'Şebnem Korur Fincancı Türkiye’nin onurudur' 2022-10-29 09:51:40   HABER MERKEZİ - Bir uzman olarak kimyasal silah kullanımının araştırılmasını istediği için tutuklanan Şebnem Korur Fincancı’nın onurlu bir demokrat olduğunu belirten yazar Dr. Hayri Hazargöl, iktidarın Fincancı’ya yönelik tepkisinin “Suçüstü mü yakalandılar” sorusunu akıllara getirdiğini vurguladı.    Türkiye’nin kimyasal silah kullanımına dair görüntüleri değerlendirdiği için bizzat AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hedef gösterilen Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasına tepkiler devam ediyor. Fincancı’nın demokrat bir insan hakları savunucusu olduğuna işaret eden Yeni Yaşam gazetesi yazarı Dr. Hayri Hazargöl, konuya ilişkin bir yazı kaleme aldı.    Türkiye’nin kimyasal silah kullanımını inkar ettiğini ancak birçok uzmanın görüntüleri yorumlayarak aksini söylediğini belirten Hazargöl’ün yazısı şöyle: “Türk ordusunun Güney Kürdistan’da yaptığı askeri harekatta kimyasal silah kullandığı iddiaları var. 2 HPG’linin yaşamını yitirmesinden önce çekilmiş görüntüleri dikkat çekiciydi. Kimyasal silahların yaratacağı etkiler yansıyordu. Bu görüntüler tüm dünyada Türk ordusunun kimyasal silah kullandığına dair kanıt olarak görüldü. Türkiye’de Adli Tıp uzmanı Şebnem Korur Fincancı bu görüntüleri izleyip inceleyerek, bu semptomlar kimyasal silah kullanıldığını gösteriyor, demiş. Bunun araştırılması istenmiş. Daha birçok uzman da bu görüntülerin kimyasal silah kullanıldığının kanıtı olduğunu söylüyor.   ARAŞTIRMA TALEBİ   Bu iddialara karşı hemen başta Milli Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanı olmak üzere, ‘Ordumuz bu silahları kullanmıyor; bizim envanterimizde yok’ açıklaması yapıldı. Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli başta olmak üzere, ‘Bunu söyleyenler haindir, cezalandırılmalıdır’ çağrıları yapıldı. Sanki kimyasal silah kullananlar bunu kabul edermiş gibi! Tabi ki böyle suçlamayla karşılaşan tüm devletler böyle tepki gösterir. Kim uluslararası suç işlediğini itiraf eder! Böyle şeyler ancak araştırma ile anlaşılır.   Daha önce de birçok kanıt vardı. HPG’lilerin kaldığı söylenen tünellere askerlerin hortumlar ve vantilatörlerle kimyasal gaz püskürttüğünü gösteren videolar yayınlanmıştı. Bunun gibi başka fotoğraflar da basına yansımıştı. Sadece şimdi değil, geçen yıldan bu yana bu iddialar tekrarlanıyordu. Zaten Türk ordusunun saldırılarına karşı korunmak için bu HPG’ye gittiği söylenen binlerce gaz maskesine KDP tarafından el konulmuştu. Öte yandan geçen yıl Türk askerlerinin mağaralara girmeden önce askerlerin maske taktığı görülmüştü. Bunun üzerine Türk askerlerinin bu mağaralarda zehirli gaz ya da kimyasal silah kullandığını, bu nedenle gaz maskesi taktığı söyleniyordu. Hulusi Akar, ‘Biz zehirli gaz değil, biber gazı kullanıyoruz’ diyor. Biber gazının kapalı yerlerde kimyasal gaz etkisi yarattığı biliniyor.   KİMYASAL İTİRAFLARI   Devlet yetkilileri bizim devletimiz kimyasal gaz kullanmaz, bu iftiradır, diyor. Ne var ki Türk devletine yıllarca Dışişleri Bakanlığı yapmış İhsan Sabri Çağlayangil, ‘1938 yılında Dersim’de mağaralara sığınanlara karşı zehirli gaz kullandık, fareler gibi zehirledik’ itirafı yapmıştır. Bu açıdan devletimiz kimyasal silah kullanmaz, sözleri inandırıcı değildir. Bu tür silahların kullanılıp kullanılmadığı araştırma ile belli olur.   Şebnem Korur Fincancı, belirtiler kimyasal silah kullanıldığını gösteriyor, der demez başta Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli, AKP’li yetkililer, yandaş basın hep bir ağızdan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’yı hain ilan ettiler, yargısız infaz yaptılar. Neler neler söylenmedi ki. Birden bu kadar yoğun tepki verilmesi insana, acaba bunlar suçüstü mü yakalandılar, sorusunu akla getiriyor.   