‘Bazo Yılmaz mücadele için her şeyi göze aldı’ 2022-08-23 09:00:24   URFA - Cezaevinde katledilen ağır hasta tutuklu Bazo Yılmaz’ı anlatan arkadaşları, hasta olmasına rağmen verdiği mücadeleden taviz vermediğini belirterek, “Düşman hukuku” ile karşı karşıya kaldığını söyledi.   Urfa 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde ağır hasta tutuklu Bazo Yılmaz (67), 18 Ağustos tarihinde katledildi. Yılmaz’ın cenazesi, Halfeti’ye bağlı kırsal Gogan Mahallesi’nde 19 Ağustos’ta binlerce kişinin katıldığı bir törenle Yukarı Göklü Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi.    Yukarı Göklü’de (Gogan) 2009 ile 2014 yılları arasında Belde Belediye Başkanlığı yapan Yılmaz, 2014 yılında yapılan yerel seçimlerde Halfeti Belediyesi Meclis üyesi seçildi. Yılmaz, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) soruşturması nedeniyle 12 Aralık 2016 tarihinde 284 kişiyle birlikte gözaltına alındı. Yılmaz, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) ve astım hastalığı olmasına rağmen 25 gün kapalı spor salonunda elverişsiz, sağlık ve hijyenden uzak koşullarda gözaltında tutulduktan sonra 80 kişiyle birlikte tutuklandı. Hakkında dava açılan Yılmaz’a 2018 yılında "örgüt üyeliği" iddiasıyla 9 yıl hapis cezası verildi.   Yılmaz’ı, cezaevinde beraber kaldığı ve siyasi çalışmalarında birlikte mücadele ettiği arkadaşları Mezopotamya Ajansı’na anlattı. ‘KAPALI SPOR SALONUNDAN 25 GÜN’   Yılmaz ile birlikte 25 gün gözaltında tutulan ve ardından tutuklanan Sedat Çelik (61), gözaltı esnasında yaşananları şu şekilde anlattı: “Daha önce Bazo Yılmaz belde başkanlığı yaptığında 1-2 defa programlarda karşılaştık. Ama gözaltında spor salonunda daha yakından tanıdım. Haliliye Belediyesi’ne ait bir spor salonu, gözaltı merkezi olarak seçilmişti. Yüzlerce kişi gözaltındaydık ve spor salonunun içinde demir bariyerler ile birbirimizden ayrılmıştık. Ben ile Bazo arkadaş 6’ncı istasyonda beraber kaldık 25 gün boyunca. O zaman astım hastalığı vardı ve ilaç kullanıyordu. Kaldığımız yerin hijyenik şartları çok kötüydü. Her yer tozdu. Bazo Yılmaz’ın solunum ile ilgili sorunları vardı. Yerde yatıyorduk. Durumu her gün daha kötüye gidiyordu. Ben ‘nasıl bu halde gözaltına alırlar’ diye hep düşünüyordum. Çoğu zaman durumu kötü olduğunda sedye ile spor salonunun girişinde bekleyen ambulansın yanına götürür birtakım ilaçlar ve hava verip geri getirirlerdi.”     ‘TEK SUÇU MÜCADELE ETMESİYDİ’   Bazo Yılmaz’ın gözaltından sonra sağlık durumunun daha kötüye gittiğini belirten Çelik, astım hastalığının KOAH’a dönüştüğünü kaydetti. Tutuldukları Hilvan 2 Nolu Kapalı Cezaevi’nde farklı koğuşlarda kaldıklarını dile getiren Çelik, “Cezaevindeyken bazen haftada bir spor esnası ya da sohbetler esnasında karşılaşıyorduk. Ben sağlık durumunu sorduğumda bana ‘iyiyim idare ediyor’ diyordu. Sağlık durumunun kötü olduğunu kimseye belli etmezdi, kimse üzülmesin diye. Daha sonra sağlık durumu kötüye gitti ve yaşamını yitirdi. İyi bir arkadaştı, sohbeti güzeldi. Bir suç işlememişti. Tek suçu halkın özgürlüğü için mücadele etmesiydi. Bu halkın aydınlanması için mücadele etti. Hala cezaevinde ağır hasta tutuklular var. Bu bir insanlık suçu. Buna karşı acil olarak bir şeyler yapılmalı. İnsanlar anadili için mücadele verdiği için şu an cezaevinde birer rehine olarak tutuluyorlar” diye konuştu.   ‘NEFES ALAMIYORDU’   Yılmaz, cezaevinde sağlık sorunlarının ağırlaşması üzerine 8 Şubat 2021’de İstanbul’da bulunan Adli Tıp Kurulu (ATK) Başkanlığı 3’üncü İhtisas Kurulu’na kaldırıldı. 