Estukyan: Hrant düzeninin istediği Ermeni olmadığı için hedef oldu 2023-01-18 09:02:46   İSTANBUL - Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in “inkarcılığa” karşı mücadele ettiğini belirten yakın arkadaşı Pakrat Estukyan, “Hrant, düzenin istediği Ermeni olmadığı için hedef haline geldi” dedi.   Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in, 19 Ocak 2007 tarihinde tetikçi Ogün Samast tarafından Şişli Halaskar Gazi Caddesi’nde bulunan gazete binasının önünde katledilişinin üzerinden 16 yıl geçti. Dersim Katliamı’nda rol alan Sabiha Gökçen hakkında 6 Şubat 2004'te yazdığı "Sabiha-Hatun'un sırrı" başlıklı yazısı nedeniyle 22 Şubat 2004’te Genelkurmay Başkanlığı tarafından "Ulusal birlik ve beraberliğimizin en güçlü olması gereken bu dönemde, milli birlik ve beraberliğimize ve milli değerlerimize yönelik bu tip yayımların ne amaçla yapıldığı, Türk toplumunun büyük bir kesimince artık anlaşılmakta ve endişe ile izlenmektedir"  şeklinde hedef gösterilen Dink, bu açıklamadan 2 gün sonra (24 Şubat) İstanbul Valiliği’ne çağırıldı.   Pakrat Estukyan   ÜLKÜCÜLER TEHDİT ETTİ   Valiliğe gittikten bir gün sonra Mehmet Soykan adlı bir kişinin şikayeti üzerine hakkında “Türklüğü aşağılamak” iddiasıyla dava açıldı, bir grup ırkçı ve ülkücünün pankartlı eylemi ve tehdidine maruz kaldı. Ana akım medya tarafından aleyhine yapılan haberler ve yorumlar Dink’in katledilişinin önünü açtı.   GÜLEN VE 12 FİRARİ SANIK    Katledilişinin ardından dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın, “Hiçbir cinayet Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak” sözleriyle faillerin bulunacağı sözünü verdiği katliamın davası 131’inci duruşmada karara bağlandı. Cinayet sonrasında yürütülen soruşturmalar, cinayetin nasıl, kimler tarafından, kimlerin verdiği emir ve talimatlarla gerçekleştirildiğini bütünlüklü olarak ortaya çıkarabilecek nitelikte olmadı. Cinayetle ilgileri olabileceği konusunda ciddi ve kuvvetli şüpheler bulunan kamu görevlileri, haklarında soruşturma yapılmasına izni verilmeyerek idari süreçlerde korundu. 14 yılın ardından 26 Mart 2021’de karara bağlanan 72 sanıklı davada, 37 kamu görevlisi beraat ederken, 4’ü müebbet, 2’si ağırlaştırılmış müebbet olmak üzere 26 sanığa çeşitli sürelerde hapis cezaları verildi. Aralarında Fethullah Gülen'in de olduğu 13 firari sanığın dosyası davadan ayrılırken, Dink’in avukatları ve ailesi cinayetin tüm yönleriyle açığa çıkarılmasını isteyerek karara itiraz etti.   Yakın arkadaşlarından Agos Gazetesi Editörü Pakrat Estukyan, Dink’i anlatarak, katlediliş sürecine dair değerlendirmelerde bulundu.    AGOS GAZETESİ’NİN KURULUŞU   Dink’le 1974 yılında tanışan Estukyan, sonrasında aynı sol-sosyalist görüşe sahip olmalarından kaynaklı sık sık aynı mecralarda denk geldiklerini söyledi. Agos Gazetesi’nin kuruluş sürecinde de yan yana olduklarını kaydeden Estukyan, Türkiye’de Türkçe yayımlanan bir Ermeni Gazetesi örneğinin olmadığını, Dink’in bu yüzden Agos’u kurma sürecinde birçok Ermeni ile fikir alışverişinde bulunduğunu ve bunlardan birinin de kendisi olduğunu dile getirdi.    Dink’in toplum içerisinde “ateşli” karakter yapısıyla  bilindiğini belirten Estukyan, “Agos’un kuruluşundan sonra medyada görünür olmasıyla insanların gönlünde taht kurdu. Hrant, Agos’u bir anlamıyla radikal bir yayın organı olarak hayatımıza soktuktan sonra, Ermenilere ilişkin bir görüş alınacağı zaman başvurulan ilk isimlerden biri haline geldi ve televizyon ekranlarında çok görünür oldu. Bu da ona bir toplumsallık sağladı” diye belirtti.    ‘İNKARCILIK’ İLE MÜCADELE   Dink’in en önemli mücadele alanının “inkarcılık” olduğunu dile getiren Estukyan, “Türkiye’nin kendi inşa ettiği tarih anlayışına ters bir gerçekliği vardı. O gerçeklik görünmemeye çalışılıyordu. Hrant ise onu görünür kılmaya çalışıyordu. Yani burada kast ettiğim şey Ermeni toplumunun fevkalade bir yerli toplumu, bu ülkenin halkı olduğu ve 1915 yılında bir soykırımla bu topraklarda yok edildiği. Hrant bunun hikayesini kendi aile tarihinden yola çıkarak anlatıyordu. Kendisinin Malatyalı olması, ailesinin, akrabalarının 1915’te yaşadıkları, Hrant’ı çok sahici kılan unsurlardı. Hrant o zamanlarda bütün bunları Ermenilerin kaçındığı bir şey olarak kamusal alanda yüksek sesle dile getirdi. Bu Hrant’ın görünür, gerçek bir kimlik olarak ortaya çıkmasına yol açtı” dedi.     