Deniz Poyraz Davası: Saldırının arkasındaki anlayış 'iktidardayız’ mesajı verdi 2022-10-16 10:09:58   İZMİR - Deniz Poyraz Davası’nın hukuksuzluktan yasa dışılığa yükseldiğini belirten avukat Türkan Aslan Ağaç, "Saldırının arkasında duran anlayış, halen siyasal iktidarda olduğu mesajı verdi" dedi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü binasına 17 Haziran 2021 tarihinde gerçekleştirdiği silahlı saldırıda parti çalışanı Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer’in yargılandığı davanın 6’ncı duruşması 14 Ekim’de görüldü. 12 Ekim’de görülen 5’inci duruşmada mahkeme heyeti, duruşmanın bundan sonra Aliağa Şakran Cezaevi yerleşkesinde devam etmesine karar verdi. 6’ncı duruşma için Şakran Cezaevi Yerleşkesine gelen yetki belgeli avukatlar ve basın mensupları, dosyada kapalı yargılama kararı olmamasına rağmen mahkeme heyetinin kararıyla duruşma salonuna alınmadı.    AVUKATSIZ YARGILAMA    Karara itiraz eden ve ara kararı almak isteyen dava avukatları ise, jandarma zoruyla salondan çıkaran mahkeme heyeti, duruşmaya avukatlar olmadan başladı. Tekrar salona girmek isteyen avukatların bu kez telefon ve bilgisayarlarına el konuldu. Adil ve tarafsız yargılama ilkesinin ihlal edildiğini belirten avukatlar, reddi hakim talebinde bulundu. Fakat talep heyet tarafından reddedildi. Karara tepki gösteren avukatlar, duruşma salonundan çıkarken, mahkeme heyeti avukatların zorla dışarı çıkarılması için adliyedeki polis ve askerlere talimat verdi. Avukatların olmamasına rağmen duruşmaya devam eden mahkeme heyeti, tanıkların tamamını dinleyerek, savcıdan mütalaasını istedi. Savcı, katil Gencer'in "Tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "İş yeri dokunulmazlığını ihlal etme" ve "Siyasi partiler veya meslek kuruluşlarının kullanımında olan bina, tesis veya eşyaya zarar verme" suçlarından 7 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti. Ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Katılan avukatların, delillerin kendilerine verilmesi talebini reddederek, duruşmayı 27 Aralık’a erteledi.   AVUKAT DARP EDİLDİ    Yine dışarıda bekleyen ve yetki belgesi olan avukatlar, yerleşkeye girmek için kapıya yöneldiğinde, jandarmanın saldırısına uğradı. Aralarında Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyesi Ercan Demir ve İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel’in de bulunduğu onlarca avukat TOMA ve biber gazı ile saldırıya maruz kaldı. Askerin tahrik edici tavırları dakikalarca sürerken, konuşmak için barikata giren bir avukat jandarma komutanı tarafından darp edildi.    Dava avukatları yaşananları ajansımıza değerlendirdi.    ‘GERGİNLİĞİ MAHKEME HEYETİ YARATTI’   Avukat Türkan Aslan Ağaç, diğer duruşmalarda fiilen çözülen yetki belgesi sorununun son iki duruşmada suni bir sorun haline getirildiğini belirtti. 5’inci duruşmada bunun gerginlik sebebi haline getirildiğini söyleyen Ağaç, duruşmaya katılacakların sınırlandırılmasıyla ilgili soyut bir ara karar kurulduğunu kaydetti. Yine ara kararda sağlık personeli bulundurulması kararının, kendilerine yönelik saldırının mahkeme tarafından amaçlandığını gösterdiğini aktaran Ağaç, “O yüzden de vekalet konusunda aldıkları kararı uygulamak için cezaevini tercih ettiler. Cezaevi kampüsünden içeri girebilmek için 3 noktada jandarma vardı. Duruşmaya İzmir’in değişik yerlerinden jandarmaların getirildiğini öğrendik. Oysa ki bu davada mağdur olan bizleriz. Sonuçta HDP il binasına saldırıldı ve binada olan Deniz Poyraz katledildi. Bugüne kadar mahkeme salonunda yaşanan olayların hiçbirisi katılan ve izleyicilerden kaynaklanmadı. O duruşmalarda yaşandığı varsayılan ve davanın nakline neden olduğu söylenen gerginliklerin tamamı ya sanık ya da mahkeme heyeti tarafından yaratıldığını düşünüyorum” dedi.    ‘MAHKEME YASADIŞI DAVRANIYOR’   Bilgisayar ve cep telefonlarının duruşma salonuna alınmamasının hak ihlali olduğunu vurgulayan Ağaç, dava dosyalarına ulaşmalarının engellendiğini ve duruşmada dünyayla bağlarının kesildiğini dile getirdi. İzmir 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nin aldığı kararları hukuka aykırılıkla değil yasa dışılıkla nitelendirdiğini ifade eden Ağaç, “Artık bir üst boyuta geçtiğini düşünüyorum. O yüzden Cuma günü yaşananların hiçbirisi normal karşılanabilecek bir durum değildi. Salonda sanığın oturması gereken yere bizi oturttular. Usul itibariyle mahkemenin sağ tarafında katılan tarafın oturması gerekir. Bu pratik ise dosyada mağdur taraf olduğumuzun görülmediğini ortaya koydu. Bu bilmeyerek yapılan bir hata değil. Bu, katılanlara, izleyicilere ve avukatlara yapılan müdahalenin hangi anlayıştan çıktığını ortaya koyan fiili bir durumdu” diye belirtti.    