Erdoğan’ın Diyarbakır’a seçim gezileri: Kürt sorunu bir var bir yok 2022-10-22 09:17:05   DİYARBAKIR - Diyarbakır’a her geldiğinde Kürt sorununa başka tanım getiren AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, iktidara geldiği ilk yıllarda “Benim sorunum” açıklaması yaparken, son gelişlerinde “Düşünmezseniz yoktur” noktasına geldi.    AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, bir kez daha toplumun haberdar olmadığı “toplu açılış” konuşmalarından birini daha yapmak üzere ayın 23’ünde Diyarbakır’a geliyor.  Erdoğan’ın gelişi öncesi kenttin işlek tüm cadde ve sokakları ikinci kez AKP bayrakları ve flamalarıyla dolduruldu. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ilçe belediyelere atanan kayyımlar, Erdoğan’ın gelişi öncesi 10 adet vinç kiraladığı öğrenildi. Erdoğan’ın yapacağı mitingin kalabalık geçmesi için tüm belediye personeli ile milli eğitime bağlı okullarda seferberlik ilan edildi. Halkın gelmesini istemediği Erdoğan, kente her geldiğinde Kürt sorununa başka bir tanım getirdi. Erdoğan’ın daha önce “Düşünmezseniz yoktur” dediği Kürt sorununa ilişkin tanımları derledik.    2005: KÜRT SORUNUNU BENİM SORUNUM    Erdoğan, 2005 yılında geldiği Diyarbakır’da Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Memleket İsterim” şiirini okuyarak, “İlla her soruna bir ad koymak da gerekmez. Çünkü sorunlar hepimizindir. Ama illa 'Ad koyalım' diyorsanız, Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorudur. Benim de sorunumdur” dedi.    2009: GÖZYAŞI DÖKÜLMESİN   4 yıl sonra 29 Mart 2009 öncesi yeniden Diyarbakır’a gelen Erdoğan, “Kürt açılımı” başlattığını ileri sürerek, “Kar maskeleri ardında yüzlerini gizlediler. Bu ülkede sembolik çatışma alanları özellikle korundu. Nazım Hikmet’in iade itibarını 60 yıl boyunca tartıştık durduk. Nice gencimiz bu yüzden Türkiye'nin tarihi ile barışamadı. Bu sembolik tartışmalar yüzünden ne Şivanlar ne Civanlar annelerinden ayrı kaldı. Annelik mezhep, din, etnik ayrıma takılmaz. Biz istiyoruz ki anneler üzülmesin, gözyaşı dökülmesin” dedi.   2011’DE GÜNEYDOĞU SORUNU OLDU   Bu kez OHAL manzaraları ve protestolarla 1 Haziran 2011’de kente gelen Erdoğan, “Milli Birlik Projesi”ne çevirdiği Kürt açılımını 60 AKP'li Kürt vekilin bulunduğu söyledi. "Kürt sorunu vardır" söyleminin gerisine düşen Erdoğan, Kürt sorunu yerine 1990’larda kullanılan “Güneydoğu sorunu” ifadesini kullandı. 2011 yılına damgasını vuran Ankara’da sarf ettiği “Nedir bu Diyarbakır, Güneydoğu Diyarbakır'dan ibaret değil” söylemini unutan Erdoğan, “Sizin karşınızda sizden biri var. Kardeşiniz, kader arkadaşınız, yol arkadaşınız, kimsesizlerin kimi, sessiz yığınların sesi kardeşiniz var. Recep Tayyip Erdoğan var. Biz Diyarbakır'da söylediğini Ankara'da İstanbul'da söylemeyenlerden değiliz” diye konuştu.   ‘ARTIK İNKÂR, ASİMİLASYON BİTTİ’   Erdoğan o dönemde dün boşalttığı Diyarbakır Cezaevi’ne atıfta bulunarak, “Bu kardeşiniz Diyarbakır Cezaevi'nden 5’nci koğuştan yükselen feryadı İstanbul'dan duydu. Ben bu mücadelenin içinden geliyorum. İnkarı da asimilasyonu da bilirim. Artık inkar, asimilasyon politikaları bitti. Diyarbakır Cezaevi'ne giden ama oğluyla kendi dilinde konuşamayan annenin içine akıttığı gözyaşını ben bilirim. Ama artık konuşuyor” ifadesinde bulundu.    2013: ‘KÜRDİSTAN’ DEDİ    16 Kasım 2013’te Irak Federal Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani, Şivan Perwer ve İbrahim Tatlıses ile birlikte Diyarbakır’a gelen Erdoğan, PKK Lideri Abdullah Öcalan’la yürütülen müzakere sürecinin etkisiyle ilk defa “Kürdistan” dedi ve bir kez daha “Kürt sorunu benim sorunumdur” açıklaması yaptı. Tarih boyunca Kürtlerle birlikte ortak mücadele ettiklerini söyleyen Erdoğan, “Bizim muhabbetimize, tarihimize ortak geleceğimize sınır çizemezler. Onun için rahat olacağız. Geleceğe aynı inançla yürüyeceğiz Türk’ü Kürt’ten ayıramadıkları gibi Kürt’ü de Türk’ten ayıramazlar. Alevinin derdi, Kamışlo'nun derdi hepimizin derdidir. Suriye'nin tamamında Esad'ın akıttığı kan hepimizin kanıdır. ‘Sizin meseleniz bizim meselemizdir’ dedik. O günden bugüne sözümüzün arkasındayız ve takipçisiyiz” diye belirtti.    ‘DİYARBAKIR HUZURLU OLURSA ERBİL, KAMİŞLO HUZURLU OLUR’   Erdoğan aynı gün Diyarbakırlılardan seçim desteği isteyerek, “Eğer siz bu sürece sahip çıkarsanız inanın bu süreç büyüyecek. Endişeniz olmasın. Siz bu bahara sahip çıkarsanız bu bahar kalıcı olacak. Diyarbakır bu fidanlara sahip çıkarsa bu fidanlar kök salacak. Unutmayın kardeşlerim söz silahtan etkilidir. Siyaset şiddetten çok daha etkilidir. Zalimin değil, kendi halkının mazlumların yanında yer almak, dostluktan barıştan yana olmak önemlidir. Şiddet ölümde, kandan başka bir şey getirmez. Onun için Diyarbakır'ın bu sürece sahip çıkmasını istiyoruz. İnşallah gelecek çok farklı olacak, dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını herkesin yeni büyük Türkiye olacağını göreceğiz o zaman. Eğer Diyarbakır huzurlu olursa Erbil, Kamişlo daha huzurlu olur” ifadelerini kullanmıştı.    BASKILARIN KALDIRDIĞINI İLERİ SÜRDÜ    Cumhurbaşkanlığı seçimleri kapsamında 26 Temmuz 2014’te yeniden Diyarbakırlıların kapısını çalan AKP Genel Başkanı, Türkiye’de kimlik, kültür, dil, klavye, kitap, şarkı ve siyasetin üzerindeki baskıların kendi dönemlerinde kaldırıldığını savunarak, “tek millet”, “tek bayrak”, “tek vatan” ve “tek devlet” söylemini tekrarladı.   2015: KÜRT SORUNU YOKTUR   PKK Lideri Abdullah Öcalan’la 3 yıl boyunca yapılan müzakerelerin sonlandırılması ardından 2 Mayıs 2015’te kente gelen Erdoğan, daha önce çözüm sürecine destek istemesinin aksine Kürt sorununun çözümü konusunda hiçbir açıklama yapmadı. Erdoğan, bu kez HDP’yi kastederek, “Bunlar Zerdüşt”, işçilere de “Nankörlük yapmayın” şeklinde çıkıştı. Mitingde zafer işareti yapan bir kadın, Erdoğan’ın korumaları tarafından feci şekilde darp edildi. “Çözüm sürecinin mimarı” pankartına rağmen “Kürt vatandaşımın sorunları var” demekle yetinen Erdoğan, çözüm sürecinin sonlandırılmasından sonra Diyarbakır’da katılımı en düşük bir mitinge imza atmış oldu.   