‘Bir dönemi sonlandıran cinayet karartılmaya çalışıldı’ 2022-07-21 09:13:17   URFA - Ceylanpınar’da "çözüm süreci"nin bitirilmesine gerekçe yapılan 2 polisin öldürülmesi üzerinden 7 yıl geçti. 9 kişinin beraat ettiği dosyanın avukatları, delillere işaret ederek, “Olay her yönü ile karartılmaya çalışıldı” dedi.    “Çözüm” adı verilen sürecin sonlanmasına gerekçe olarak gösterilen Ceylanpınar’da 2 polisin öldürülmesi olayının üzerinden 7 yıl geçti. 22 Temmuz 2022’de Feyyaz Yumuşak ve Okan Uçar isimli iki polis, Ceylanpınar ilçesinde kaldıkları evde başlarından vurulmuş olarak bulundu. İktidarın süreci bitirmek için bahane olarak kullandığı cinayetler nedeniyle haklarında hiçbir somut delil olmamasına rağmen 7 genç işkence gördü ve uzun süre cezaevinde tutuldu. Urfa 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi, 1 Mart 2018 tarihindeki karar duruşmasında 4'ü tutuklu 9 sanığın tamamı hakkında “…her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, yüklenen suçların sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı tüm dosya kapsamından anlaşıldığından” diyerek beraat kararı verdi.    Yerel mahkeme savcısının istinaf için dosyayı gönderdiği Antep Bölge Adliye Mahkemesi 18. Dairesi, 16 Nisan 2019 tarihinde kararı onadı. Dosya Yargıtay'a taşındı.     Yargıtay'da olan dosya için Yargıtay savcısı, 29 Haziran 2021’de verdiği mütalaasında, yerel mahkemenin verdiği beraat kararının bozulması talebinde bulundu. Yargıtay Savcısı Başak Yüksel Korkmaz, sanıklar hakkında verilen beraat kararlarına ilişkin, “eksik inceleme ve araştırmayla hüküm kurulduğu” değerlendirmesini yaptı, kararların bozulmasını istedi.  Mütalaasında, cinayetlerin “YDG-H Ceylanpınar gençlik yapılanması”  tarafından işlendiği tezini öne süren savcı, olaydan 2,5 yıl sonra yakalanan sanık Mustafa S.’nin de “YDGH’nin Ceylanpınar sorumlusu olduğu” ve “saldırının emrini verdiğini” öne sürdü. Mustafa S. hakkında, Ceylanpınar suikastlarının da içinde bulunduğu suçlamalar üzerinden “2017/39643 sayılı” soruşturma yürütüldüğünü kaydeden savcı, bu soruşturmadaki “delillerin” dosyaya konulmasını istedi.   Sanıklardan alınan dijital materyallerin bir kısmında inceleme yapılmadığını ve imajlarının alınmadığının belirtildiği mütalaada, “… el konulan tüm dijital materyallerin Siber Daire Başkanlığı'nca fiziksel imajları alınmak suretiyle eksikliklerin giderilerek materyal içeriklerinin ve cep telefonlarına takılarak kullanılmış GSM hatlarının tespitinin gerektiği” belirtildi.   BAZ KAYITLARININ HARİTASI İSTENDİ   Mütalaada, sanıkların telefonlarının baz hareketlerinin haritasının çıkarılması, polis memurlarının evinin çevresindeki HTS kayıtlarında belirlenen “kullan at” GSM hatlarının tespit edilerek, incelenmesi gerektiği belirtildi. Savcı Korkmaz, sanıklar hakkındaki baz kayıtlarının haritasının çıkarılmasında dikkat edilmesi gereken yerleri maddeler halinde açıklarken, öldürülen iki polisin arkadaşı polis memuru E.G.’ye ait baz kayıtlarının haritasını da istedi. Savcı Korkmaz, “Sanıklar veya maktullerle iletişimleri olması halinde bu hatların ve telsiz kestirmesinin yapıldığı bölgenin, baz hikayesinde sanıklarla ve maktullerle varsa baz irtibatlarının da gösterilmesinin istenmesini” talep etti. Korkmaz, sanıkların suçlanmasına yönelik deliller arasında gösterilen ve üzerindeki parmak izleri sanıklarla eşleşmeyen polislerin evinin 100 metre ilerisinde bulunan sigara izmaritlerinin de tekrar Ankara Jandarma veya Polis Kriminal Laboratuvarı’na gönderilerek DNA analizi yaptırılmasını istedi.   