‘Amed’teki dayanışma ahlaki politik toplumun pratiğe geçişidir’ 2023-02-20 09:08:31   AMED - Depremin ilk gününden itibaren Amed ve çevre illerde dayanışma gösteren kafe işletmecileri, dayanışmanın örgütlü toplumun gerektirdiği bir refleks olduğunu belirterek, “İnsanlarımızı çadır kentlerde birilerinin insafına bırakmamalıyız” dedi.    Mereş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin hemen ardından sivil toplum örgütleri, demokrasi güçleri ve esnaflar resmi kurumlarından daha hızlı harekete geçti. Amed’in Peyas (Kayapınar) ilçesine bağlı Diclekent semtinde onlarca kafe işletmecisinin oluşturduğu dayanışma platformu, şimdi depremzedelerin barınma ve beslenme sorununa çözüm üretiyor.    Kendi aralarında kurdukları dayanışma platformlarının 4-5 yıl öncesine dayadığını belirten kafe işletmecisi Ramiz Ertaş, “Çekirdek bir gruptan oluşuyoruz. Daha çok işletmeye ve yaptığımız işin boyutuna dönük bir ortaklaştırmamız vardı. Sürekli bir araya gelip belli ölçülerde olan sorunlarımızı daha örgütlü çözebilme adına konuşuyorduk. Depremle birlikte dayanışma ruhu biraz daha geniş alana yayıldı ve şu anda sayısı 35-40’ları buldu. Tüm mekanlar bu süreçte bu ortaklaştırmanın içine girdi ve daha derli toplu götürmeye çalıştık. İlk duyduğumuz andan bu yana insani reflekslerimiz hızlı bir şekilde dayanışmaya kurgulandı” dedi.     BARINMA ÖNCELİKLİYDİ    Depremin ilk anından itibaren harekete geçtiklerini dile getiren Ertaş, ilk andan itibaren hızlıca dükkanlarını açmaya başladıklarını ve soğuk havada dışarıda kalan insanları sıcak bir alana taşımayı amaçladıklarını ifade etti. Barınma ihtiyacının yanı sıra acının ortaklaştırılmasını da hedeflediklerini söyleyen Ertaş, “İlk günden itibaren dışarda olan bütün aileleri kendi işyerlerimize yönlendirdik. Tek katlı olması ve güvenilir olması bir noktada avantajdı” diye konuştu. “Böylesi bir süreçte tabii ki halkımızı yalnız bırakmayacaktık” diyen Ertaş, ilk andan itibaren kendi imkanlarıyla 200-300 kişilik yemek çıkardıklarını, ilk 2 günden sonra barınma ve beslenme ihtiyaçları için diğer mekanlarla ortaklaştıklarını ifade etti.     ACILAR TECRÜBE YARATTI   Amed dışında Semsûr, Mereş ve Hatay’a da çadır, battaniye gibi insani ihtiyaçlar ulaştırdıklarını dile getiren Ertaş, şunları söyledi: “Her gün iki üç araç kaldırdık. Sonuçta yıkımın çok büyük boyutunu çevre iller yaşadı. Amed’te tabii ki insanlar çok mağdurdu ama amacımız diğer taraflara da yetişebilmekti. Onlara ne yapabiliriz, nasıl yetişebiliriz üzerineydi. Van Depremini de yaşadık, onu da gördük, oradaki acı tecrübeler bugün biraz daha önümüzü görmemizde, yapabileceklerimizi yapmamızda acı da olsa bir tecrübe bırakmıştı.”    Ertaş, evi hasarlı olmayan ailelerin birkaç günden sonra evlerine geçtiklerini diğer aileler için de koordinasyon merkeziyle irtibatlı bir şekilde yardım ulaştırdıklarını ifade etti.    İLK ANDAN İTİBAREN DAYANIŞMA   Bir diğer kafe işletmecisi Tufan Yıldırım da deprem şokunu atlattıktan sonra dayanışma ağı ile birlikte insanları depreme dayanıklı yapılarak çağırdıklarını, ortak toplantı ile de yapılan çalışmaları planladıklarını ifade etti. Mekanlarda ortalama 200-300 kişinin ağırlandığını dile getiren Yıldırım, aynı zamanda cami, okul gibi alanlarda kalan ve diğer illerdeki depremzedelerle de dayanışma içinde olduklarını söyledi. İlk günden bu yana gösterdikleri dayanışmayı “Örgütlü olmanın gerektirdiği bir refleksti” diye tanımlayan Yıldırım, “Ahlaki politik toplumun teoriden pratiğe geçişiydi. Devletten, siyasetçilerden beklemeden bir sorun, sıkıntı ve felaket karşısında bir politika üretebilme, sorunu çözebilme, çözüm gücü olma. Beklenti içinde olmadan aslında kendi yaralarımızı bir nebze kendimizin sarabileceğinin örneğini gösterdik. Amed bu yönüyle biraz daha örnektir. Mevcut halkın biraz daha politize olması, felaket durumlarında daha örgütlü refleksler geliştirebilen bir halk olması itibariyle Amed örnek teşkil etti. Burada da aslında ahlaki politik toplumun ne kadar önemli olduğunu gördük” diye konuştu.    DAYANIŞMA SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMALI   Dayanışmaya devam edeceklerini sözlerine ekleyen Yıldırım, dayanışmanın sürdürülebilir olmasının önemine dikkat çekerek, “İlk aşamada bir dayanışmayla barınma ihtiyacını gideriyorsun ama onun sonrasında bu dayanışmanın devam etmesi gerekiyor. Çünkü bu insanların hayatlarının normalleşmesi uzun zaman alacak. Sadece maddi olarak değil manevi olarak da bizim bu insanlarla bir dayanışma, temas içerisinde olmamız gerekiyor. Bunun üzerine de çalışmalarımız devam edecek” dedi.    MA / Eylem Akdağ - Ruken Polat