Emekçi mahallelerden Suruç’a bir gençlik önderi: Cebo 2022-07-20 09:01:43   ANKARA - Kobanê’yi yeniden inşa etmek için yola koyulan ve yakın dönemin gençlik önderlerinden biri olarak hafızalarda kalan Cebrail Günebakan’ın mücadelesi, emekçi mahallelerden Roboski’ye, cezaevlerinden Suruç’a kadar uzandı.    DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları sonrası, “Gezi’nin çocukları Kobanê’nin çocuklarıyla buluşmaya gidiyor” şiarıyla Kobanê’nin yeniden inşaa sürecinde yer almak için yola koyulan ve 20 Temmuz 2015’de Urfa’nın Suruç ilçesinde bulunan Amara Kültür Merkezi’ne buluşan 33 kişi DAİŞ canlı bomba saldırısında katledildi.    Çoğu gençlerden oluşan 33 kişiden biri de yoldaşlarının Cebo diye seslendiği Cebrail Günebakan’dı.    16 YAŞINDA TUTUKLANDI    Elazığlı olan ve 1992 yılında İstanbul’da doğan Cebrail, lise yıllarından sonra maruz bırakıldığı onlarca gözaltı ve tutuklamalara karşı mücadeleden geri adım atmadı. İstanbul’da 2010 yılında AKP’nin oylarıyla geçen “Taş atan çocuklar yasası” olarak da kamuoyunda bilinen yasal düzenleme ardından 10 Eylül 2010’da İstanbul Maltepe'de yapılan bir operasyonda Cebo, henüz 16 yaşında iken tutuklandı.   Yaklaşık 1,5 yıl Tekirdağ Çocuk Cezaevi’nde kalan Cebo, 2012 yılında tahliye oldu. Daha sonra gençlik çalışmalarının içinde aktif bir şekilde yer alan Cebo, 2013 yılında tekrar İstanbul'a geldikten sonra Gezi barikatlarının yanı sıra İstanbul’un tüm emekçi mahallelerinde faaliyet yürüttü. Gezi direnişinin ardından uyuşturucu karşıtı mücadele yürüten Cebo, 2013 yılında uyuşturucu çeteleri tarafından vuruldu ve ağır yaralandı. O yılın sonunda yeniden tutuklanan Cebo, 7 aylık tutukluluk ardından mücadelesine kaldığı yerden devam etti.     Mütevazi ve emekçi kişiliğiyle herkes tarafından sevilen Cebo, Kobanê’yi inşa kampanyası çalışmasının fikir üretim aşamasında da sorumluluk aldı.    O FOTOĞRAFLA TANINDI   Suruç Katliamı’ndan aylar öncesinde Adana'da DAİŞ’e karşı savaşırken yaşamını yitiren Sibel Bulut için taziye çadırı kurulmasında rol alan Cebo, polisin çadırlara saldırması sonucu gözaltına alınırken, sloganlarını engellemek isteyen bir polisin iki eliyle ağzını yırtarcasına açarak susturmaya çalıştığı fotoğraf ile kamuoyunda gündeme gelmişti. Cebo, fotoğrafın kendisine sorulmasına cevap olarak, "Ağzımızı da yırtsalar, türlü işkencelere de tabii tutsalar inatla sokağa çıkacağımızı haykırıyoruz. Biz sokakta halkların özlemini ve taleplerini dile getirmekten hiçbir zaman çekinmedik" sözleri, o fotoğraf gibi hala hafızalarda.    ‘ROJAVA BİZİM SESİMİZ, RENGİMİZ’   Katliamdan bir gün önce 19 Temmuz 2015’de sanal medya hesabından “Rojava bizim sesimiz, bizim rengimiz, hepimizin devrimi. Bijî şoreşa Rojava” paylaşımı yapan Cebo, “Beraber savunduk, beraber inşa edeceğiz” şiarıyla Kobanê’ye doğru yola çıkmak için Suruç sınırına vardığında 23 yaşında genç bir devrimciydi.    