DOSYANIN KAÇIRILMA NEDENİ   Katil Onur Gencer’in kimsenin olmadığı bir salonda yaklaşık 80 jandarmayla korunmasının da bir mesaj olduğunu belirten Ağaç, şöyle dedi: “O saldırının arkasında duran anlayışın halen siyasal iktidarda olduğunu ve hala çok güçlü olduğunu, hatta yargının içerisinde olduğunu gösteren bir mesaj olarak nitelendiriyorum. 12 Eylül’de yapılan duruşmada sanık, HDP’nin kapatma iddianamesinin dosyaya getirtilmesini istemiş, orada belirtilenlerin saldırının nedeni olduğunu söylemişti. HDP’nin kapatılma iddianamesinin hangi koşullarda hazırlandığını, kimlerin HDP’nin kapatılmasını istediği kamuoyu tarafından çok iyi biliniyor. Bu sanığın da o kesimlerle ilişkisi olduğuna dair gazetecilerin yaptığı açıklamalar var. Dosyanın kaçırılmasının temel nedeni de o maddi bağların ortaya çıkarılmasını engellemeye yöneliktir. Mahkeme heyetinin değişmesini ve yeni hakimlerin seçilerek gönderilmesini de buna bağlıyorum. Türkiye’de siyasal iktidar tarafından atılacak hiçbir adımın tesadüf olmadığını düşünüyorum.”   AVUKATSIZ YARGILAMA DÖNEMİNE GEÇİŞ   Suçüstü yakalanan Gencer’e gereken cezanın verilip dosyanın kapatılmak istendiğinin altını çizen Ağaç, “Yargı, çok uzun süredir uygulamaları, aldığı kararlar ve atamalarla can çekişiyor. Bunu sadece toplumsal değil hukuksal davalarda alınan kararlarla da görüyoruz. Deniz Poyraz dosyasında, son duruşma itibariyle artık can çekişen yargının öldüğünü düşünüyorum. Artık avukat olarak bizleri de duruşma salonunda istemiyorlar. Avukatları duruşma salonunun dışına atmak artık avukatsız bir yargılama sistemine geçmenin hazırlığıdır. Yargı bütün hücrelerine varıncaya kadar siyasallaşmış durumda. Siyasal iktidarda olanların kendi mensuplarını yerleştirdiği bir kurum olarak görüldüğünü biliyoruz” ifadelerini kullandı.    HSYK’YA ŞİKAYET EDİLECEK   Şakran Cezaevi önünde yaşananları “faşizm” olarak niteleyen Ağaç, mahkeme heyetinin davranışlarının buna zemin hazırladığına dikkati çekti. Saldırılardan sonra 79 baronun olayı kınadığını sözlerine ekleyen Ağaç, “Önümüzdeki duruşmada gelip bu yasadışılıkları teşhir edeceklerini belirten mesaj ve telefonlar aldık. Önümüzdeki duruşmaya çok daha güçlü şekilde katılarak hukuk mücadelesini büyüteceklerini ifade ettiler. Bende buna inanıyorum” diye belirtti.   Ağaç, ayrıca mahkeme heyeti hakkında Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’na, avukatlara saldıran askerler hakkında da Cumhuriyet Savcılığı’na şikayette bulunacaklarını aktardı.    'BİZDEN KURTULAMAYACAKLAR'   Dava avukatlarından Abdülmecit Yıldırım da, Aliağa Şakran Cezaevi’ne ilk kez katılan avukatı olarak geldiklerini belirterek, şöyle devam etti: “Ancak bize reva görülen muamele Kürt halkına reva görülen muameleden farklı değildi. Duruşmaya girmekte zorlandık, telefonlarımıza, bilgisayarlarımıza el konuldu. İçeri girdiğimizde kendi beyanlarına göre terörle ilgili olmayan dosyada bütün terör şubenin içeride olduğunu gördük. Telefonlarımıza izin vermeyen mahkemenin bütün TEM görevlilerinin telefonlarını içeriye aldığına şahit olduk. En başından beri bu dosyayı bizden kaçırmaya çalışıyorlar. Daha önce de denediler, direnişimizle vazgeçirdik. Bugün buraya 100 avukat olarak geldik. Bu dosyayı nereye götürürlerse götürsünler takip etmeye devam edeceğiz. Sanmasınlar ki bizden kurtuldular. Gaz sıkabilirler, darp edebilirler ama bizden kurtulamayacaklar.   'HEYET HUKUKU YOK SAYIYOR'   İlk defa gaz yemiyoruz, duruşmadan atılmıyoruz. Son da olmayacak. Ancak bizi bu şekilde korkutamayacaklar, dosyanın peşini bırakmayacağız. Katilin arkasındakileri tespit etmek gibi bir düşünceleri ve niyetleri yok. Soruşturmanın en başından beri yüzlerce talepte bulunmamıza rağmen hiçbir talebimizi kabul etmeyerek göstermişlerdi. Mahkeme başkanı yeni gelen bir başkan. İki celsede de duruşmayı bizle devam ettirmek istemediklerini gösterdi. Kulaklarını bize tıkayan, sanık muamelesi yapan, hukuku, Ceza Muhakeme Kanunu’nu yok sayan bir heyet. Ama buna izin vermeyeceğiz.”    MA / Tolga Güney