'Özgür Basın baş eğmez' 2022-10-30 09:03:20   DİYARBAKIR - Gazetecilerin hakikatleri yazdıkları için tutuklandığına dikkati çeken DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu ve MKGP Sözcüsü Roza Metîna, Özgür Basın çalışanlarının baskılara karşı baş eğmeyeceğini ve çalışmalarını sürdüreceğini vurguladı.     Ankara merkezli soruşturma kapsamında 25 Ekim’de işkenceyle gözaltına alınan Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, MA muhabirleri Berivan Altan, Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Ceylan Şahinli, Emrullah Acar ile JİNNEWS muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer, 29 Ekim Cumartesi günü “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı.   Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) Sözcüsü Roza Metîna, tutuklamaları ve basın üzerindeki baskıları değerlendirdi.    2016 SONRASINDAKİ SÜREÇ   DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğü konusunda uzun yıllardır çok gerilediğini söyledi. Bu durumun uluslararası basın ve hak örgütlerinin raporlarına da yansıdığını hatırlatan Müftüoğlu, “Özellikle 2016 yılındaki sözde darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ile birlikte tam bir baskı cenderesine alındı. İktidarın söylemleri dışında söz söyleyen tek bir kişiye dahi tahammül yok. Ülkedeki baskı her geçen gün daha da artıyor. Bunu ekonomik krizden, İmralı’da devam eden tecridin ağırlaşmasından, savaş halinden, Federe Kürdistan Bölgesi’nde kimyasal kullanımdan görebiliyoruz” dedi.   ‘KİMYASAL SİLAH SONRASI HEDEF ALINDI’   Çok sayıda hak ihlalinin olduğunu ve bu ihlalleri gündeme getiren gazetecilerin hedef alındığına dikkati çeken Müftüoğlu, bunun son örneğinin tutuklanan 9 meslektaşının olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin kimyasal silah kullandığı görüntülerine karşı bağımsız heyetleri göreve çağırması yerine baskı politikası yürüttüğünü belirten Müftüoğlu, “Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki o savaş hali aslında iki yıldır devam ediyordu ama ilk kez bu boyutları ayyuka çıktı. İktidar ilk kez bu konuyla ilgili yalanlama üzerinden bile olsa bir açıklama yapma ihtiyacı duydu, bu meseleyi gündemine aldı. Arkadaşlarımız, Kürt halkına yönelik ihlaller ve Kürt halkının direnişini yazdıkları için hedef alındılar. Bu halin var olan durumun yaşanmasının önüne geçmeye çalıştılar” diye belirtti.   ‘SANSÜR YASASI KATMERLEŞTİRECEK’   Meclis’ten geçen Sansür Yasası’nı gelecekteki yansımalarına değinen Müftüoğlu, muhalefet ve meslek örgütlerinin tüm itirazlarına rağmen böylesi bir yasanın kabul gördüğünü ifade etti. Kürt gazeteciler olarak uzun bir süredir sansür altında çalıştıklarını vurgulayan Müftüoğlu, “Biz Kürt gazeteciler olarak Sansür Yasası’nın ne demek olduğunu kendi yaşamımızda görüyorduk, çünkü böylesi bir yasa yokken de Kürt gazeteciler toplumun bilgilendirdikleri için ne yazık ki çok daha fazla hedef alınıyorlardı. Bunun aslında yaşanmasıyla birlikte bu baskıların daha çok artacağını söylemiştik ve bunun bir örneğini bir kez daha yaşamış olduk. Bunun katmerleşerek süreceğini söyleyebiliriz” diye konuştu.   KATLİAM FAİLLERİ SERBEST!   Dava sürecinde gazetecilere yöneltilen soruların trajikomik olduğunu sözlerine ekleyen Müftüoğlu, yöneltilen suçlamaları da şu şekilde değerlendirdi:  “Arkadaşlarımız gözaltına alınırken iktidar medyası ve emniyet tarafından kriminalize edilmeye çalışıldı, başları eğilmeye çalışıldı. Dava sırasında görülene baktığımızda ise çok trajikomik bir tabloyla karşılaştık. Çünkü arkadaşlarımıza yaptığı haberler soruldu. En basit örneklerinden biri Dedeoğlu ailesine yönelik ırkçı bir katliam gerçekleşmişti, bir aileden 7 kişi sırf Kürt oldukları için katledilmişti. Yaşanan katliamı açığa çıkaran bu arkadaşlarımızdı, detaylarını yayınladılar, dünya kamuoyuna servis ettiler. Dün ne tesadüftür ki bu katliamın duruşması görüldü ve failler serbest bırakıldı ama bu katliamı açığa çıkartan gazeteciler tutuklandı. Buradan aslında topluma, tüm gazetecilere mesaj verilmek istendi. Böylesi gerçekler açığa çıkartılırsa nasıl hedef alınacakları belirtildi.”   