Deprem bölgesinde ‘ihmali suretiyle insan öldürmek” suçu işlendi 2023-02-22 09:21:41   ANKARA - Depremin değil yerel yönetimlerin, hükümet, devlet ve bürokrasinin insanları öldürdüğünü belirten ÇHD Ankara Şubesi Başkanı Murat Yılmaz, yetkililerin deprem bölgesine ilk 2 gün müdahale etmemesinin “İhmali suretiyle kasten insan öldürmek” suçu olduğuna dikkat çekti.    Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin enkazı kaldırılmadan, 20 Şubat’ta Hatay merkezli artarda yaşanan iki büyük depremle daha önce hasar gören çok sayıda yapı da yıkıldı.10 kentte 41 bini aşkın kişinin yaşamını yitirmesine, yüzbinlerce kişinin yaralanmasına neden olan deprem alanlarından günlerce “Devlet yok” sesleri yükseldi. Olağanüstü Hal (OHAL) ilanıyla bölgede beliren devlet, depremzedelerin yardımına gitmediği gibi halkın dayanışmayla gönderdiği ihtiyaç malzemelerinin ulaşmasını engelledi.   OHAL ilanıyla birlikte depremzedeler hedef gösterildi, işkence vakaları yurttaşların katledilmesine kadar vardı. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi Başkanı Murat Yılmaz, deprem sonrası yaşananları ve bu sürecin hukuki boyutuna dair değerlendirmelerde bulundu.    ‘TEK ADAM’ REJİMİ    Depremin ilk 3 günü devletin ortada olmadığını vurgulayan Yılmaz, “Kurumlar, bürokrasi ortada yoktu. Hükümet ortada yoktu veya bugünkü anlamda tek adam denilen rejim ortada yoktu. Dolayısıyla oraya ulaşmaya çalışan halktı, sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerdi” dedi.    TÜRK CEZA KANUNU’NDAKİ KARŞILIĞI   Depremin ilk 2 günü müdahale edilmediğini ve bunun Türk Ceza Kanunu’nun 83’üncü maddesindeki karşılığının “İhmali suretiyle kasten insan öldürmek” suçu olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Eğer bu ülkede bir gün hukuk işlerse, 6 Şubat depreminden hemen sonra 9 Şubat’a varıncaya kadar o 3 günlük süre içinde müdahale edilmemesi nedeniyle sorumlu olan kişiler mutlak suretle yargılanmalılar ve ceza almalılar” diye belirtti.   DEPREM DEĞİL, HÜKÜMET ÖLDÜRÜYOR   “İnsanları öldüren deprem değil, yerel yönetimler, hükümet, bu devlet, bu bürokrasidir” diyen Yılmaz, “Çünkü denetimli, sağlam yapılar yapılmış olsa insanlar basit yaralarla kurtulmuş olacaklardı ya da bu kadar devasa ölüm sayısı olmayacaktı. Dolayısıyla herkesin sorumluluğu var” ifadelerini kullandı.    İKTİDAR TEPKİYİ BAŞKA YÖNE ÇEKTİ   Deprem sonrası OHAL ilanı yerine “Afet Bölgesi” ilan edilmesi gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Depremde insanlara yardım gitmemesi, devletin ilk 2 gün, 3 gün orada olmamasından kaynaklı tepkiler yükseldi. Bu tepkileri kanalize edecek bir yer bulmak durumundaydı devlet. Esas olarak mülteci düşmanlığı, göçmenler üzerinden bir oyun oynandı ve onların büyük yağmalar yaptığını söylediler. Büyük yağma grupları olduğu söylendi. Dolayısıyla depremden çıkan insanlar ve halkın tepkisini aynı zamanda yağmacılara kanalize etmeye çalıştılar” dedi.   GÖZALTI VE İŞKENCE    Bu algı operasyonuyla insanların sokak ortasında kendi hukukunu uygulamaya başladığını söyleyen Yılmaz, “İnsanlar linç edildi, çok ağır yaralar aldılar. Hatta görüntülere yansıdı, kolluk kuvvetleri gözaltına aldıkları kişilere acımasızca işkence ediyor. Ahmet Güreşçi, şüpheli olmamasına rağmen gözaltına alınıp karakolda 2-3 saat kardeşi ve diğer şüphelilerle birlikte dövüldüğü için hayatını kaybetti” hatırlatmasında bulundu.    İDAREDEN GÜÇ ALINIYOR   İçişleri Bakanlığı ve diğer yetkili kurumların da işkenceye karşı harekete geçmediğini belirten Yılmaz, şunları söyledi: “Kolluk kuvvetleri, oradaki işkenceyi işte bundan güç alarak yapıyorlar” diye belirtti.    MA / Yüsra Batıhan - Enes Beyaz