Ardından birçok Avînar doğdu: Anıları hep benimle 2022-06-15 09:48:31 ŞIRNAK - Devletin baskıları sonucu topraklarından koparılan, iki kez göç etmek zorunda kalan Hatice Yaman, Kuzey ve Doğu Suriye’de DAİŞ’e karşı savaşan kızını 2014 yılında yitirdi. Yaman, kızı için “Anıları her zaman aklımda ve hep benimle” dedi.   Şırnak’ın Uludere ilçesinde konuk olduğumuz 53 yaşındaki Hatice Yaman’ın hikayesi, Kürde reva görülen baskılara karşı pes etmemenin inatla yaşama tutunmanın özeti adeta. 1990’lı yıllarda devlet baskısının sonucu olan köy yakmaları ve zorunlu göçten nasibini alan Yaman, Şırnak merkeze bağlı Bêgûrza köyünden önce Gundikê Melê beldesine ardından Uludere ilçesine göç etmek zorunda kaldı. Doğduğu ve büyüdüğü topraklardan 90 yıllarda koparılan Yaman, köylerine yönelik baskında ağabeyi Osman İşten ile dayıları Haşim ve Ömer İşten’i kaybetti.    9 çocuğu olan Yaman’ı ve ailesini ise gittikleri yerlerde de baskı peşini bırakmadı. Devam eden baskılar nedeniyle 1991 yılında ailesiyle Uludere’ye yerleşen Yaman’ın, 23 Ağustos 2014 tarihinde Kuzey ve Doğu Suriye’nin Cizîre Kantonu’nda DAİŞ’e karşı savaşırken yaşamını yitiren kızı Zozan Yaman da aynı yıl dünyaya geldi. Daha çocuk yaşlarda devlet baskısıyla tanışan Zozan Yaman, ailenin beşinci çocuğu idi. Ailede Avînar diye hitap edilen Zozan Yaman, tanıklık ettiği baskı ve zulme karşı 2008 yılında Kürt özgürlük mücadelesine katıldı, ardından ise dünyaya gelen birçok kız çocuğuna Avînar ismi konuldu. Bunca baskı ve zulme rağmen anne Yaman’ı en çok zorlayan kızına duyduğu özlem oldu.    ‘YAŞADIKLARIMIZI HEP SORGULARDI’   Zozan’ın diğer çocuklarından farklı olduğunu belirten Yaman, “Okula gidiyordu ve çok çalışkan bir çocuktu. Gittiğinde bize bir şey anlatmadı. Gideceği gün cebinde 10 TL’si vardı ve çıkarıp bana uzatarak, ‘bana lazım değil sen de kalsın” dedi. Parasını geri verdim ama kabul etmedi. Kızımı en son gittiği gün gördüm” diye belirtti. Kızının sürekli maruz kaldıkları baskıları sorguladığını ve dönem dönem kendisine sorular yönettiğini ifade eden Yaman, “Küçük yaşta evlendirildim, köyümüz yakılıp talan edildiği için her zaman hayatımdan bahsetmemi isterdi. Hep ‘Ne zorluklar yaşadın, bana biraz anlatsana’ şeklinde sorular sorardı. Her akşam oturduğumuzda bunları anlatmamı isterdi. Devletin bize uyguladığı zulmü hep sorardı. Akıllı ve sorgulayan bir çocuktu, sürekli soru sorardı. Kendi yaşamımdan bahsettiğim zaman gelip beni kucaklar, öperdi” ifadelerini kullandı.    Kızının artık yaşamında bir anı olduğunu söyleyen Yaman, “Avinar (Zozan) sessiz bir çocuktu, kimseyi rahatsız etmezdi. Herkese karşı çok saygılıydı. Nereye gitsem benimle gelirdi. Kendi diline hep sahip çıkardı. Türkçe konuşmazdı. Her zaman Kürtçe konuşurdu. Benimle her şeyini paylaşıyordu. Arkadaş gibiydik. Hiçbir zaman beni üzmezdi. Anıları her zaman aklımda ve hep benimledir.  Üzgün olduğum zaman gelip beni güldürürdü. ‘Sen ağlarsan ben de ağlarım’ diyordu. Gittikten sonra eskisi gibi gülmedim. Sohbet etmeyi çok severdi. Her zaman topluma katılır sohbetleri dinlerdi. Tüm yaşamı benim için bir anı artık” diye belirtti.    ‘ÖZGÜR BİR YAŞAM İSTİYORUZ’   Konuşmasının devamında Türkiye’nin KDP işbirliğiyle Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerine yönelik sürdürdüğü saldırılara tepki gösteren Yaman, şöyle dedi: “Şuanda Başûr'a dönük saldırılar var. Benim yüreğim yandı başka annelerin yüreği yanmasın artık. Bu savaş son bulsun. Ölüm ve savaş istemiyoruz. Bu savaşa karşı herkes ayaklanmalı ve ses çıkarmalı. Bizler özgür bir yaşam istiyoruz.”