DFG’Yİ YASA DIŞI GÖSTERENLER SUÇ İŞLİYOR   Soruşturma dosyasında suçlama konusu yapılan DFG’nin prosedürlere uygun kurulmuş, her yıl düzenli mali ve idari beyannameleri hazırlanıp İçişleri Bakanlığı’na sunulan bir dernek olduğunu ifade eden Müftüoğlu, “Dolayısıyla yasal bir dernek, bizzat savcılık ve emniyet tarafından yasa dışı gösterilmeye çalışıldı. Aslında bunun suç olduğunun altını çizmeye ihtiyaç var. Yasalara göre kurulmuş bir derneği yasa dışı göstermek suçtur. Emniyet ve savcılık suç işliyor ve bunun üzerinden de arkadaşlarımızı tutukluyor. Bu bile başlı başına davanın dosyanın ne kadar boş olduğunu bize gösteriyor. Ne kadar meselenin Kürt halkının sesini kısmaya yönelik bir duruşma olduğunu açığa çıkarıyor” diye konuştu.   ‘BİRLİKTE MÜCADELEYE’ ÇAĞRI   Özgür basın geleneğinin 30 yıldır baş eğmediğinin altını çizen Müftüoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu gelenek, katletmelere, bombalamalara baş eğmedi, bundan sonra da baş eğmeyecek. Arkadaşlarımızın serbest bırakılması gerektiğini belirtiyoruz. Bunun için mücadele edeceğiz. Bu anlamda diğer gazetecilere de çağrımız var, gazeteciliği savunmak adına bu saldırıya birlikte yanıt vermemiz ve direnmemiz gerekiyor, tüm herkesi birlikte mücadeleye çağırıyoruz.”   ‘BUGÜN DE SUSMAYACAĞIZ’   Gazetecilerin tutuklanma tarihi olan 29 Ekim tarihinin, DİHA, JINHA ve Özgür Gündem Gazetesi’nin kapatıldığı tarihe denk getirildiğine işaret eden Müftüoğlu, şöyle devam etti: “29 Ekim 2016 tarihinde Kürt basınına yönelik ciddi bir darbe vurulmak istenmişti ve o tarihte birçok özgür basın kurumu kapatılmıştı. Devlette baskı açısından bir devamlılığın esas olduğunu biliyoruz. Nasıl o ajanslar kapatıldığında Kürt halkının sesi kısılmak istendiyse, bugün net bir şekilde söylüyoruz, bu tutuklamalarla da aynı şey yapılmak isteniyor. Ama dün nasıl kapatmalarla susmadıysak, bugünde susmayacağız. Hem arkadaşlarımızın serbest bırakılması için mücadele edeceğiz hem de tıpkı onlar gibi sözümüzü söylemeye devam edeceğiz.”   KELEPÇELİ BEKLETİLDİLER   MKGP sözcüsü Roza Metîna ise, gazetecilerin gözaltına alındığında çok büyük işkenceye maruz kaldığını belirterek, “15 saat elleri kelepçeli bekletildiler. Bir gazetecinin bebeği saatlerce aç bırakıldı. Bu işkencelerle, gözaltılarla korkutmaya çalışıyor ve gerçeğin önünü kapatmaya çalışıyorlar” dedi.   ‘BASKILAR ÇALIŞMALARIMIZI DURDURAMAYACAK’   Metîna, gazetecilere yönelik saldırıların siyasi krizle bağını kurarak, şunları dile getirdi: “Çünkü özgür basın her zaman siyasetteki yanlışlara dikkati çok iyi çekti. Bugün Türkiye’de büyük bir çığlık var, özgürlük konusunda sıkıntılar var, siyasi çığlıklar var ve her zaman da gündemi değiştirme çabaları var. Bu çığlıkların kapatılması ve gündemi değiştirmek için her zaman önce özgür basına saldırıyorlar. Aynı zamanda seçimler de yaklaşıyor, mevcut iktidar seçim de başarılı olmak ve yapmış olduğu yanlışların ortaya çıkmaması için özgür basını hedef alıyor. Gazetecilerin tutuklama sebeplerine baktığımızda da şaşırıyoruz,  ‘Neden MA’da çalışıyorsun, neden mikrofonu tuttun?’ bunun gibi sorular yöneltilmiş. Ne kadar dışlamaya çalışsalar da ajanslar çalışmalarını sürdürecek. Tutuklama, gözaltı ve işkencelerle özgür basın geri adım atmaz. Bundan daha güçlü çıkar. Hiçbir zaman bu saldırılara boyun eğmeyeceğiz. Geçmişten bugüne nasıl bağ eğmediysek yine eğmeyeceğiz. Çalışmalarımıza devam edeceğiz. Baskılarla çalışmalarımızı durduramazlar. Herkese sesleniyoruz, bugün Kürt gazetecilere yarın herkese saldırı olacak. Kürt gazeteciler üzerinden bütün diğer basına mesaj vermek istiyorlar. Bu yüzden dayanışma çok önemli, dayanışmayı güçlendirmeliyiz. Saldırılara karşı bütün gazeteciler ses çıkarmalı ve mücadele etmeli.”