Çevre Kanunu: Cumhurbaşkanı’na yetki, yandaşa garanti 2022-06-09 19:44:30   ANKARA – Meclis Genel Kurulu’nda görüşmeleri devam eden Çevre Kanuna dair yasa teklifine dair konuşan HDP’li Celadet Gaydalı, “iktidarın baskıcı ve otoriter rejimini idame için yapılan düzenlemeler” derken CHP’li Ulaş Karasu da “Cumhurbaşkanına bolca yetki, yandaşa da bolca garanti” dedi. Meclis Genel Kurulu’nda AKP milletvekillerinin imzasıyla getirilen “Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” görüşülüyor. Teklifin geneli üzerine Halkların Demokratik Partisi (HDP) grubu adına söz alan Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı, kanun teklifinin 31 maddeden oluştuğunu 14 ayrı kanunda değişiklik yapılmasını öngördüğünü ve 4 tali ve 1 esas komisyonun ihtisas alanına girdiğini belirtti. ‘YENİ SİSTEMDE KANUNLARIN TAMAMI TORBA’ Sadece 9 maddenin Çevre Komisyonu’nu doğrudan ilgilendirmesine karşın görüşmenin Çevre Komisyonu yerine Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda görüşüldüğünü kaydeden Gaydalı, “ ‘Torba yasa’ dediğimiz bu kötü yasama faaliyeti Meclisin etkinliği ve niteliğini yok etmektedir. AKP 3 Kasım 2002'de tek başına iktidara geldiği ilk dönemde sadece 2 torba yasa çıkarmış; 2007-2011'de 11, 2011-2015 döneminde 21, 2015-2018 döneminde de 30 adet torba yasa çıkarmıştır. 2018'den sonra Cumhurbaşkanlığı sistemiyle komisyonlardaki yasama çalışmalarının neredeyse tamamı torba yasalar hâlinde olmuştur” dedi. ‘KİMLERİ KURTARIYOR’ Kanun teklifi ile ilgili meslek kuruluşlarının da görüşleri alınmadığını söyleyen Gaydalı, eleştirilerini şöyle sıraladı: “Bakınız, İmar Kanunu'nda değişiklik diyorsunuz, İnşaat Mühendisleri Odasıyla görüşülmüyor; ‘yapı denetim, afet riski altında alanlar’ diyorsunuz, Jeoloji Mühendisleri Odasıyla görüşülmüyor. Kamu adına yasal değişiklikler yapıp kanun muhataplarını bu sürecin dışında tutmak büyük bir noksanlıktır. 1'inci maddede diyorsunuz ki: ‘Efendim, küresel iklim değişiklikleri ve kuraklık var. Barajlarda, göletlerde maksat oranlarını Cumhurbaşkanı belirlesin.’ Gerçekten etkileyici, çok radikal bir çözüm önerisi(!) Hatta bu önerinizi Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna sunun, belki dünyayı bile iklim krizinden ve kuraklıktan kurtarabilirsiniz. 10'uncu maddeyle, 3194 sayılı İmar Kanunu'na geçici bir madde eklenmektedir. Bu maddeye göre, beş yıl içinde yapıya başlanmaması ya da yarıda kalması durumunda iptal edilmiş ruhsatların yeniden alınmasına gerek kalmayacağını düzenliyor. Bu maddenin asıl amacı ne? Ruhsat alamayacağınız yerler mi var? Bunlar kaybettiğiniz belediyelerin sınırlarında mı? Bu madde kimleri veya neyi kurtarmayı hedefliyor? BASKICI OTORİTER REJİM İÇİN DÜZENLEME Özellikle 19 ve 26'ncı maddeler birbiriyle bağlantılı ve önemlidir. 