Kürt sorununun çözümü İmralı’dan geçer 2022-06-18 09:14:21   İSTANBUL - İmralı’da tecrit altında olan PKK Lideri Abdullah Öcalan ve diğer tutuklular için 775 avukatın yaptığı avukat görüş başvurusunu değerlendiren avukat Eda Önal, “Kürt sorunun demokratik yollarla çözümün yolu İmralı Cezaevi'nden geçmektedir” dedi.    Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) öncülüğünde İmralı Cezaevi’nde tecrit altında olan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile diğer tutuklular Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Hayri Konar'a yönelik devam eden avukat görüş yasağına dair 775 avukat başvuruda bulundu. Aralarında kurum temsilcileri ve baro başkanlarının da bulunduğu 29 baroya kayıtlı 775 avukat, 10-17 Haziran tarihleri aralığında avukat ziyareti gerçekleştirmek talebiyle Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. 10 Haziran’da yapılan başvurulara henüz bir dönüş sağlanmadı.    Konuya dair değerlendirmelerde bulunan Özgür Hukukçular Derneği (ÖHD), üyesi Avukat Eda Önal, Öcalan ve arkadaşlarının özgürlük ve güvenlik haklarının sağlanmasını istedi.      HABER ALINMAMASI KAYGI VERİCİ   Önal, 23 yıldır tecrit sistemi altında tutulan Abdullah Öcalan ile 7 Ağustos 2019 tarihinde adaya sevk edilen diğer tutuklulardan bugüne kadar haber alınmadığını ve tüm iletişim kanallarının da engellendiğini hatırlattı. İmralı’daki tutukluların15 aydır dış dünyadan tamamen izole bir şekilde bulunduğunu ve fiziki olarak tüm bağlarının koparıldığını vurgulayan Önal, bu durumun ciddi şekilde kaygı verici olduğunu söyledi.   ‘YANIT VERİLMESİ GEREKİYOR’   Haber alınamama halinin hem uluslararası hem de ulusal mevzuata aykırı olduğuna işaret eden Önal, bu kaygı ve belirsizlik halinin giderilmesi için harekete geçtiklerini dile getirdi. Önal, başvuruya ilişkin “Belirttiğimiz başvuru tarihi aralığına kadar yetkililerin bir yanıt vermesi gerekiyor. Bu başvurumuzda herhangi bir yanıt verilmediği takdirde iç hukuktaki farklı yollara ve uluslararası mekanizmalara başvurmaya devam edeceğiz” diye konuştu.   ‘GÖRÜŞ SAĞLANSIN’   Adalet Bakanlığı’nın İmralı’da hukuka aykırı bir şekilde yaklaştığını ifade eden Önal, bu duruma karşı birçok kez Anayasa Yasa Mahkemesi (AYM), Avrupa Parlamentosu  (AP) gibi kurumlara başvurular yaptıklarını ve halen bu başvurularına devam ettiklerini sözlerine ekledi. Önal, “Bu çağrımızı yineliyoruz; Öcalan'a yönelik avukat, görüş yasağındaki engeller kaldırılsın. Sayın Abdullah Öcalan ve diğer 3 tutuklular avukatlarıyla derhal görüştürülsün” dedi.    ‘BARIŞIN ÖZNESİ ÖCALAN'DIR’   “Kürt meselesinin öznesi Sayın Öcalan’dır” diye devam eden Önal, Türkiye’de bir toplumsal barışın inşası için Öcalan'ın özgürlüğünün şart olduğunun altını çizdi. Önal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu nedenle bizim buradan bütün ilgili kurumlara Öcalan'ın özgürlüğü,  aile ve avukatlarıyla görüşmesinin sağlanmasını ivedilikle talep ediyoruz. Çünkü Sayın Öcalan'a İmralı’da uygulanan politikalar yasaya uygun değil. Türkiye hukukunda uygulanan infaz rejim ayrı, İmralı’da uygulanan infaz rejimi ayrı uygulanıyor. Biz İmralı tecrit sistemine ‘istisna’ rejimi diyoruz. Şu anda İmralı'da bir istisnai infaz rejimi uygulanmaktadır. Bizim talebimizi Türkiye hukukunda yer alan infaz rejiminin İmralı Cezaevinde Sayın Öcalan başta olmak üzere diğer tutuklulara uygulanmasıdır. Şu ana kadar Türkiye bunların hiçbirini uygulamamıştır.”   MEVZUAT AYKIRILIK DEVAM EDİYOR   27 Temmuz 2011’den bu yana Öcalan'ın avukat görüş yasağının devam ettiğini ifade eden Önal, şunları söyledi: “2019’a kadar hava durumu, koster, disiplin cezaları bahane edilerek ulusal ve uluslararası mevzuatlara aykırı bir şekilde avukat-müvekkil görüşmesi yaptırılmamış, sadece 2019 yılında cezaevlerinde yapılan büyük açlık grevi direnişi neticesinde avukat görüşmesi yaptırılmıştı. 7 Ağustos 2019 tarihinden itibaren yine avukat-müvekkil görüşmesinde şu ana kadar yaptırılmamıştır.”    ‘ÖCALAN İLE KÜRT SORUNU DERİNLEŞİYOR’   Öcalan’ın birçok hakkının ihlal edildiğini ve gelinen süreçte ağırlaştırılmış tecritle karşı karşıya kaldığını vurgulayan Ünal, şöyle devam etti: “Bugüne kadar işkence yasağı, adil yargılanma hakkı, aile ve özel hayata saygı ile haberleşme hakkı ihlal edilmektedir. Bizler çok iyi biliyoruz ki 1999 yılında İmralı cezaevinde başlatılan tecrit şu anda toplumun her alanına sirayet etmiş durumdadır. Kürt soruna karşı devletin güvenlik politikaları ile İmralı Cezaevindeki tecrit eş güdümlü derinleşiyor. Tecrit ve Kürt sorunu birbiriyle bağlantılı olduğu bilinmelidir. Kürt sorunun demokratik yollarla çözümünün yolu İmralı Cezaevi’nden geçmektedir.”     TECRİT SİSTEMİNİN TOPLUMA YANSIMASI   İmralı'daki tecrit ağırlaştıkça Türkiye'de hak ve özgürlüklerin ortadan kalktığını belirten Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tecrit sistemiyle bağlantılı olarak baskıları ele aldığımızda şu an geldiğimiz nokta ortada. Bugün halihazırda, Kürtçe müzik ve gösteriler dahi yasak yasaklanıyor. Pazar günü İmralı’daki tecride karşı gerçekleştirilmek istenen Gemlik Yürüyüşü yasaklanıyor. Bu yasak hukuka, ulusal ve uluslararası mevzuata tamamen aykırı şekilde alınıyor. Toplumun en doğal hakkı olan toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmak isteyenlere polis, müdahalede bulunuyor.  Bu durum bize çok net bir şekilde İmralı'daki tecrit sisteminin tüm toplumu etkilediğini göstermektedir.”    İNCOMİONADO’NUN TESPİTİ   Öcalan ve diğer tutuklular için yaptıkları birçok başvurunun yetkililer tarafından yanıtsız bırakıldığını ve işlevsiz kılındığını kaydeden Önal, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi ve Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) tarafından Öcalan’ın durumuna ilişkin yaptığı mutlak iletişimsizlik/ alı koyma olan “incommunicado” tespitini hatırlattı. Ünal “incommunicado” yönteminin cezaevi idaresine bırakılmasının her türlü hak ihlaline neden olabileceğini kaydetti.    İŞKENCE YASAĞINA AYKIRI   İmralı'da Öcalan'a özgü geliştirilen tecrit sisteminin artık diğer cezaevlerinde de uygulandığını anlatan Önal, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazının 5275 sayılı kanun ile 25 ve 197’ncı maddelerine göre düzenlendiğini anımsattı. Bu yasaya göre hapis cezasının kişinin hayatı boyunca devam edeceği ve hiçbir şekilde ara verilmeyeceği belirtildiğini vurgulayan Önal, şöyle konuştu: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 18 Mart 2014 tarihli Öcalan 2 No’lu kararında bu yasal düzenlemenin işkence yasağına aykırı olduğunu ve hukuka uygun hale getirilmesini gerektiğini belirtilmiştir. Türkiye'nin AHİM ’in vermiş olduğu bu karara uymaması üzerine Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine başvuru yapılmış ve Komite Türkiye’nin kararı yerine getirmediğini, işkence yasağının devam ettiğini tespit etmiştir. Gerekli adımların atılması için Türkiye'ye Eylül 2022’ye kadar süre vermiştir. Bu kararın gereğinin yerilmesi için tecrit koşullarında ortadan kaldırılması ve 23 yıldır İmralı'da tutulan Sayın Öcalan'a yönelik bu uygulamaların sona ermesiyle mümkündür.”    ÖCALAN İÇİN ÖZGÜRLÜK ÇAĞRISI    Öcalan’la diyalog geliştirildiği dönemlerde tüm Türkiye halklarına umut aşılandığını dile getiren Önal, şu çağrıda bulundu: “İmralı kapılarının kapatıldığı zamanlarda ise toplumsal sorun ve felaketler yaşanmıştır. Sayın Öcalan, 23 yıllık tecrit sistemi süresince her zaman barıştan, diyalogdan ve çözümden yana olmuştur. Buradan tecrit siyasetine karşı barış ve umut hakkını hatırlatarak, başta Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı olmak üzere ulusal ve uluslararası ilgili kuruluşları Sayın Öcalan ve arkadaşları için aile, avukat ziyaretlerinin önünün açılmasını ve kendilerinden haber alınmasını talep ediyoruz. Herkesi Öcalan'ın özgürlük ve güvenlik haklarının sağlanması için destek çağrısında bulunuyoruz.”     MA / Esra Solin Dal