Ahmet Sılık ‘denetimli hukuksuzlukla’ katledildi! 2022-12-08 09:23:28   İZMİR - Bir sığınaktaki torba üzerinde ismi bulunduğu iddiasıyla hapis cezası verilen, ATK’nin raporuna rağmen tahliye edilmeyen Ahmet Sılık, “denetimli serbestlik” ile gönderildiği evinde yaşamını yitirdi. Sılık’ın yaşadığı hukuksuzluklara karşı AYM’ye yaptığı başvuru ise hala sonuçlanmadı.     Türkiye cezaevlerinde hasta tutuklulara yönelik hak ihlalleri gündemdeki yerini korurken, tahliyelerine ilişkin yapılan başvurular sonuçsuz bırakılıyor. Durumları ağır ve kendilerine bakamayan tutuklular ya "tek kişilik" hücrelerde tutuluyor ya da tedavi koşulları oluşturulmayarak, ölüme terk ediliyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre, Nisan 2022 itibari ile Türkiye cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutuklu bulunuyor. 2021 yılı içinde en az 59 hasta tutuklu yaşamını yitirirken, 2022 yılının 10 ayında ise 63 tutuklu yaşamını yitirdi. Bu verilere göre, yaklaşık 2 yılda 122 tutuklu hayatını kaybetti.     AĞIR HASTA OLMASINA RAĞMEN TUTUKLANDI   Ağır hasta tutuklu olmasına rağmen tutuklanan ve 4 yıl boyunca cezaevinde "tek kişilik" hücrede tutulan Ahmet Sılık (78) da, tahliye edildikten sonra 2 Aralık’ta yaşamını yitirdi. Sêrt'in Dihê (Eruh) ilçesinde olan Sılık, ATK'nin "Hayatını yalnız idame ettiremez" raporuna rağmen yaklaşık 4 yıl sonra tahliye edildi. Evde yatalak bir şekilde yaşayan Sılık, tahliyesinin üzerinden yaklaşık bir buçuk yıl sonra yaşamını yitirdi.   NE OLDU?    Ahmet Sılık, 4 Kasım 2011'de Siirt Eruh ilçesinde bir sığınakta üzerine isminin yazıldığı çuvallar bulunduğu iddiasıyla gözaltına alındı. 4 gün sonra çıkarıldığı mahkemece, "örgüte yardım etmek" iddiasıyla tutuklanan Sılık, bir yıla yakın tutukluluğunun ardından 19 Ekim 2012'de tahliye edildi.  Sılık’a, Diyarbakır 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davasında 6 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası verildi. Yargıtay tarafından 21 Şubat 2017’de cezası onanan Sılık, yaşadığı İzmir'in Bayraklı ilçesinde tutuklandı. Sılık, İzmir Kırıklar, Şakran ve son olarak Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu kaldı.    74 yaşında tutuklanan prostat, şeker, kalp, yüksek tansiyon gibi hastalıkları bulunan Sılık, beyine giden damarları tıkındığı için de 2 ayrı ameliyat geçirdi, cezaevinde sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine kısmi felç geçirdi. Unutkanlık yaşamaya başlayan ve ihtiyaçlarını karşılayamayan Sılık, cezaevinde hafızasını yitirdi. Sılık, 7 Mayıs 2021'de İdari Gözlem Kurulu’nun raporuyla 1 yıl denetim uygulamasıyla tahliye oldu.    TAHAMÜL EDEMEDİKLERİ İÇİN BIRAKTILAR   Binevş Sılık (76), eşi Ahmet Sılık'ın ölümüyle ilgili konuştu. Devletin eşinin yaşam hakkını ihlal ettiğini söyleyen Sılık, "Eşim cezaevine girmeden de birçok hastalığı vardı. Ancak cezaevinde daha çok kötüleşti. Hafızasını yitirdi, felç oldu. Ayakları üzerinden duramıyordu. Yaptığımız tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Artık kendisini pislettiği ve onlar buna tahammül edemedikleri için tahliye edildi. Tahliyesinden sonra da yatalak bir şekilde yaşamını idame etti" dedi.     