Kuzey ve Doğu Suriye'deki suçların talimatı MİT-DAİŞ organizasyonundan 2022-06-07 12:18:29   HABER MERKEZİ - Kuzey ve Doğu Suriye’de “suikast, bombalı saldırı, kaçakçılık ve kalpazanlık” gibi suçları işlemek üzere gönderilen hücre elemanları, talimat ve finansı MİT-DAİŞ-ÖSO organizasyonundan aldıklarını anlattı.   Kuzey ve Doğu Suriye’de ÖSO-DAİŞ-MİT elemanlarının bir araya getirilerek kurdurulan hücre yapılanmalarının önemli şahsiyetlere suikast, Özerk Yönetim kurumlarının ve alt yapı tesislerinin hedef alınması, sahte para aktarımı, kaçakçılık gibi birçok suçta kullanıldığı ortaya çıktı. Tüm bu suçlar için gerekli kaynak ve mühimmatların ise Türkiye denetimindeki Serêkaniyê ve Girê Spî'den sevk edildiği öğrenildi.   Fırat Haber Ajansı'nda (ANF) yer alan habere göre MİT-DAİŞ organize merkezinin talimatlarını Kuzey ve Doğu Suriye’deki hücrelere Ebu Ömer ve Emel Muhammed Ali İsa adlı kişiler iletiyor. Türkiye numaralarıyla iletişimlerin kurulduğu hücrelere finansal destek Türk havale şirketleri üzerinden yapılıyor. Kuzey ve Doğu Suriye İç Güvenlik Güçleri'nin yakaladığı DAİŞ-MİT elemanlarının itiraflarının yayınlandığı haberde Ahmed Abdulhamid El Merdud alı şahsın ifadesi şöyle yer alıyor: "Suriye’nin Bukemal bölgesi doğumluyum. 2017’de DAİŞ’e katıldım. Şeriat ve askeri eğitim gördükten sonra camide çalışmalar yürüttüm. Ardından Baxoz’a, Bisera’ya, sonra Reqa’ya göç ettik. Bukemal’dan tanıdığım Abdullah Ahmed El Cuma adlı MİT elemanı bana ÖSO için çalışma teklifi getirdi. Kendisi MİT ve ÖSO’ya bağlı bir hücrede çalışıyordu."   Abdullah Ahmed El Cuma'nın ifadesi şöyle: "Suriye’nin Bukemal bölgesindenim. Muhammed El Cuma, Cindul Fırat adlı hücreyle çalışmamı istedi. Askeri noktalar ve araçların görüntülerini çekmemi istedi. Yaptıklarım karşılığında para alıyordum. Benden askeri savaşçı ve komutanları öldürmemi istediler. Bu yaptıklarımın talimatını Türkiye’de kalan Muhammed El Cemi (Muhammed El Rixati) verdi."   Gözaltına alınanlardan Hasan Ali Muhammed'in ifadesi şöyle: "Eyn Îsalıyım. Emel adlı MİT elemanı yanıma geldi. Birlikte Serêkaniyê ve Girê Spî’den gelen mayınları kaçakçılık yoluyla hücrelere ulaştırıyorduk. Emel’in getirdiği mayınları Reqa’ya ben götürüyordum. Emel’i de kaçak yollarla ben Reqa’ya götürüyordum. Emel, Reqa’da eşi Serhan’ı görüyordu."   Yakalanan diğer şahısların ifadeleri de şöyle:   Nadir Muhammed Saruh Halil: Emel, benim Türk devletine bağlı gruplara katılmamı istedi. İlk eylemim Emel’in isteğiyle sahte 100 dolarların piyasaya dağıtılmasıydı. İkinci eylemim ise Emel’in getirdiği mayınlardı. Üçüncü eylemim de cinayetti. Emel benden içki getirmemi istedi. İçkiyi getirdiğimde içeride bir adam vardı. İlk defa görüyordum. Geç kaldığımızı söylemek için yanlarına gittiğimde onları yan yana uzanmış şekilde gördüm. İlişkiye girdiklerini düşündüm. Ardından fark ettim ki Emel, adamı bıçaklamıştı. Sonrasında Ebu Ömer beni arayarak eylemlerin sorumlusu olduğunu belirterek beni kutladı. Dördüncü eylemimde bir petrol istasyonunu patlatmamı istediler. Beşinci eylemimde de bir mayın ve susturucuyu Salih adlı MİT elemanının evinin arkasındaki harabeye gönderdim. Yaptığım eylemler için bana Türkiye denetimindeki bölgelerden para ve telefon gönderdiler.   Serhan İsa Avni: Eşim Emel Muhammed Ali İsa tarafından MİT-DAİŞ hücre çalışmalarına dahil oldum. Talimatları Ebu Ömer’den alıyorduk. Emel bana siyah bir poşet içerisinde tabanca getirerek Reqa’da verdiği bir adrese götürmemi istedi. Bunun karşılığında bana 300 dolar verdiler. Yine birçok defa mayın gibi mühimmatları götürüp getirdim. Benden tanıdığım güvenilir birini istediler. Ben de yeğenim Ala İbrahim Hasani’yi çağırdım. Ala’yı çağırarak istenenleri anlattım. Ona birkaç gün içerisinde Girê Spî’ye gideceğimi söyledim. Paket falan gelirse Ala alacaktı. Dêrazor’a gittiğimde Ala’yı aramışlar ve 3 mayın göndermişlerdi. Eşim Emel sürekli Türkiye denetimindeki bölgelere gidip geliyordu. Girê Spî-Serêkaniyê’deki merkez bizi yönetiyordu.   Ala İbrahim Hasani: Reqalıyım. Hücre içerisindeki görevim mayınların ve mühimmatların transferiydi. Dayım Serhan İsa beni hücreye kattı. Serhan İsa, Türk istihbaratının elemanıdır. Ardından Ebu Ömer adlı biriyle tanıştı. Öncesinde bir kadın benimle konuşarak, ‘Dayının emaneti var’ diyerek verdiği adrese gittiğimde bir çanta içerisinde 3 mayın verdiler. Getiren kişinin adı Hasan Ali Muhammed’di. Ebu Ömer beni Türkiye numarasıyla arayarak talimatları veriyordu. Götürdüğüm mayınların fotoğraflarını çekip Ebu Ömer’e gönderiyordum.