AKP kendini bitirdi, Abdullah Öcalan’ın çözüm gücü büyüdü 2023-04-04 09:01:13   ANKARA - “AKP otoriterleşirse kendini bitirir” tespitiyle bugüne işaret eden PKK Lideri Abdullah Öcalan, geçen 8 yılda hem haklılığını gösterdi hem de çözüm gücünü büyüttü.    Savaşın şiddetlendiği 2011 ile 2012 yılında, PKK ve PAJK’lı tutuklular 1980 darbesinin yıldönümü olan 12 Eylül 2012’de PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın özgürlük, sağlık ve güvenlik koşullarının bir an önce ve koşulsuz bir biçimde sağlanması, anadil üzerindeki ırkçı ve inkarcı uygulamalara son verilmesi ve eğitim önündeki engellerin kaldırılması için açlık grevine başladıklarını duyurdu. Mehmet Öcalan’ın 17 Kasım 2012’de İmralı Adası’nda yaptığı görüşmenin ardından PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla açlık grevi eylemleri 18 Kasım 2012’de sonlandırıldı. Abdullah Öcalan’ın, “Eylemler amacına ulaşmıştır” çağrısına tutuklular, “Önderliğimizi esas alıyoruz ve eylemimizi sonlandırıyor” açıklamasıyla karşılık vererek, eylemi sonlandırdıklarını duyurdu.   Eylemlerin sona erdirilmesinin ardından dönemin Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Ahmet Türk ile dönemin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Êlih Milletvekili Ayla Akat Ata’nın 3 Ocak 2013’te İmralı Adası’na yaptığı ziyaret, “çözüm” adı altında 5 Nisan 2015’e kadar devam edecek olan sürecin başlangıcı oldu. AKP’nin savaş kodlarına dönmesinin ardından Abdullah Öcalan İmralı Heyeti’nin 5 Nisan 2015’te gerçekleştirdiği son görüşmenin üzerinden 8 yıl geçti. Aradan geçen 8 yılda Kürt sorununun demokratik düzlemde çözümü konusunda bir tutum sergilemeyen AKP-MHP iktidarı, Abdullah Öcalan’ın İmralı’daki tüm barış çabalarına karşın sürdürdüğü savaş politikalarıyla Türkiye ve Kurdistan halklarını defalarca kaos süreçlerinin içine itti.   ABDULLAH ÖCALAN’IN HAKLILIĞI    Abdullah Öcalan’ın, “Demokratikleşme gelişmezse darbe mekaniği devreye girer” ve “AKP faşizmi dayatırsa, gerilla da hakiki savaşı başlatır” şeklindeki uyarılarına rağmen savaşı kodlarına geri dönen AKP’nin, 5 Nisan 2015’ten sonra Suruç Katliamı ile somutlaştırdığı ve 8 yıldır devam ettirdiği savaş sürecinde binlerce insan yaşamını yitirdi. Görüşmelerin kesildiği 5 Nisan sonrası iktidarın politikaları bir kez daha Abdullah Öcalan’ı tarih karşısında haklı çıkardı. Tecridin İmralı’yı aşıp tüm Türkiye halklarına yayıldığı 8 yılda, ülkede iç ve dış siyasette çöküş yaşanırken, birçok alanda kriz ortamları derinleşti.   5 NİSAN’A GELİNEN SÜREÇ   5 Nisan’ın son görüşme olduğuna dair işaretler, 2015 yılının Mart ayında AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önce sürecin sürmesi için şart koşulan İzleme Heyeti’ne ardından Dolmabahçe Mutabakatı’na karşı çıkması ile açığa çıkarken, müzakere sürecini hedef alan İç Güvenlik Paketi’nin gündeme getirilmesi, Erdoğan rejiminin çözümsüzlükteki ısrarını ortaya koydu.   ‘FAŞİZMİ DAYATIRSA SAVAŞ BAŞLAR’   AKP’nin hegemonik Anayasa getirmek istediğine vurgu yapan Abdullah Öcalan, o dönem bu anlayışın önce AKP’yi devireceği uyarısında bulunarak, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu yasa provokasyon üzerine yapılıyor. 