Yasaklar 2023'e devredildi 2023-01-04 09:00:37   WAN - Wan’da eylem ve etkinliklere getirilen yasaklara dikkat çeken avukat Sedat Düşünmez, “Hukuksuzluğun başladığı yer İmralı Adası’dır. Tecrit, özgür düşünceye getirilen bir engeldir” dedi.    Türkiye’de 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişiminin ardından ilan edilen ve 20 Temmuz 2018 tarihinde sona eren Olağanüstü Hal (OHAL), Wan'da 15 günde bir uzatılan eylem ve etkinlik yasağı olarak devam etti. Kentteki uygulamayı protesto eden birçok siyasi parti, demokratik kitle örgütü ve kurum çalışanı ya da üyesi hakkında dava açıldı. 2016’dan itibaren 15 günde bir alınan yasak kararı, 2022 Temmuz ayından sonra ise yapılacak eylem ve açıklamalar öncesi alınmaya başlandı.    En son Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Med Mezopotamya Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) öncülüğünde PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekmek amacıyla 12 Aralık’ta gerçekleştirilen yürüyüş öncesi, valilik tarafından kentte 2 gün eylem ve etkinlik yasağı ilan edildi. Eylem ve etkinlik yasağının geldiği boyutları Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk Komisyonu üyesi ve İl Yöneticisi Avukat Sedat Düşünmez değerlendirdi.   ‘KURDİSTAN’DA YASAKLAR BİTMEDİ’   Kürdistan kentlerindeki yasakların AKP iktidarıyla sınırlı olmadığını belirten Düşünmez, “1990’lardan beri hep Kurdistan kentlerinde yasak ve keyfi uygulamalar var. Kimi zaman OHAL Valilikleri kimi zaman devletin ‘güvenlik’ politikaları neticesinde bu kararlar alındı. Bu, söz konusu yönetimlerin kendini korumak içgüdüsüyle başvurduğu bir uygulamadır. Kurdistan halkının örgütlü mücadelesinden duyulan endişenin sonucudur. Yapılan tüm itirazlar ise maalesef yargı tarafından ret ediliyor ve ‘terörü engelleme’ adı altında alınan kararlar olarak açıklanıyor. Ancak bu, iktidarın ‘kimse benden habersiz konuşamaz, haklarını talep edemez’ demesidir” diye belirtti.    VALİLİĞİN KEYFİ KARARLARI   Söz konusu kararların Anayasa’ya uymadığının altını çizen Düşünmez, “Gösteri ve eylem hakkı olmazsa olmazdır. Van Valiliği tarafından bu yasaklar uygulanmakta ve bunun hiçbir şekilde Anayasa’da yeri yok. Valilik, kendisini Anayasa’nın üstünde gören bir keyfilikle bunu yapıyor. Bu da artık Türkiye’de Anayasa’nın bir anlamı yok demek oluyor. İnsanların eylem hakkı valilik tarafından çok basit cümlelerle engelleniyor. Yasak kararında şöyle bir cümle geçiyor; ‘Van ili sınırları içerisinde valilik ve kaymakamlık makamının uygun gördüğü etkinlikler hariç olmak üzere.’ Bu cümle bile var olan keyfiliği alenen gösteriyor. Ancak buna rağmen Kurdistan kentlerinde insanlar ses çıkarmaya devam ediyor. İnsanlar hapis cezalarına, para cezalarına karşı mücadele etmekten vazgeçmiyor. Wan ve Kurdistan’daki yasaklamalar ve uygulamalar ne kadar ağırlaşırsa ağırlaşsın insanlar eylemlerine devam edecek” dedi.   HDP’nin her eylemi öncesi bu kararların devreye girdiğini hatırlatan Düşünmez, şöyle dedi: “Valilik, HDP adını veya logosunu görünce dilekçenin içerisine bakmadan yasak kararı alıyor ve bu karar ya eylemlerden 1-2 saat önce ya da eylem anında tebliğ ediliyor. Valilik, bu tutumuyla HDP’ye, ‘sen insanlarla bir araya gelemezsin, özgürlük ve barışı savunamazsın’ diyor. Kentte radikal kesimlerin bile eylemlerine izin verilirken, HDP’nin hiçbir etkinliğine izin verilmiyor. Ama ne olursa olsun HDP yürüyüşünden vazgeçmiyor.”   HUKUKSUZLUĞUN BAŞLADIĞI YER İMRALI    Eylem ve etkinlik yasaklarının halkı tecrit etmek olduğunu belirten Düşünmez, “Sayın Öcalan’ın yaklaşık 24 yıldır tutulduğu tecrit toplumun tamamına yayıldı. Türkiye ve Kurdistan’da hukukun askıya alındığı yer İmralı Adası’dır. İmralı’da Sayın Öcalan’a yönelik başlatılan tecrit bir kişiye değil tüm insanlara uygulanıyor. Tecrit, özgür düşünceye, barışı savunmaya getirilen bir engelledir” diye belirtti.