Avukatlardan Gemlik Yürüyüşü çağrısı: Halklar adına önemli bir adım 2022-06-11 09:12:17   DİYARBAKIR - Öcalan’a uygulanan görüş yasağına karşı Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran avukatlar, 12 Haziran’da yapılacak Gemlik Yürüyüşü için çağrıda bulunarak, “Halkların barışının sağlanması için tecridin kırılması gerekiyor" dedi.    PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde derinleşerek devam eden tecride karşı Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu'nun (MED TUHAD-FED),  12 Haziran günü “Tecrit siyasetine karşı özgürlüğü savunmak için Gemlik'e yürüyoruz” şiarıyla yapacağı yürüyüşe bir çağrı da avukatlardan geldi.    Özgürlük İçin Hukukçular Derneği'nin (ÖHD), İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan Öcalan ile tutuklular Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Hayri Konar'a dönük devam eden avukat görüş yasağına karşı yapılan açıklama kapsamında Diyarbakır'a gelen avukatlar, Gemlik Yürüyüşü çağrısı yaptı. ÖHD'li avukatlar, barışın anahtarının Öcalan olduğunu söyledi.    ‘ÖCALAN BARIŞIN ANAHTARIDIR’   ÖHD Urfa Yöneticisi Serdar Tüm, 25 Mart 2020 tarihinden bu yana Öcalan üzerinde mutlak tecridin devam ettiğinin altını çizerek, “Bu mutlak tecrit çözümsüzlüğün ve barış müzakerelerinin de önünü tıkamaktadır. Öcalan barışın ve çözümün anahtarıdır. Bu anahtarın kapıları açabilmesi için İmralı’daki tecridin kırılması gerek. Gemlik’e bir yürüyüş var demokrasi ve barış isteyen her kesimi bu yürüyüşe davet ediyoruz. Yürüyüşün halklar açısından önemi çoktur, değindiğimiz gibi Öcalan çözüm ve barış demek. Halklar arasındaki barışın anahtarını açabilecek bir öneme sahiptir bu yürüyüş. Dolayısıyla Türkiye halklarının hepsinin bu yürüyüşe destek olması gerekmektedir. İmralı’daki tecridin kırılması gerekiyor” dedi.    ‘TECRİT İNSAN HAKKI İHLALİDİR’   ÖHD Van Şubesi Eşbaşkanı Medeni Gür, görüş yasağına tepki göstererek, “5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu’nda avukat, aile görüşü, hükümlü ve tutukluların bunu yapabileceğine dair kesin bir hüküm var" diyerek İmralı tecridine dikkat çekti. Gür, "İmralı tecridine baktığımız zaman hiçbir cezaevi sisteminde kendine yer bulamayan, kendine has bir sistem görüyoruz. Bir yılı aşkın bir süredir ne ailesiyle ne de avukatlarıyla hiçbir şekilde görüşemiyor. Bu şekliyle insan hakkı ihlalidir. Uluslararası kanunlarla da yasaklanmıştır” şeklinde ifadeler kullandı.    ‘HALKLAR İÇİN ÖNEMLİ BİR ADIM’   Gemlik Yürüyüşünün önemine de değinen Gür, yürüyüş için çağrıda bulunarak, “Gemlik Yürüyüşü şu açıdan çok önemli, hukuki talepler bir karşılık bulmuyor. Ve artık oraya gidilmesi bir durum ve müdahale edilmesi gereken bir olay haline geldi. Bu tecrit sadece oradaki bir kişinin sorunu değil. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sorunu değil. Buradaki bütün halkın sorunudur. Ve bu sorun derhal giderilmelidir. Bugün Kürdistan’ın dört bölgesinden Türkiye’nin birçok metropolünden Gemlik’e doğru yürüyüşe çıkılacak. Halklar adına atılabilecek bir adımın tesisi de olabilir. Gemlik’te buluşuyor ve bu bir önem kazanıyor” diye belirtti.    ‘HUKUK ÇAĞRIMIZ VAR’   ÖHD Mardin Şubesi avukatlarından Lokman Emen ise, tecridin hukuka aykırı olduğunu, İmralı'ya karşı devreye konulan hukuku açıklamanın mümkün olamayacağını kaydetti. Emen, “Ortada büyük bir hukuka aykırılık var. Tek bir şahsa uygulanan bir durum var. Tek bir şahsa özgü yaratılan bir kanun var. Bu, açıkça Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına aykırıdır. Avukatların kendi müvekkilleriyle görüşme hakkı var. Yine tutukluların hem avukatlarıyla hem de aileleriyle açık bir şekilde görüşme hakları var. Türkiye Cumhuriyeti açık bir şekilde kendi yasalarını bir bireye özgü olarak çiğniyor. Türkiye’nin kendi kanunlarını işletmesi için bir hukuk çağrımız var. Buna yönelik 775 avukat imzada bulundu. Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi kanunlarını uygulamasını ve avukatlarıyla görüştürülmesini talep ediyoruz” dedi.    YÜRÜYÜŞE ÇAĞRI   Yürüyüşün en temel hak olduğunu belirten Emen, devamla şunları söyledi; “Yöneticiler, iktidarlar kanunları uygulamadıklarında halkın en temel hakkı da yürüyüş yapmak. Anayasal olarak bu hak var. Ve bu haklarını kamuoyu ve iktidara yüksek bir sesle duyurmak. İmza da yürüyüş de bunun bir parçası.  Aslında toplumunda görevi bu. İktidar her zaman doğruyu yapacak diye bir şey yok. İktidarlar çoğu kez doğrudan hukuktan uzaklaşabiliyor. Anayasal haklarda bu yüzden var. İnsanların buna duyarlılık sağlaması gerekiyor. Bu yürüyüşe katılım sağlaması gerekiyor. Açık bir hukuka aykırılık var.  Bu hukuksuzluğun dile getirilmesi için, tıpkı imza etkinliği gibi yürüyüşün de sesli bir şekilde yapılması gerekiyor ki toplum ve iktidar duyabilsin."   MA / Eylem Akdağ - Berivan Kutlu