Selma Irmak'tan kimyasal çağrısı: 'İftira' ise araştırılsın 2022-11-17 09:01:45   İSTANBUL - Kürt siyasetçi Selma Irmak, Türkiye'nin kimyasal silah kullanımını reddetmesine dair, “Madem 'iftira' diyorsun, o zaman araştırma yapılmasına izin ver” dedi.    Türkiye’nin Federe Kürdistan’ın Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine dönük saldırıları 7 ayını geride bıraktı. HPG, önceki gün yaptığı açıklamada Türkiye'nin 7 aylık süreçte 2 bin 837 kez kimyasal ve yasaklı silah kullandığını açıkladı. AKP iktidarı, kimyasal silah kullanımını reddederken, sivil toplum örgütleri ve siyasetçiler tarafından kimyasal silah kullanımının araştırılması yönünde yapılan çağrıları görmezden geliyor. Konuya dair açıklamalarda bulunan kesimler ise hedef alınıyor. Kürt siyasetçi Selma Irmak, konuya dair yaptığı değerlendirmede, "Madem iftira o vakit araştırılmasına izi ver" çağrısı yaptı.    'GÖZ YAŞARTICI GAZ' İTİRAFI   Türkiye'nin Zap, Avaşî ve Metîna'da "hezimete" uğradığını söyleyen Irmak, "Türkiye, Federe Kürdistan'da yazmak istediği 'başarı hikayesini' yazamadığı için kimyasala başvurdu" dedi. Kimyasal silah kullanımının insanlığa karşı suç olduğunu vurgulayan Irmak, kimyasal silah kullanımının can kayıplarının yanı sıra ciddi doğa tahribatına da neden olduğunu kaydetti. Uluslararası güçlerin kimyasal kullanımına karşı sessizliğine tepki gösteren Irmak, Savunma Bakanı Hulisi Akar’ın “Sadece göz yaşartıcı gaz kullandık” sözlerine işaret ederek, "Hukuk kurallarını esas alırsak bir ordunun göz yaşartıcı bomba kullanması da yasaktır. Bu açıklama da bir itiraftır. Demek ki bazı şeyler kullanıldı. Sadece göz yaşartıcı değil, insanların sinir sistemini tutan ve sonuçta hayatını kaybetmesine neden olan kimi gazlar karıştırılarak kullanıldı" şeklinde konuştu.    'TÜRKİYE SUÇÜSTÜ YAKALANDI'    Bilim insanlarının da kimyasal kullanıldığına dair ifadelerinin bulunduğuna dikkati çeken Irmak, sorumluların yargılanması gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin kimyasal silah kullanımının araştırılmasına izin vermek yerine Şebnem Korur Fincancı’yı gibi bilim insanlarını hedefe aldığını kaydeden Irmak, şunları söyledi: "Bu konuda basın açıklaması yapan insanlara ve benzeri yürüyüşlere müdahaleler edildi. HDP araştırılması için Meclis’e getirdi. Ama AKP-MHP hükümeti bu önergeyi de ret ederek ‘iftira’ dedi. Madem iftira, izin ver; heyetler bölgeye gidip rapor hazırlasınlar. İftiraysa heyet çıkıp, 'Hayır, burada kimyasal kullanılmamıştır’ desin. Sende aklanırsın. Ama eğer bir suçu yok ise, neden onun araştırılması için engel olasınız ki? Bu bir suçluluk psikolojisi. Türk ordusu suçüstü yakalanmıştır. Neden izin verilmiyor? Çünkü bizim orada gördüğümüz bizim düşündüğümüz şekliyle bir suç işlenmiştir. O suçun üstünün örtülmesi hedefleniyor. O nedenle izin verilmiyor."   Uluslararası örgütlerin “savaş suçu” olarak nitelendirdikleri silahlara, siyasi çıkarları nedeniyle sessiz kaldığını ifade eden Irmak, "Dünyanın ikiyüzlülüğünü tartışacak değiliz. Sadece Kürtler için değil. Dünyanın birçok yerinde yaşanan hak ihlallerine karşı da aynı sessizliği çoğu zaman görmüyor muyuz? Görüyoruz maalesef. Bunu boşa çıkarabilecek tek güç halklardır. Uluslararası güçlerden, devletlerden bir şeyler beklemek ne yazık ki her zaman bizi hayal kırıklığına uğratır. Kimyasal silah kullanımı dünya mahkemelerinde yargılanması gereken suçlar kapsamındır. Kimyasal silah sadece Kürtlere karşı işlenmiş bir suç değildir. Bu suç insanlığa karşı işlenmiştir" ifadelerini kullandı.    KDP'YE TEPKİ   Türkiye'nin saldırılarına ortaklık eden KDP'yi de eleştiren Irmak, KDP’nin tutumuyla Kürtleri “incittiğini ve öfkelendirdiğini” söyledi. Irmak, "KDP, bu sorumluluktan asla kaçamaz. Kim ne derse desin KDP kendini bu tarihi sorumluluktan kurtaramaz. Kürt halkının vicdanında mahkum olmuştur. Bu affedilebilecek bir suç değildir. Bunun elbette ki Kürt kamuoyunda KDP’ye yönelik karşılığı olacaktır. Yani bu siyasi bir mesele değildir. Bu suçtan ve ortaklarından Kürt halkı elbette ki hesabını soracaktır. Bundan kimse kuşku duymamalı” diye belirtti.   'SAVAŞ ÇÖZÜM DEĞİLDİR'    Irmak, şöyle devam etti: "Ne olursa olsun bu savaşın kazananı direnen halkın kendisi olacaktır. Bunca yıldır her türlü silah ve yöntemle boyun eğdirmeye, diz çöktürmeye çalışarak yürütülen bu savaş, gelinene noktada başarıya ulaşamamıştır, ulaşamayacaktır. Çünkü haklı bir halk davası vardır. Bir halk mücadelesi var ve halkın içerisinde olduğu toplumsal mücadelelerin yenilgiye uğradığı görülmemiştir. Kürt halkı burada da kazanacaktır. Ama biz daha fazla can kaybı olmadan bir yol yöntem bulunsun istiyoruz. Kürt sorunu meselesinin içeriği siyasidir ve siyasi yollarla çözülür. Savaş, çözüm değildir.”   MA / Rukiye Adıgüzel