Taksim saldırısı: 6-7 Eylül Pogromu’nda bombayı kim koymuştu? 2022-11-17 09:34:06   ANKARA - 1955’teki pogromdan yıllar sonra dönemin Özel Harp Dairesi 2’nci Başkanı’nın, “6-7 Eylül Kont-gerillanın mükemmel bir örgütlenmesiydi” sözlerini anımsatan gazeteci Cahit Mervan, “Büyük ihtimalle gelecekte de Taksim saldırısına ilişkin birisi çıkacak ve bunun böyle olduğunu söyleyecek” dedi.   İstanbul Taksim'deki İstiklal Caddesi'nde 13 Kasım'da yaşanan patlamada, 6 kişi hayatını kaybetti, 81 kişi yaralandı. Patlamanın hemen ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, saldırının PKK tarafından yapıldığını iddia etti, talimatın Kobanê’den geldiğini ve saldırganın 4 ay önce Efrîn sınırından Türkiye'ye geçiş yaptığını öne sürdü.   Halk Savunma Merkezi (HSB) Karargah Komutanlığı ve Demokratik Birlik Partisi (PYD), yaptığı açıklamalarda, Soylu’yu yalanlayarak, patlamayla ilgililerinin olmadığını duyurdu. Sonrasında açığa çıkan gelişmeler, Soylu’nun sözlerini boşa düşürdü, hem Türkiye’de hem de Avrupa basınında saldırının Kürtlere dönük yeni bir saldırı için gerekçe olarak kullanılmaya çalışıldığına dikkat çekildi.   AKP yetkililerinin ve Soylu’nun sarf ettiği söylemlerin soru işaretleri bıraktığı Taksim patlaması sonrası açığa çıkan tartışmalara dair değerlendirmelerde bulunan gazeteci Cahit Mervan, İktidar blokundaki iç çatışmaya dikkat çekti.   Türkiye gibi çoklu iç sorunlar yaşayan ülkelerde yaşanan bu gibi saldırılarda “rejim sahiplerinin” açıklamalarından çok gerçeğe odaklanmak gerektiğini ifade eden Mervan, bu düşüncesini verdiği örneklerle somutlaştırdı.   6-7 EYLÜL POGROMU   İlk olarak 1955’te gerçekleşen 6-7 Eylül Olayları’nı hatırlatan Mervan, “Ekspres Gazetesi’nde hazırlanmış bir takım senaryolar eşliğinde, ‘Yunanlılar, Atatürk’ün Selanik’teki evi bombaladı’ şeklinde bir haber çıkıyor ve halk galeyana geliyor. Sonrasında büyük saldırılar başlatılıyor ancak sonrasında öğreniliyor ki bombayı Özel Harp Dairesi’ne bağlı bir eleman koymuş” dedi.   MADRİD SALDIRISI: EL-KAİDE’NİN İŞİ   İspanya’nın Madrid şehrinde 2004 yılındaki seçim sürecinde gerçekleşen ve 190 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan bombalı saldırıları anımsatan Mervan, “O zaman iktidarda olan muhafazakâr partili başbakan, bunu Bask’ın kurtuluşu için mücadele eden ETA örgütünün yaptığını söyledi. Fakat İspanya’da güçlü bir basın ve muhalefet olduğu için başbakanın attığı bu büyük yalana kimse inanmadı. Sonrasında medya ve muhalefetin harekete geçmesiyle iktidardaki muhafazakâr parti bu iddiayı geri çekmek zorunda kaldı, çünkü saldırıyı El-Kaide gerçekleştirmişti. Bu anlaşılınca da muhafazakâr parti seçimleri kaybetti” sözlerine yer verdi.   Türkiye’de de buna benzer örneklerin yaşandığını belirten Mervan, 7 Haziran-1 Kasım 2015 sürecinde yaşananlara işaret etti.   Taksim patlamasında “karanlıkta bırakılmak istenen” bir takım durumların söz konusu olduğunu dile getiren Mervan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklamaların Türkiye’de ciddi bir şüphe uyandırdığını ifade etti.   AÇIKLAMALARA ULUSLARARASI KUŞKU    Soylu’nun açıklamalarına uluslararası medyanın da kuşkuyla yaklaştığını söyleyen Mervan, şöyle devam etti: “PKK’nin ve PYD’nin patlamaya dair yaptığı açıklamalar, AFP ve Reuters ‘acil koduyla’ abonelerine geçti, çünkü bu zaruri bir ihtiyaçtı. Öte yandan Avrupa basını da Türkiye’nin açıklamalarını ‘gülünç’ olarak nitelendirdi. 15 Kasım’da Almanya’nın önde gelen televizyonlarından biri, ‘Kürtlerin bu saldırıyı yapması için bir neden yok. Ankara tezine herkes kuşkuyla yaklaşıyor’ şeklinde bir haber yaptı.”   İKTİDAR BLOKUNDA İÇ ÇATIŞMA   Soylu’nun bu açıklaması sonrası “tek başına” kaldığına vurgu yapan Mervan, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dün yaptığı açıklamasında saldırıya dair herhangi bir adres göstermemesine dikkat çekerek, “İktidar blokundaki iç çatışma bu olayda da kendisini gösterdi. Kaldı ki Reuters’a konuşan iktidar kanadından bir yetkili, bu saldırının DAİŞ tarafından gerçekleştirildiği ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi” şeklinde konuştu.   KONTR-GERİLLA VURGUSU   6-7 Eylül 1955’te gerçekleşen pogromdan yıllar sonra dönemin Özel Harp Dairesi 2’nci Başkanı Sabri Yirmibeşoğlu’nun bir röportajda sarf ettiği, “6-7 Eylül Kont-gerillanın mükemmel bir örgütlenmesiydi” sözlerini anımsatan Mervan, “Büyük ihtimalle gelecekte de Taksim saldırısına ilişkin birisi çıkacak ve bunun böyle olduğunu söyleyecek” dedi.   ‘KUZEY VE DOĞU SURİYE’YE SALDIRI GEREKÇESİ’   “Saldırının Kürtlerle bir alakası yok” vurgusu yapan Mervan, PKK’yi sorumlu tutmanın gerekçeleri olarak, Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük başlatılacak işgal saldırısı ve HDP üzerinde kurulması istenen baskıya işaret etti. Mervan, ayrıca iktidar cephesinde yaşanan “iç hesaplaşmaların” da Taksim patlaması üzerinden sürdürülmek istendiğine değindi.   ‘AKP SAVAŞ SUÇLARINI GİZLEMEK İSTİYOR’   Patlama ile Kürt hareketini uluslararası alanda kriminalize etmenin de amaçlandığını aktaran Mervan’a göre, AKP iktidarı Federe Kürdistan Bölgesi’nde yürüttüğü işgal saldırısındaki başarısızlığı “maskelemek” ve kimyasal silah kullanımının da içinde yer aldığı savaş suçlarını gizlemek istiyor.   Mervan, iktidarın “gizlemek istediği” kimyasal silah kullanımına karşı hem Türkiye’de hem de uluslararası boyutta tepkilerin yoğunlaştığın söylerken, Türkiye’nin sürdürdüğü savaş suçlarının 40 yıllık çatışmalı süreçte ilk kez bu kadar yoğun bir biçimde tartışıldığına dikkat çekti.   MA / Fırat Can Arslan