Abdullah Öcalan’ın avukatı: Dayanışma sürerse tecrit aşılır 2022-12-31 09:38:49   İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarından İbrahim Bilmez, yıl içerisinde ortaya konan dayanışmanın sürmesi halinde 2023'te tecridin aşılacağını vurguladı.     İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tutuklular Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar'dan 21 ayı aşkın bir süredir haber alınamıyor. Öcalan’ın avukatlığını yapan Asrın Hukuk Bürosu, müvekkilleriyle en son 7 Ağustos 2019 tarihinde görüştü. Öcalan, 25 Mart 2021 tarihinde sağlık ve güvenliğiyle ilgili kamuoyunda yaşanan kaygılar üzerine ailesiyle bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. 4 buçuk dakikalık kesintili telefon görüşmesinden sonra Öcalan için yapılan görüşme başvurularına yanıt verilmiyor.    Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından İbrahim Bilmez, müvekkillerine dönük ağırlaştırılmış tecridi değerlendirdi.    İMRALI SİSTEMİ    İmralı Cezaevi’nin Öcalan’a dönük uluslararası komplonun hemen ardından tasarlanan "özel bir sistem" olduğunu belirten Av. Bilmez, "İmralı, içinde uluslararası aktörlerin de rolü olan bir tecrit sistemi. Bu sistem ne yazık ki geldiğimiz noktada olabilecek en kötü noktada” dedi. İmralı'nın Adalet Bakanlığı'na bağlı ve yasalara göre yönetilen bir yer olmadığına dikkati çeken Bilmez, "Yıllardır ne biz avukatlar ne de sivil toplum örgütleri gidemiyor, haber alamıyor. Müvekkillerimizin sağlık durumları nedir? Hastalar mı? Bir ihtiyaçları var mı? Hiç bir şekilde bilmiyoruz. Bunun ötesinde hukuki yardım sunmamız gereken durumlar oluyor. Bunları yerine getiremiyoruz. Böyle bir sistem söz konusu” diye konuştu.    HABER ALAMAMA DURUMU   Öcalan’ın İmralı’ya getirildiği günden bu yana sağlıklı bir bilgi alamadıklarını söyleyen Bilmez, "Bir hapishanede bir tutuklu varsa, onun hakları da vardır. F Tipi hapishanelerinde avukatlar, hafta içi 5 gün kimseye bildirmeden, izin almadan gidip müvekkilini görür. İmralı’da hiçbir zaman böyle normal bir süreç yaşanmadı. 27 Temmuz 2011’den sonra normal avukat görüşü tamamen kesildi. Bu avukat yasağı 2019’daki açlık grevleri, ölüm oruçlarına kadar sürdü. Fakat bu arada İmralı’da kamuoyunda ‘çözüm süreci’ adıyla bilinen süreçler yaşandı. O arada hem devlet hem de siyasetçiler gidip İmralı’da Sayın Öcalan’la görüştüler. Ama böylesi bir haber alınamama durum hiç olmamıştı" şeklinde konuştu.    'CEZALAR HUKUKİ DEĞİL'   21 aydır "otomatike bağlanmış disiplin cezalarıyla" görüşme başvurularının reddedildiğini söyleyen Bilmez, "Aile görüşlerini 3 aylık, avukat görüşlerini ise 6 aylık cezalarla engelliyorlar. ‘Yasal’ kılıf hazırlanıyor. Bu kılıf bize göre meşru ve hukuki değil. Yasak kararlarını dahi göremiyoruz. Bu cezaların neden verildiğini bile bilmiyoruz. Zaten CPT de bir önceki (2020) ziyaretinden sonra yayınladığı raporda, ‘Bu aile görüşünü engellemek için verdiğiniz disiplin cezaları inandırıcılıktan çok uzak. Çok belli ki bir şeylere kılıf bulmak için yapıyorsunuz bunu. Artık bunu yapmayın, bize bile inandırıcı gelmiyor’ diyordu. Fakat ne yazık ki bu uygulamalar sürüyor" diye kaydetti.    DÜNYADAN BAŞVURULAR   Tecride karşı yıl içerisinde kimi gelişmelerin olduğunu dile getiren Bilmez, şunları söyledi: "Tecrit ilk defa başka kurumlar tarafında gündeme alınmaya başlandı. Çeşitli sivil toplum örgütleri bu konuda harekete geçti. Bu bizim için umut vericiydi. ÖHD’ye bağlı yüzlerce avukat barolara ve Adalet Bakanlığına başvuru yaptı. Bu da çok önemliydi. Çeşitli barolara bağlı avukatlar başvuru yapmışlardı. Avrupa’dan birçok farklı hukuk örgütüne bağlı yüzlerce avukat, görüş başvurusu yaptı. Ortadoğu’da değişik ülkelerden yüzlerce avukat başvuru yaptı. Çünkü dünyada eşi benzeri olamayan bir haksızlık, hukuksuzluk var. Bunun dünyada meslektaşlarımız tarafından görülmesi tabi ki çok önemli. Eğer böyle devam ederse sonuç alacağız."   