19'uncu maddede kolluk ile gerçekleşen denetim faaliyeti sonucu ortaya çıkan rapor sonucu 26'ncı maddenin hükmüyle zorla tahliye edilecektir. Hatta diyor ki: Kapı, pencere, mülk sahibinin rızası dışında zorla sökülür. Böyle bir madde olabilir mi? Konut dokunulmazlığına doğrudan saldırı. TCK 116'nın ihlalidir. Bildiğiniz gibi, Bitlis ilinde riskli alan olarak ilan edilen bölgede birçok sağlam yapıda millet bahçesi uğruna çürük raporu verildi. Dükkânını açmayan insanların iş yerine çilingirle girildi ve kapı, pencereler söküldü. ‘Bitlis'te yapılanlar suçtur’ dedik ve bugün bu madde gösteriyor ki bu suç kabul ediliyor. Kolluk eşliğinde dün yapılan uygulamaların bugün kanunu çıkarılıyor. Daha doğrusu, bu torba teklifte yapılan düzenlemelerin birçoğu, 85 milyon insanın yararına değil, iktidarın baskıcı ve otoriter rejimini idame için yapılan düzenlemelerdir.” Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grubu adına ise Gökan Zeybek, söz aldı. Zeybek’de torba yasa yapımına dair eleştirilerini sıraladı. Zeybek’de kanunda Cumhurbaşkanı’na Devlet Su İşlerinin yapmış olduğu barajlardaki, göletlerdeki su kullanım maksat oranlarını kullanma ve belirleme yetkisinin verilmesini eleştirdi. ‘HAYALİ AJANSA YETKİ’ Çevre Ajansı düzenlemesine diar de Zeybek, “Türkiye’ye gelmiş olan yabancı bandralı yatların, teknelerin bağlanabilmesi için, şamandıra ve mapa hizmetleri verebilmek için bunu Çevre Ajansının yapmasını istiyorsunuz. Değerli arkadaşlar, bir internet sitesine girin, Türkiye Çevre Ajansının Yönetim Kurulu listesinde 6 kişiden 3'ünün fotoğrafı var, 3'ünün fotoğrafı bile yok. Bu Ajansın internet sitesine girdiğiniz zaman ne yaptıklarına dair herhangi bir bilgi olmadığı gibi, hayalî bir Ajans olarak ortada duruyor. Şimdi, biz, devletin yapması gereken gelir elde ettiği kimi iş ve işlemlerin doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Sayıştay denetimine tabi olmasını, bu ve benzeri hizmetlerin ‘kamusal hizmet’ adı altında devletin ya da o bölgede kurulu bulunan yerel yönetimlerin eliyle yapılmasını istiyoruz. Yasa, ağırlıklı olarak Muğla ve Muğla'nın çevresinde bulunan koylara demirleyecek olan yatlardan elde edilecek olan geliri kimin alacağıyla ilgili” diye konuştu. ‘MARMARA CAN ÇEKİŞİYOR’ HDP Adana Milletvekili Rıdvan Turan da Cumhurbaşkanı’na verilen yetkiye tepki gösterdi. “Eve suyun getirilmesi nasıl kamusal bir vazifeyse, kamunun, kamu kurumlarının vazifesiyse, atık suyun arıtılması da böyle bir şeydir” diyen Turan, “Siz bunu bir kesimin eline verirseniz, birileri bundan harbiden para kazanır. Para kazanır ama nihayetinde denetleyemezsiniz bile o suyun ne düzeyde arıtılıp artırılmadığını. Şimdi, denizi kirleten tesislere sorumluluktan bahsediliyor, işte, cezaların artırılmasından bahsediyor. Ya, arkadaşlar, inzibati tedbirlerle çözebileceğimizden çok daha fazla bir sorunlar yumağıyla karşı karşıyayız ne yazık ki çünkü Marmara can çekişiyor. Temizlemenin en kolay yöntemi kirletmemektir bir defa. Dolayısıyla, atık su deşarjının engellenmesi temeldir, bir başka deyişle, Marmara Denizi'nin alıcı ortam olarak kabul edilmesi sürdüğü sürece Marmara Denizi'nin temizlenmesi mümkün değildir” ifadelerini