4 gün süren yolculuk esnasında Yılmaz’ın hiçbir ihtiyacı karşılanmadı. ATK, Yılmaz için “cezaevinde kalabilir” raporu verdi. Raporun detayları ise Yılmaz’ın avukatları ve ailesi ile paylaşılmadı. Rapora dair Anayasa Mahkemesi’ne yapılan itiraz, “Cezaevi şartlarında cezasının infazına devam edebileceği” gerekçesiyle oy birliğiyle reddedildi. Yılmaz ile 2020 yılında aynı koğuşta kalan Mehmet Kültür (60) Bazo Yılmaz ve diğer hasta tutuklulara karşı ATK’nin verdiği kararların “Düşman hukuku” olduğunu belirti. Bazo Yılmaz’ın cezaevinde bir gününü anlatan Kültür, "Hastaydı, oksijen tüpü olmadan nefes alamıyordu. Nefesi kesiliyordu. Sabah sayım oluyordu. Sayımdan sonra onu alıp revire götürüyorlardı ve 3-4 saat oksijen veriliyordu. Öğlen yemek için getiriyorlardı ve ardından tekrar götürülüyordu. Akşam yemeğinden sonra tekrar getiriliyordu ve ilaçları vardı, onları veriyorduk. Günü bu şekilde tamamlıyordu” diye belirti.   ‘DÜŞMAN HUKUKU’   Bazo Yılmaz’ın serbest kalması için İHD ve Adalet Bakanlığı’na dilekçe ve fakslar yolladıklarını hatırlatan Kültür, “Biz arkadaşları olarak ona yardım ediyorduk yoksa tek başına kalması imkansızdı. ‘Cezaevinde kalamaz’ dedik ancak bırakmadılar. Sağlık sorunları karşısında resmi tutum, düşmanca bir yaklaşım vardı. Sağlık sorunlarına dair raporlar esas alınmıyordu. Hastalığını mücadele için bir sorun haline getirmiyordu. Düşmanca yaklaştıklarını bildiği için bir şey demiyordu. Neden ona karşı düşmanca bir yaklaşım olduğunu, neden serbest bırakılmadığını, neden bu şekilde ona yöneldiklerinin farkındaydı. Bunun için hiçbir zaman baş eğmedi. Sırf serbest kalmak uğruna mücadelesine ihanet etmedi. Mücadeleye bağlı bir insandı. Mücadele için her şeyi göze almıştı. Yasalar uygulansa hasta tutuklular serbest bırakılır ama uygulanmıyor. Düşman hukuku uygulanıyor tutuklular için. Biz bir olursak, içerde bulunan tutukluların sesi olursak, o zaman onları serbest bırakmak zorunda kalırlar” şeklinde konuştu.   ‘SİYASİ BİR TERCİH’   Yılmaz’ın Gogan belde belediye başkanlığı yaptığı esnada Halfeti ilçe belediye başkanı olan Mahmut Özdemir, Yılmaz için “40 yıllık mücadele arkadaşlığımız var” dedi. “Parti ilke ve ahlakın dayalı halk ile iç içe olan bir siyasetçiydi” diyen Özdemir, “Çok güzel bir yerel yönetim pratiğini sergiledi. Halkla ilişkileri çok iyiydi. Halk ile bütünleşmişti. Bunun içindir ki halk onun cenazesini 7’den 70’e sahiplendi. Herkes kepenk kapatarak belediye başkanını sahiplendi. Bizim için acı bir kayıp oldu. Hukuksuz ve siyasi bir kararla tutuklandı. 6 yıl cezaevinde tutuldu. Cezaevinden önce de hastaydı. Birçok kurum ve kuruluş serbest bırakılması için çaba sarf etti ama yine bir siyasi tercih olarak bırakılmadı. Bu devletin ayıbıdır. Biz mücadele arkadaşları olarak onun mücadelesini yarım bıraktığı yerden devam ettireceğiz. Bunda kesinlikle kararlıyız. Bazo arkadaşın hayatını kaybetmesinde cezaevi yönetimi ve ATK sorumludur” dedi.    ‘NEFES ALACAK DURUMDA DEĞİLDİ’   Bazo Yılmaz ile akraba (babasının amcası ve annesinin dayısının oğlu) olan Sabri Yılmaz’ın (49), çocukluk yılları “her şeyi ondan öğrendim” dediği Yılmaz ile birlikte geçti. 1990’lı yıllarda siyasi nedenlerden kaynaklı Bazo Yılmaz, Avrupa’ya gitti ve 2008 yılında geri döndü. Yılmaz, döndükten sonra Gogan beldesinde belediye başkanı olarak seçildi. Belediyede 4 yıl beraber çalıştıklarını belirten Sabri Yılmaz, “Çocuk ile çocuk olan, büyükler ile büyük olan biriydi. Bütün insanları seven kucaklayan bir kişiliği vardı. Hastalığı nedeniyle bazen agresif olurdu ama halk ile hep diyalog içindeydi. Sevecendi” dedi. 25 gün önce Bazo Yılmaz’ın cezaevi görüşüne gittiğini belirten Yılmaz, devamında şunları söyledi: “Ben ve amca oğlumu görüşmeye çağırdı ve biz gittik. 45 dakika görüştük, hep gülüyordu ve bize moral vermeye çalışıyordu. Bizi dertleşmek için çağırmıştı. Bize bir sürü soru soru. ‘Kim var, kim yok, kim kaldı, kim öldü’ sorular ile herkesi tek tek sordu. Hastalığına rağmen Gogan'ın altyapı sorunlarını sordu. Halkın sorunları ile ilgileniyordu. Kapalı görüştü, bize iyi görünmeye çalışıyordu. Bazo başkan ayakta kalacak, nefes alacak durumda değildi. Ancak son nefesine kadar ‘halkım’ dedi. Durumunun kötü olduğunu hiçbir zaman ailesine belli etmedi.”   MA / Emrullah Acar