nasıl bir süreç yürütülüyor bilmiyoruz. Kötü muamele ve işkence yasağını çiğneyen görevlilerle ilgili ne tür uygulamalar var bunlardan haberimiz yok. Kapalı bir sistem var. Tutukluların, ailelerine anlatımlarında, mektuplarda ya da avukat görüşlerinde, cezaevindeki görevlilerin kendilerine hiçbir şey olmayacağından emin olduklarına dair cümleler kuruyorlar. Görevliler cezasızlık politikasıyla korunduklarının bilincindeler. Görevlilerde ‘Biz ne yaparsak yapalım, bize hiçbir bir şey olmaz’ güveni hakim” dedi” dedi.   SİLİVRİ’DE YAŞANANLAR   Çevirmen, Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşananlara ilişkin ise şunları söyledi: “Silivri’de yaşanan çok büyük bir olay. Tutuklular, ailelerine hastanede çekilen görüntüleri ulaştırmışlar. Yüzü, gözü şiş halde görünüyor. Normal bir kalp krizi geçiren kişide bu mümkün değil. Tutuklunun ağabeyi dudağının el büyüklüğünde şiştiğini, gözaltlarında kanamalar olduğunu ifade ediyor. Savcı, yaptığı açıklamada ‘dezenformasyon’ diyor. Hükmü peşin olarak veriyor. ATK raporu beklenmeden, kamera kayıtları izlenmeden, herhangi bir soruşturma yürütülmeden ve sonuçlanmadan peşin hüküm verilemez. Gerçek anlamda soruşturma yürütülse böyle bir skandalın yaşandığı cezaevinin, müdürünün ve infaz koruma memurunun görevden uzaklaştırılması ve soruşturma süreci boyunca darp edilenlerle aynı ortamda kalmaması gerekiyor” şeklinde konuştu.    'SAHİP ÇIKILSIN'   İntihara sürüklenen tutukluların olduğunu söyleyen Çevirmen, yaşanan ölümlerin “önlenebilir ölümler” olduğunu ve bu durumun üzerinde ciddiyetle durulması gerektiğini söyledi. Çevirmen, “İntihara sürüklemek yaşam hakkı ihlalidir. O mekan devletin mekanı. Bütün uygulamalarla ilgili yapılacak bütün gereklilikleri devlet tarafından çerçevesi çizilmiş ve onlar tarafından uygulanıyor. Dışarıdan müdahaleye açık değil. Ailelerin, insan hakları örgütlerinin, siyasi partilerin ve toplumun bu konuya sahip çıkması gerekiyor. Bu konu dehşetle can yakan bir sorundur” diye belirti.