Av. Vesek: Fatma'nın fotoğrafı, insan hakları ihlallerinin en net göstergesi 2023-03-28 09:05:44 MÊRDÎN - Avukat Veysel Vesek, gizli tanık beyanlarıyla "örgüt üyesi" ilan edilen 13 yaşındaki Fatma Elarslan'ın öldürüldükten sonra yanına konulan silahlı fotoğrafına dair "insan hakları ihlalinin göstergesi" dedi.    Şirnex’in Hezex (İdil) ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının devam ettiği 7 Mart 2016’da bir evin avlusunda 10 kişi ile birlikte öldürülmüş halde bulunan 13 yaşındaki Fatma Elarslan'ın ölümüne dair başlatılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Soruşturma dosyasında "örgüt üyesi" olduğu iddia edilen Elarslan'ın dosyası, karar sonrası Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşındı. Başvuruda Elaarslan'ın yaşam hakkının ihlal edildiği belirtildi. AYM’nin bilgi istediği İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı da, TEM Şube tarafından hazırlanan yazı kapsamında Elarslan'ın “örgüt mensubu” olduğunu iddia etti.    AYM’nin İçişleri Bakanlığı’ndan istediği cevap yazısında, Elarslan’ın öldürüldükten sonra çekilen ve yanında bir silah bulunan fotoğrafı da eklendi. Dosyaya eklenen fotoğraf, 1995 yılında Mîdyad’a (Midyat) bağlı Sîti köyünde öldürüldükten sonra yanına silah bırakılan 11 yaşındaki Fatma Erkan ile Qoser’de (Kızıltepe) babası ile evlerine giderken 13 kurşun ile öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın kamuoyuna yansıyan fotoğraflarını hatırlattı.    ‘ÖLDÜRÜLMESİ MEŞRU GÖRÜLDÜ’   Elarslan’ın ailesinin avukatı Veysel Vesek, hukuki sürece dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu. Av. Vesek, soruşturmanın başından bu yana Elarslan’ın hangi silahla öldürüldüğü konusunda bir araştırmanın yapılmadığını belirtti. Soruşturmanın başından bu yana eksik yürütüldüğüne dikkati çeken Vesek, "Soruşturmanın temeli olan otopsi raporu eksik düzenlendiği için bütün soruşturma da bunun üzerinden şekillendi ve ortaya böyle etkin olmayan bir soruşturma ile aslında (olay tarihi 2016’da) 12.03.2003 doğumlu olan bir çocuğun öldürülmesi ‘terör’ olayı olarak soruşturma dosyasına yansıdı” dedi.   Elarslan’ın “gizli tanık” beyanları ile “örgüt üyesi” ilan edildiğini ve soruşturmanın da bu şekilde yürütüldüğünü aktaran Vesek, "Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı sokağa çıkma yasakları sırasında öldürülen tüm insanlar için oluşturduğu gerekçeyi, Fatma Elarslan için de uyguladı” dedi. Savcılığın bu gerekçesinde sokağa çıkma yasağı sırasında kentte operasyonların yapıldığı bölgede bulunan kişileri doğrudan “örgüt üyesi” olarak kabul ettiğini söyleyen Vesek, savcılığın yaşananları polis ve askerin “güç kullanma hakkı” çerçevesinde değerlendirdiği, Elarslan’ın ölümünü de meşru gördüğünü vurguladı.    ‘SİLAHI KİM KOYDU BELLİ DEĞİL’   Vesek, AYM'nin talebi üzerine bakanlık tarafından gelen yazıya işaret ederek, "İçişleri Bakanlığı’nın soruşturma dosyasını aşan, istihbari bilgilere dayanan evraklarını Adalet Bakanlığı doğru kabul edip, dosyaya ekledi. İçişleri Bakanlığı tarafından gelen evrakları bize tebliğ etti. Bütün soruşturma evraklarını tebliğ etti. Soruşturma evraklarında yeni bir şey yok. Tek fark fotoğraflar eklenmiş. Fotoğrafın bir tanesinde Fatma Elarslan’ın yanında bir silah görünüyor. Bu silahın nasıl konulduğunu, ne zaman konulduğunu kimse bilmiyor. Fatma Elarslan’ın babasının beyanlarına göre sokağa çıkma yasağından 2 gün önce kayboluyor ve araştırıyorlar. Ancak bulamıyorlar. Fatma Elarslan bir dağ başında ya da evine uzak bir yerde öldürülmüş değil. Evi ile öldürüldüğü yer arasında 1,5 kilometre mesafe var. Devletin koruması altında olması gereken bir çocuğu öldürdükten sonra ‘terörist’ demek vicdanla açıklanacak bir durum değil. Şu anda 15 yaşındaki çocukların yasadışı örgüt üyesi olması bile kanunen mümkün değil. 15 yaşın altındaki çocuklar SSÇ (Suça Sürüklenen Çocuk) olarak yargılanabiliyor fakat örgüt üyesi olarak cezalandırılamıyor” diye konuştu.   ‘ÇATIŞMA ORTAMINI FATMA MI YARATTI?’   Elarslan dosyasının, ağır insan haklarının süreklilik gösterdiğinin en net göstergesi olduğunu söyleyen Vesek, 11 yaşında öldürülen Fatma Erkan ve 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın öldürülmesini hatırlattı. Her 3 çocuğun öldürülmesi ve sonrasında yaşanan süreçlerin birbiri ile benzerlik gösterdiğine dikkati çeken Vesek, "Kanunen suç işlese bile cezalandırılamayacak olan çocuk ‘örgüt üyesi' deniliyor. Bu neyle kanıtlanmaya çalışılıyor? Silahla kanıtlanmaya, gizli tanık beyanlarıyla kanıtlanmaya çalışılıyor. Kimse şunu sormuyor; gerçekten de şehir merkezlerinde çatışma ortamı yaratıldıysa bunun sebebi bu çocuklar mıdır? Ölen Fatma Elarslan mı bu çatışma ortamını yarattı? Çatışma ortamının şehir merkezinde yaratılmasında bir çocuğun nasıl bir yetkisi olmuş olabilir? Burada sorumluluk kime ait? Güvenliği sağlaması gereken devlettir. Pozitif anlamda yaşamı kurması gereken devlettir. Yaşam hakkına olan saldırıları engellemek de devletin sorumluluğudur. Dolayısıyla burada hükümetin, devletin yetkilerinin, hukuki ve insani sorumluluğu gözden kaçırılmamalıdır. Fatma Elarslan’ın nasıl öldürüldüğü halen açık değildir” diye belirtti.    MA / Ahmet Kanbal