İSTENİLEN ERMENİ OLMADI    Sistemin istediği Ermeni olmamasından kaynaklı Dink’in hedef gösterildiğini vurgulayan Estukyan, “Düzenin istediği Ermeni sesini çıkarmayan Ermeni’dir. Hrant sesini çıkardığı için hedef gösterildi ve hedef gösterilmesi onun katledilmesine giden sürecin başlangıcı oldu. O hedef göstermelerden sonra hakkında davalar açıldı” ifadelerini kullandı.    KATEDİLDİĞİ GÜN YAYIMLANDI   Dink’in, olup bitenlerin ve kendisine karşı düzenlenen tuzağın farkında olmasında kaynaklı “Niçin hedef seçildim” ve “Ruh halimin güvercin tedirginliği” başlıklı 2 yazı kaleme aldığını anımsatan Estukyan, bu yazıları 301’inci maddeden yargılanmasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşımak için kaleme aldığını söyledi. “Ruh halimin güvercin tedirginliği” başlıklı yazının Dink’in kaleme aldığı son yazı olduğunu ifade eden Estukyan, Agos Gazetesi’nin arka sayfasını kaplayan bu son yazının ise katledildiği gün yayımlandığını hatırlattı.   YURT DIŞINA GİTMEK İSTEMEDİ    Aldığı tehditlerden sonra aracında hedef olabileceğini düşünen Dink’in taksiyle işe gidip gelmeye başladığını belirten Estukyan, Dink’in katledilmeden önce kendisine, “Aslında yurt dışına gidebilirim. Eşimin orada çok akrabaları var. Gitmek benim için zor bir şey olmaz. Gider orada yaşayabilirim ama bunu yapmak istemiyorum. Çünkü burada bir davanın sürücüsü oldum. Şartlar öyle gerektirdi ve bunu sürdürmek zorundayım” dediğini söyledi.    Estukyan, daha sonraki günlere dair şunları belirtti: “Ama günden güne daralan kıskacın farkındaydı. Yine bir konuşmamızda ‘Kendi hayatımdan zerre kadar endişe duymuyorum. Hiç öyle bir kaygım, korkum yok. Ama beni en son oğlum üzerinden tehdit ettiler ve benden ötürü oğluma bir şey yaparlarsa bunu taşıyamam. Beni en çok tedirgin eden husus budur’ dedi. Ama o tedirginliğe rağmen yine de geri adım atmadı. Yani yurt dışına gitseydi, o güne kadar ki bütün kazanımlarını kaybetmiş olurdu.”    ‘AYDINLIK KARANLIĞA BÜRÜNDÜ’   Dink’in katledilişinin kendilerinde ve toplumda büyük bir infiale neden olduğunu belirten Estukyan, “Çünkü Hrant’ın hissettiklerini bizde o yazıları okuyarak ta derinden aynı şekilde hissediyorduk ve o kaygıları taşıyorduk. Kaygı duyduğumuz bir şeyin bu kadar gerçek bir şekilde yaşama geçmesi hepimizde bir infiale neden oldu. Büyük bir öfke ve nefret, büyük bir hayal kırıklığı yaşadık. Çünkü hep Türkiye’nin geleceğinin aydınlık olmasına inanmak isteyen insanlarız. İşte o aydınlık bir anda karanlığa bürünüverdi” diye belirtti.    DİNK’TEN SONRA…   Dink’in katledilişinin ardından Agos Gazetesi’nde çalışmaya başlayan Estukyan, “Hrant’ın yokluğunu bizler gideremeyiz. Ama Agos’la da sesimizi çıkarmaya devam etmemiz gerekiyordu. Biraz o yüzden Agos’ta çalışmaya başladım. Hrant öldükten sonra arkadaşlarımızla ne yapmamız konusunda devamlı toplantılar yapmaya başladık. O toplantılarda Agos’un yayınının aynı güçte sürmesinin önemi ortaya çıkıyordu. O süreçten sonra Agos’ta çalışmayı bir görev olarak bildim.    Hrant Dink cinayeti ‘organize’ bir cinayetti. Ancak bunu ‘organize’ edenler yargılanmadı. Cinayetin işlenmesine yardımcı olanlar yargılandı. Sanık sandalyesinde asıl oturması gerekenler bu cinayeti ısmarlayandı, bu cinayetin kararını veren ve bunun içinde tetikçileri göreve getiren akıldı. O hiç yargılanmadı, gündeme gelmedi. Asıl failin bulunması noktasındaki talepler mahkeme heyeti tarafından ret edildi. Bu, Türkiye’de ilk defa karşılaştığımız bir şey değil. Bu tür cinayetlerin hemen tümünde böyle olur. O cinayetlerin arkasında her zaman daha önemli güçler vardır ve o güçler hiçbir zaman ortaya çıkarılmadı” dedi.   Estukyan, son olarak Hrant’ın Arkadaşları Platformu tarafından her sene katledildiği yerde gelenek haline gelen anma etkinliğinin bu sene de kitlesel olarak gerçekleştirileceğini aktardı.   MA / Rukiye Adıgüzel