Mahmoud Patel: Abdullah Öcalan’ın fikirleri yeni yüzyıl için umut sunuyor 2023-04-04 09:01:29 ANKARA - Güney Afrika eski gerillası hukukçu Mahmoud Patel, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın modern zamanda hiçbir liderin yapmadığı bir mücadeleye, benzersiz fikirlere ve felsefeye sahip olduğunu söyledi.   Kürt İnsan Hakları Çalışma Grubu tarafından Suriye Önder Apo’ya Özgürlük İnisiyatifi işbirliğiyle 28 Şubat-1 Mart arası Güney Afrika’nın başkenti Cape Town’da, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü konu alan bir konferans düzenlendi. “Abdullah Öcalan’a özgürlük, barış ve istikrar” başlığıyla düzenlenen konferansa, Güney Afrika’daki siyasi parti ve işçi sendikaların yanı sıra, avukatlar, Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nden de temsilciler katıldı.    PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü, Kürt sorununun çözümü ve dünya barışına katkılarının tartışıldığı konferansın sonuç bildirgesinde, Abdullah Öcalan ile tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması çağrısı yapıldı.    Güney Afrika eski gerillası, hukukçu, akademisyen ve Kürt İnsan Hakları Çalışma Grubu Genel Başkanı Mahmoud Patel ile konferansın detaylarını ve Abdullah Öcalan’ın felsefesinin dünya üzerindeki etkisini konuştuk.     PKK lideri Abdullah Öcalan 24 yıldır ağır tecrit altında tutuluyor, 2 yıldır ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmüyor. CPT’nin son ziyareti de endişeleri artırdı. Yakından takip ettiğiniz İmralı’daki sistemi nasıl tarif edersiniz?   İmralı Cezaevi sistemi, siyasi mahkumlar için uygulanması gereken uluslararası hukuka aykırı bir sistemdir. Siyasi mahkumlar ile adli suçluların hapsedilme koşulları arasındaki farklılıkları ve uygulamaları formüle eden Nelson Mandela Kuralları’na da aykırıdır. Abdullah Öcalan, Kürt halkının ve diğer hayranlarının tartışmasız önderidir. Öcalan’a, halkın kendi kaderini tayin etme, siyasi özgürlük, eşitlik ve onuru için meşru mücadele veren haklı bir hareketin siyasi lideri olarak ceza verildi. Yani tutuklanmasının sebebi siyasidir. Tutuklanma şekli, onunla temasa geçilmesini, bıraktığı tüm izlerin yok edilmesi üzerine tasarlandı. İmralı sistemiyle, Kürt halkını ümitsizliğe sevk edip bir liderleri yokmuş gibi hissettirilmeye çalışıldı. Bundan dolayı, uzun bir zamandır Öcalan'a erişim izni verilmiyor. CPT raporu bile kamuoyuna açıklamadan önce Türk devletine gitmesi gerekiyor. Yani Öcalan’a uygulanan tecridin sebebi; zihinsel olarak eziyet edip yıkmak değil, onun önünü kesmek, halkından ve hareketinden izole etmek için kasıtlı bir girişimdir. Güney Afrika'da düzenlenen konferansın sebebi de Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması, ailesi ve yasal temsilcileri tarafından kendisine derhal erişim izni verilmesi içindi.     Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşması neden önemli?     Diyalog sürecinin gerçekleşmesi için parmaklıklar ardında bir liderin koşulsuz bir şekilde bırakılması gerekiyor, tıpkı Nelson Mandela'nın ve diğer tüm siyasi tutukluların koşulsuz serbest bırakıldığı gibi.   