ZULME SES ÇIKARTANLAR LİNÇ EDİLİYOR   Şebnem Korur Fincancı bir insan hakları savunucusu, bir demokrat. Bu nedenle bu tür konularda hassas olması kadar doğal bir tutum olamaz. Vatan, millet, Sakarya, diye böyle bir durumu görmezlikten gelemez. Özellikle yıllarca Adli Tıp uzmanlığı ve sorumluluğu yapmış bir demokrat olarak gerçeği söylemezse özsaygısını yitirir. Bu nedenle kişiliğine uygun bir tutum takınmış. Aslında her demokratın takınması gerekeni yapmış. Ancak Türkiye’de bu yönlü demokrat tutum kolay alınmadığından bir anda Şebnem Korur Fincancı Türkiye’nin gündemi oldu. Aslında tüm demokratların onurunu kurtardı. Çünkü Türkiye’de Kürtlere zulüm yapıldığında buna karşı çıkanlar hain ilan ediliyor, linç ediliyor.   Şebnem Korur Fincancı’nın bu tutumu Türkiye açısından çok değerlidir; hatta Türkiye demokratları için bir dönüm noktası olabilir. Çünkü Türkiye’de birçok demokrat Kürtlerle ilgili bu tür durumlar ortaya çıktığında sessiz kalabiliyor. Faşizmin ödeteceği bedel göze alınmıyor. Şebnem Korur Fincancı Türkiye’de bir zihniyet devrimi yapar gibi bir tutum takındı. Bu nedenle bu onurlu duruş kutlanmalıdır. Türkiye’nin demokrasi tarihine geçecek bir duruş gösterilmiştir. Bu nedenle demokrasi güçleri bu onurlu duruşu sahiplendiler. Şebnem Korur Fincancı AKP-MHP faşizmi karşısında kazanacaktır, AKP-MHP faşizmi bu duruş karşısında kaybedecektir. Şebnem Korur Fincancı çok değerli bir demokrattır. Şimdi değeri bin kat daha artmıştır. Şebnem Korur Fincancı gerçek demokratlığın ölçüsünü ortaya koymuştur. Bu açıdan kendine demokrat diyen herkes kendini bu ölçüye vurmalıdır.   KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK   Şu da açığa çıkmıştır. Artık Türkiye’de demokratlığın ölçüsünü en başta da kadınlar belirleyecektir. Nitekim son yıllarda bu tür duruşlar en fazla da Türkiyeli kadın demokratlar, aydınlar ve sanatçılar içinden çıkmaktadır. Türkiye’de gerçek demokratlık böylece şekillenecektir. Bu da Türkiye’de derinlikli ve kapsamlı bir demokrasi mücadelesinin gelişebileceği işaretini vermektedir. Türkiye’deki gericilik, vatan, millet, Sakarya hamaseti, kadınların bu demokratik duruşlarıyla kırılacaktır. AKP-MHP faşizmi de bu nedenle son yıllarda kadın düşmanlığını artırmıştır. Demokratik bir kadın duruşu ortaya çıktığından hemen gerici ve faşist reflekslerini göstermektedirler. Erdoğan, Bahçeli ve ‘Soylu’ kadınların duruşunda kendi ölümlerini görmektedir. Ancak korkunun ecele faydası yoktur.   5 NOLU ZİNDAN RUHU İKTİDARI GÖTÜRECEK   Erdoğan yine Diyarbakır’a gitti ve kendini maskara yaptı. Amedliler bu mitinge katılmadığı gibi, Erdoğan’ın söyledikleri tüm Kürt halkını rahatsız etti. Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde çok eziyet oldu, 'Burayı müze yapacağız' dedi. Bilindiği gibi bu 5 Nolu Cezaevi’nde işkenceyi esas olarak gören PKK’lilerdi. Bu zulme karşı direnenler de başta kurucuları olmak üzere PKK kadrolarıydı. Erdoğan söylemiyle PKK’ye işkence yapanları kötülüyor, ama sonra da kendisi bu kötülüğün kat be katını yapıyor. Özcesi Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi için söyledikleri yalan ve ikiyüzlülük oluyor. Daha önce de 'Kültür müzesi yapacağız' demişti. Yani daha önce bu cezaevinde Kürtler fiziki olarak öldürülürken, şimdi de kültürel olarak öldürülmek isteniyor. Aslında 5 Nolu’da yapılanları şimdi başka bir yöntemle yapmak istiyor. Tüm Kürtler bu gerçeği gördükleri için Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nin İnsan Hakları ve Zulme Karşı Direniş Müzesi yapılmasını istiyor.   Hiç kimse Diyarbakır 5 Nolu gerçeğini gizleyemez ve farklılaştıramaz. Diyarbakır 5 Nolu zindan ruhu AKP-MHP iktidarını götürecektir.”