YASAK VE YIKIM MESAJI VERDİ   2015 yılının Temmuz ayında bölgede ilan edilen sokağa çıkma yasaklarıyla kentlerin yakılıp yıkılması ardından 28 Mayıs 2016’da binlerce polis, asker ve özel harekat eşliğinde kente gelen Erdoğan, savaş söylemlerinde vites arttırdı. HDP'li vekilleri “PKK'ye lojistik sağlamakla” suçlayan Erdoğan, bölgeye dönük başlatmış olduğu yasak ve yıkımlara devam edileceği mesajını verdi. “Silahların gömülmesi” ve “teslim olma” beklentisini yineleyen Erdoğan, yakılıp, yıkılan Cizre, Sur ve Nusaybin için "tarihi mücadele" dedi.    2017’DE KÜRT SORUNUNA DAİR TEK BİR KELİME ETMEDİ   Referandum oylaması öncesinde 1 Nisan 2017’de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Diyarbakır’a gelen Erdoğan, Kürt sorununa dair tek bir kelime etmeyerek, “PKK yanlıları, barış barış barış diyorlar. Laf ile barış olur mu? Elinde silah olanlar ile barış olur mu? Biz inşa, ihya ediyoruz. Barışın fedaileri biziz. Özgürlüklerin fedaisi biziz” diye konuştu. 16 Nisan Referandum seçimi için Kürtlerden oy isteyen Erdoğan, Diyarbakırlıların kendisini mahcup etmemesi talebinde bulundu. Kendi belediye başkanlığı alındığı mağduriyetini yapan Erdoğan, DBP’li belediyelere atanan kayyumları ise “Yasal yollardan kayyum atandı, hemen her yer nasıl değişti. İş bilenin, kılıç kuşananın” diye savundu.    ‘TURİZM PATLAMASI OLACAK'   Erdoğan, 6 mahallesinin yerle bir edildiği ve yerine cezaevlerine benzer yapılar için, “Suriçi’ni Diyarbakır’a yakışır bir hale getirmek istiyoruz. Çok tarihi eser olduğu için çalışmalar ağır işliyor. 3695 bağımsız birimin yıkımı ve enkaz kaldırma işlemi tamamlandı. Bölgenin alt yapısı yenilendi. Sokaklar evler tümüyle elden geçiriliyor. 2 bin Diyarbakır evi yaparak turizm hizmetine sunacağız. Niçin Diyarbakır’da turizm patlaması olmasın. Hevsel Bahçeleri de halkımıza hizmet verecek şekilde yenileniyor” ifadelerini kullandı.    OHAL’İ SAVUNDU   17 Mart 2018’de partisinin il kongresine katılan AKP Genel Başkanı, 16 Nisan Referandumunda beklentisinin çok altında oy aldığını itiraf etti. Temmuz 2016'dan bu yana uygulanan ve özellikle bölgedeki hak ihlalleriyle büyük tartışma konusu olan OHAL'e ilişkin de konuşan Erdoğan, "AK Partiyi kurduğumuz günlerde buralara geldiğimizde bizden ne istersiniz diye sorduğumuzda aldığımız ilk cevap OHAL'i kaldırın idi. O dönemin OHAL'ini bugünkü ile karıştırmayın. O dönemdeki OHAL'de tüm vatandaşlarımızın üzerinde demokrasi kılıcı vardı. İktidara geldiğimizde ilk iş OHAL'i kaldırmak oldu. Bugün OHAL yetkilerinin yüzde 5'i bile kullanılmıyor. Hak ve özgürlük alanında hiçbir kısıtlama yapılmıyor" savunmasında bulundu.    SUR YIKIMI GÖRMEZDEN GELİNDİ   Partisinin İstasyon Meydanı’nda 3 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirdiği mitingde de konuşan Erdoğan, Sur ilçesindeki sokağa çıkma yasaklarına değinerek, “Suriçi'ni baştan sona yeniden inşa ve ihya ettik. Kardeşlerim Süleymaniye Camii'nin çevresini yeniden düzenledik. Gazi ve Melik Ahmet Caddeleri üzerindeki 3 bin dükkânı yeniledik. Sur ‘un kanalizasyon, yağmur suyu ve içme suyu altyapısını sıfırdan yaptık” diye konuştu.    