İHD’ye ‘ihlallerin çözümü’ için başvurular arttı 2022-12-09 09:15:21   İSTANBUL - AKP iktidarının insan hak ve özgürlükler kapsamında yarattığı ihlalleri, 12 Eylül Darbesi sonrasına benzeten İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, insanların hak ihlallerinin çözümü için derneklerine çok sayıda başvuru yaptığını söyledi.    Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komisyonu tarafından hazırlanan “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi” 10 Aralık 1948'de Paris'te kabul edildi. Tüm devlet ve sivil toplum organizasyonlarının davet edildiği BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamayla 10 Aralık “Dünya İnsan Hakları Günü” olarak ilan edildi.     Dünya İnsan Hakları Günü ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin gereğinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendiren İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Türkiye’de insan hak ve özgürlüklerinin büyük bir kriz içerisinde olduğunu belirterek, bu durumun çok uzun yıllardır devam ettiğini aktardı.     İKTİDARIN BAKIŞI HİÇ DEĞİŞMEDİ    AKP iktidarının 20 yıldır hak ve özgürlükleri sağlamak yerine, bu hakları kısıtladığının ve bu şekilde kendi iktidarını koruduğunu vurgulayan Yoleri, bu durumun aynı zamanda bir yönetim şekline dönüştüğünü söyledi. İHD olarak bu politikalara karşı amansız bir mücadele sürdürdüklerini ifade eden Yoleri, derneklerinin ülkede faaliyete geçtiği günden bu yana iktidarın insan haklarına bakışının hiç değişmediğini kaydetti.    İHLALLER ZİNCİRİ    Yaşamın her alanında hak ihlallerinin arttığını ifade eden Yoleri, yaşanan kimi hak ihlallerini şöyle sıraladı: “Çocuklara baktığımızda eğitim ve sağlık hakkından yararlanamadığı için çocuk işçiliğini, erken yaşta evlendirilmelerinden kaynaklı istismara uğramalarını görüyoruz. Kadınlara baktığımızda ise kadına yönelik şiddetin sürekli olarak arttığını, özgürce yaşama katılmalarının engellendiğini görüyoruz.” Ayrıca cezaevlerinde artan hak ihlallerinin de bu kapsamda yükseldiğine işaret eden Yoleri, cezaevlerinde ki işkence, kötü muamelenin yanı sıra devlet tarafından son zamanlarda yapılan yeni cezaevleri ile bu ihlallerin daha da artacağına işaret etti. Türkiye’de iktidar tarafından uygulanan hak ihlalleri karşısında uluslar arası insan hakları kurumlarının tepkisiz kalmasını da eleştiren Yoleri, bu kurumların ihlallere rağmen herhangi bir yaptırım uygulamaması ile en az Türkiye kadar suçlu olduğunun altını çizdi.   ÇÖZÜM İÇİN BAŞVURULAR ARTTI   Yoleri, ülkede ekonomik ve siyasi krizlerin artmasıyla bağlantılı olarak fiziksel şiddetin baş gösterdiğini, bu durumun da toplumda genel anlamda psikolojik problemleri ayyuka çıkardığına işaret etti. Yoleri, derneklerine sırf bu yüzden onlarca başvuru yapıldığını dile getirerek, “Psikolojik problem derken bizzat hastalık düzeyine varan bir boyutundan söz ediyorum. Ve bu insanlar bu problemlerin nedenini tanık olduğu ya da maruz kaldığı bir yasaklama olayından sonra geliştiğini düşündüğü için bize gelmeye başlıyorlar. Ve bu kişiler kendisinde travma yaratan hastalığından çok, aslında o yaşadığı hak ihlallerinin çözümü için bizden yardım istiyorlar” diye belirtti.    12 EYLÜL BENZERLİĞİ    Yoleri, AKP iktidarı döneminde ifade ve toplanma özgürlüğünün çok fazla engellendiğini aktararak, bugün ki mevcut durumu 12 Eylül Askeri Darbe sürecinden sonraki sürece benzetti. Yoleri, “Şu anki sürecin, hak gasplarının en çok yaşandığı 1990’lı yılları çağrıştırdığı söylenirdi. Ama bence 12 Eylül Darbe döneminin ilk 3 yılında yaşadığımız ağırlıktaki hak gasplarıyla ve yasaklarla karşı karşıya olduğumuzu söylemek lazım. Çünkü bu süreçte sesinizi çıkaramıyor, sokağa çıkamıyorsunuz. Herhangi bir düşüncenizi ifade etmeye kalkıştığınız da ise ağır bir bedelle karşılaşmak şartıyla böyle bir teşebbüste bulunabiliyorsunuz” dedi.   İŞKENCENİN MERKEZİ İMRALI     İşkencenin iç hukuk ve uluslar arası hukukta mutlak yasak olarak düzenlenmesine rağmen Türkiye’de yaşamın her alanında uygulandığına dikkat çeken Yoleri, işkencenin cezaevleri başta olmak üzere adalet isteyen her kişi ve hareketlere karşı yoğun bir şekilde uygulandığını söyledi.   Yoleri, tecridin de sistematik işkence uygulamaları arasında olduğunu söylerken, bu uygulamanın en ağırının ise İmralı’da bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulandığının altını çizdi. Öcalan üzerinde uygulanan tecridin sadece bir insan hakları ve hukuk meselesi olmadığını vurgulayan Yoleri, bunun siyasi nedenleri olduğuna işaret ederek, “Devletin siyasi yaklaşımı oradaki tecridi de etkiliyor. Özellikle çözüm süreci döneminde Öcalan ile görüşmeler yapılırken, birdenbire görüşmelerin kesilmesi ve dolayısıyla sonrasında seçim döneminde ani bir görüşmenin gerçekleşmesi bu durumu özetliyor. Şu an ki süreçte tekrardan herhangi bir görüşmenin gerçekleşmemesi siyasi saiklerle alınan bir karardır” dedi.   ETKİNLİKLER DÜZENLENECEK   Yoleri, her yıl olduğu gibi bu yıl da 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası nedeniyle çeşitli eylem ve etkinlikler gerçekleştireceklerini belirtti.