'Yeni cezaevlerine değil, eğitim ve sağlığa bütçe ayrılsın' 2022-11-14 09:01:24   İZMİR - Demokratik kitle örgütleri temsilcileri, toplumun yoksullukla boğuştuğu dönemde yeni cezaevlerinin yapılması için bütçe ayrılmasına tepki göstererek, bütçenin sağlık ve eğitime ayrılmasını istedi.    Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşmeleri devam eden 2023 yılı bütçesinde büyük pay, bir kez daha eğitim, sağlık, üretim yerine, yeni cezaevleri ve savunma sanayine ayrıldı. Bütçesinde 22 milyar 564 milyon lira artış öngörülen Adalet Bakanlığı, 20 yeni cezaevi inşa etmeyi planlıyor. Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, bütçe teklifinde özel bütçeli kamu idaresi olarak çalışma esasları belirlendi. Bu kapsamda buraya 6 milyar 962 milyon 535 bin TL bütçe ayırdı. Bu bütçenin 197 milyon 511 bin TL'si personel giderleri, 21 milyon 513 bin TL SGK giderleri, 4 milyar 780 milyon 752 bin TL’de mal ve hizmet alım giderleri olarak ayrıldı. Kurumun temsil tanıtım giderleri de yüzde 102 arttırılarak; 698 bin 894 TL'den bir milyon 416 bin TL'ye yükseltildi. Demokratik kitle örgütleri temsilcileri, bakanlığa ayrılan bütçe ve yeni cezaevlerinin yapılmasını değerlendirdi.    ‘DÜŞÜNCEYİ İFADE ETMEK YASAK’   İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Hapishaneler Komisyonu Sözcüsü Ahmet Çiçek, yeni cezaevleriyle ülkenin parasının boşa harcandığını söyledi. İnsanları cezaevine atmak amacının daha çok "suçlu" oluşmasına neden olduğuna işaret eden Çiçek, "Ülkemizde ‘Politik suçlular’ kavramı oluşturulmuş. Bugün insanlar düşüncelerini ifade ettiği için cezaevlerine giriyor. Şebnem Korur Fincancı, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve son 6 ayda tutuklanan 25 gazeteci bunun örneğidir. Demek ki bizim ülkede düşünceyi ifade etmek yasak. Bu yüzden yeni cezaevleri yapıyorlar" dedi.   MEVCUT CEZAEVLERİNİN DURUMU   Adalet Bakanlığı’nın yeni dönemi planlarken cezaevlerini kapatacak ortamı oluşturması gerektiğini belirten Çiçek, "Var olan cezaevinde yemekler berbat. İnsanların beslenebileceği sağlıklı bir ortamın olması gerekiyor. Cezaevine kapattıkları insanların sorumluluğunu üstlenmeleri gerekiyor. Cezaevinde tutuklular hastalanıyor, tedaviye erişim hakları engelleniyor. Bütçede sanki otel yapılıyormuş gibi cezaevleri tanıtımlarına bütçe ayrılıyor. Sunmuş olduğumuz raporlara göre, hak ihlallerinin hem fiziki hem de psikolojik anlamda giderilmesi için bütçe ayrılması gerekiyor. Zaten F, T, S, D, T, S ve Yüksek Güvenlikli Cezaevleri (YGD) ile insanlar tecrit ediliyor. Ama eğitime, sağlığa bütçe ayırmak yerine cezaevlerine bütçe ayrılıyor. Yeni cezaevlerinin yapılması hiçbir zaman çözüm olmadı, olmayacak da. Yeni yerler açmak yerine, yasalarda karşılığı olan davranış biçimlerinin cezaevindeki yöneticilere ve çalışanlara eğitim şeklinde verilmesi daha doğru olur" şeklinde konuştu.    YENİ CEZAEVLERİNİN AMACI    Aysel Tuğluk ve Hasta Mahpuslara Özgürlük Platformu'ndan Didar Gül, her yıl benzer tartışmalar ile gündeme geldiğini ifade etti. Yeni cezaevleriyle devrimci, yurtsever ve sosyalistlerin tutuklanmasının öngörüldüğünü kaydeden Gül, "Sadece yapılacak cezaevlerinin reklamı için binlerce lira para ayrıldı. Bugün ekonomik krizin geldiği boyut ortada. İnsanlar açlıkla ve yoksullukla baş başa bırakılırken, AKP-MHP iktidarının tek derdi cezaevi yapmak. Bugün bizlere olan saldırının önümüzdeki süreçte de devam edeceği ve katmerleşeceğini görüyoruz” diye konuştu.    'TUTUKLULAR DİRENİYOR'   AKP-MHP'nin siyaset yapmak yerine baskı politikalarını arttırdığını kaydeden Gül, "Gazetecileri ve Şebnem Korur Fincancı’ın tutuklanması, Irak Kürdistan bölgesinde kimyasal silah kullanması, kurmuş olduğu faşizm sistemini sürdürmek amacıyla yapıyor. Yeni cezaevleri ile kadınlar, Kürtler, devrimcilerin sesinin çıkarılması engellenmek isteniyor. Bugün cezaevlerinde tahliye olması beklenen bir sürü insanın bırakılmaması ve iş birliği dayatmaları baskı politikalarında başarılı olamadıklarını gösteriyor. Çünkü tutuklular cezaevinde direnmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.    17 YILDA 6 KAT ARTIŞ    Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Coşkun Üsterci ise, ekonomik kriz sürecinde yeni cezaevleri yapmanın "trajikomik" olduğunu ifade etti. İstihdam arttırıcı yatırımlara ayrılması gereken kaynakların cezaevi yapımına harcanmasının gelecek için kaygı verici olduğunu ifade eden Üsterci, "Bu zihniyet ve yaklaşım yeni bir durum değil. Hapsetmek, siyasal iktidar açısından asli bir yönetme biçimi haline gelmiştir. Yeni hapishanelerin yapılmasının ardındaki asli neden de budur” dedi.   Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre 2005 yılında cezaevlerinde toplam tutuklu ve hükümlü sayısının 55 bin 870 olduğunu kaydeden Üsterci, bu sayının şu an 300 binin üzerinde olduğuna işaret etti. Üsterci, şunları söyledi: "Bu sayıya 7242 Sayılı Kanun gereği kovid-19 iznine ayrılan hükümlüler dahildir. Görüldüğü gibi 17 yıl içinde tutuklu ve hükümlü sayısı yaklaşık beş buçuk misli artmıştır. Yine bakanlığın verilerine göre bu süre içinde 265 yeni cezaevi yapılmıştır. Bu kısacık veriler dahi kaygı verici durumu gözler önüne sermeye yetiyor” diye konuştu.   MA / Delal Akyüz