Çünkü o zaman siyasi çatışmayı çözecek bir barış ve diyalog sürecine varılabilir. Özellikle Türkiye'de Kürt sorununu çözme girişimleri olmalı. Orda çözülürse, Suriye ile Rojava da dahil olmak üzere diğer bölgelerde de sorun çözülür. KDP bu sorunu çözemez, çünkü o tüm Kürt halkının isteklerine odaklanmıyor. Bu sorunu ancak PKK, YPG, YPJ, PYD ve onların önderi Öcalan çözebilir. Bunlar, Kürt halkını temsil eden örgütlerdir. Dolayısıyla, diyalog sürecinin gerçekleşmesi için parmaklıklar ardında bir liderin koşulsuz bir şekilde bırakılması gerekiyor, tıpkı Nelson Mandela'nın ve diğer tüm siyasi tutukluların koşulsuz serbest bırakıldığı gibi.    Konferansın da gündem maddelerinden biriydi, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanması için neler yapılmalı?    Konferansa katılan akademisyenler, insan hakları aktivistleri, hatta Güney Afrika'nın eski Anayasa Mahkemesi yargıcı Albie Zaks, Kürt halkının meşru taleplerinin verilmesi ve tabii ki önder Öcalan'ın serbest bırakılması gerektiğini dile getirdi. Hukuk umurunda olmayan Türk devletine siyasal baskıyı sürdürmek önemli. Türkiye başta ABD'den ve diğer NATO üyelerinden destek alıyor. Türkiye, NATO'nun ikinci en önemli askeri üyesi olarak insan haklarını ihlal ediyor. Dolayısıyla baskımız Türkiye ve onu destekleyen ittifakları üzerinde olmalı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de (AİHM) Öcalan'ın haklarını ihlal etti. Aktivistler ve dayanışma ortakları olarak, NATO üye devletlerinin yanı sıra bölge ülkelerinin ve geri kalan ülkelerin önder Öcalan'a ve Kürt halkının kötü durumunu görmezden gelmesine izin veremeyiz. Tecridin kırılması da dayanışma ortaklarıyla, uluslararası seferberlikle, BM üzerinden Türk devletine baskı oluşturmasıyla ve Bölgesel Avrupa Parlamentosu’na baskı yaparak sağlanır.     Türkiye devletinin yayılan sömürgecilik çıkarlarına karşı Öcalan'ın serbest bırakılması için kampanyalarımızı Türkiye'de, Suriye'de, Irak'ta ve İran'da Kürt halkının hakları için yürüttüğümüzü unutmamalıyız.   Türkiye'nin kendi içinde, halk ayağa kalkmalı ve protestolara devam etmelidir. Evet biliyoruz birçoğu tutuklanıyor ve gözaltına alınıyor. Ama aynı zamanda güç ve kararlılık da var. Çünkü biz de mücadelemizde aynısını yaptık. Bizim liderimizin siyasi özgürlüğüne ulaşması uzun yıllar aldı. Apartheid devletiyle savaşırken, “özgürlüğe kavuşacağız ve liderimizin özgürlüğünü göreceğiz” dedik ve liderimizin özgürlüğünü gördük. Evet, zorluklarımız hala olsa da artık demokrasimiz var. Buna henüz sahip değilsiniz ancak tüm bu stratejik mücadeleyle kesinlikle kazanacağız ve ömrümüz boyunca önder Öcalan'ın özgürlüğünü göreceğimize motive olunarak, bu irademizi güçlü tutarak siyasi ve diplomatik mücadeleye devam etmeliyiz. Türkiye devletinin yayılan sömürgecilik çıkarlarına karşı Öcalan'ın serbest bırakılması için kampanyalarımızı Türkiye'de, Suriye'de, Irak'ta ve İran'da Kürt halkının hakları için yürüttüğümüzü unutmamalıyız.     Abdullah Öcalan’ın “Kadın özgürlükçü, ekolojik, demokratik” paradigması bugün dünya halklarının umudu haline geldi. Paradigma nasıl bir yaşam sunuyor, neden bu kadar benimseniyor?    