Ölbeci: Haksızlıklar nedeniyle siyasetteyim ve karşınızdayım 2022-04-26 17:27:22   ANKARA- Kobanê Davası’nda tüm müdahalelere rağmen savunmasına devam eden HDP Eski MYK Üyesi Zeynep Ölbeci, siyasette kadın ayrımcılığına vurgu yaparak, “Tüm bu haksızlıklar nedeniyle siyasetteyim ve karşınızdayım” dedi. DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 12’nci duruşması, 2’nci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü duruşma salonunda görülmeye devam ediyor. Verilen aranın ardından esasa ilişkin savunmasına kaldığı yerden devam eden HDP Eski MYK Üyesi Zeynep Ölbeci, Kürtçe’nin mahkemelerde bilinmeyen bir dil olarak kayıt altına alındığını hatırlatarak, “Şu anda ben de bilinmeyen bir dille, bilinmeyen biri olarak konuşuyorum. O halde ben neden yargılanıyorum? Bana ‘sen aslında yoksun’ deniliyor. Bilinmeyen insanlar olarak bu mahkemede cezalandırılıyoruz. Bilinmeyen insanlar bugün burada nasıl yargılanıyor? Ben bu nedenle tercüman için para ödemeyeceğimi belirttim. Ya bu ülke sen benim vatandaşım değilsin diyecek ya da dilimi kabul edecek” dedi. ‘KÜRTÇE İNSANLIK TARİHİNDE YERİNİ ALMIŞTIR’ Mahkeme heyetine “Acaba hiç birkaç cümle Kürtçe cümle öğrenmeye yeltendiniz mi?” diye soran Ölbeci, heyet başkanının, daha önceki oturumda verdiği “Anlarsak ne işimize yarayacak” sözlerini hatırlattı. Ölbeci, sözlerine şöyle devam etti: “Mahkeme başkanının işine gelmese de Kürt dili dünyanın diğer dilleri gibi insanlık tarihi içinde yerini almıştır. Kürt tarihinde kültür ve sanat araştırmaları kısıtlı imkanlar dahilinde devam etmiştir. Buna rağmen her dönemde Kürt aydınları ortaya çıkmıştır. Kürtçenin tüm lehçelerinde eserler yazılmıştır.” Geçmiş yüzyıllarda Kürtçenin farklı lehçelerinde yazılmış eserleri hatırlatan Ölbeci, “Bu eserleri bizlere kazandıran Kürt aydınlarının önünde eğilmek istiyorum. Ahmedî Xanî, Kürt tarihinde önemli bir yere sahiptir. Mem û Zîn gibi ölümsüz eserleri vardır. 15’inci yüzyılda bugünü görerek yazılarını yazmıştır. ‘Kürt dili yok olmasın’ diye yazılarını kâğıda dökmüştür” diye dile getirdi. SAVUNMAYA TAHAMMÜLSÜZLÜK! Ölbeci, sözlerini sürdürürken, heyet başkanı müdahalede bulunarak; savunmanın fail ve fiile ilişkin olması gerektiğini söyledi. Ölbeci ise anlattıklarının savunmasının bir parçası olduğunu vurgulayarak savunmasını sürdürdü. Mezopotamya’daki tanrıçaların doğanın evcilleştirilmesinde birçok medeniyeti etkilediğini anlatan Ölbeci, “Araştırmalarda ortaya çıkan veriler bize medeniyetin kökeninin Antik Yunan’da değil Mezopotamya’da olduğunu gösteriyor. Tıp, kehanet, şifa ve ilaçlar bu coğrafyada ortaya çıktı. Günümüze kadar gelen eserler de temellerini Mezopotamya’dan alıyor. Evcilleştirilen hayvan ve bitkiler ile medeniyete doğru yol alındı. Bu gelişimle insanlığın ilerleyişi sürmüştür. Mezopotamya, kapitalist modernitenin ve ulus devlet zihniyetinin ihanetine uğradı” diye belirtti. ‘ZİGGURATLAR YAŞAMSAL VE İDEOLOJİK KURUMLARDIR’ Mezopotamya’da binlerce yıllık maddi ve manevi birikimlerin ortaya çıktığına dikkat çeken Ölbeci, konuşmasına şöyle devam etti: “Akıl ve yaşamın ilerleyişine üretme de yansımıştır. Kuşkusuz, arkeolojik araştırmalar ne kadar ilerlerse tarih de o kadar yeni tanımlar ortaya çıkarır. Bir dönem arkeolojik araştırmalar Akad medeniyeti üzerineydi. Sonrasında açığa çıkmış ki Akad’lar iktidarlarını Sümerlerden almışlardır. Dikkatleri Zigguratlar üzerine çekmek istiyorum. Tarihte toplumdaki ilk sınıflar Zigguratlar içinde oluşturulmuş. Bugünkü devletler nasıl kabinelerle yürütülüyorsa o dönemde de bu şekilde yürütülmüştür. Zigguratlar, insanlar için yaşamsal ve ideolojik kurumlardır. Bu yapılar 3 kat üzerine kurulur. En üsttekinde tanrı oturur. Orta katta Sümer yazıcıları bulunur. Sanat, edebiyat, kültür, matematik, astroloji