DİB: Muhalefet savaş politikalarına karşı tutum almalı 2022-11-16 12:54:54   İSTANBUL - Taksim'deki saldırının 7 Haziran seçimlerini hatırlattığını belirten DİB, "Bütün muhalefet güçlerinin ülkemizi felakete sürükleyen savaş politikalarına karşı tutum alması aynı zamanda bir seçim güvenliği sorunudur" dedi.    Demokrasi İçin Birlik(DİB),  İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan İstiklal Caddesi'nde gerçekleşen bombalı saldırıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Taksim’de çoluk çocuk demeden halka yapılan bombalı saldırıyı lanetlemenin insanlık görevi olduğunun ifade edildiği açıklamada, “Bu saldırı ülkede yaşayan herkes için acı ve vahimdir. Bütün kalbimizle kınıyoruz” denildi.    YAYIN YASAĞI   “Ancak en az o kadar acı ve vahim olan bu saldırıyla seçimler arasında kurulabilen dolaysız ilişkidir. Toplumun hafızasında 7 Haziran -1 Kasım 2015 süreci canlılığını korumaktadır” denilen açıklamada, “Acı ve vahim olan iktidarın, ülkeye daha nelere mal olacağı bilinemeyen Suriye’deki gayri meşru savaşçı ve saldırgan politikasıdır. Kara parayla beslenen cihatçı çetelerle kurulan karanlık ilişkidir. Vahim olan iktidarın yayın yasağı getirerek sosyal medyaya erişimi de engellemesinin saldırının nasıl ve kim/kimler tarafından yapıldığını karartmaya hizmet etmesidir. Bu tutum can kayıplarına rağmen iktidarın bu saldırıyı nasıl kullanmak istediğini de ortaya koymaktadır” diye ifade edildi.    SEÇİM GÜVENLİĞİ SORUNU   Artık seçim güvenliğinin sandık güvenliğine indirgenemeyeceğinin vurgulandığı açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Halka kurtuluş olarak sandığı gösterenlerin böyle bir seçim sürecinde o sandıktan halk için hiçbir hayırlı sonuç çıkmayacağını artık anlaması gerekir. Bütün muhalefet güçlerinin ülkemizi felakete sürükleyen savaş politikalarına karşı tutum alması aynı zamanda bir seçim güvenliği sorunudur.    LANETLEMEK YETMEZ   Taksim’deki bombalı saldırıyı lanetlemek yetmez, bu saldırının nedenlerinin aydınlatılması ülkenin geleceği açısından birinci derecede önem taşımaktadır. Cihatçı çetelerle ilgili iddialar açığa çıkarılmalıdır. 10 Ekim katliamından sonra konuşmayanlar konuşmalıdır. Yoksa bırakalım seçim güvenliğini hiç kimsenin can güvenliğinden bile söz edilemez. Bütün emek ve demokrasi güçlerine çağrımız, savaş ve operasyonlara, halka yönelik saldırılara karşı ortak güçle alanlarda olmaktır.”