Öcalan'ın derin düşüncelerinden olan bir sözünü düşünürsek, “Kadın özgürleşmeden toplum özgür olamaz” diyor. Bu bir seçim değil bir zorunluluktur. Öcalan, AİHM’e sunduğu savunmasıyla mücadelelerin tarihini yazdı. Bununla, Öcalan’ın modern zamanlarımızda başka hiçbir liderin yapmadığı bir mücadeleye, benzersiz fikirler ve felsefeye sahip olduğunu gördük. Halkının özgürlüğünden endişe duyuyor ve bu fırsatı ne kendini kurtarmak ne de Türk devletiyle anlaşmak için kullandı. Kürt halkının davasını, tarihini ve mücadelesini yeniden ifade etmek için bir fırsat olarak kullandı. Kadınların özgürleşmesine ilişkin en ilerici görüş de Öcalan tarafından dile getirildi. Öcalan'ın düşüncesinin, felsefesinin, anlayışının ve teorik dayanaklarının Üçüncü Yol olduğunu anlıyoruz. Üçüncü yolun kurtuluşundan anladığımız, ataerkiyi yıkmadan, kadın ve erkek arasındaki eşitlik engellerini esasen kaldırmadan gerçekleşemez. Öcalan'ın paradigması sadece birleştirici değil, aynı zamanda devrimcidir ve Rojava'da uygulamaya geçtiğini görüyoruz. Bu da Üçüncü Yol’a inanan hepimiz için bir umuttur, Öcalan bize umut veriyor. Sadece Kürt halkı için değil, tüm insanlar için daha iyi bir dünya ve daha iyi bir gelecek sunuyor. Öcalan'ın Üçüncü Yol fikri Rojava'da, Türkiye'de, Suriye'de, Irak'ta ve dünyanın geri kalanında ezilenlere daha iyi bir alternatif sunuyor. Bu yüzden Öcalan'ın paradigması ve pratikte gördüğümüz özgürleştirici siyaset felsefesi ve fikirleri yeni bir yüzyıl için umut ve insanların sadece kendilerini değil, büyük bir toplumun gelişmesindeki geleceği sunmaktadır.    Rojava’yı örnek verdiniz, daha önce ziyarette de bulundunuz. Rojava’da yaşam bulan nedir, neler anlatmak istersiniz?     Önder Öcalan, bize ulus-devletlerin nasıl bir inanca sahip olduğu ve yarattığı eşitsizliği anlatıyor, bu yüzden ulus-devlet yapısına karşı başka bir alternatif sunuyor.   2019 ve 2020 yılları arasında Erdoğan'ın Kuzey ve Doğu Suriye'yi işgalinden önce Rojava'da bulunma şansı elde ettim. Rojava'da romantikleştirilmiş bir fikir ya da ütopya değil, gerçek bir girişim olduğunu anlamak çok önemlidir. Kapitalizm ve ataerkliğin getirdiği sorunlar kadın-erkek birlikte çalışarak meydan okunduğunu gördüm. Önder Öcalan, bize ulus-devletlerin nasıl bir inanca sahip olduğu ve yarattığı eşitsizliği anlatıyor, bu yüzden ulus-devlet yapısına karşı başka bir alternatif sunuyor. Önder Öcalan ataerkiyi yıkmamız ve kadınların özgürlüğünün gerçekleşmesinin gerektiğini ifade ediyor. Rojava’da kadınların ve erkeklerin eşit sorumlulukları olduğu ve pratikte de kadınların gerçek bir güce sahip oldukları görebiliriz. Biz demokratik özgürlüğümüzü almış olabiliriz ama kadın haklarını hala çözmüş değiliz. Bu konuda zorluklarımız ve sorunlarımız var. Kadına yönelik şiddet, kadınların liderlik pozisyonlarında olamama ve ciddiye alınamaması gibi sorunlarımız var. Öcalan, ataerkil ve kapital toplumun eleştirisinde olması gereken önemli şeylerin başında “içindeki erkeği” öldürmenin şart olduğunu söyler. Bununla kastettiği, tam anlamıyla erkekleri ortadan kaldırmak değil, toplumda yerleşik bir sistem olarak ataerkilliği öldürmektir. Öcalan'ın fikirleri, felsefesi ve Jineoloji çalışması bize ataerkinin prangalarını nasıl kıracağımıza dair bir bakış açısı sunuyor.   