'HASTA TUTUKLULAR TAHLİYE EDİLSİN'   Eşi gibi yüzlerce hasta tutuklunun olduğunu hatırlatan Sılık, onların da eşi gibi olmaması için tahliye edilmesini istedi. Sılık, "Cezaevlerinde hasta tutuklularda hal bırakmıyorlar. Ölüm döşeğine geldiklerinde tahliye ediyorlar. Kimsenin bizim yaşadıklarımızı yaşamasını istemiyorum. Eşime iftira atarak tutukladılar. Yatalak ettiler" diye belirtti.      'BU ZULMÜN VEBALİ AĞIR OLUR'   Kürt halkının üzerinde sürdürülen baskı ve zulüm politikalarına son verilmesini isteyen Sılık, "Tutuklulara ve ailelerine işkence ediyorlar. Tutukluları ailelerinden uzak yerlere sürgün ediyorlar. Tutukluları aileleri nasıl gidip görsün. Her zaman ziyarete gidemiyorlar. Tutukluları bu şekilde yalnızlaştırmak istiyorlar. Bu nasıl bir devlettir, nasıl bir rezalettir. Tuvalete gidemeyen tutukluları bile tahliye etmiyorlar. Bu zulmün vebali ağır olur. Bu zulmü kabul etmiyoruz. Bir damla kanımız olana kadar tutuklularımızın yanında olacağız" diye konuştu.    'TUTUKLANMASI HUKUKSUZDU'   Dava avukatı Zafer İncin de, Sılık'ın tutuklanmadan önce yazın köyünde, kışın ise İzmir'de ticaretle uğraşan biri olduğunu söyleyerek, yapılan tutuklamanın hukuksuz olduğunu belirtti. İncin, yapılan bir operasyonda sığınakta çıkarılan bir çuvalda Sılık'ın sadece isminin yazılı olmasından dolayı tutuklandığını anımsatarak, olayla ilgili hiçbir bağının olmadığını söyledi. Sılık'ın tutuklanmasının ardından yaşadığı sağlık nedenlerinden dolayı infazının ertelenmesi talebi için başvuruda bulunduğunu ifade eden İncin, yaptığı başvuru ve sonuçları şöyle özetledi:   "Bunu üzerine Sılık önce Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi. ATK sağlık sorunları nedeniyle ‘Hayatını yalnız idame ettiremez’ şeklinde rapor verdi. Ancak bu durumlarda sadece ATK'nin raporu yeterli olmuyor. Toplum güvenliği açısından bir tehlike, tehdit barındırıyor mu, barındırmıyor mu? Savcılığında toplum nezdinde bir tehlikenin barındırmadığına dair bir kanaat oluşturup, infaz ertelemesi vermesi gerekiyor. Bunun için savcılık Sılık'ın oturduğu ilçenin karakoluna akıbeti hakkında bilgi istedi. Karakol savcılığa Sılık hakkında 'örgüte müzahir bir aile diyerek' olumsuz bir rapor gönderdi. Savcılık da bunu gerekçe göstererek, tahliyesini engelledi. Birçok itirazda bulunduk ancak dosya hala Anayasa Mahkemesi'nde devam ediyor. AYM bugüne kadar neden kararını açıklamadı, ölümünü mü bekledi, bu da ayrı bir soru işareti. Bundan sonrası için AYM'nin kararı doğrultusunda girişimlerimiz olacak."    DÜŞMAN HUKUKU UYGULANIYOR   Hasta tutuklulara düşman hukukunun uygulandığını söyleyen İncin, "Çok açık bir şekilde bu insanlara düşman hukuku uygulanıyor. Kanundaki ve ATK'nin pozisyonu bir yana, bu işin ayrıca savcıların taktir ve keyfiliğine bırakılması da olayın vahametini gösteriyor. Hasta tutuklular, tamamen etnik, siyasi, ideolojik, kimliklerinden kaynaklı hukuksuzluğa maruz kalıyor. Her hangi bir hastanenin vereceği raporunda esas alınarak, bu insanların daha fazla acı çekmeyerek, dışarda sağlık ve tedaviye erişim haklarının sağlanması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekir" dedi.   MA / Semra Turan