kullandı. Teklifin geneli üzerinde yapılan görüşmeler ardından birinci bölüm üzerine gruplar adına milletvekilleri söz aldı. ‘VARLIKLARIN TEKELLEŞTİRİLMESİ VAR’ HDP grubu adına söz alan Oya Ersoy, teklifin tamamen rant olan bir kanun olduğunu dile getirdi. İktidarın iklim krizini sermaye için fırsata çevirdiğini aktaran Ersoy, “Bu yasa teklifinde çevrenin korunması yok, doğanın talanının engellenmesi yok, su varlıklarının korunması yok; tam tersine, şirketlerinize yeni kâr alanları yaratmak var ve tabii her zamanki gibi bir de saraya yetki var. Bu kanun yürürlüğe girdiğinde Cumhurbaşkanı kendisine verilen bu yetkiyle çoğu büyükşehir belediyelerinde bulunan içme suyu barajlarının kullanım, yöntem ve oranlarını belirleyebilecek ve istediği dereye HES kurabilecek. Yani 1'inci maddede ne var? Su varlıklarının tamamen tekelleştirilerek ticarileştirilmesi var, bölgesel olarak suyun içmede, tarımsal alanlarda ya da enerjide kullanımının sermayenin çıkarı doğrultusunda yönetilmesi var ve bu konuda AKP Genel Başkanına tam yetki var” dedi. ‘SU VARLIKLARI ŞİRKETLERE TESLİM EDİLEMEZ’ Atık suyu arıtmak ve kullanmak çevrenin, ekolojik dengenin, tarım alanlarının, yaşam alanlarının ve halk sağlığının korunması için çok önemli olduğunu getirilmek istenen düzenleme ile arıtma hizmetini kamusal hizmet olmaktan çıkarılıp, özel sektöre ihale etmenin yasal zeminini oluşturulduğunu anlatan Ersoy, “Yani bu anlamda şirketleriniz kâr etsin- ve kâr edebileceği bir meta hâline dönüştürüyorsunuz. Şirketlerin amacı -adı üstünde, şirket; Ticaret Kanunu'na da bakın, meta- kâr elde etmektir. Denizlerin, su varlıklarının, ekolojinin korunması, halkın ve doğanın yararına, kamusal politikalarla ve kamusal denetimle olur. Su varlıklarının korunması, şirketlerin kârlılık hesaplarına bırakılamaz, teslim edilemez” şeklinde konuştu. ‘KOYLAR HALKA KAPATILACAK’ Çevre Ajansının yetkilerinin genişletilmesi ve yine özele devredilmesine dair de Ersoy, şöyle devam etti: “Evet, bu yasa teklifi geçerse tüm Türkiye kıyılarını kapsayan mapa ve şamandıra ihale verme yetkisi Çevre Ajansı Başkanlığına verilecek. Hemen hatırlayalım, Fethiye ve Dalaman'ın dünyaca ünlü koylarına 127 mapa ve 47 şamandıra ihalesi yapılmıştı. Kime verilmişti? Eski bir AKP milletvekiline verilmişti bu ihale ve halkın tepkisiyle bu ihale iptal edildi. İşte, bu yasa teklifi, bu izni Çevre Ajansına veriyor ve doğal sit alanları yok edilecek hatta Kıyı Kanunu kapsamındaki alanlar Çevre Ajansının kullanımına verildiğinde Ajans buralara özel şirket kurabilecek veya özel şirketlere devredip işletebilecek. Koylar, yat sahiplerine tamamen teslim edilecek, halka kapatılacak.” ‘CUMHURBAŞKANI’NA BOLCA YETKİ YANDAŞA GARANTİ’ CHP Grubu adına konuşan Ulaş Karasu’da “Cumhurbaşkanına bolca yetki, yandaşa da bolca garantinin verildiği bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız” yorumunda bulundu. Teklifin birinci bölümü üzerine de görüşmelerin tamamlanması ardından teklifin maddelerine geçildi.