Konferansta da kadın mücadelesi ve devrimci ruhuna değinildi. Afrika, Amerika, Birleşik Krallık ve Avrupa Öcalan'ın düşünce ve fikirlerinden özellikle kadın özgürlüğü konusunda etkileniyor ve bu yüzden aramızda özel bir bağ oluşturdu. Ataerkilliği yıkmanın ne anlama geldiği konusunda bu kadar açık sözlü ve açık konuşan tek devrimci düşünürdür. Bu da onu toplumumuza asırlardır yerleşmiş hale gelen ataerkiye meydan okuma konusunda en önde gelen lider yapıyor. Üçüncü yolun hepimiz için, özellikle de kadınlar için daha iyi bir yol olarak gerçekleşmesi için bu fikirleri içselleştirerek kullanmak gerekir. Bu fırsatın kaçmasına izin vermemeliyiz.    Abdullah Öcalan ve Nelson Mandela mücadelesi birbirine benzetilir, nitekim sizde aynı benzetmede bulundunuz. Mandela’nın özgürlüğü için nasıl bir mücadele verdiniz? Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için verilen mücadele yeterli mi, uluslararası ölçekte ne yapılmalı?    Mücadelemiz de çok uzun yıllar aldı ama sonunda her şeye rağmen kazandık. Dolayısıyla Kürt halkı ve onun liderinin özgürlüğü için aynı umudu, iyimserliği ve beklentiye sahibiz.   Silahlı mücadelemiz, önderlerimizin mücadelesi, halkından koparılıp adalarda tecrit edilmesi ve cezaevindeki hak ihlalleri birbirine benziyor ama Öcalan'ın hapsedilmesi ve tecridi Mandela'nınkinden daha kötü. 2010'da Önder Öcalan için birçok uluslararası imza kampanyası başlattık. Milyonlarca imza toplandı ve Avrupa Konseyi’ne sunduk. İki yıl önce de Birleşmiş Milletlere de sunduk. Bu stratejiler, Güney Afrika'da liderimizin özgürlüğü ve Apartheid'e karşı mücadelemiz sırasında kullandığımız stratejilere dayanıyor ve başarılı oldu. Çünkü bir yandan silahlı mücadele devam ederken, diğer yandan uluslararası dayanışmayla farklı siyasi, sosyal, boykot, tasfiye yaptırımlar ve girişimler vardı. Bizim mücadelemizin başarıya ulaşması uluslararası dayanışma, baskı ve birlikte hareket etmenin çok yönlü bir yaklaşımıydı. Bir eski gerilla olarak bu zahmetli mücadelenin önemini anlayabiliyorum. Bizimle barışa girmeyi reddeden düşmanımızın tüm önderlerimizi hedef aldığını ve öldürmeye çalıştığını unutmamalıyız. Türkiye'nin Rojava'da sivilleri, özellikle çocukları, kadın liderleri insansız hava araçlarla bombalayıp öldürdüğünü görebiliyoruz. Türkiye devletinin sivil yerlerini hedef aldığı, içme suyu kullanımını sınırlandırdığı, kimyasal silahların kullandığı ve aynı zamanda çeteleri silahlandırdığı da bir gerçek. Bunlar çözüm değil. Bir an önce müzakereye başlanmalı ve Güney Afrika'daki gibi tüm siyasi tutukluları koşulsuz olarak serbest bırakmaları gerekiyor.   Ne kadar sürerse sürsün o zafer kazanılacaktır. Unutmayın, Güney Afrika sadece 1948'deki ilk seçimleriyle 1994'e kadar Apartheid zulmü altında değildi, bu zulüm 300 yıl öncesine dayanan bir sömürgeciliğe dayanıyordu. Mücadelemiz de çok uzun yıllar aldı ama sonunda her şeye rağmen kazandık. Dolayısıyla Kürt halkı ve onun liderinin özgürlüğü için aynı umudu, iyimserliği ve beklentiye sahibiz. Çözüm önder Öcalan'ın serbest bırakılmasıdır. Şu an yapılması gereken serbest bırakılıncaya kadar devam etmesi gereken siyasi, diplomatik ve uluslararası dayanışmadır. İlkeli ve bunca fedakarlık yapmış bir halka, uluslararası dayanışmayla adalet ve zaferi garanti etmemiz gerekiyor.   MA / Sterk Sütcü