‘Mahkeme yalanı örtbas etmek için ceza verdi’ 2022-09-10 09:13:15   İSTANBUL - Haklarında açılan davada tanık beyanlarını çürüttüklerini belirten gazeteci Sadık Topaloğlu ve Sadiye Eser, savcının da tanıklar gibi yalan söylediğini ve mahkemenin bu yalanı örtbas etmek için ceza verdiğini söyledi.     İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 29 Kasım 2019’da gözaltına alınan ve 3 Aralık’ta sevk edildikleri adliyede tutuklanan gazeteci Sadiye Eser ve Sadık Topaloğlu hakkında “Örgüt üyeliği” iddiasıyla açılan dava İstanbul 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde karara bağlandı. 8 Eylül’deki duruşmada, tanık Dilek Akyol ve Özgür Baran’ın çelişkili ifadeleri esas alınarak Topaloğlu ile Eser’e 6’şar yıl 3’er ay hapis cezası verildi.   Yeni Yaşam Gazetesi editörü Sadık Topaloğlu ile gazeteci Sadiye Eser, kendilerine yöneltilen suçlama ve verilen cezayı Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.     DUYUM İDDİANAMESİ   İddianamede kendilerine yöneltilen suçlamaların “tutarsız” olduğunu belirten Topaloğlu, “delil” olarak gösterilen söz konusu durumların temellerinin olmadığın ifade etti. Bu durumu mahkemelerde ispat ettiklerini kaydeden Topaloğlu, “Emniyetten başlamak gerekiyor. Bu açıkça gazetecilere yönelik bir komplodur. Verilen ceza ile bu komploya kılıf hazırlanmaya çalışıldı. Çünkü emniyete götürüldüğümüzde aleyhimizde sadece Özgür Baran beyan vermişti. Baran, 2014’te pasaport ile yurtdışına gittiğimizi ve oradan ise Kandil’e gittiğimizi ileri sürmüş. Bunu da gördüğü üzerinden anlatmıyor. Duyumlara dayandırıyor” dedi.    ‘TANIK’ TANIMIYOR   İddianamenin temeline konulan yurt dışına çıkma durumuna işaret eden Topaloğlu, emniyetin ve pasaport şubelerinin yaptığı araştırma sonucunda 2014’te ‘KCK Basın Davası’ nedeniyle hakkında yurt dışına çıkış yasağı olduğunun ortaya çıktığını ayrıca o dönemde pasaportunun olmadığı bilgisinin de soruşturmada yer aldığının altını çizdi. Topaloğlu, “Bunu görür görmez koştur koştur Van Cezaevine gittiler. Orada Dilek Akyol diye birinin önüne fotoğraflarımı koyuyorlar ve beni tanıdığı yönünde beyan vermesi dayatılıyor. Ancak Akyol, beni tanımadığını söylüyor.  Bunu, kendisi duruşmada paylaştı. Beni tanımadığını söylemesine rağmen iddianamede yer aldı” diye konuştu.   ‘YALAN SÖYLEDİĞİ ORTADIR’   Aleyhte beyan veren Baran’ı ise tanımadığını belirten Topaloğlu, “Ben gazeteciyim. Defalarca kez televizyonlara programlar yaptım. Sokakta karşılaştığım insanlar arasında bile beni tanıyanlar çıkıyor. Söz konusu kişi 182 kişi hakkında beyan vermiş. Bunun için de gazeteci yeğenim de vardı. Yargılandığı Adıyaman 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde beraat aldı. Tanık Özgür Baran’ın açık yalan söylediği mahkeme kararları dahil ortadır. O bile ne kadar açık söylediği açık kanıttır” diye belirtti.   ‘TANIK YALAN SÖYLEDİ’   Baran’ın “saçları beyazdır” şeklinde beyan verdiğini aktaran Topaloğlu, saçlarının beyaz olmadığını söyledi. Topaloğlu, “Saçlarımın beyaz olmadığını, tanığın net bir şekilde yalan söylediğini kanıtlamak için bilirkişi raporuna gerek yok. Nitekim bu iddialar üzerine bir iddianame hazırlandı” dedi.   Topaloğlu, kendisi ve Eser hakkında beyanda bulunan Baran’a elden tebligat verilmesine rağmen tek bir duruşmaya dahi gelmediğini ve mahkemenin en son dinlemekten vazgeçmek zorunda kaldığını belirtti. Ancak buna rağmen iddia makamının Baran’ın iddiaları üzerinden ceza talepli mütalaa sunduğunun altını çizen Topaloğlu, “Savcı skandallarla dolu bir mütalaa vermiştir. Savcı açık bir şekilde hem delil kararttı hem yalan söyledi” ifadelerini kullandı.   ‘SAVCININ YALANI’   Topaloğlu, emniyete yurt dışına seyahat amaçlı çıktığını ancak suçlama konusu yapılan yılda ise herhangi bir ülkeye gitmediğini paylaştığını ve bunun dosyada mevcut olduğunu aktardı. Ancak buna rağmen savcının Topaloğlu’nun “her ne kadar yurtdışına çıkmadığını ifade etse de dosyada  yurtdışı giriş çıkışlarının olduğu görülüyor” dediğini ve gerçeği örtbas etmeye çalıştığını belirten Topaloğlu, “Bunun yalan olduğunu ortaya çıkarmak için mahkeme başkanı şayet dosyaya bir bakabilseydi, emniyet ifadesinde de ilk mahkemede de benim böyle bir şey söylemediğim ifade tutanaklarında bellidir, nettir. Ben 2014 yılında yurtdışına çıkmadığımı ifade etmişim. Onun dışında yurtdışına giriş çıkışlarımın çeşitli sebeplerini ifade etmişim” diye kaydetti.   ‘AÇIK KOMPLODUR’   İddia makamının mütalaasında,  “tanık Akyol emniyet ifadesinde sanığı tanıdığını söylemiş ama kovuşturma aşamasında tanığın sanığı tanımadığını söyleyerek sanığı suçtan kurtarmaya dönük davranışlar içerisine girdiği ve bu nedenle tanığın ifadesine itibar edilmediği” şeklinde ifadelere yer verdiği Topaloğlu, şöyle devam etti: “Çok basit; dosyadaki yapraklarını ayırın, direk ilk ifadesini çıkarın ve sonrasında mahkemedeki ifadesini çıkarıp yüzleştirin.  Beni tanıdığını hiçbir zaman söylememiştir. Savcı bunu neye dayanarak söylüyor? Dolayısıyla çaldıkları minareye kılıf uyduramıyorlar. Dayandırabilecekleri bir yer yok. Bu açık bir komplodur.”   ‘MAHKEME DOSYAYI OKUMADI’   Mütalaanın yalan ve çelişkiler üzerine kurgulandığını yineleyen Topaloğlu, şöyle konuştu: “2014’te yurtdışına çıktığım kabul ediliyor.  Mahkeme, öğrencisi olduğum İstanbul Üniversitesi’ne o yıllarda derslere ne kadar katıldığımı sordu. Üniversite, teorik ve zorunlu olmak üzere yüzde 80 katılım zorunluğu olan derslere katıldığımı ve başarı ile mezun olduğumu dair yanıt verdi. Savcı, bunları görmezden geldi. Açık şekilde yalanlarla ceza talep etti. Mahkeme ise açıp dosyayı okusaydı, bu çelişkileri çok net bir şekilde görürdü yani. Bunu görmek için ekstra bir çaba sarf etmeye gerek yok.”    ‘ÖZGÜR BASIN SUSMAZ’   Topaloğlu, muhalif gazetecilik yapmanın, hakikati açığa çıkarmak ve rahatsız etmenin sonuçları olduğunu belirterek, özgür basının baskılarla susmayacağını söyledi. Topaloğlu, “Verilen 3, 6 veya 10 yıl ceza hakikatin peşinden koşmama engel değil. Hakikati ortaya çıkarmak boynumuzun borcudur” şeklinde konuştu.    İSMİ ‘KOD’ İSİM OLARAK LANSE EDİLDİ   Hakkında salt Baran’ın beyanda bulunduğunu ve bayanın da kendisini “sarı saçlı” olarak gösterdiğini paylaşan Sadiye Eser ise, saçlarını bahsedilen dönemde sarıya boyamadığını ve bunun çekilen fotoğraflarla mahkemede kanıtladığını dile getirdi. Ayrıca “Deniz” ismini kullandığına dair iddia olduğunu ancak çocukluğundan beri ailesinin kendisine “Deniz” diye seslendiğini belirten Eser, “Irak’a giriş çıkışımın olduğu söylenmişti. Ben ekstradan Yunanistan’a, Makedonya’ya, Sırbistan’a da seyahatlerimin olduğunu belirtmiştim. Ki bunların hepsi pasaportla, resmi olarak yaptığım seyahatlerdi” dedi. İddianamede lehine olan bu durumların çıkarıldığını belirten Eser, “Sadece kod ismi olarak Deniz ismine yer vermiş ve 2014 yılında yurt dışına giriş çıkışlarıma yer vererek beni ‘örgüt üyesi’ olmakla suçluyor. Mütalaayı da bu şekilde hazırlamış” diye aktardı.   ‘YILDIRAMAYACAKLAR’   Savcılığın yargılama boyunca söylediklerine kulağını tıkadığını ve hiçbir şekilde dinlemediğini belirten Eser, “Davanın sonucuna geldiğimizde aslında mahkeme de savcılıktan çok farklı bir şey yapmamış. Savcının bizim ifadelerimize yaptığı kulak tıkamayı yaparak ceza verdi. iddianamedir, dosyadır, davadır genel itibariyle hem benim açımdan hem meslektaşım açısından boş bir dava olduğunu düşünüyorum. Sadece bizi gazetecilik alanında yıldırmak istediklerinden kaynaklı verdiklerini düşünüyorum. Ancak bu şekilde gazetecileri yıldıramayacaklarını da belirtmek istiyorum” diye konuştu.   Cezanın aynı zamanda Kürt kimliklerinden ötürü de verildiğine işaret eden Eser, “Kürt ve Kürt basının da çalışmıyor olsaydık, muhtemelen hakkımızda herhangi bir dava açılmamış olacaktı. Eğer ki ben bir Kürt değil de farklı bir ırkı mensup olsaydım benim Irak’a giriş çıkışımı bir suç unsuru sayılmayacaktı. Seyahat özgürlüğü kapsamında ele alınacaktı. Ama Kürt olmamızdan kaynaklı ve de Kürt basınında çalıştığımızdan kaynaklı aslında böyle bir ceza yönelimine gittiler. Hiçbir delil, gerekçe yok” diye kaydetti.   ‘MESLEĞİMİ SÜRDÜRECEĞİM’   Gerçekleri açığa çıkardıkları için devletin kendilerine gazeteci gözü ile bakmadığını ve “örgüt üyesi” gözüyle baktığını dile getiren Eser, verilen ceza ve baskılara rağmen mesleğini sürdüreceğinin altını çizdi.    MA / Mehmet Aslan