6-7 Ekim’in kendisi provokasyondu. Provokasyon üzerine yasa yapmak sorunu giderek büyütür. Çıksa da çıkmasa da benim için kadüktür. Benim için önemli olan Anayasa’dır. Bu Güvenlik Yasası hiçbir şeyi çözmez. Güvenlik Yasası da dahil asayiş önlemleri bir işe yaramaz. Güvenlik Yasası çıkarsa, en çok onlara zarar verir. AKP otoriterleşmek isterse kendini bitirir. AKP hakiki olmazsa, bu sefer gerilla hakiki savaşı başlatır. Anlaşma yok, çözüm yok, barış yok, faşizmi dayatırsa, savaş başlar.”   5 NİSAN: SON GÖRÜŞME OLABİLİR   “Güvenlik Yasası” 27 Mart’ta Meclis’ten geçerek, İmralı Heyeti ile yapılan son görüşmeden bir gün önce Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Açıklanan on maddelik Dolmabahçe Mutabakatı’nın da Erdoğan tarafından reddedilmesiyle iktidarın “çözüm” altında yürütülen süreci bitireceğine dair fikirleri olgunlaşan Abdullah Öcalan, 5 Nisan’daki görüşmede, “Bir daha sizi buraya getiremeyebilirler, bu son görüşmemiz olabilir” mesajı verdi. Abdullah Öcalan’ın da dediği gibi bir daha İmralı Heyeti adaya gidemedi.    SÜREÇ SEÇİME ‘KURBAN’ EDİLDİ   Müzakere masasının AKP tarafından “tek adam” rejimine giden sürece “kurban” edilmesiyle birlikte Kürtlere karşı içeride ve dışarıda ittifaklar geliştirilerek, savaş ve darbe mekanikleri devreye konuldu. 3 Haziran 2015’te dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yaptığı "Ak Parti iktidardan giderse, 'yerine kim gelirse gelsin' diyenler ve bizimle oynayanlar; eğer Ak Parti yoksa çözüm süreci de yoktur" açıklaması da sürecin nasıl araçsallaştırıldığını özetliyordu.   SEÇİMDE HEZİMET SAVAŞI DERİNLEŞTİRDİ   AKP’nin HDP’nin bağımsız adaylarla seçime girmesini beklemesine rağmen Abdullah Öcalan seçime parti olarak girilmesini önerdi. AKP cenahından gelen “HDP baraj altında kalacak” çıkışlarına rağmen HDP 7 Haziran’da yüzde 13 oranında oy alarak, AKP’nin tek başına iktidar olmasına engel oldu. Seçimden bir gün sonra AKP'nin başarısızlığından HDP'yi sorumlu tutan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın, "Bundan sonra çözüm sürecinin ancak filmini yaparlar” sözleri hafızalarda kaldı.   5 NİSAN’DAN 4 YIL SONRA: ÇÖZÜM İÇİN HAZIRIM   İktidarın tecridi derinleştirmesi ve doğrudan orantılı bir şekilde savaşı da derinleştirmesine rağmen 4 yıl sonra avukatlarıyla yaptığı görüşmede PKK Lideri, çözümdeki ısrarını şu sözlerle dile getirdi: “Bir haftada çatışma durumunu, ihtimalini ortadan kaldırırım diyorum. Ben çözerim, kendime güveniyorum, çözüm için hazırım. Ancak devlet de devlet aklı da gereğini yapmalıdır.”   ‘DEVLET YANLIŞ OYNUYOR’   Bu görüşmenin üzerinden geçen iki yıl boyunca kendisinden haber alınamayan Abdullah Öcalan, sanal medyada büyüyen kaygı ve yoğun tepkiler üzerine 25 Mart 2021’de kardeşi Mehmet Öcalan ile 4,5 dakika süren “kesintili” bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Yarıda kesilen bu görüşmede Abdullah Öcalan, ülkenin içerisinde bulunduğu mevcut koşullara dikkat çekerek, “Devlet yanlış oynuyor” diye uyardı.    İMRALI’NIN ÇÖZÜM GÜCÜ    Abdullah Öcalan’ın 8 yıl önce yaptığı “AKP otoriterleşirse kendini bitirir” tespiti, iktidarın günümüzde içine düştüğü durumu özetliyor. Bununla birlikte yaklaşan seçimler öncesi hala İmralı’da süren tecridin yansımalarıyla savaşan Türkiye ve Kurdistan halkları, son olarak Newroz meydanlarında bir kez daha Abdullah Öcalan’ın çözüm gücüne işaret etti.    MA / Fırat Can Arslan