Dosyada herhangi bir ilerlemenin kaydedilmezken, dosya avukatı Mahmut Vefa ve soruşturma aşamasında bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) Urfa Şubesi Eşbaşkanı Mustafa Vefa, değerlendirmelerde bulundu.    Dosyanın avukatı Mahmut Vefa, 2 polisin bir gün önce 2 polis arkadaşı ile birlikte kendi dairelerine girdiklerini ve sabah polislerden ikisinin ölü bulunduğu, diğer ikisi hakkında ise herhangi bir soruşturma açılmadığını ifade etti.    ‘PKK ÜZERİNE YIKILMAYA ÇALIŞILDI’   Cinayetin HDP içerisinde çalışma yürüten 7 gencin üzerine yıkılmaya çalışıldığını ifade eden Vefa, “‘ANF’de 2 polis cezalandırıldı’ şeklinde bir haber çıkınca, olay doğrudan PKK’nin üzerine yıkıldı. O dönem milletvekilliği yapan Leyla Güven, dönemin Urfa Valisi ile görüştü. Güven, gözaltında tutulanlara işkence uygulanmasına dair vali ile görüşüyor. Vali orada Güven’e bu olayın örgütle bir ilgisinin olmadığını ve kendi iç çatışmaları olduğunu söylüyor. Cenazede de konunun örgüt ile ilgili olmadığına dair açık beyanlarda bulunuyor. Ancak TEM şubesi ısrarla suçu çocukların üzerine yüklemeye çalışıyordu” diye anlattı.         ‘KARARTILMAYA ÇALIŞILDI’   Gençlerin tutuklanmalarına sebep olan iddianamede yer alan beyanlara değinen Vefa şunları söyledi: “İddianamede, yan daireyi kiralayan bir sanık vardı. Bu yan daireden diğer dairenin balkonuna atlayarak polislerin öldürüldüğü şeklinde bir senaryo uyduruldu. Ancak olay anında da kapı açılmadığı için yan taraftan evin balkonuna atlamak için gelen özel harekat polisleri bile balkona atlayamadılar. Çünkü fiziken imkânı yoktu. Kapı da zorlanmamıştı. Dışarıdan girildiğine dair de bir şey yoktu. Biz eve gelen diğer 2 polisin de şüpheli olarak dinlenmesi gerektiğini talep ettik ama mahkeme kabul etmedi. İkisi de tanık olarak dinlendi. Polisler, eve hiç girmediklerini söylediler. Fakat sonra evin her yerinde parmak izleri çıktı. Hatta o sokakta bulunan bakkal da eve 4 polisin gittiğini ve kendisinden bir şeyler aldığını söylüyor. Biz HTS kayıtlarını istedik ama kayıtların imha edildiğine dair bir tutanak koydular dosyaya. Olay her yönü ile karartılmaya çalışıldı. Bu çocukların üzerine yüklenmeye çalışıldı.”   Yargıtay Başsavcılığı'nın mütalaasından sonra her hangi bir gelişme kaydedilmediğini ifade ede Vefa, olayın hala muğlaklığını koruduğunu söyledi.    Ceylanpınar olayının 2015 sürecinde gerçekleşecek olan karanlık olaylar silsilesinin başlangıçlarından biri olduğunu ifade eden İHD Şube Eşbaşkanı Mustafa Vefa, “2015 yılında Urfa’da yaşanan olayların neredeyse hiçbiri aydınlanmamış durumda” dedi.    ‘BU OLAY NORMAL BİR OLAY DEĞİLDİ’   Cinayetlerin yaşandığı gün gördükleri haber ile durumu öğrendiklerini söyleyen Vefa, daha sonra ilçede çok sayıda gözaltı operasyonunun yapıldığını ve çok sayıda kişinin gözaltına alındığını kaydetti. Gözaltındaki gençleri görmeye gittiklerinde bir insanlık dramı ile karşılaştıklarını belirten Vefa, o günü şöyle anlattı: “Biz sadece iki polisin öldürüldüğünü ve çok sayıda insanın bu olay ardından gözaltına alındığını biliyorduk. Gözaltına alınan ve aralarında müvekkilimin de olduğu gençlerin olayla nasıl bağlantısı olduklarını biz de bilmiyorduk, hatta bu operasyonu sürdüren savcılık da bilmiyordu. Gözaltındakiler