Eşber Yağmurdereli: Abdullah Öcalan toplumsal bir önderliktir 2022-10-20 09:02:30   İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın tek bir sözünün milyonları harekete geçirdiğine dikkati çeken yazar Eşber Yağmurdereli, "Abdullah Öcalan'ı sadece siyasi bir önderlik olarak algılamayın, aynı zamanda toplumsal bir önderliktir” dedi.   İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 25 Mart 2021’den bu yana haber alınamıyor. Görüşme başvurularının çoğu yanıtsız bırakılırken, aylar sonra verilen cevaplarda ise, görüşlerin “disiplin cezaları” ve “görüş yasağı” gerekçeleriyle engellendiği belirtiliyor. Türkiye, görüş engellerinin yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile ilgili verdiği ihlal kararıyla ilgili de 8 yıldır herhangi bir adım atmıyor. Türkiye, en son Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne (AK BK) yapılan başvurular üzerine verdiği yanıtta, İmralı’daki “özel hukuku” kabul ederek, Öcalan’ı "umut hakkı (müebbet veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan tutukluya serbest kalma imkanının tanınması)"dan muaf tuttuğunu itiraf etti.    Yazar Eşber Yağmurdereli, Öcalan’a dönük uygulamalar ile ülkeye etkilerine dair değerlendirmelerde bulundu.    'TECRİDİN HUKUKİ AÇIKLAMASI YOK'   Yağmurdereli, Türkiye gibi ülkelerde siyasi iktidarların toplumsal gelişmeyi ve refahı sağlayamadığı için kendi varlığını tehdit eden muhalif kesimlere karşı tecrit yöntemine başvurduğunu belirtti. Türkiye hukukunun her dönem tecritten yana olduğunu kaydeden Yağmurdereli, tecrit sisteminin muhalifleri bastırma aracı olarak kullanıldığını ifade etti. 1. Dünya Savaşı'nın ardından Ortadoğu'da şekillenen sisteme karşı en ciddi direnişin Kürtler tarafından gösterilmesinin Öcalan'a dönük tecridine temel nedeni olduğunu söyleyen Yağmurdereli, "Dolayısıyla Kürt halkının 'manevi önderi' olarak en yoğun şiddetin Abdullah Öcalan’a uygulanması anlaşılırdır. Yoksa bu tecridin hukuken bir açıklaması yok. Hukuken baktığımız zaman Öcalan Türkiye cumhuriyeti vatandaşıdır ve bir hükümlü olarak bütün hükümlülere uygulanan infaz hukukundan yararlanması gerekir. Öcalan, en küçük bir iletişime bile sahip değil. Bütün bunlar uluslararası hukukun da öngördüğü şeyler" diye belirtti.   Yağmurdereli, AİHM kararına işaret ederek, Türkiye’nin bu kararları uygulaması gerektiğini vurguladı. Yağmurdereli, "Ama tüm bunlara rağmen Abdullah Öcalan yıllardır hiç kimseyle görüştürülmüyor. Bu dünya çapında tecrit uygulamalarının belki de en açık ve kesin örneğidir. Abdullah Öcalan üzerinden bakıldığı zaman Türkiye’de infaz ve tecrit politikalarının ne noktaya gelmiş olduğunu anlayabilirsiniz” diye konuştu.    DALGA DALGA YAYILAN TECRİT   Öcalan’ın dünya çapında bilinen ve kabul gören bir kişi olduğunu söyleyen Yağmurdereli, şunları söyledi: "Bu anlamda tüm dünyada Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrit tepkilere neden oldu. Tecrit sadece ulusal ve uluslararası hukuk açısından değil, insanlık değerleri açısından da bu kabul edilebilir bir şey değil. Herkesin tecride karşı çıkması doğaldır. Türkiye’de mutlak tecrit Öcalan’a uygulansa da aslında dalga dalga bütün muhalif kesimlere uygulanıyor. Türkiye cezaevlerinde en çok siyasi tutuklu bulunduran ülkedir. ‘Terörle Mücadele Yasası’ 1991’de yürürlüğe girdi. O tarihten itibaren siyasi tutuklu olarak adlandırılan insanlar, bir gecede ‘terörist’ tanımı çerçevesine alındılar. Daha sonra cezaevlerinde tekli hücreler inşa edildi, siyasi tutuklulara yönelik görüş ve cezalarda farklılıklar yaşanmaya başladı. Yani tecrit politikalarına adım adım gelindi. Türkiye’de Abdullah Öcalan, uygulanan tecridin simgesidir. Bu dalga dalga yayılarak değişik durumlarda on binlerce kişiye tecrit uygulanmaya başlandı."   