BARAJI SAVUNDU    Erdoğan konuşmasının devamında Diyarbakır’da “yapacağı” projelerden bahsederek, şunları söyledi: "Diyarbakır demek tarihi taş evler demek. 350 taş evin inşasına başladık. Bu rakam bin 500 çıkacak. Tüm taş evleri 1 yıl içerisinde bitecek. Turistler buraya akın edecek. Buraları gelip görecekler. Terörün kol gezdiği buralarda inşallah turistler gelip gezecek. Diyarbakır'ı hızlı trenle buluşturmak için çalışmalarımıza başladık. Hızlı trenin rahatı ve konforunu Diyarbakır'a getiriyoruz. Diyarbakır Havalimanı'nı yeniden ele alarak, yeni bir terminal binası yaptık. Diyarbakır'da 260 bin dekar araziyi sulamaya açtık. Diyarbakır'ın çılgın projesi olarak da bilinen Silvan Barajı ile 2 milyon 350 bin dekar zirai arazi sulanacak.”    ‘KÜRTLER KÜRT OLDUĞU İÇİN MAĞDUR EDİLMİYOR’     “Gençlerimizin yıllardır geleceklerini karartanlara bu seçimde sağlam bir cevap vereceklerine inanıyorum” diyen Erdoğan, Diyarbakır'ın 40 yıldır hiç olmadığı kadar huzur dolduğunu savunarak, “Hükümetimiz ve başta İçişleri Bakanımız Sayın Soylu olmak üzere bölge halkının huzuru için her şeyi yaptılar. Uzun süreden beri, hiçbir Kürt kardeşimiz sadece Kürt olduğu için mağdur edilmiyor. Her kim herhangi bir Kürt kardeşimin herhangi bir hakkını gasp etmeye çalışırsa karşısında beni bulur” dedi.    'KÜRT SORUNU YOKTUR'    “Kürt sorunu yok” sözlerini bir kez daha yineleyen AKP Genel Başkanı, şunları söyledi: "Kimse Kürtlere devlet aramasın. Kürtlerin devleti Türkiye Cumhuriyeti'dir. Siz isterseniz o oyunu bozarsınız. Biz, Kürtlerin bizatihi kendilerini bir sorun olarak gören anlayışa nazire olarak 'Kürt sorunu yoktur' diyoruz. Asla değişmeyecek ve hep öyle kalacak resmi dilimiz Türkçe ne kadar değerliyse, anadiliniz Kürtçe de o kadar kıymetlidir.”   RANT İLE VERİ   9 Mart 2019’da “Toplu açılış töreni”nde bir kez daha taraftarlarına seslenen Erdoğan, atadığı kayyımları şu sözlerle savundu: “Kayyumlar devletin gönderdiği parayı size harcadı, Diyarbakır’a harcadı. Görevden aldığımız örgüt militanlarının yerlerine de tek amaçları ülkemize ve şehirlerimize hizmet etmek olan kayyumlar atadık.”    HDP’Yİ ŞEHİR HASTENESİ YAPMAMAKLA SUÇLADI   Meydanda kendisini dinlemeye getirenlere başka kentlerde açılan şehir hastanelerinin görüntülerini izlettiren Erdoğan, “HDP’den bunlar olur mu?” dedikten sonra “Çünkü bizim inancımıza göre, insan sıfatıyla bu dünyaya gelen herkes aynı ölçüde hürmete, aynı ölçüde hizmete layıktır. Aynı topraklarda yaşadığımız, aynı güzellikleri paylaştığımız, aynı sıkıntıları çektiğimiz herkes, bu ülkenin eşit haklara sahip vatandaşıdır” diye konuştu. Erdoğan, konuşmasını o dönem kullandığı “Rabia simgesi”ndeki “Tek Millet”, “Tek Bayrak”, “Tek Vatan” ve “Tek Devlet” sözlerini tekrar etti. Erdoğan, konuşmasını “Evet, çözüm sürecini biz başlattık ama sonlandıran biz olmadık” diyerek sonlandırdı.    MA / Müjdat Can