ÖZGÜR ÜLKE ÖZLEMİ    Gerçek faillerinin “ortaya çıkarılmadığı” Suruç Katliamı’nda yaşamını yitiren Cebo, 28 Aralık 2011 tarihinde gerçekleşen ve savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 19’u çocuk 34 kişinin katledildiği Roboski Katliamı’nın aydınlatılması için mücadele verenlerden biriydi. Cebo, katliamdan sonra oradaki çocuklara yardım etmek için Roboski’ye gitmişti. Katliamın 1’inci yılında kaleme aldığı “Kürdistan’ın çocukları” adlı yazısında orada tanık olduğu hikayeleri dile getiren Cebo, yazısına şu cümlelerle son vermişti: “Çocukların şeker yiyip doyasıya eğlendiği, hüzün ve öfke duygularını katliam olduğu için değil oyuncaklarını kaybettikleri için yaşadıkları, silahların yalnızca oyuncak olduğu bir yaşam için, bu çocukların bir Kürdistan’ı olmalı. Sömürgeci faşizmin tetikçilerinin, çocukları ve hiçbir insanı katledemediği, dağlarındaki berfînlerin güneşe uzandığı, nehirlerin çağladığı özgür ülke topraklarında büyümeli bu çocuklar. Kendi kanında uyuyan taş generallerin anısına yineliyoruz; Dîsa Dîsa Serhildan Azadîya Kurdîstan! Xwîna Zarokan Erdê Namîne.”   Ailesi ve mücadele arkadaşlarının anılarını yaşattığı Cebo’nun anısına Ankara’da “Günebakan Kültür Evi” açıldı. Kültür evinin açılışında konuşan Cebo’nun babası Hacı Günebakan ise oğlunu “O bizim Che Guevara’mız” sözleriyle tanımlıyordu.    Suruç Katliamı’nın 7’nci yılında ailesi Cebo’yu anlattı.     ANNE GÜNEBAKAN: CEBO SİYASETE GİRMİŞ    Cebo’nun 7 yaşında okula başladığını dile getiren anne Haskar Günebakan, Cebo’nun abisi ve kız kardeşini 3 ay boyunca okula götürüp getirdiğini ancak Cebo’nun ise iki gün sonra kendisine “anne artık sen gelme” dediğini anlattı. Oğlunun zekasının ilkokulda fark edildiğini ifade eden anne Günebakan, “Okul toplantılarına gidiyordum, hocası ‘Abla sen toplantılara gelme. Cebo çok akıllı, çok iyi’ diyordu. Lise yıllarında bir gün eve gelip bana, ‘Anne sana Ermeni soykırımını sormak istiyorum. Ermeni soykırımında köyümüze gelenler var mıydı’ dedi. Ben de köyümüze Ermenilerin geldiğini ancak kalmadığını söyledim. Köyümüze gelen Ermeni bir adamın yaşadıklarını anlattım, gözleri yaşla doldu. Daha 14-15 yaşındaydı. Sonra yaşamını yitiren Ermeni adamın çocukları olup, olmadığını sorarak, ‘Ben memlekete gideceğim, onları göreceğim’ dedi. Cebo o yaşında Ermeni soykırımını soruyordu” diye belirtti.    Cebo’nun çok kitap okuduğunu söyleyen anne Günebakan, “Bazen kızıyordum, ‘Sen derslerine niye çalışmıyorsun’ diye. ‘Anne derslerimi bitirdim, kitap okuyorum’ diyordu. Sonrasında öğrendim ki Cebo siyasete girmiş. Bir gün polisler peşine düştü. Kapı pencereleri kırarak, gözaltına aldılar. Daha öncesinde de polisler tarafından darp edilmiş, 12 gün hastanede kalmıştı. Hastanedeyken bir sürü ziyaretçi geliyordu. 15 yaşındaki bir çocuğun bu kadar ziyaretçisi, seveni olmasına şaşırıyordum” ifadelerini kullandı.   ‘SİYASETİ BIRAKMAM’   “Cebo, farklıydı” diye belirten Anne Günebakan, Cebo’nun kendisine sürekli “anne eşitlik olacak” dediğini aktardı. Oğlunun genç yaşta cezaevine girdiğini ifade eden Anne Günebakan, şöyle devam etti: “Çocukluğundan beri toplumun sorunlarına duyarlıydı. Evde sürekli haberler izliyordu. Gazete okuyordu. Ben bir gün yine sinirlendim, ‘Cebo bak sen böyle yaptın, cezaevine girdin. Ben perişan oldum’ dedim. Cebo, ise ‘Anne benden ne istiyorsan iste ama siyasetten çıkmamı isteme. Ben senin her dediğini yaparım, siyaseti bırakmam’ demişti.”   OYUNCAK TOPLADI    Cebo’nun Suruç’a gittiği günü anlatan anne Günebakan, “Bir gün telefonla aradığımda Suruç’ta olduğunu söyledi, sinirlendim. ‘Orası tehlikeli sen ne yapıyorsun’ dedim. Cebo da ‘Bugün Kobanê’ye gideceğim, akşam geleceğim. Oyuncak topladık. Arkadaşlarım hepsi gidiyor ben gitmesem olmaz’ cevabını vermişti” dedi. Suruç Katliamı bombacısının arkasında başkaca güçlerin olduğunu dile getiren anne Günebakan, “Sadece oyuncak götürmek istediler. Defter, çanta, ayakkabı göndermek istediler. Sadece Cebo değil, gençlerin hepsi iyilik yapmak, yardımlaşmak için gittiler. Onların amaçları belliydi. Canlı bombanın arkasında ise devlet vardı, bir kişi kendiliğinden bunu yapamaz” dedi.    ‘GENÇLİK ÖNDERİYDİ’    Cebo için, “O benim hem kuzenim, hem arkadaşım, hem de yoldaşımdı” sözlerini kullanan amca kızı Bahar Günebakan, Cebo’nun bir gençlik önderi olduğunu vurguladı. Nerede bir ihtiyaç varsa Cebo’nun orada olduğuna dikkat çeken kuzen Günebakan, “Hiçbir zaman geri durmadı ve yüzünde asla bir yılgınlık, yorgunluk ifadesi bulunmazdı. 2014'te gözaltına alınıp işkencelere maruz kaldı. Suruç'ta katledildiğinde 23 yaşındaydı. Onunla omuz omuza mücadele etmenin onuruyla yaşıyorum” diye konuştu.     ‘ONLARI SURUÇ’A GÖTÜREN DEVRİMCİ İRADEYDİ’   Cebo ve arkadaşlarının "Kobane'yi yeniden inşa" çağrısıyla savaşın izlerini silmek üzere farklı şehirlerden yola çıktıklarını anımsatan Günebakan, “Onları Suruç'a götüren yalnızca vicdanları değil, aynı zamanda devrimci bir iradeydi. Katliamla yok edilmek istenen de bu devrimci iradeydi. Suruç'ta canlı bomba olacağına dair istihbarat bilgisine rağmen, hiçbir tedbir alınmadı, güvenlik güçleri katliama göz yumdu. Katliam sonrasında çevik kuvvet ambulans geçişini engellediği gibi yaralıların üzerine biber gazı sıktı. Ve 33 düş yolcumuzu sonsuzluğa uğurladık” ifadelerini kullandı.    Katliamdan sonra gelişen dava sürecinin aylarca devam eden gizlilik kararıyla başladığını hatırlatan Günebakan, katliamın gerçekleşmesinde sorumlu olan kamu görevlilerinin ihmalinin yok sayıldığını, avukatların soruşturmanın genişletilmesi için verdikleri dilekçelerinin işleme konulmadığını belirtti. Günebakan, “Görülen her davada avukatların talepleri sürekli reddedildiği gibi ailelerin davayı takip etmesi engellendi. 7 yıllık adalet arayışı boyunca katiller değil; Suruç yaralıları, aileleri ve avukatları yargılandı ve tutuklandı” şeklinde konuştu.   MA / Fırat Can Arslan