barınır. En alt katta ise toplumun birikimleri bulunur. Ziggurat’taki oluşan artı ürün, sınıfları oluşturur.” İKİNCİ MÜDAHALE! Bu sırada mahkeme başkanı ikinci kez Ölbeci’nin savunmasını yarıda kesti. Mahkeme başkanının müdahalelerine tepki gösteren avukatlar, “Ölbeci, binlerce sayfa iddianameyi okumak zorunda kalırken, siz de savunmayı dinlemek zorundasınız” diye vurguladı. Başkan, avukatların mikrofonunu kapattı. İkinci defa bölünen savunmasına devam eden Ölbeci, Sümer ve Akad tarihini anlatmaya devam ederken, Kürt halkının Mezopotamya’daki en kadim halklardan biri olduğunu söyledi. “Tarih Sümerlerden başlar” sözünü hatırlatan Ölbeci, tarihin daha öncesinin de bilinmesi gerektiğinin altını çizdi. EŞ BAŞKANLIK VURGUSU Yaşamda eşit temsiliyet, kadının kendi dil ve kültürüne sahip olması ve siyasette demokratik haklarının sağlanmasında cinsiyet eşitliğinin önemli bir basamak olduğunu belirten Ölbeci, HDP ve DBP’nin ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmayla bunu sağlamaya çalıştığını aktardı. 30 Mart 2014 yerel seçimlerde eşbaşkanlık sistemlerinin uygulanmaya başlandığını hatırlatan Ölbeci, 15 Temmuz darbesinin en çok kadın kazanımları üzerinde olumsuz etkiler yarattığını ifade etti.   ‘KADIN KAZANIMLARI HEDEF ALINDI’ Ölbeci, “Eşitikçi belediyeler erkek egemenliği tarafından gasp edildi, kayyımlar atandı. Halkın iradesine rağmen tayin edilen kayyımlar, aynı zamanda kadın temsiliyetine darbe vurdu. ‘Yaşam ve siyaset alanında ben varım’ diyen kadınlara karşı büyük bedellerle oluşturulan yaşam alanları, kooperatifler ve çocuk bahçeleri kapatıldı. Şiddete maruz kalan kadın kurumları, belediyelere başvurmuşlardı. Bu süreçte kayyım bunları teşhir etti. Atanan kayyımlarla, DBP’nin paradigmasını benimseyen bütün kurum ve kuruluşlarını gasp ettiler ve paylaştılar” şeklinde ifade etti. “Toplumsal cinsiyeti dayatanlar kadını köleleştirmek ister” diyen Ölbeci, bütün dünyada ve Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığın somut şekilde gözüktüğünü söyledi. Duruşmaya 10 dakika ara verildi. KADINLARIN SİYASETTEKİ YERİ Aranın ardından konuşmasına devam eden Ölbeci, kadını toplumsal yaşamdın dışında tutanın erkek egemenliği olduğuna vurgu yaparken, siyasetin her alanında erkeklerin söz sahibi olduğuna dikkat çekti. Ölbeci, “Somut olarak gözüküyor ki kadınlar, belediyelerin eş başkanlıklarına aday adayı olmaları konusunda birçok zorluk yaşıyor. Türkiye’de 1930 yıllarında ilk belediye seçimleri gerçekleşti. Kadınlar yasalara göre seçmen olarak seçimlere katıldılar. Seçim sonucunda ilk olarak kadın belediye başkanları seçilmiştir. Az da olsa İstanbul ve İzmir’de bazı yerlerde belediye meclis üyesi olarak seçilmişlerdir. 1930’dan 1963’e kadar sadece iki tane kadın belediye başkanı seçilmiştir. Her ne kadar 1963 yılından sonra kadın meclis üyeleri sayısı artsa da 2009’a kadar 85 kadın belediye başkanı seçilmiştir. Bu gerçeklik bize kadınların siyasetten uzaklaştırıldığını gösteriyor. 1999’dan sonra HDP ile aynı siyasi gelenekten gelen partilerde kadın bakışı ön plandaydı. Kadınlar eylemsel bir şekilde siyaset alanına katıldı. Kota ve pozitif ayrımcılık ile kadın, 1999 yılında DEHAP’tan 3, 2004’te HADEP’ten 9, 2009’da da DBP’de 15 kadın belediye başkanı seçilmiştir” bilgisini verdi. Kendisinin de aynı gelenekten geldiğini söyleyen Ölbeci, “Tüm bu haksızlıklar nedeniyle siyasetteyim ve karşınızdayım. Halkımız için bir şeyler yapabilir miyim düşüncesiyle siyasetin içindeyim. Belediyelerimize kayyımlar tayin edildiği zaman ülkede kimse ‘haksızlık yapılıyor’ demedi, diyenler de bizimle. Bugün burada kayyımların Kürtlerin kazanımları üzerindeki politikalarını derin derin anlatacağım” diye konuştu. Ölbeci’nin savunması, 28 Nisan Perşembe günü görülecek olan duruşmada devam edecek.