ÖCALAN'IN MİLYONLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ     Yağmurdereli, Öcalan’ın kitleler üzerindeki etkisinin de tecritle bağlantılı olduğuna işaret ederek, "Öcalan’ın bir sözüyle milyonlarca kişi hareket edebiliyor. Öcalan’ın kitleler üzerindeki etkisini tecrit politikalarıyla kesmek istiyorlar. Öcalan, tecrit edilerek, her türlü iletişimden yoksun bırakılarak ve deyim yerindeyse bir yokluğa ve bilinmezliğe, unutulmuşluğa mahkum edilmek isteniyor. Tecride bağlı olarak da Kürt halkına şu mesaj verilmeye çalışılıyor: 'Karşı çıkmayın, muhalefet yapmayın, biat edin.' Yani Türkiye’deki siyasi iktidar Öcalan’ın kişiliği üzerinden elde etmek istediğini henüz elde edemediği için tecride devam ediyor ve bu yüzden tecridi derinleştiriyor” ifadelerini kullandı.   MUHALEFETE DÜŞEN GÖREVLER   20-29 Eylül tarihleri arasında İmralı'yı ziyaret eden Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi'nin (CPT) sessizliğine de değinen Yağmurdereli, sessizliğin tecrit politikalarının devamı olduğunu söyledi. Yağmurdereli, "Eğer bir ülkede demokrasi ve özgürlükler gelişmemişse o toplumda özgürlüklerine sahip çıkma bilinci oluşmaz. Bu yüzden yasalar, bütün insanlık değerleri hiçbir anlam ifade etmez. Onun için muhalefetin yapması gereken şey tüm bunlara rağmen hukuki temelde, muhalif kimliğini açıkça ortaya koyarak, demokratik ve siyasi mücadele yürütmek zorundadır. Ancak bu şekilde tarih ilerleyebilir. Dolayısıyla siyasi iktidar tecridi ortadan kaldırmaz. İktidarı bu dediğim tarzda zorlamak gerekir. Tarih herkese bir görev veriyor. Eğer siyasi iktidar, iktidarından gitmemek için her yola başvuruyorsa, muhalefet de demokratik yöntemleri kullanmak zorundadır. Bundan çekinmemesi gerekiyor” çağrısı yaptı.    ‘ÇÖZÜM MÜCADELEDE’   Siyasi iktidar ve anlayış değişmediği sürece tecrit politikalarının süreceğinin altını çizen Yağmurdereli, "İran günlerdir ayakta, dünyanın en ciddi direnişini gösteriyor. Aynı şeyi Öcalan için yapmayıp, Avrupa’dan bir biçimde bir şeyler beklemek çok gerçekçi değil. Çözüm, bu topraklar üzerinde yaşayan insanların siyasi mücadelesi sayesinde gerçekleşebilir. Yani çelişki içtedir ve çözümü siyasettir, hukuki değildir. Çünkü hukuk bu konuda gerekeni söylemiştir. Bütün bu hukuk kuralları karşısında Türkiye’deki işleyiş anlamında her şey çok komik hale gelir. Yani yerel mahkemeler anayasa mahkemesinin kararını tanımıyor, uygulamıyor. Bu bir hukuk devletinde skandaldır" ifadelerini kullandı.    'ÖCALAN TOPLUMSAL BİR ÖNDERLİKTİR'   Öcalan'ın Kürtler başta olmak üzere Ortadoğu halkları üzerindeki etkisine dikkat çeken Yağmurdereli, şöyle devam etti: "Öcalan’ın Kürtler üzerinde çok manevi otoritesi var. Bu yüzyılda Ortadoğu’da hiçbir Kürt lider Abdullah Öcalan kadar manevi otoriteye sahip olmadı ve bu kalıcı bir otoritedir. 40 yıldır süren bir mücadele var. Bugün dünyada Kürtlerden bahsediliyorsa 40 yıl önce bahsedilmiyorsa en azından tarih sahnesine Kürtlerin gelmiş olmasının en baş aktörlerinden biri Abdullah Öcalan’dır. Eğer bu ülkede kadınlar, özellikle de Kürt kadınları özgürse, toplumda, siyasette ve hayatın her alanına yer alıyorlarsa onun etkisi vardır. Kürt hareketini, Abdullah Öcalan’ı sadece siyasi bir önderlik olarak algılamayın, bu aynı zamanda toplumsal bir önderliktir. Çünkü Abdullah Öcalan bir toplumun kökten değişimini sağlayan bir siyasi hareketi organize etmiştir. Bugüne kadar da bunu hiçbir Kürt önder yapamadı. Abdullah Öcalan’ın olaylara, siyasete müdahalesi en asgari noktaya indirilmiş olsa da onun geçmişten gelen etkisinin altında Türkiye’de siyaset yolunu bulacaktır. Tecrit o zaman kalkacaktır.”   MA / Esra Solin Dal