Gazeteci Emer: KDP kendi topraklarının işgaline yardımcı oluyor 2022-09-30 09:06:37   İSTANBUL - Türkiye’nin Irak Federe Kürdistan Bölgesi’nde yürüttüğü askeri operasyonları değerlendiren gazeteci Ayhan Seîd Emer, KDP’nin kendi topraklarının “işgaline” yardımcı olduğunu ve bununla halkın tepkisini topladığını söyledi.    Türkiye’nin KDP ortaklığı ile 17 Nisan’dan bu yana Irak Federe Kürdistan’ın Zap, Metina ve Avaşîn bölgelerinde yürüttüğü saldırılar devam ediyor. KDP’nin yol açma, mevzi ve kule yapma görevleri üstlenmesi yanı sıra 5 Eylül’de Xelîfan’ın Geliyê Balisan yakınlarındaki Tarava köyünde 5 HPG’liyi pusuya düşürme gibi somut askeri saldırılarda da bulunuyor. Savaş bölgesini yakından takip eden gazeteci Ayhan Seîd Emer, KDP’nin işbirliğini ve olası sonuçlarını değerlendirdi.    Saldırıların işgal amaçlı olduğunu ve savaş suçlarının işlediğine dikkati çeken Emer, Türkiye’nin Misak-ı Milli sınırlarına dayanarak Osmanlının yeniden diriltilme amacında olduğunu söyledi.    KDP’nin yaklaşımının işgale çanak tutma olarak değerlendiren Emer, “Bu çok kötü bir durum. Düşmanlarınla beraber kendi topraklarının işgaline yardımcı oluyorsun. PKK bahanesiyle bunun yapılması ahlaki bir durum değil. Çünkü Türkiye savaş suçları işliyor. PKK orada olmasa da Türkiye yine gelecek ve saldıracak” dedi.    KÜRT’E KARŞI SAVAŞ   Savaşın Kürt halkına karşı olduğunu ifade eden Emer, “Türkiye, Kürdistan ekolojisini talan ediyor, ağaçları kesiyor, canlılara karşı jenosit uyguluyor, yasaklı kimyasal silahlar kullanıyor. Bu da Kürdistan doğasına çok büyük bir zarar veriyor. Şu anda Duhok vilayetinin yüzde 40’ı Türk devleti tarafından işgal edilmiş durumda” diye konuştu.    1 MİLYONDAN FAZLA AĞAÇ KESİLDİ   Bölgede şu ana kadar yaklaşık 1 milyon 200 bin ağacın kesildiği bilgisini paylaşan Emer, “Bu ağaçlar Türk şirketlerine satılıyor. Güney Kürdistan topraklarına 45 kilometre derinliğinde yol yapılmış durumda ve ayrıca Güney Kürdistan toprakları 200 kilometre boyunca işgal edilmiş” ifadelerinde bulundu.    IRAK SINIRLARI İHLAL EDİLDİ   Emer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ne yazık ki Türkiye’nin müttefiklik, güvenlik ve istihbarat ilişkileri hem merkezi Irak yönetimi hem de bölge yönetimi ile güçlüdür. Bu kötü bir durum. Çünkü bunlar 1982’de Irak Saddam yönetimi ve Türk devleti arasında yapılmış bir anlaşmaya göre gerçekleşiyor. Ancak daha sonrasında Irak hükümeti bu anlaşmayı tek taraflı feshetti. O anlaşmaya göre her iki ülkenin karşılıklı olarak sınırlarını sadece 10 kilometre geçmeleri öngörülmüştü. Ancak Türkiye’nin yaptığı bu değildir. Yaklaşık 200 kilometrelik alanda Irak sınırlarını ihlal etmiş ve askeri üstler kurmuş durumda.”    KDP-MİT İLİŞKİSİ   KDP’nin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile ilişkisine değinen Emer, MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Irak hükümetiyle olan ilişkilerinin endişe uyandırdığını söyledi. Emer, peşmerge komutanlarının da MİT ile oturmasının kabul edilemez bir durum olduğunu sözlerine ekledi.   ‘BAĞDAT DURUŞ SERGİLEMEDİ’   Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası kamuoyu nezdinde Türkiye’nin işlediği suçların belgelenmesi için Irak hükümetine başvuruda bulunduklarını kaydeden Emer, “Bağdat Hükümetinden bu suçların belgelenmesini istedik ancak bunu yapmadılar ve herhangi bir duruş sergilemediler” dedi.    Türkiye’nin Zaxo’nun Perex köyünde turistlere yönelik yaptığı saldırıyı da hatırlatan Emer, şunları ifade etti: “Türk devleti bir yandan da Dicle Nehri’nin sularını kesiyor. Bu da su kaynakları üzerinden yapılan bir saldırıdır. Ayrıca bunun kendisi yine uluslararası kanunlara aykırı bir durumdur. Fakat hem Irak Merkezi Hükümeti hem de Bölgesel Kürt Yönetimi Türk devletinin saldırılarına karşı sessiz kalıyor. Şüphesiz ki bunda bile KDP’nin kötü bir rolü var. Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hussein BM’de bunun kabul edilemeyeceğini söyledi ancak sonuçta bunu kabul ettiler. Bunun yanlış bir şey olduğunu söylediler ama bunu sadece medyada görünmek amacıyla söylediler. Bu sadece sözde bir tavırdı. Fiili olarak herhangi bir cevap ya da tavır görmedik.”    TÜRKLÜK PROPAGANDASI YAPILIYOR   Bölge halkının saldırıları kendilerine yönelik olduğunu farkında olduğunu vurgulayan Emer, şunları söyledi: “Güney medyasında Kürt Kültürü işgal edilmiş durumda. Şu anda bütün bu kültür sanat ve televizyon programları iktidar kanalları üzerinden veriliyor. Bu kanallarda Türk dizilerinin, sinemalarının reklamı yapılıyor. Dolayısıyla bu kanallarda Türk kültürünün, müziğinin, filmlerinin, dizilerinin propagandası yapılıyor. Güney Kürdistan toprakları dışında bir şekliyle kültür, sanat alanlarını da işgal etmiş durumdalar. Ayrıca bölgenin ekonomisi de Türk şirketlerini elinde.”   ‘SES ÇIKARANLAR HAPSEDİLİYOR’    Tepkisizliğin yanı sıra bu savaşa karşı tavır koyan ve cevap olmaya çalışan birçok aydın, yazar, gazeteci, aktivistin bulunduğunu fakat onların da bastırılmaya çalışıldığını sözlerine ekleyen Emer, şunları dile getirdi: “KDP, Türk devletine karşı, işgale karşı durmak yerine halkının karşısında duruyor. Gazetecileri, siyasi aktivistleri, yazarlarını, sanatçılarını tutukluyor. Kaldı ki bu kesimlerin yani aydınlar, sanatçılar ve aktivistlerin büyük bir kısmı şu an cezaevlerinde. Ya da ölüm tehlikeleri olduğu için yurtdışına çıkmış durumdalar. Güney Kürdistan halkı KDP’ye karşı duruyor ancak KDP bütün gücünü kullanarak ses çıkaranları zindanlara, cezaevlerine dolduruyor.”    ‘HALK KABUL ETMİYOR’   Halkın savaşa karşı olduğunu da hatırlatan Emer, “Halkın yüzde 77’si bunlarla beraber değil ya da bunlara karşı. Güney Kürdistan halkı bu konuda KDP’nin yanında değil. Bunun da sebebi bu işgal ortaklığıdır. Ayrıca son seçimlerde de halkın oylarını suiistimal ettiler ve şike karıştırdılar. Ancak buna rağmen halkın yüzde 77’si PDK ve YNK’ye oy vermedi. Çünkü Güney Kürdistan halkı KDP’nin bu yaklaşımını kabul etmiyor” diye belirtti.