Deprem bölgesini anlattı: Bir yanımız ölüm, bir yanımız yaşam 2023-02-19 13:07:46     AMED - Ankara’dan Semsûr’a dayanışma için giden hukuk öğrencisi Meltem İlayda Eroğlu, depoda bir yandan oyuncakların gelmesi, diğer yandan "kefen" arayışının bir arada yaşandığını söyledi.    Mereş Bazarcix (Pazarcık) merkezli meydana gelen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerden sonra Dîlok’taki ailesinden iyi haber alan hukuk fakültesi öğrencisi Meltem İlayda Eroğlu, dayanışma için Ankara’dan Semsûr’a yola çıktı. Eroğlu, bir haftada yaşadıklarını ajansımızla paylaştı.    MİNİBÜS KİRALADILAR    Gönderilen yardımlara engel çıkarıldığı için önce neyi nasıl yapacaklarını düşündüklerini belirten Eroğlu, toplayabildikleri kadarıyla gıda, kıyafet yorgan, battaniye ve hijyen ürünleriyle 3 gün sonra yola çıktıklarını söyledi. Yardımların depremzedelere nasıl ulaştırılacağı düşüncesiyle hareket ettiklerini ifade eden Eroğlu, “Kendi bütçemizle bir minibüs kiraladık ve Pazarcık’ta şu an kayyum atanan dayanışma merkezine doğru yol aldık. Orada ihtiyaçlar vardı, onun haberini almıştık. Sonra da Adıyaman Yenimahalle Cemevi’nde ihtiyaç olduğunu öğrendik ve oraya gittik. Adıyaman’a ulaşmak çok zordu, haritadan 2 saatlik yol gibi görünüyordu ancak kimisi yardım ulaştırmaya, kimisi de ailesine ulaşmaya çalışıyordu. Bunun için ciddi bir trafik yoğunluğu vardı” diye belirtti.    BÜYÜK DAYANIŞMA   Cemevinin bir bölümü tabip odalarına bağlı doktorlar tarafından geçici müdahale alanı olarak kullandığını dile getiren Eroğlu, “Doktorlar, sağlıkçılar, eczacılar ve diğer gönüllüler, koordinasyonu hızlıca sağlayabilmek için sistematik bir şekilde çalışıyorduk. Her bölümün bir sözcüsü vardı ve düzenli olarak eksikliklere dair çözümler bulmaya çalışıyorduk. Batman’dan, Diyarbakır’dan, Ankara’dan, İstanbul’dan her yerden insanlar dayanışmaya geliyordu. Dayanışma ve koordinasyon içerisinde hiçbir sorunla karşılaşmadık çünkü herkes oraya ne için geldiğinin farkındaydı. İnsanların birbiriyle nasıl büyük bir dayanışma kurduğunu, umutsuzluğa kapılmamasını gördük. Üzgündük ama çok dinçtik, insanlara bir parça dokunabilmiş olmak iyi hissettiriyordu” dedi.    TRAJİK ANLAR   Depremde kurtulan birçok insandan “Keşke bende enkaz altında kalsaydım da bu duruma düşmeseydim” sözlerini duyduğunu dile getiren Eroğlu, şöyle dedi: “Çok trajik anlar yaşadık. İnsanların birbiriyle nasıl büyük bir dayanışma kurduğunu da umutsuzluğa kapılmamasını da gördük. Depodayken bir poşet oyuncak geldi ve ben ‘Oyuncağımız geldi’ diye sevinirken, orada diğer çalışan ablanın ‘Kefenler nerede kaldı’ diye telefon konuşması aynı saniyeler içerisinde oldu. Bir yandan yaşatmaya çalışıyorduk bir yandan da vefat edenleri olabildiğince layık oldukları şekilde törenlerini gerçekleştirmeye çalışıyorduk. Çok zıt anları bir anda yaşıyorduk.”    10 GÜNDE BİTMEZ   Eroğlu, tanıklığını şu sözlerle tamamladı: “10 ilde haberlerden okuduğumuza göre 13 milyon insanı etkileyen felakette sadece bir hafta 10 günde insanların gidip gönüllü çalışarak bitirebileceği iş değil. Bunun çok uzun süreç olduğunun farkındayız. O yüzden herkesin işlerini, koşullarını ayarlayıp oraya birlikte var olmaya çağırıyorum. Hiçbir şey bitmiş değil, enkaz altında hala insanlar olabilir. İnsanları gönüllülük mücadelesine davet ediyorum, topraklarımızı tekrar var etmemiz için bize ihtiyaç var. Herkesin acısı bizim acımız, bunu sadece haberlerde gördüklerimize birkaç dakika üzüntüyle değil aksine her dakikanın bize işlediğinin farkındalığıyla davranmasını istiyorum. İnsanların yurdu terk etmesi, buna mecbur bırakılmasını istemiyoruz.”   YURTTAN HABER GELDİ   Dayanışma için süresiz gittiği Semsûr’da bir süre sonra kaldığı yurttan arandığını ve eşyalarını alması için kısa bir süre tanındığını anlatan Eroğlu, eşyalarını toplayıp arkadaşlarına bıraktıktan sonra yeniden Semsûr’a döndüğünü belirtti.