Avras’ın kardeşi: Hak savunucuları Kilyos için duyarlı olmalı 2023-01-05 09:05:21   İSTANBUL - Çatışmada yaşamını yitirdikten sonra cenazesi Xerzan Mezarlığı'ndan çıkarılarak Kilyos'ta kaldırıma gömülen Mehmet Sabri Avras’ın kardeşi Hüseyin Avras, tüm insan hakları savunucularını duyarlı olmaya davet etti.    Bedlîs merkeze bağlı Oleka Jor köyünde bulunan Xerzan Mezarlığı, 2013-2015 yılları arasında devlet yetkililerinin PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yürüttüğü diyalog sürecinde yüzlerce HPG’li cenazesinin taşındığı bir mezarlık durumunda iken, 8-17 Aralık 2017 tarihleri arasında iş makineleri ile yıkılarak mezarlık içerisinde bulunan 300’ün üzerinde cenaze çıkarıldı. Ailelerden habersiz çıkarılan cenazelerin nereye götürüldüğü bilinmezken, 2 Ocak 2018’de Bitlis Valiliği’nin yaptığı açıklama ile cenazelerin İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) götürüldüğü ortaya çıktı. Belli bir süre ATK’de bekletilen cenazelerin daha sonrasında plastik kutu içerisinde Kilyos Mezarlığı’ndaki kaldırımlara gömüldüğü öğrenildi. Bunun üzerine harekete geçen aileler cenazelerini teslim alabilmek için birçok kurum ve kuruluşa başvurdu. Ailelerin girişimleri sonucunda şu ana kadar 23 cenaze alındı. Diğer ailelerin ısrarlı bekleyişi ise hala sürüyor. Bunların arasında 1995 yılında yaşamını yitiren Mehmet Sabri Avras da yer alıyor.    1992’DE GÖZALTINA ALINDI   Avras’ın kardeşi Hüseyin Avras, ağabeyinin 1994 yılında devletin köylerine ve ailelerine yönelik baskıların ardından PKK’ye katıldığını belirtti. Ağabeyinin PKK’ye katılmadan önceki süreçte apolitik bir kimliğe sahip olduğuna dikkat çeken Avras, “Ağabeyim aslında klasik bir köylü gibi yaşayan birisi iken henüz 17 yaşında kalp rahatsızlığı gelişmişti. Bu sebeple 1992 yılında İstanbul’a tedavi olmaya gitti ve o tedavi sürecinde oradaki bir akrabamızın evinde kalıyordu. O dönem bilinen bazı evlere baskın yapılıyordu ve ağabeyimin de kaldığı o ev basılmıştı. Ağabeyimin herhangi siyasi bir çalışması yoktu ama hepsine rağmen evdekilerle beraber gözaltına alınıp Gayrettepe Siyasi Şubeye götürülüp orada çok ağır işkencelerden geçti” diye belirtti.   KÖYLERİ YAKILDI   O sürecin ardından ağabeyinin tekrar köye döndüğünü belirten Avras, o dönem köyde de devlet baskısının çok yoğun olduğunu ve sürekli olarak askerler tarafından basıldığını kaydetti. Avras, o döneme ilişkin şunları söyledi: “1993 sonunda binlerce asker ile köye genel bir askeri operasyon yapıldı. Tüm köylülerin evleri arandı. Ben de o dönemlerde 14 yaşındaydım ve biraz hatırlıyorum. Tüm aramalar sonucunda köyde tek bir çakı dahi bulunamadı. Sadece babamın evine lav silahı mermisi bırakılmıştı askerler tarafından. Keza amcamın evine de keleş mermisi bırakılmıştı. Bu sebeple 70 yaşındaki amcam, babam kısacası tüm aile gözaltına alındı. Ve 4 ay gibi bir süre cezaevinde kaldıktan sonra bu mühimmatların onlara ait olmadığı için tekrar bırakıldılar.” PKK’ye katılımların bu açıdan ele alınması gerektiğine dikkat çeken kardeş Avras, 1994 yılında ise devletin baskı ve zoruyla köylerinin boşaltıldığını ve köydeki tüm evlerin yakıldığını hatırlattı.   ‘BUNLAR BİZİ YAŞATMAZ’   Kardeşinin o dönem politik bir kimliği olmamasına rağmen yoğun baskı ve işkencelerden geçtiğine dikkati çeken kardeş Avras, “Ağabeyim tüm baskılardan sonra bize ‘bunlar artık bizi bu şekilde yaşatmaz’ dedi ve o hasta haliyle dağ yolunu tuttu” diyerek, kardeşinin bu uygulamaların ardından Kürt kimliğinin farkına vardığını vurguladı. Ağabeyinin, 1994 yılında PKK’ye katıldığını belirten kardeş Avras, ağabeyinin katılım yaptıktan 1 yıl sonra 1995’te çıkan bir çatışmada yaşamını yitirdiğini söyledi.   ‘MEZARI OLMASINA SEVİNDİK’   Ağabeyinin yaşamını yitirdikten sonra yapılan tüm hukuki girişimlere rağmen mezarının nerede olduğunu öğrenemediklerini ifade eden kardeş Avras, 2013- 2015 yılları arasında “çözüm süreci” adı altında yürütülen süreçte toplu mezarlarda bulunan HPG’lilerin cenazelerinin Xerzan Mezarlığı’na taşındığını öğrendikten sonra umutlandıklarını belirtti. Kardeş Avras, “Yani doğrusu her aile gibi biz de bir ümitle ağabeyimin cenazesinin orada olduğu ümidiyle bir nebze olsun umutlandık. Orada olduğunu öğrendikten sonra da ağabeyimin de bir mezarı olduğu için sevindik” dedi.    BİR KEZ DAHA YIKILDILAR   Avras, 2017’de ise mezarlığın yıkılmasıyla tekrar hayal kırıklığı yaşadıklarını aktardı. O sürece ilişkin konuşan Avras, “Dozer ve kepçelerle bu mezarlar yıkıldı. Mezarlığın içindeki cenazelerin tamamı rastgele torbalara konulmuş ve İstanbul ATK’ye geldiğini duyduk. Orada ruhsat izni verilmesine rağmen cenazeler korsanvari bir şekilde çıkarıldı. Biz aile olarak çöküntü içerisine girdik. Bu hiçbir hukuk yönüyle izah edilemez. Onun için biz de Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) başvuru da bulunduk” diye ifade etti.     ‘CENAZELER KALDIRIM ALTINDAYDI’   Cenazelerin Kilyos Mezarlığı’na götürüldüğünü basından öğrendiklerini hatırlatan Avras, cenazelerini almaya giden ailelerin başvuruları sonrası cenazelerini aldıkları ortamın insanlık dışı bir ortam olduğuna dikkat çekti. Avras, “Kilyos’ta cenazeler, kaldırım altında nemli ortamda, hatta logar hatlarının geçtiği bir yerde bekletiliyor. Yani cenazelerin orada bir mezara dahi alınmadığını biz gördük. Bu bize korkunç bir eziyet ve işkence gibi geliyor. Empati yaptığımızda eğer orada tek bir asker cenazesi olsaydı haklı olarak kıyameti koparırlardı. Bizim gayemiz insani olarak cenazelerimize kavuşmak” dedi.    Kardeş Avras, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bölgede bu şekilde kimin çocukları ve yakınları yaşamını yitirmişse bunun peşini bırakmayıp İHD’ye başvursunlar. Burada siyasiler de kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek için bu olayı gündemlerinde tutup meclise taşımalılar. Ayrıca tüm insan hakları savunucuları da buna karşı duyarlılık göstermeli.”