birçok işkenceden geçti ve insanlık dışı muamelelere maruz bırakıldı. Biz her türlü girişime rağmen bunları engelleyemedik. Cinsel işkence başta olmak üzere, Filistin askısı gibi birçok vahşi yöntem ile bu olayı gözaltına alınan kişilerin üzerine yıkmaya çabalıyorlardı. Hem bizler hem de müvekkiller yaşananlara anlam veremedik. Olayla yakından ya da uzaktan alakası olmayan kişilerin bu şekilde gözaltına alınarak vahşi yöntemler ile bu suçu işlediklerini kabul ettirmeye çalışmaları bu olayın basit bir olay olmadığını orada anladık.”   Müvekkili ve gözaltına alınan diğer gençler ile polisler arasında herhangi bir irtibat olmadığını belirten Vefa, sorgulama sırasında polislerin müvekkiline, “Polisleri siz öldürdünüz bunu kabul etmek zorundasınız” dedirtmeye çalıştığını öğrendiklerini aktardı. Gözaltındakilere ağır işkenceler uygulandığını söyleyen Vefa, “Benim müvekkilimi yerde sürükleyerek içeriye getirdiler. Çünkü ne ayakta durabiliyor ne de kollarını kaldırabiliyordu. 42 dakika boyunca Filistin askısında bırakılmıştı. Hiçbir gence doğru düzgün soru sormamışlar, sadece suçu kabullendirmeye çalışmışlar” dedi.    İHBAR EDEN FETÖ’DEN YARGILANDI   Müvekkillerinin tutuklanması ardından dosyanın ağır ceza mahkemesinde görülmeye başlandığını kaydeden Vefa, gerçekleşen infazların gençlerin ve orada siyasi faaliyet gösteren bir çok insanın üzerine yıkılmaya çalışıldığını anladıklarını vurguladı. Dosya içerisinde yer alan ve gençlerin gözaltına alınmasına gerekçe yapılan ihbar aramasına değinen Vefa, “Arama ankesörlü telefon ile yapılıyor ve bu kişinin de ilerleyen süreçte FETÖ bağlantısı olduğu ortaya çıktı. Bununla beraber polislerin öldürüldüğü ikamette kapının hiç zorlanmadığı ve anahtarla açıldığı, camdan ya da başka bir yerden kimsenin eve girmediği belirlendi” bilgilerini paylaştı.    CİNAYETLER AYDINLATILMADI   Cinayetin polisleri tanıyanlar tarafından işlendiğini işaret eden Vefa, son olarak şunları söyledi: “Bu olaydan sonra bölgede ard arda katliamlar yaşanmaya başladı. 2015 yılı da bizim için sistematik işkencenin en yoğun olduğu yıldı. Gelişen süreçte şehir savaşları, yaşanan işkence vakaları bu dosyaya titizlik ile yaklaşılması gerektiğini ortaya koydu. O tarihlerde işlenen cinayetler yeteri kadar araştırılmadı. Öldürülen polislerin mesai arkadaşları tam olarak dinlenilmedi. İlk ifade veren polislerin bazıları servisten erken indiklerini söylediler, fakat görüntülerde inmedikleri ortaya çıktı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı en son verilen beraat kararının bozulmasını istemiş, bizim istediğimiz bazı şeyler de talep edilmiş verilen kararda. Gözaltına alınanların verdikleri beyanların ise işkence sebebiyle verildiği apaçık ortada. Bu dosyadan bir şey elde edemediler. Müvekkillere de bunları kabul ettiremediler. Bu sebeple yargılanan herkes beraat etti. Biz beraat kararından sonra birileri tarafından öldürülen bu insanları öldürenlerin peşine düşülmesi gerektiğini bekliyorduk. Buna ilişkin araştırma ve soruşturmanın sürmesini bekliyorduk, fakat kesildi. Bu cinayetin aydınlatılması ile Türkiye’deki bir çok cinayet ve katliam da ortaya çıkarılacaktır. Bir el tarafından bu şekilde çözüm süreci bitirildi. Devamında kitlesel katliamlar, tutuklamalar, gözaltılar ardı ardına geldi. Bunun başlangıcı sayılan Ceylanpınar cinayeti hala çözülmeden karanlık bir şekilde orda duruyor.”     MA / Ceylan Şahinli