Evin duvarında yoldaşlığın fotoğrafı 2022-05-15 09:04:02   ŞIRNAK - 30 yıl önce askerlere teslim olmayarak yaşamına son veren Hüseyin Gündüz’den geriye, yakılan evinin duvarında asılı duran Sakine Cansız'la fotoğrafı kaldı. Yıllardır sakladıkları fotoğrafı evin duvarına asan kızı Fatma Gündüz, “Bu fotoğrafa bakınca yoldaşlığı görüyorum” dedi.    Kürt hareketini yok etmeyi amaçlayan ve tarihin en karanlık dönemi olan 12 Eylül 1980 darbesiyle binlerce kişiyi katledildi, onbinlercesi binlerce kişi tutuklandı, işkence tezgahlarından geçirildi, insanlık dışı uygulamalara maruz kaldı. O dönem Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Girgewrê köyünde yaşayan Gündüz ailesi de Evren darbesinin mağduru oldu. Darbe sonrası yürüttüğü siyasi faaliyetleri nedeniyle yargılanan Hüseyin Gündüz hakkında, 1983 yılında tutuklama kararı çıkarıldı. Gündüz’ün yakalanması üzerine evine baskın yapan askerler, eşini gözaltına aldı. Gözaltına eşine yönelik insanlık dışı uygulamalar üzerine karakola giden Gündüz, tutuklanarak Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’ne gönderildi.    1990 yılında adli kontrol şartıyla tahliye edilen Gündüz, imza atmadığı gerekçesiyle hakkında yeniden tutuklama kararı verildi. Hakkında yakalama kararı olan Gündüz, köyünde yaşamını sürdürmeye başladı. 1993 yılında köyü basan askerler, Gündüz’e “teslim ol” çağrısı yaptı. Teslim olmayı reddeden Gündüz, yaşamına son verdi. Askerlerin engellemelerine rağmen Gündüz’ün cenazesi köylüler tarafından toprağa verildi.    Gündüz’ün yaşamına son vermesinin ardından askerler, aile evini ateşe verdi. Küle dönen evden geriye, Gündüz’ün Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde PKK’nin öncü kadrolarından Sakine Cansız ve diğer arkadaşlarıyla birlikte çektiği fotoğrafı kaldı. Gündüz’den geriye kalan tek hatırayı saklayan çocukları, şimdi Silopi’de bulunan evlerinin duvarına astı.    BASKI, TUTUKLAMA, İŞKENCE   Gündüz’ün kızı Fatma Gündüz (40), çocukluk yılları olan 1980 ve 1990’lı yıllardaki devlet baskılarını unutmadığını belirterek, “Babam tutuklandığında ben küçüktüm. Babam tutuklanmadan önce de sürekli tehdit ediliyordu. Babamın teslim olmasını istiyorlardı. Ancak teslim olmadı, o yüzden askerler annemin de içinde bulduğu 7 kadını gözaltına aldı. Askerler köylülere, ‘Bunların eşleri gelip teslim olmadan bunları bırakmayacağız’ diyordu. Alıkonulan kadınlar arasında bebeği olanlar vardı. Kadınlar alındığı için de eşleri mecburiyetten gidip teslim oldular. Babam tutuklandığı gibi Diyarbakır Cezaevi’ne gönderildi. Her görüşüne gittiğimizde işkenceye maruz kalmıştı. Dişleri kırılmıştı, elektrik vermişlerdi ve ‘Çin askısı’ denilen işkence yöntemini de kullanmışlardı” şeklinde anlattı.    7 yıl tutukluluğun ardından babasının tahliye edildiğini belirten Gündüz, “Bırakıldığı gibi ona yönelik tehditler gelmeye devam etti. Babam imza atmaya gitmedi ve hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Daha sonra köyümüz ve evimiz asker ablukasına alındı. Her gün evimize baskın oluyordu. Her baskında bize ’Eğer teslim olmazsa köyü yakacağız’ deniliyordu. Bir gün evimize baskın yapıldı. Babam teslim olmamak için köyde bir sığınakta kendini sakladı. Öğlen saat 14.00 gibi Diyarbakır’dan sevk edilen askerler köye yetişti. Babamı almak için gelmişlerdi. Buradan Silopi’ye kadar uzun bir asker konvoyu oluştu. Hepsinin de yüzleri, gözleri kapalıydı. Bu güçler gelip evimizi tekrar aradılar. Evdeki her şeyi topladılar. Balkona çıktılar ve babamın saklandığı sığınağı gördüler. Babamın kendini kurtardığını zannediyorduk ama öyle olmamıştı. Sığına doğru gittiler. Babam teslimiyeti kabul etmedi ve yanında bulunan el bombası ile yaşamına son verdi” dedi.    BİR TEK FOTOĞRAF KALDI   Fatma Gündüz, daha sonra evlerinin ateşe verildiğini anımsatarak, “Askerler, babamın taziyesine katılan herkesi işkenceden geçirip gözaltına alıyordu. Evimizi yaktıklarında evden geriye sadece cezaevinde çektiği tek bir fotoğrafı kaldı. Bir sürü fotoğrafı vardı ama hepsi yangında küle döndü. Bu fotoğraf tek kaldı, biz de büyütüp odanın duvarına astık. Yıllardır o fotoğraf orada asılı. Ben bu fotoğrafa bakınca yoldaşlığı görüyorum ve bu mücadeleme güç veriyor” diye belirtti.      MÜCADELEYLE TANIŞTI   Babasının ölümünden sonra mücadeleye atılan Fatma Gündüz, “Babam bu uğurda yaşamını yitirdikten sonra ben de mücadele içerisinde yerimi almak istedim.  2001’de Silopi’de DEHAP açıldı. Serdar ve Ebubekir kaybettirildikten sonra DEHAP’a üye oldum. 21 yıldır siyasi parti çalışmaları içerisindeyim. Bundan sonra da mücadelemi sürdüreceğim” diye kaydetti.   MA / Zeynep Durgut