Mersin’de komplo paneli: Tecride karşı mücadeleyi büyütmeli 2022-10-05 17:19:13   MERSİN - Mersin’de Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komplonun tartışıldığı panelde konuşan HDP Milletvekili Fatma Kurtulan, “Buna karşı mücadeleyi büyütmek gerekiyor. En güçlü demokrasiyi kurmak için seferber olacağız” dedi.    PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmasının yıldönümü dolayısıyla, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mersin İl Örgütü’nde, “Komploya, tecride, zindanlardaki işkence sistemine ve hasta tutukluların ölüme terk edilmesine karşı özgürlüğe yürüyoruz” başlıklı panel düzenlendi. Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), HDP, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Çukurova TUAY-DER üye ve yöneticileri ile Barış Anneleri Meclisi üyeleri katıldı.    “Em ber bi azadiyê ve dimeşin” ve “Özgürlüğe yürüyoruz” yazılı pankartın asıldığı panele, Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Rezan Sarıca ve HDP Mersin Milletvekili Fatma Kurtalan konuşmacı olarak katıldı.    ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI   Avukat Rezan Sarıca, komplonun tarihsel süreci üzerinde durdu. Komplo sürecinde yaşananların baş sorumlusu o dönemde rol oynayan devletlerin olduğunu belirten Sarıca, amaçlarının PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın imhasının olduğunu söyledi. Sarıca, “Bu imha süreci içerisinde Kürt halkının kimlik, statü talebinin tarihe karışması üzerinden de kimi adımlar atmayı planlıyordu. Potansiyel Kürt tarihini tasfiye etmeye yönelik Üçüncü Dünya Savaşı’nın adımlarından bir tanesidir. Bu komplo farklı boyutlarıyla karşımıza çıktı. Daha sonra İmralı Adası’nda bir infaz rejimi başlatıldı. Buna karşı hem Öcalan hem Kürtler için amaçladıkları tasfiye sürecini gerçekleştiremediler ama bu planları bugün aktif bir şekilde karşımızda duruyor” şeklinde konuştu.    DIŞ DÜNYAYLA BAĞLANTI KESİLDİ   Sarıca, Abdullah Öcalan’ın tecrit içerisinde demokratik mücadele ve çözüme dair stratejisini geliştirmek adına birçok adım attığını belirterek, “Tecrit sistemiyle avukat görüşlerine izin verilmedi, hücre hapishanesine tabi tutuldu. Hiçbir insanın kaldırmayacağı sisteme tabi tutuldu. 2011’den sonra daha farklı bir süreç karışımıza çıkıyordu; avukat görüşleri kesildi ve 8 yıl boyunca tek bir avukat görüşü gerçekleşmedi. 2015’de diyalog süreci bittikten sonra tecrit sistemi daha çok derinleşti. Darbeden sonra OHAL ilan edildi ve bu ilk adada başladı, dış dünyayla bütün bağlar kesildi. 11 yıldır 5 avukat görüşü gerçekleşti, mektupları sansürle karşılaştı. 24 yıllık İmralı tarihinde, 2 telefon görüşmesi gerçekleşti ve disiplin cezaları başladı” diye belirtti.    TECRİT YARGI ELİYLE SÜRDÜRÜLÜYOR   Tüm bu tecridin yargı eliyle sürdürüldüğüne dikkat çeken Sarıca, “Geldiğimiz noktada önemli bir aşamaya gelindi. 25 Mart 2021 telefon görüşmesi kesildi, bu şekilde son haber alma hali var.  Yüzlerce avukat olarak başvurmadığımız makam kalmadı ama hiçbir şekilde bir bilgiye ulaşamadık. Bu haber alamama hali hukuk içerisinde şöyle tanımlanıyor; mutlak iletişimsizlik hali. Bu hal her türlü riske açık. Kişinin bütün hakları ihlal edilme tehlikesiyle karşı karşıya, en ağır psikolojik uygulamalardan bir tanesi. Her 9 Ekim yaklaştığında, farklı şekilde birçok şey yaptılar. 3 yıl önce Serêkaniyê savaşı başlatıldı. Şengal’in statüsüz bırakılması için KDP ve Bağdat rejimi anlaşma imzaladı. Herhangi bir statü olmadan kimliksizleştirmiş, rejime bağlı halk gerçekliğiyle karşı karşıya bırakıldı bu halk” diye konuştu.    DEMOKRATİK ÇÖZÜM  İMRALI’DAN GEÇİYOR   HDP Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kentinde Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi ve editörü Nagihan Akarsel'in katledilmesini kınadı. Tecridin her yönüyle devam ettiğine dikkat çeken Kurtulan, demokratik çözümün İmralı’dan geçtiğini belirtti. Türkiye’de tecritle birlikte barışında tecrit altında olduğunu ifade eden Kurtulan, şunları söyledi: “Kürt ve Türk halkı, emekçiler, kadınlar, gençler üzerinde bu baskıcı politika kendisini dayatıyor. Bizim burada ne yapmamız gerekiyor, bunu tartışmak lazım. Bunlar hala devam ediyorsa, demek ki bizim çabamız yeterli değil. 9 Ekim komplosu bitmedi devam ediyor, şimdi de tecrit olarak önümüzde duruyor, en geniş en derin haliyle devam ediyor. O zaman buna müsaade etmemek, buna karşı mücadeleyi büyütmek gerekiyor. Bu da örgütlüğümüzü büyütmekten geçer. Önümüzde bir seçim var. En güçlü demokrasiyi kurmak için seferber olacağız. Demokrasi önündeki tüm engel olan her şey için çaba gösterecek, mücadele edeceğiz. Kürt halkının kolektif hakları için HDP mücadele edecek” dedi.