Unutulmayan iki Newroz: 1993 ve 2013 2023-03-16 09:02:11 AMED - Kurdistan’da uzun yıllardır birçok yerde Newrozları izleyen gazeteci Faruk Balıkçı, meslektaşı İzzet Kezer’in katledildiği 1993 Cizîr Newrozu ile PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın mesajının okunduğu 2013 yılındaki Amed kutlamasının unutulmayan Newrozlar olduğunu söyledi.     Newroz Bayramı kutlamalarını 90’lı yılların savaş koşullarından bugüne takip eden gazeteci Faruk Balıkçı, tanıklığını yaptığı Newrozlar ile ilgili gözlem, izlenim ve düşüncelerini ajansımızla paylaştı.    Newroz denilince aklına Kürt halkının direnişi geldiğini dile getiren Balıkçı, “Aklıma ilk 90’lı yıllar geliyor, çünkü o yıllarda faili meçhul cinayetlerin, köy yakmaların, boşaltmalarının ve hukuksuzluğun en ağır yaşandığı dönemlerdi ve halk Newroz alanlarını dolduruyordu. Aslında o alanların doldurulması, baskı uygulayanlara bir cevaptı. Hukuksuzluğun son noktaya vardığı, insanların kaçırılıp öldürüldüğü, gazetecilerin enselerine kurşun sıkılıp öldürüldüğü bir dönemde halk alanları dolduruyordu. Dolayısıyla Newroz denilince aklıma Kürt halkının bu direnişi geliyor” dedi.    ‘DAĞLARINDAN AKIN AKIN İNSANLAR GELİYORDU’   Her yıl kutlamalardaki farklılığı, renkliliği ve kitleselliğiyle dikkatleri üzerine çeken Cizîr ilçesindeki Newroz kutlamalarına dikkat çeken Balıkçı, “Newroz’un en yoğun ve coşkulu geçtiği yer Cizre’ydi. 90’lı yıllarda Cizre’ye 21 Mart gelmeden bir hafta önceden hazırlıklar yapılırdı. Bu heyecan ve hazırlık biz gazetecilere de yansırdı. Sadece Türkiye’den gazeteciler gelmezdi, dünyanın dört bir yanından gazeteciler gelirdi. Çünkü Cizre’deki Newrozlar devlet tarafından hep engellenirdi ve bir şeyler olacağı bilinirdi. Yasaklara rağmen halk, bayrama uygun kıyafetleriyle Newroz’u kutlandığı alana akıyordu. Cizre’nin dağlarından akın akın insanlar geliyordu. Tabii ki buna her yıl müdahale ediliyordu. Özelikle baskıların ağır olduğu 1994-95 yıllarında insanlar Newroz alanlarını dolduruyordu. Devlet bu bölgeyi adeta karanlık güçlere teslim etmişti ve bu koşullarda Newrozlar kutlanıyordu. Her tarafı kuşatılmış, ölümlerin yaşandığı, köylerin boşaltıldığı, insanların rastgele gözaltına alındığı dönemde halk Newroz’u kutlayabiliyordu. Aslında yoğun katılımlar devlete bir cevaptı. Bu katılımlarla ‘Kürt halkı var ve buradadır’ mesajı veriliyordu. Dolayısıyla Newrozlar dayanışmanın ve mücadelenin göstergesiydi” diye konuştu.    ‘KURŞUN YAĞDIRDILAR’   Balıkçı, tanıklık ettiği Newrozlardan asla unutamadığı ve meslektaşı İzzet Kezer’in sokak ortasında katledildiği 1993’teki Newroza da değinerek, şunları dile getirdi: “Unutmadığım ve aklımda yer edinen 1993 yılındaki Cizre Newroz’uydu, çünkü Cizre tamamıyla kuşatılmıştı. Her köşe başında tanklar, askeri araçlar vardı. Biz her zamanki gibi yine Kadıoğlu otelindeydik, o sırada bir çocuğun feryat sesi duyuldu. Biz 9-10 gazeteciydik, makineyi alıp o refleksle sesin olduğu yöne giderken, üzerimize ateş açıldı. O sırada bir eve sığındık. Yabancı gazeteci arkadaşlar, beyaz bayraklar yaptı, o zaman hiçbir şey olmaz dediler, ben onlara akşamı bekleyelim dedim, çünkü karanlıkta ‘devlet biraz geri çekiliyor’ dedim ama bir şey olmaz denildi. Nihayetinde beyaz bayraklar yapıldı. Üç tane beyaz bayrak yapıldı birini ben aldım, birini başka bir gazeteci arkadaş aldı, birini de Alman muhabir aldı. Biz tekrar otele doğru giderken, üzerimize yoğun bir şekilde ateş açıldı. Benim yanımdaki gazeteci arkadaş İzzet Kezer kafasından vuruldu.    BİR ELİNDE MAKİNESİ, BİR ELİNDE BEYAZ BAYRAK   Biz kapının altına yattık, halen üzerimize ateş ediliyordu, hepimiz üst üste yığılmıştık, kurşun yememek için. Birbirimizin altına saklanıyorduk, önümüzde bir demir kapı vardı, kapıyı yumrukladım, kapının altında bir aralık vardı. Alttan baktım, genç bir kadın geldi avlulu evden. Kapıyı aç diye bağırdım ama tabii kim olduğumuzu bilmiyor, dışarıda ateş sesleri geliyor, korkuyor haliyle, o aralıkta fotoğraf makinesini gösterdim, gazeteciyiz diye bağırdım. Gazeteci olduğumuzu anlayınca açtı kapıyı, hepimiz içeri girdik ama bir gazeteci arkadaşımızın sokak ortasında yattığını fark ettik. Ne olduğunu anlamadık, ölüp ölmediğini de bilmiyorduk. Ben ve iki arkadaş silah sesleri susunca gidip bir bakalım dedik, içeriye doğru çekelim, zaten sırt üstü uzanmıştı göğsünde makinesi, bir elinde beyaz bayrağı, kanlar içinde yerde yatıyordu. Benle iki arkadaş gitmeye çalıştık, gidince üzerimize yine yoğun bir ateş açıldı. Ateş açılınca çaresizce tekrar geri kaçtık ve sonra arkadaşımız o sokakta hayatını kaybetti.”   ‘2013 COŞKUYA DAİRDİ’   2013’te PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümüne ilişkin kaleme aldığı manifestonun okunduğu tarihi Amed Newrozu’nu diğer Newrozlardan ayıran Balıkçı, “90’larda Newroz, öfke ve coşkunun bir araya gelmesiyle kutlanıyordu. Alanlarda iki duygu bir arada gösteriliyordu. 2013’teki Newroz ise tamamıyla coşkuya dair bir kutlamaydı. Çok yoğun bir katılım oldu ve büyük bir coşkuyla Newroz alanı doldu. Belki de Newroz tarihinde ilk kez bu kadar kalabalığa tanıklık ettik, çünkü herkesin barışa ve geleceğe dair bir umudu vardı. O coşkuyla insanlar alanları doldurdu ve gerçekten çok büyük bir coşku, heyecan vardı” diye belirtti.