Siyasetçilerin (HDP) de görüş başvuruları yaptığını anımsatan Bilmez, "Bunlar etkilidir. Sonuçta HDP şu anda Meclis’teki 3’üncü büyük parti. Tecrit meselesi yakıcı bir mesele. Hem Türkiye’yi hem Kurdistan’ı ilgilendiren bir mesele. Siyasetçilerin de bu konuda rollerini oynuyor olması, bundan sonra da oynayacak olması önemlidir. Bu dayanışmanın sonuç alacağına yürekten inanıyoruz” diye konuştu.    'HABER ALMAK İSTİYORUZ'    Kendilerinin de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’ne başvuru yaptıklarını aktaran Bilmez, komitenin dünya çapında yargılama yetkisi olan bir makam olduğunu söyledi. Bilmez, ayrıca CPT ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne de başvurular yaptıklarını paylaştı. CPT’nin son İmralı ziyaretinin önemli bir gelişme olduğunu fakat müvekkilleri Abdullah Öcalan ile görüşme sağlanmamasının ciddi bir durum olduğunu belirten Bilmez, "Tabi ki bu ihtimal bile bizi ayağa kaldırmaya, harekete geçirmeye yetti. Hem Sayın Öcalan’dan hem de oradaki diğer müvekkillerimizden haber almak istiyoruz. Bunun da ötesinde bir an önce gidip onları görmek istiyoruz" dedi.    'BEKLEME LÜKSÜMÜZ YOK'   Bilmez, "CPT daha önce 8 kere İmralı’yı ziyaret etti ve her seferinde Türkiye izin verdi. Bu raporlar yayınlandı. Ama bu süre ortalama bir buçuk yıl sürdü. Mesela CPT 8 raporunda da Türkiye’ye İmralı’daki tecrit sistemine dair önerilerde bulunuyor. Bunun kabul edilemez olduğunu söylüyor, değişiklik önerileri yapıyor. Ama Türkiye 23 yıldır bunları değiştirmiyor, düzeltmiyor. Tam tersine en kötü noktaya gelmiş durumdayız. Az önce söylediğim şeyleri düşününce bizim bir buçuk yıl daha bekleme gibi bir lüksümüz yok" diye kaydetti.     TECRİT VE KÜRT SORUNU    Tecridin devam ettirilmesinin Kürt sorunuyla bağlantılı olduğuna dikkati çeken Bilmez, "Tecrit uygulandığı zaman Kürt meselesinde güvenlik politikaları devreye giriyor. İkisi birbiriyle bağlantılı. Bu politikalardan dolayı insanlar yaşamını yitiriyor. Sivili, polisi, askeri, gerillası hayatını kaybediyor. Bugün de yaşadığımız süreç böyle bir süreç" şeklinde konuştu.     Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde Öcalan için eylemler yapıldığını ve bunun Öcalan’ın önemli bir aktör olduğunu gösterdiğini vurgulayan Bilmez, "Sayın Öcalan nasıl ki o tecrit koşullarında 23 yıldır Kürt sorunun barışçıl ve demokratik sorunu için direniyorsa, Kürt halkı da Sayın Öcalan’ı unutmadığını gösteriyor bu sahiplenmeyle. Aynı zamanda Kürt halkı ve dostlarının Kürt meselesinin demokratik, barışçıl yollarla çözümünü ne kadar istediğini gösteriyor" dedi.    'SAVAŞA MİLYONLAR HARCANIYOR'    Abdullah Öcalan için 12 Haziran'da İstanbul’da yapılan “Büyük Gemlik Yürüyüşü”nü anımsatan Bilmez, şöyle devam etti: "Bu gösteriler, yapılan yürüyüşler bastırılmaya çalışıldı. Oysa bu da son derece doğal bir haktır. İmralı’da bahsettiğim hukuksuzluk, tecrit meselesi bütün topluma yayılır diyoruz ya; insanlar bugün hiçbir konuda tepkilerini ortaya koyamıyorlar, sokağa çıkamıyorlar. En ufak bir talep için çıkıldığı zaman binlerce polis toplanıyor. Aslında Sayın Öcalan’ın barış iradesi sahipleniliyordu bu eylemlerde. Hükümetin engelleme girişimleri Kürt meselesindeki çözümsüzlüğünün devrede olduğunu gösteriyor. Bu insanlar da tecride karşı çıkarak, barışı ve Kürt meselesinin demokratik yollardan çözümünü istiyorlar. Kürt meselesi bu toplumun en yapısal sorunudur. Birçok neticesi var. O neticelerden bir tanesi de ekonominin bu durumda olmasıdır. Bu savaşa harcanan bir sürü para var. Her bir uçağın kalkışı bile milyonlarca lira demek. Kürt meselesi çözülmediği için Türkiye demokratikleşemiyor. Uluslararası yatırımlar da yapılmıyor. Bu anlattığım sebeplerden dolayı artık bu politikalara son verilmeli."   '2023’TE TECRİT AŞILACAK'    Yıl içinde tecridin görünürlüğünün arttığını ifade eden Bilmez, “Bu büyük hukuksuzluğun ve haksızlığın görünürlüğü arttı. Bizim açımızdan çok önemli ve anlamlı bir dayanışma vardı. Bunun böyle devam etmesi gerekiyor. Ben çokta uzun olmayan bir süre içerisinde bu dayanışmanın biraz daha büyümesiyle birlikte sonuç alacağımızı, bu tecridi kıracağımızı düşünüyorum. Eğer 2023’te bu dayanışmayı daha da büyütürsek tecridi aşacağımıza inanıyorum” diye konuştu.    MA / Ergin Çağlar - Rukiye :Adıgüzel